Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/176 E. 2022/762 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/176
KARAR NO: 2022/762
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/10/2020
NUMARASI: 2019/547 Esas, 2020/525 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 13/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olup, mahkemece davanın pasif husumet yokluğundan reddine dair kararının taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Dairemizce kaldırılması akabinde mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararına karşı yine taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili mahkemenin 2016/601 Esas sayılı dosyasına verdiği 31/05/2016 tarihli dilekçesiyle, taraflar arasında Azerbaycan’da gerçekleştirilecek olan dış cephe yapımı ve malzeme satışı ile belediye parkına yapılacak olan bank ve malzeme satışına ilişkin anlaşma sağlandığını, anlaşmanın unsurlarının e-mail yoluyla detaylandırıldığını, anlaşma çerçevesinde müvekkilinin tüm yükümlülüklerini eksiksiz ifa ettiğini, davalı tarafça anlaşmada belirlenen tarihlerde ödenmesi gereken bedellerin ödenmediğini, bu nedenle müvekkili tarafından davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, ancak davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalının icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili şirket veya yetkilisinin davacı yan ile imzaladığı hiçbir sözleşme ve yazışma olmadığını, müvekkili yanca davacı tarafça imal edildiği iddia edilen herhangi bir ürün teslimi yapılmadığını savunarak davanın reddi ile davacı aleyhinde kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece 05/02/2019 tarihli karar ile; davacı tarafça davaya ve takibe dayanak olarak sunulan “Dış Cephe Banklar ve Satın Alma ve Üretim Sözleşmesi “başlıklı ve 1 nolu bendinde işin sahibinin davalı … Azerbaycan /…, Yapımcının davacı … Tic. Ltd. Şti. olduğu belirtilen sözleşmenin imzasız olduğu, yine davacı tarafça düzenlenen 16/10/2015 tarihli, … nolu faturada muhatap olarak davalı … adlı firmanın gösterildiği, davacı tarafından tanzim edilen ihracata konu fatura ve gümrük beyannamelerinin alıcı “… No:… Bakü /Azerbaycan ” ünvan ve adresine tanzim edildiği, bu itibarla taraflar arasında cari bir ilişkinin bulunduğu ancak davalı tarafın kayıtlarında sadece banka yoluyla yapılan ödemelerin yer aldığı, davacı tarafından davalı adına tanzim edilen ihracat faturalarının davalı taraf ticari defter kayıtlarında yer almadığı, davalılarca yapılan ödemelerin kendi adlarına mı yoksa Azeri firma adına mı yapıldığının sabit olmadığı gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine, şartları oluşmadığından davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin de reddine karar verilmiştir. Mahkeme kararına karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 10/09/2019 tarih, 2019/1160 Esas, 2019/992 Karar sayılı karar ile, dosya içerisinde mevcut ve davacı tarafın delil olarak dayandığı “dış cephe, banklar ve satın alma ve üretim sözleşmesi”nin1.numaralı maddesinde; işin sahibinin … Grup Azerbaycan/ …, yapımcının; … San. Tic. Ltd. Şti. olarak gösterildiği, sözleşmenin imzasız olduğu, davacı tarafça sunulan… Bankası İnternet Şubesi’ne ait dekontta davalı şirket tarafından davacı şirkete 04/02/2016 tarihinde 8.000,00 TL para transferi yapıldığı, 2019 tarihli 20.000,00 USD’lik dekontta davalı şirket isminin yer aldığı, tarafların ticari defterlerinin incelenmesi akabinde dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda, taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğunun ekli cari hesaplardan belirlendiği hususlarının dosya kapsamı ile sabit olduğu, davacı tarafa yapılan ödemelerin ticari defter kayıtları ile sabit olmakla, bu kapsamda taraflar arasında sözleşme ilişkisinin kurulduğu sonucuna varıldığı, bu itibarla mahkemenin davayı pasif husumet yokluğundan reddetmesinin hatalı olduğu, mahkemece yapılacak işin yanlar arasındaki akdi ilişkinin kabul edilerek akdi ilişkinin kapsamı, yapılan işler ile karşılığında yapılan ödemelere ilişkin taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesinden ibaret olduğu belirtilerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkemece 06/10/2020 tarihli karar ile, Dairemizin kaldırma kararından sonra düzenlenen 18/03/2020 tarihli 2.ek rapor esas alınmak suretiyle davacının davalılardan 68.758,59 USD alacaklı olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile; davalılar tarafından İstanbul … İcra Müdürlğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın 68.758,59 USD yönünden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili katılma yoluyla verdiği istinaf dilekçesiyle, alacak belirlenebilir ve likit olduğundan müvekkili lehine kabul edilen bedel üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalılar vekili istinaf dilekçesiyle, davacının delil olarak sunduğu dekontların söz konusu sözleşmeye ilişkin olduğunun kesin delil niteliği taşımadığını, müvekkili şirketin davacı şirketle iş yapmadığını iddia etmediğini, bu sözleşmeye taraf olmadığını belirttiğini, davanın sözleşmeye dayandırıldığını, sözleşmede müvekkilinin imzasının bulunmadığını, sözleşmeye dayalı müvekkilince yapılmış bir ödeme de olmadığını, taraflar arasında organik bağ olduğu iddia edilerek yargı, mahkeme ve Dairemizin yanılgıya düşürülmeye çalışıldığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalılar ise iş sahibidir. Davacı yüklenici tarafından davalı iş sahipleri hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 68.758,59 USD asıl alacak ve 3.147,14 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 71.905,73 USD ( 204.931,33 TL ) alacağın tahsili için icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141/3. Maddesinde; “bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” hükmü düzenlenmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 294 ve 297. Maddelerinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış ve 297/son maddesi gereğince hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alacağı belirtildikten sonra hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerektiği belirtilmiş, aynı kanunun 298/2. maddesi gereğince de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir. HMK’nın 26 ve 297. Maddeleri gereğince davacının tüm talepleri hakkında olumlu veya olumsuz karar verilmesi ve verilen kararın gerekçesinin açıklanması hukuki bir zorunluluktur.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13/04/2016 tarih ve 2014/11-638 Esas, 2016/501 Karar sayılı kararında da mahkeme kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği vurgulanmıştır. Anayasa Mahkemesi de birçok kararında, Anayasa’nın, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılmasını ifade eden 141. Maddesinin, adil yargılanma hakkının kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiğini belirtmiştir (bkz. B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 49). Tüm bu kanun maddeleri ve Yargıtay kararları ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekilince dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talep edildiği ve davalılar vekilince süresi içerisinde verilen cevap dilekçesinde davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi yönünde karar verilmesi istendiği halde, davanın kısmen kabulüne karar veren yerel mahkemece gerekçeli kararda bu taleplerin değerlendirilmediği ve kararda bu talepler yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar tesis edilmediği anlaşılmaktadır. Bu durum yukarıda açıklanan kanun maddelerine ve Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırılık oluşturmaktadır. O halde, mahkemece Anayasa’nın 141. maddesinin 3. fıkrası ile ona koşut düzenleme içeren HMK’nın 297. ve 26. maddelerindeki hükümler gözetilmek suretiyle , tarafların talep ettiği tüm kalemler yönünden değerlendirme yapılıp olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi ve talepler hakkında verilecek kararın gerekçesinin açıklanması suretiyle, yapılacak inceleme ve araştırma sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin usul yönünden kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE, 2-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/10/2020 tarih, 2019/547 Esas, 2020/525 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 13/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.