Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/1721 E. 2021/1620 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1721
KARAR NO: 2021/1620
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/10/2019
NUMARASI: 2011/237 Esas, 2019/1038 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 15/09/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinin haksız fesih edilmesi sebebiyle uğranılan maddi ve manevi zararaların istemlerine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan … ve … nolu sözleşmelere konu işlerin bir kısmının tamamlandığını ancak bir süre sonra davalının işi durdurarak ekonomik krizi gerekçe göstererek fiyat indirimi talep ettiğini, davacı tarafından bu teklifin kabul edilerek davalı ile buna ilişkin protokol imzalandığını, davacın işin ifasının yeniden başlaması için davalıdan onay talep ettiğini, ancak davalının ikinci kez fiyat indirimi talebinde bulunduğunu, aksi halde işe devam edilmeyeceğinin kendilerine bildirdiğini, davalının sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sözleşme kapsamındaki işleri bir başka firmaya yaptırmaya başladığını, davalının bu ve benzeri eylemleri ile sözleşmeleri haksız yere ve davacıyı zarara uğratacak şekilde feshettiğini, haksız fesih neticesinde davacının maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek, şimdilik 15.000,00 TL’nin 31/08/2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 18/04/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile de 101.241,51 TL maddi tazminat alacağının muacceliyet tarihi olan 31/08/2009 tarihinden itibaren ticari faiz oranı ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, dava konusu sözleşmelerin davacı ile davalı arasında gemi inşa projelerindeki blokların imaline ve montajına yönelik olduğunu, davalının diğer şirketler gibi global ekonomik krizden etkilendiğini, davacı ile imzalanan ek protokol kapsamında üstlenilen tüm edimlerin yerine getirildiğini, ancak davacının ek protokoldeki edimlerini davacının yerine getirmemesi üzerine sözleşmeyi haklı olarak feshettiğini, davacının iki kez fiyat indirimi talebinde bulunduğu iddiasının mesnetsiz olduğunu, sözleşmenin haksız olarak feshedilmediğini, davaya konu sözleşmeler kapsamında davacı tarafından görülmesi gereken edimlerin başka bir firmaya verilmediğini, davalının davacının işçilerine tazminat ödemek durumunda kaldığını, ödemeler nedeniyle takas mahsup defi’inde bulunduklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, taraflar arasında … ve … no’lu gemi inşa projelerindeki blokların imali ve montajı hakkında sözleşmeler imzalandığı hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, davalı tarafından ekonomik kriz nedeniyle, imzalanan sözleşmelerde iki kez fiyat indirimi talep edildiği, davacının ilk indirimi kabul ettiği ancak ikinci kez fiyat indirimi talep edilmesini kabul etmediği, taraflar arasındaki sözleşmelerin bu nedenle davalı tarafından feshedildiği, ekonomik krizin mücbir sebep olarak kabul edilmesinin mümkün olmaması ve tarafların tacir olması nedeniyle ticari hayattaki riskleri önceden göz önünde bulundurmak suretiyle basiretli tacir gibi hareket etmesi gerekliliği birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasındaki sözleşmelerin davalı tarafından haksız feshedildiği, bilirkişi raporuna göre davalının yaptığı ödemeler nedeniyle davacıdan alacaklı olduğu, haksız fesih nedeniyle tazminat talep şartlarının oluştuğu, ancak davacının davalıya borçlu olduğu göz önüne alınarak tazminat talebinin reddi gerektiği, manevi tazminatın ispatlanamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davacının emek yoğun olarak çalıştığını, davalının uzun süre oyalayıp bekletmesi ve sonrasında sözleşmeyi feshetmesi nedeniyle bütün insan kaynaklarını, iş gücünü kaybettiğini ve iflasa süreklendiğini, haksız şekilde sözleşmeyi fesih ettiğini, tazminat hesabında bu husususun başlı başına hesaplanması gerektiğini, mahkemenin aksi yönde hareket etmekle hukuka aykırı karar verdiğini, haksız fesih sebebiyle davacının işçileri işi bıraktıklarını, işe dönmediklerini ve bu yüzden yeni iş alamadıklarını, emek zaman sermaye ile bu süreçte işgücü insan kaynakları yoklukları nedeniyle iş fırsatlarını kaçırmış olmalarının bir zarar kalemi olarak belirlenmesi gerektiğini, davalı tarafından işçiye ödenen kıdem ve ihbar tazminatı gibi kalemlerin sadece zarar kalemlerinden biri olduğu kârdan mahsup edilmesinin mümkün olmadığını, davalının tüm zarar kalemlerini tazmin etmesi gerektiğini, kâr payının bilirkişi incelemesi ile %50 olarak belirlemişken itiraz üzerine alınan ek raporda %15 olarak belirlenmesinin fahiş bir fark oluşturduğunu, mahkemece bu çelişkinin giderilmediğini, davalı haksız fesih yapmamış olsaydı işçi alacaklarının olmayacağını, mahkemenin bu hususu dikkate almadığını, Gemi Mühendisleri Odasının görüşünün bağımsız bir değerlendirme olduğunu, bilirkişi heyetinin 10 yıl önce görülen bir işin kâr marjını belirlerken somut veriler ve teknik detaylar ile karar verilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 20.01.2015 tarihli raporda, davacı yüklenicinin 2052.08.03 sayılı sözleşme gereğince hakediş toplamının 553.950,00 TL, 260.09.01 nolu sözleşmede hak ediş bedelinin 408.662,50 TL olmak üzere toplam 952.612,50 TL olduğu, sektör itibariyle kâr oranının %50 olduğu, buna göre yoksun kalınan kârın 481.306,25 TL olarak hesaplandığı, davalı tarafından davalının davacı işçileri sebebiyle ödediği 380.064,74 TL düşüldükten sonra davacının bakiye 101.241,51 TL tazminat alacağı bulunduğu belirtilmiştir. Bilirkişi raporuna davalı tarafın itirazı üzerine mahkeme tarafından farklı şirket ve kurumlara sektör olarak karlılık durumunun bildirilmesi istenmiş, sadece gemi mühendisleri odası tarafından rapor halinde müzekkereye cevap verilmiş, bilirkişi heyeti ek raporunda, gemi mühendisleri odasından gelen yazı esas alınarak kârlılık oranı %15 olarak almak suretiyle talep edilebilecek zararının 144.391,87 TL olduğu, davalı şirketçe davacının işçileri sebebiyle ödenen 380.064,74 TL miktar düşüldükten sonra bakiye alacağının kalmadığı belirtilmiştir. Somut olayda, davacı tarafça dava dilekçesinde sözleşme konusu işlerin kendilerine yaptırılmayıp başka firmalara yaptırılması nedeniyle haksız fesih neticesinde maddi ve manevi zarara uğrandığı belirtilerek 15.000.TL tahsili istenmiş bilhare ıslah edilerek 101.241,51.TL tahsili talep edilmiştir. Dava dilekçesinde zararlardan bahsedilmiş isede bu zararların nelerden oluştuğu ve her birinde talep edilen miktar açıklanmamış, ıslah dilekçesinde de bu hususlarda bir açıklama yapılmamıştır. Bu durumda, mahkemece davacı vekiline süre verilerek, davacıdan talep ettiği zarar kalemlerinin neler olduğu ve her bir zarar kalemi için ne miktar talepte bulunulduğu dava ve ıslah dilekçesi yönünden açıklattırılıp, bilirkişiden bu zarar kalemlerinin talep edilip edilemeyeceği ve talep edilebilecekse her bir kalem yönünden ne miktarda talepte bulunulabileceği hususunda ek rapor aldırılması gerekmektedir. Bunun dışında, dosya kapsamında alınan raporlarda kâr marjı önce %50 olarak belirlenip hesaplama yapılmış, bilahare %15 oranı üzerinden hesaplanmış olmakla, bilirkişi kuruluna oranlar arasındaki farklılığın sebeplerinin açıklattırılması varsa çelişkinin giderilmesi gerekmektedir. Öte yandan dosya kapsamında bulunmayan dava konusu sözleşmelerin taraflardan temin edilerek dosyaya konulması ve sözleşmeler göz önünde bulundurulurak değerlendirme yapılıp karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/10/2019 tarih, 2011/237 Esas, 2019/1038 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 15/09/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.