Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/1795 E. 2021/1951 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NZ: 2021/1795
KARAR NO: 2021/1951
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/11/2016
NUMARASI: 2014/123 Esas, 2016/667 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 19/10/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinin feshi nedeniyle iş sahibine ait şantiyede kalan hangar ve içindeki alet ve edevatların değerinin tazmini talebine ilişkin olup, mahkemece; dava konusu hangar bedeli yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, dava konusu hangarda bulunduğu ileri sürülen malzeme ve sair ekipman yönünden ise davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince esas yönünden, davalı vekilince ise hangar bedeli konusunda davacı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin haksız olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı şirketin yüklendiği bir kısım inşaat işlerinde taşeron olarak kamu binalarında tadilat ve güçlendirme işleri yaptığını, müvekkili şirketin son olarak Vatan Caddesinde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ndeki bir kısım inşaat işlerini üstlendiğini, Emniyet Müdürlüğü’nce davalı şirkete şantiye için yer tahsis edildiğini ve bu ayrılan kısımda müvekkili şirketin üstlendiği iş gereği malzeme, alet ve edevatlar için hangar ve konteyner kurulduğunu, hangarda inşaatta kullanılacak malzemeler ve ustalar için gerekli olan alet edevatın depolandığını, prefabrike konteynerin ise mobil ofis- yazıhane olarak kullanıldığını, işlerin devamı sırasında taraflar arasında alacak-verecek sorunları çıktığını, müvekkili şirketin davalı şirketten olan alacaklarını alamadığı için işleri yavaşlattığını, buna kızan davalı şirket ortağı ve yetkilisi olan davalı … tarafından 29/05/2013 tarihinde müvekkili şirketin hangarına ve konteynırına el konularak müvekkili şirketin çalışanlarının sahadan kovulduğunu, müvekkili şirket çalışanı …’nın olay günü Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü Şehit Tevfik Fikret karakoluna giderek şikayette bulunduğunu, müvekkili şirket elemanlarının şantiyeden kovulması hangar ve konteynerin sahipsiz kalmasından istifade eden davalı şirketin içindeki kıymetli alet edevat ve malzemeleri başka bir yere taşıdığını, 27/07/2013 tarihinde müvekkili şirkete ait konteynerin davalı şirketin başka bir şantiyesine götürüldüğünün tespit edildiğini, bu durumun karakola bildirilerek olayın belgelendiğini, buna rağmen henüz karakol tarafından savcılığa intikal ettirilmiş bir evrak olmadığını, İstanbul 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/122 Değişik İş sayılı dosyasından müvekkiline ait hangar ve içinde bulunan alet, edevat ve malzemelere ilişkin tespit yaptırıldığını, hangarın değerinin 67.235,00 TL, içindeki malzeme ve ekipmanın değerinin ise 337.644,38 TL olarak belirlendiğini, müvekkili şirketin uğradığı zararlardan davalı şirketin haksız fiil sorumluluğu kapsamında tazmin ile yükümlü olduğunu ileri sürerek toplam 404.879,38TL maddi tazminatın olay tarihi olan 29/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, davalı …’nın diğer davalı şirket ile hiçbir bağının bulunmadığını, bu davalı yönünden davanın husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, müvekkili davalı şirket ile davacı arasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü içerisinde yapılan inşaatın mekanik tesisat işlerinin kurulumu için sözleşme imzalandığını, davacıya dava tarihine kadar 600.000,00 TL’nin üstünde ödeme yapılmasına rağmen işin kararlaştırılan sürede tamamlanmadığını, sözleşme hükümlerine aykırılık nedeniyle davacı hakkında Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2013/549 Esas sayılı ve Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2013/516 Esas sayılı davalar açıldığını, bu davaların halen derdest olduğunu, dava konusu hangarın bir bölümünün müvekkili davalı şirket tarafından kullanıldığını, davacının sözleşme uyarınca iş yerinde yeteri kadar eleman bulundurmadığı hususunun ihtarı üzerine üstlenilen işi tamamlayamacağını anlayarak şantiyeyi terk ettiğini, bunun üzerine davalı şirket yetkilileri tarafından hangarda bulunan malzemelerin tutanak ile emniyet altına alındığını, davacının istediği zaman hangarı teslim alabileceğini, davacının hangarın içinde bulunduğunu iddia ettiği malzemelerin doğru olmadığı gibi müvekkili şirket tarafından el konulan malzeme de bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; dava tarihi itibariyle hangarın İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne ait şantiye alanında olduğu, hangarın 16/11/2014 tarihinde davacı tarafından sökülüp götürüldüğünün polis memuru … ve teknisyen … tarafından düzenlenen tutanakla belirlendiği, hangarın davacıya teslim edildiği olgusunun tanıklar …, … ve …’nın beyanları ile de doğrulandığı, böylece davanın bu yönden konusuz kaldığı, dava konusu edilen malzemelerin mevcudiyeti ve davalı tarafından el konulduğu iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle dava konusu hangar bedeli yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına ve dava konusu hangarda bulunduğu ileri sürülen malzeme ve sair ekipman yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle; taraflar arasındaki alacak-verecek anlaşmazlığı nedeniyle davalı şirket tarafından müvekkili şirket çalışanlarının şantiyeden kovulduğunun ve şantiye sahasında bulunan hangar ile içindeki malzeme ve ekipmanlara el konulduğunun olay günü karakola yaptıkları şikayet ve akabinde sulh hukuk mahkemesi tarafından yapılan tespit ile sabit olduğunu, Ankara Asliye Ticaret Mahkemesince dinlenen tanık beyanları ile maddi gerçeklerin ortaya konulduğunu, müvekkili şirketin hiç bir yerde imzası olmamasına rağmen hangarın müvekkili şirkete teslim edildiği yönündeki tutanağın doğru kabul edilerek davalarının reddine karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, polis memuru … ile teknisyen … tarafından düzenlenen tutanakta müvekkili şirketin çalışanlarının imzasının bulunmadığını, davanın hiçbir aşamasında hangar ve içindeki malzemelerin müvekkili şirkete teslim edilmediğini, hangarın akıbetinin belli olmadığını, prefabrike konteynerin da davalı şirketin Halkalı’daki bir şantiyesinde bulunduğunun karakol tutanağı ile sabit olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece dava konusu hangarın yargılama aşamasında 16/11/2014 tarihinde davacıya teslim edildiğinden davanın bu yönden konusuz kaldığı ve davacının davanın açıldığı aşamada dava açmakta haklı olduğu, davanın açılmasına müvekkili davalılarca sebebiyet verildiği gerekçesiyle nispi vekalet ücretine hükmedildiğini, taraflar arasında düzenlenen taşeronluk sözleşmesinin 9.3.maddesinde düzenlenen, gecikme cezası doğmasına yol açan bir sebebin vuku halinde işverenin taşerona ait makine teçhizat ve tüm malları ve hak edişleri üzerinde hapis hakkı olduğuna ilişkin hükmü gereğince davalı müvekkilinin dava açılmadan önce veya sonrasında davacıya ait olan malzeme ve tesisatları teslim etme yükümlülüğünün olmadığı gibi, davacının da müvekkili davalının müsaadesi olmadan yapılan inşaata ilişkin malzeme ve tesisatları başka bir yere götürme hakkı bulunmadığını, sözleşme ile taahhüt ettiği edimleri yerine getirmeyen davacının işi bitiremeyeceğini anlaması üzerine şantiyeyi terk ettiğini, yalnızca sözleşmedeki haklarını kullanan müvekkili davalının iş bu davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, bu nedenle davacı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir. Dava dışı İstanbul İl Özel İdaresi ile davalı yüklenici şirket arasında 17/10/2011 tarihinde İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi, Kamu ve İdari Binaları Güçlendirme ve Onarım İnşaatı, İstanbul Emniyet Müdürlüğü İnşaatı işinin yapılmasına ilişkin sözleşme imzalanmış, taraflar arasında da 01/11/2011 tarihli taşeronluk sözleşmesi imza altına alınarak davalının yüklendiği İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ndeki inşaatın mekanik tesisat kurulumu işini üstlenmiştir. Davacı, davalı şirkete şantiye alanı olarak kullanılmak amacıyla tahsis edilen alana kendisi için koyduğu hangar ve konteyner ile içindeki alet, edevat ve malzemelere davalı tarafça el konulduğu ileri sürülerek haksız fiil sorumluluğu kapsamında zararının giderilmesini talep etmiştir. Davalılar ise, yargılama aşamasındaki cevap ve beyan dilekçelerinde, dava konusu hangar, konteyner ile içindeki alet, edevat ve malzemelere kendileri tarafından el konulmadığını savunarak davanın reddini talep etmiş iseler de, davalılar vekilince istinaf dilekçesinde bu kez sözleşmenin 9.3.maddesi gereğince gecikme cezası doğmasına yol açan bir sebebin vuku halinde müvekkili şirketin davacı taşerona ait, makine, teçhizat ve tüm mallara hak edişleri üzerinden hapis hakkı olduğu ve somut olayda müvekkili tarafından sözleşmedeki hapis hakkının kullanıldığını savunmuştur. Davacı tarafça dava konusu olaylarla ilgili olarak Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü Şehit Tevfik Fikret Polis merkezi amirliğine şikayet dilekçesi verildiğinin bildirilmesi üzerine, ilgili tahkikat dosyasının gönderilmesi istenmiş, gelen tahkikat dosyasında davacı şirket yetkilisi …tarafından dava konusu olayla ilgili olarak 24/07/2013 tarihinde beyanının alındığı, beyana 1 adet konteyner ile konteyner içerisindeki malzemeleri listeleyen belge ile faturalar ve konteynırın ve konteynerin bulunduğu yeri ve içindeki malzemeleri gösterir fotoğrafların eklendiği tespit edilmiş, tahkikat dosyasının akıbetine ilişkin her hangi bir bilgi verilmediği görülmüştür. Dairemizce yapılan incelemede, davaya konu olayla ilgili soruşturmanın Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü Ş.T.F. Erciyes Polis Merkezi Amirliğinde hırsızlık konulu, 2013/3405 suç nolu dosya üzerinden yapıldığının anlaşıldığı, mahkemece Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne yazılan yazı gereği gönderilen belgelerden, davacı tarafça davalı şirket aleyhinde hırsızlık suçundan dolayı yapılan suç duyurusu üzerine hazırlanan evrakın fezlekeye bağlanarak 24/07/2013 tarihli yazı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiği anlaşıldığından Dairemizce söz konusu evrak gereği İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ceza davası açılıp açılmadığı araştırılıp, dava açılmış ise dava dosyasının, dava açılmamış ise savcılık soruşturma evrakının temini ile birlikte gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiş; mahkemece İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Genel soruşturma Bürosu’na yazılan yazıya verilen 18/06/2021 tarihli cevabi yazıda; 2021/82785 soruşturma sayılı evrakın halen derdest olduğu bildirilmiştir. Uyuşmazlık, şantiyede kalan ve davacı tarafa ait olduğu ihtilaf konusu olmayan hangar, konteynır ve konteynır içindeki alet ve edavatın teslim edilmemesinden kaynaklanmaktadır. Dosya kapsamından; dava konusu olan hangarın (prefabrik depo) 16/11/2014 tarihinde davacı yana polis marifetiyle teslim edildiği, davalı yanın başka bir şantiyesinde olduğu tespit edilen konteynırın polis memurları … ve … tarafından düzenlenen 24/07/2013 tarihli “tutanak” başlıklı belge ile davalı yüklenici şirketin şantiye şefine yediemin sıfatıyla teslim edildiği, akabinde davacı tarafça konteynır ile içindeki 30.213,10TL değerindeki 14 adet alet ve malzeme yönünden davalı hakkında hırsızlık suçundan şikayette bulunulduğu, hazırlık soruşturmasının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Genel Soruşturma Bürosu’nun 2021/82785 soruşturma sayılı evrakı üzerinden halen derdest olduğu anlaşılmaktadır. Yapılan bu açıklamalar ışığında dava konusu hangar (prefabrik depo) yönünden yapılan incelemede; dosya kapsamında bulunan ve davalı tarafça delil olarak dayanılan 16/11/2014 tarihli hangarın (prefabrik deponun) davacıya teslim edildiğine yönelik olarak düzenlenen “rapor” başlıklı belgenin polis memuru … tarafından imzalandığı, niteliği itibariyle resmi belge niteliğinde olduğu, bu nedenle sahteliğinin ileri sürülemeyeceği, ancak iptali için idare mahkemesinde dava açılabileceği gözetilerek, mahkemece davacı yanın hangarın iadesine yönelik talebi hakkında konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi isabetli olmuştur. Dava konusu olan ve dava tarihinden önce davalı şirketin başka bir şantiyesinde bulunduğu tespit edilen ve kolluk kuvvetleri tarafından davalı şirketin şantiye şefine yediemin sıfatıyla teslim edilen konteyner ile içindeki makine ve teçhizat yönünden yapılan değerlendirmede ise; dosya kapsamında bulunan davalı yüklenici şirket tarafından davacı taşeron şirkete gönderilen Ankara … Noterliği’nin 18/06/2013 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesinde; taraflarınca iş miktarının belirlenmesi için İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/31 D.iş sayılı dosyasından 17/05/2013 tarihinde yaptırılan tespit akabinde düzenlenen bilirkişi raporunda; sözleşme ile yüklenilen işin ancak %30’luk kısmının tamamlandığı, geri kalan kısmın süresi içerisinde bitirilemeyeceğinin aşikar olduğu, yapılan işlerle ilgili ödemenin peyderpey yapıldığı, şantiyedeki malzemelerin tutanak altına alınarak depoya konulduğu ve malzemelerde her hangi bir tahrifatın söz konusu olmadığının ihtar edildiği, ihtarnamede belirtilen tutanağın; makine mühendisi … ve … ile proje müdürü …’ın imzasının bulunduğu “… depodaki malzemeler” başlıklı belge olduğu ve belgede malzemelerin 34 madde halinde sayıldığı görülmektedir. Davacı yan ihtarnamede yazılı olmasına rağmen konteynırın içinde bulunan ve değeri 30.213,10TL olan 14 adet alet ve malzemeden sadece … marka klimanın iç ünitesinin bulunduğunu, geri kalan makine ve teçhizatların kendisine teslim edilmediğini, davalı yanın hırsızlık yaparak bu makine ve malzemeleri elinde tuttuğunu iddia etmekte, bu yöndeki hazırlık soruşturması da devam etmektedir. O halde, mahkemece teslim olgusunun maddi bir vakıa olduğu ve 30.213,10TL değerindeki 14 adet alet ve malzeme hakkında açılan hazırlık soruşturmasının devam ettiği gözetilerek İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Genel Soruşturma Bürosu’nun 2021/82785 soruşturma sayılı evrakının sonuçlanmasının bekletici mesele yapılması ve sonucuna göre esastan karar verilmesi gerekirken bu hususun gözetilmemesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Davalı vekilinin istinaf talebinin incelenmesine bu aşamada YER OLMADIĞINA, 2-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/11/2016 tarih, 2014/123 Esas, 2016/667 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde yatırana İADESİNE, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 19/10/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.