Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/1586 E. 2022/274 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1586
KARAR NO: 2022/274
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/12/2020
NUMARASI: 2018/557 Esas, 2020/811 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 09/02/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davacı ile davalı arasında … Terminali İnşaat işleri konusunda 10/11/2014 tarihli bir sözleşmenin imzalandığını, sözleşmeye göre 240 günde bitirilmesi planlanan işin, davalı iş sahibi tarafça yerine getirilmesi gereken edimlerin süresinde yerine getirilmemesi nedeni ile 799 gün gecikme ile 1039 günde tamamlanabildiğini, bu olağanüstü uzama nedeni ile davacı şirketin ciddi ilave masraf maliyetleri oluştuğunu, gecikmeler nedeni ile atıl kalan ekip ve ekipman zararları dışında başkaca zarar ve ziyanlarının da söz konusu olduğunu, belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, şimdilik, hafriyat nakliyesi için normalde 27TL/m3 şeklinde bir maliyet olacak iken uzama nedeni ile bu işin maliyetinin 33,5/m3 şeklinde yapılması ve bu şekilde davacı nezdinde oluşan ilave masraf alacaklarının bilirkişi incelemesi ile belirlenmek üzere şimdilik 200.000,00TL, komşu parselden izin alınmaması nedeni ile fore kazık ikmali için normalde sadece yatay taşıma masrafı olacak iken proje değişikliği nedeni ile davacı nezdinde ilave olarak oluşan düşey taşıma masrafı alacaklarının bilirkişi incelemesi ile belirlenmek üzere şimdilik 50.000,00 TL, yine ilk projeye göre 1000.000m3 miktarındaki hafriyatın istinat duvarı arkası geri dolgu işinde kullanılarak bu miktar için nakliye ve işçilik bedeli ödenmeyecek iken, komşu parselden izin alınamama/proje değişikliği nedeni ile bu miktar bir hafriyat için oluşan ilave nakliye masrafı alacaklarının bilirkişi incelemesi ile belirlenmek üzere şimdilik 50.000,00 TL, sözleşme tarihi ile ruhsat tarihi arası atıl kalma nedenli ekip ekipman maliyetleri alacaklarına karşılık olarak bu konudaki masraf ve zarar ziyanın bilirkişi incelemesi ile belirlenmek üzere şimdilik 150.000 TL, ruhsat tarihi ile revize projelerin onay tarihi arası atıl kalan ekip ekipman maliyeti alacaklarına karşılık olarak bu konudaki masraf ve zarar ziyanın bilirkişi incelemesi ile belirlenmek üzere şimdilik 400.000 TL, alt geçit imalatlarının durdurulması ile geçici kabul tarihi arasında atıl kalan ekip ekipman maliyeti alacaklarına karşılık olarak bu konudaki masraf ve zarar ziyanın bilirkişi incelemesi ile belirlenmek üzere şimdilik 150.000 TL olmak üzere toplam 1.000.000 TL’nin harcama tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, davacının sözleşmeyi inceleyip kabul ederek kendi iradesi ile teklif verdiğini, davacı tarafın TTK uyarınca tacir olduğunu, bu tür afaki iddiaları ileri süremeyeceğini, taraflar arasında kurulan, uygulanan ve hatta tamamlanan ve ücreti ödenen bir sözleşmenin söz konusu olduğunu, davacının iş tamamlandıktan sonra sözleşmenin bazı hükümlerinin geçersizliğini ileri sürmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde, gecikme sanki davalı şirketten kaynaklanmış gibi beyan ve iddiaların ileri sürdüğünü, ancak davacının dava dilekçesindeki beyan ve iddialarının gerçek dışı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmede ruhsatın 10/11/2014 tarihi itibariyle alınacağı şeklinde bir hüküm olmadığını, teknik olarak sözleşme öncesinde yani henüz müteahhit firma belli olmadan önce işverenin yapı ruhsatı almasının mümkün olmadığını, müteahhite ait evraklar belediye sistemine işlenmeden yapı ruhsatı üretilemediğini, bu nedenle zaten sözleşmenin imza tarihinde ruhsat alınmasının teknik olarak mümkün olmadığını, anılan ruhsatın alınabilmesi için davacı tarafından gerekli belge ve evrakların davalı şirkete ibrazı gerektiğinden, davacının gecikme iddialarının davalı şirketten kaynaklanan veya davalı şirketin sorumluluğu altında olan konular olmadığını, davacı tarafın yazılı olarak uyarılmış olmasına rağmen hafriyat işlerini yağışlı sezon öncesinde tamamlamadığını, yağışlı dönemde, kazı nakliye işlerinde kamyonların saha içinde kil zemine batmadan ilerlemesi için ilave servis yolları yapılması, kapalı olan döküm sahaları yerine alternatif sahaların bulunması gerekmekte olup, bu nedenle yağışsız dönemlere kıyasla yağışlı dönemlerdeki hafriyat çalışmalarının daha maliyetli olduğunu, davacı tarafın uyarılmasına rağmen iş programına uygun davranmadığını, davacının imzasının da bulunduğu 08/08/2015 tarihli günlük raporda da görüleceği üzere, altgeçit imalatlarının işbu raporun tanzim edildiği 08/08/2015 tarihinden önce başlamış durumda olduğunu, sadece trafo bölgesinde sınırlı bir alanda, trafo deplase edilene kadar geçen kısa sürede imalatın gerçekleştirilemediğini, bu süreçte trafo alanı dışında kalan bölgelerde alt geçit imalatlarına devam edildiğini, kısmi geçici kabul sonrasında alt geçit haricinde diğer imalatlar tamamlandıktan sonra, teknik personellerin dışında, diğer tüm personelin davacı tarafından iş akitlerinin sonlandırıldığını yada şirketin başka projelerinde çalışmak üzere görev yerlerinin değiştirildiğini, dolayısıyla davacının iş yapmaya hazır ekip bekletildiği ve bu nedenle zarara uğradığı iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacı tarafın sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, buna rağmen kötü niyetli olarak davayı ikame ettiğini, davacının iddialarını ispata yarar somut deliller sunamadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, bilirkişi raporundaki tespitlere göre, tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi sonucunda, taraflar arasında cari hesaptan kaynaklı herhangi bir mutabakatsızlık bulunmadığı, dava konusu alacak talebinin taraflar arasında akdedildiği beyan edilen sözleşme kapsamında işin gecikmesi nedeniyle davacının katlandığı iddia edilen maliyetlerden kaynaklandığı, işin süresinin toplam 801 gün uzadığı, davacının gecikme nedeni olarak ileri sürdüğü hususlardan “ruhsat alınmasında gecikme” bakımından, sözleşme hükümlerine göre hem davacı hem de davalının müterafik kusurlu olduğu, bu gecikme nedeniyle işveren tarafından davacı yükleniciye süre uzatımı verildiği, sözleşmenin 25.3maddesinde “Müteahhit kendisine süre uzatımı verilmiş olması sebebiyle, işverenden sözleşme ve eklerinde verilmiş olan haklardan başka bir hak talep edemez” düzenlemesinin her iki tarafın tacir olması sebebiyle basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü kapsamında geçerli olup, bu düzenleme uyarınca davacının ruhsat alımından kaynaklı gecikme sebebiyle tazminat talep edemeyeceği, davacının diğer gecikme sebepleri olan komşu parsel malikinden izin alınamaması sebebiyle proje revizyonu çalışma sahasının içerisinde bulunan projenin deplase edilememesi, alt geçit inşaatı ruhsatının alınamaması ve su hattının deplasesi için gerekli izin alınamaması sebeplerine dayalı gecikme iddiaları yönünden ise, sözleşmenin 17.maddesi uyarınca projelerin davacı müteahhit tarafından yapıldığı, meydana gelen heyelan nedeniyle komşu parselin izin vermediği ve proje değişikliği yapıldığı, heyelanda işverenin kusurunun bulunmadığı, tam tersine başlangıçta heyelana neden olmayacak bir proje yapmamış olması nedeniyle davacı yüklenicinin sorumlu olduğu, çalışma sahası içerisinde bulunan trafonun deplase edilememesi bakımından sözleşme eki … Terminali İnşaat İşlerine Ait isteklilere talimatlar Madde 2’de, proje alanı içerisinde başka firma ve şahıslara ait olduğu belirlenen alt yapı birimleri, hatları ve tesisatlarını deplase etmenin yüklenicinin sorumluluğunda olduğunun düzenlendiği, yine sözleşmeye göre trafo deplasesinin müteahhit firma sorumluluğunda olduğu, davacının kendi sorumluluğunda olan bir işin gecikmesinden kaynaklı işverenden herhangi bir istemde bulunamayacağı, alt geçit inşaat ruhsatının alınması yönünden ise inşaat ruhsatının alınmasındaki gerekçe doğrultusunda yükleniciye süre uzatım verilen hallerde yüklenicinin işverenden başka bir alacak isteminde bulanamayacağı, ayrıca su hattının deplase edilme sorumluluğunun da davacı yükleniciye ait olduğu, tüm bunlar dikkate alındığında davacının gecikme sebebi olarak öne sürdüğü hususların kendi sorumluluğunda olan işler olduğu, ayrıca sözleşmenin 17.2/II maddesi gereğince proje değişikliklerinden dolayı yüklenicinin ayrıca bir talepte bulunamayacağı, şantiyeye getirilecek ekip, ekipman ve malzeme yönetimini yapma sorumluluğunun davacı yüklenicide olduğu gerekçesiyle, davacının davasının sübut bulmadığından reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, dava dosyasındaki delillerinin gereği gibi değerlendirilmediğini, alınan raporun denetime elverişsiz ve taraflı bir anlayışla yazılmış olduğu yönündeki itirazları dikkate alınmadığı gibi yeni ve farklı bir bilirkişi heyetince inceleme yaptırılması taleplerinin de haklı bir sebep olmaksızın reddedildiğini, yerel mahkeme karar gerekçesinin yanlı ve yetersiz bilirkişi raporu tespitlerine dayanması nedeniyle haklı ve isabetli olmadığını, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinde her halükarda davalının sorumsuzluğuna ilişkin olarak düzenlenmiş bir takım hükümler bulunmakla birlikte, sözleşmedeki bu tür düzenlemelerin sorumsuzluk anlaşması niteliğinde olduğunu fakat somut olaydaki gibi açık ve ağır kusurun mevcudiyeti halinde bu şekildeki sorumsuzluk anlaşmalarının geçerli olmayacağının TBK madde 115 ‘de açık şekilde düzenlendiğini, yine sözleşme hükümlerinde; iş sahibi olarak tümü ile işveren/davalı kaynaklı edimlerin aksatılmasının maliyetlerinin dahi yükleniciye ait kılınması şeklindeki yaklaşımların temel hukuk ilkeleri ve Medeni Kanun madde 23 anlamında hukuka ve etiğe aykırı bir sınırlama niteliğinde olduğunu ve kelepçeleme nitelikli bu düzenlemelerin hukuka aykırılığının tartışmasız olduğunu, Prof. Dr. … tarafından hazırlanan uzman görüşünde/raporunda, işveren sorumluluğunda olan edimlerin süresinde ve gereği gibi yerine getirilmemesi nedeni ile müvekkili yüklenici nezdinde oluşan ilave masrafların işveren tarafından karşılanması gerektiğinin açıkça ifade edildiğini, inşaat ruhsatı alımı için müvekkiline vekalet verilmediğinin, yani ruhsat alımının müvekkilinden istenmediğinin, ruhsatın işveren tarafından tedarik edildiğinin ve bu konuda gecikme yaşandığının sabit olduğunu, bu konuda yaşanılan gecikme sorumluluğunun müterafik olarak müvekkili firmaya ait olduğu yönündeki tespitin ve buna sözleşme eki “İsteklilere Talimatlar” madde 2’deki düzenlemenin dayanak gösterilmesinin isabetli olmadığını, her ne kadar sözleşmede böyle yazılmış olsa da bu konuda müvekkiline girişim imkanı tanınmadığını, işverenin istediği tüm takip ve asistanlık işlerinin bi hakkın yerine getirildiğini, yine bu gecikme bakımından işveren tarafından davacı yükleniciye süre uzatımı verilmesi nedeniyle sözleşmenin 25.3maddesindeki düzenleme gereğince davacının ruhsat alımından kaynaklı gecikme sebebiyle tazminat talep edemeyeceği değerlendirmesinin de yerinde olmadığını, çünkü davaya konu sözleşemenin tek taraflı kelepçeleme sözleşmesi niteliğinde olduğunu, sözleşmeye konu imalatların asıl projelerinin müvekkili tarafından değil işveren tarafından hazırlandığını/tedarik edildiğini, bu hususun sözleşmenin 17. Maddesi ilk paragrafında belirtildiğini, müteahhit tarafından yapılan projenin uygulama projesi yani işverence tedarik edilen asıl projelerin tatbikine dair tali projeler olduğunu, bu nedenle bahse konu işte proje revizyonu yaşanması nedeniyle meydana gelen gecikme konusunda müvekkili müteahhidin asıl proje müellifi kabul edilmesinin ve bu çerçevede yaşanılan gecikmenin sorumluluğunun müvekkiline atfının haksız olduğunu, imalata konu alanın bir heyelan bölgesi olduğunu ve mevcut(işverence hazırlanmış olan) projenin bu veri gözetilerek hazırlandığını, fakat işverence hazırlatılan ilk projede mahal heyelan riski taşıyan bir mekan olmakla kazının küçük bölümler halinde yapılmasının ve bu bölümlerdeki kazının komşu parsel malikinden alınacak izinle sürdürülmesini nin öngörüldüğünü, fakat bu yöntemin komşu parsel malikinden izin alınamadığı için uygulanamadığını, işverenin zeyilname hükümlerine göre kendi uhdesinde bulunan komşu parsel malikinden izin alma edimini yerine getirmediği gibi işverenin yabancı ortağının teknik bir zorunluluk olmadığı halde projeyi daha sağlamcı bir anlayışla revize etme kararı aldığını ve böylelikle sözleşmede ve sözleşmeye esas işveren tarafından hazırlanmış projede öngörülmeyen bir durum nedeniyle işin uzadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki komşu parsel malikinden izin alınamamasının imalat alanındaki heyelandan kaynaklandığı ve dava konusu zarar ziyan taleplerinin revize projeler yapılmasına ilişkin maliyetler olduğu şeklindeki değerlendirmenin vakıaya uygun olmadığını, rapordaki ”25.06.2015 tarihli davacı yazısından komşu parselde heyelan olduğu, komşu parselin kazıya izin vermediği anlaşılmaktadır. 04.12.2015 tarihli davacı yazısından işveren ve yabancı ortağı proje değişikliğine gittiği anlaşılmaktadır.” ifadelerinin doğru olmadığını, 25.06.2015 tarihli yazılarının süre uzatımı ve altgeçit ruhsatı ile ilgili olduğunu, 04.12.2015 tarihli davacı yazısının da süre uzatımı ile ilgili olup komşu parseldeki heyelan ve davalı ve ortağının revize projesi kararı ile ilgili olmadığını, yine bilirkişi raporundaki trafo deplasesinin sorumluluğunun müvekkili firmada olduğu tespitinin de yanlış ve araştırmadan yazılmış bir husus olduğunu, trafo deplasesi zaten müvekkili uhdesinde olmadığı için işverenin bu işi başka bir firmaya ihale ettiğini ve o firmanın da bu trafo ilgili gerekli izinleri zamanında alamayarak mağdur ettiğini, alt geçit inşaat ruhsatının ve su hattının deplasesi için gereken iznin alınamaması bakımından da bilirkişi heyetinin konuyu yanlış anladığını, gerek imalat sürecinde gerekse sonrasında tutulan günlük imalat raporları periyodik toplantı tutanakları ve firmalar arası yazışmalarda bu her iki edimin de işveren uhdesinde bulunduğunun kabul edildiğini, keza imalatlar sırasında her iki edim de zaten işveren tarafından yerine getirildiğini, yaşanılan gecikme sürecinde müvekkili şirketin, işin tümü için bir ekip ve ekipman hazırlığı yaptığını ve hazır şekilde beklettiğini, raporda gecikmenin ekip ve ekipmanları iyi yönetemeyen davacıdan kaynaklandığı iddia edilse de bunun yerinde olmadığını, raporda 04.04.2016 ve 31.07.2017 arasında yaklaşık 3 ay (Nisan 2016-haziran 2016) sadece kara tarafı batı ve kuzey bölgelerinde çalışılabilmiş olmasının ve yaklaşık 5 ay sadece alt geçit tarafında çalışılabilmiş olmasının görmezden gelindiğini, bu konuda davalı işverenin müvekkili tarafından defaatle yazılı olarak uyarılmasına rağmen davalı işverenin hiçbir cevabi yazısında bu sorumluluğunu inkar etmediğini, ekip ve ekipmanın basit şekilde taşınabilen nitelikte olmaması, bekleme süresinin belirsizliği ve imalatların belirsiz bir şekilde çok düşük yoğunlukla da olsa sürdürülmesinin istenilmiş olması nedeni ile gecikilen süreçte bu ekipmanın başkaca bir işe mobilizasyonunun yapılamamış olmasının gözardı edildiğini, gecikmeler sebebiyle oluşan masraflara ilişkin beyan ve belgelerin değerlendirmeye alınmadığını, olayda oluşan ilave maliyetlerin bir kısmının tüm masraf belgeleri ve muavin kayıtları ile birlikte onlarca klasör olarak mahkemeye sunulduğunu ve bilirkişiye de gönderildiğini, bilirkişinin sadece maliyet oluşmadığını ifade ederek onlarca klasör belge ve muavin kaydı görmezden geldiğini, işin ifası sırasındaki tarafların fiili tutumlarının olayda müvekkili şirketin haklılığını ortaya koymakta olduğunu, sözleşmenin USD üzerinden yapılmış olmasının bir fiyat farkı gibi lanse edilmesinin tümü ile haksız ve yersiz olduğu gibi esasen konu dışı olduğunu, bu hususun avantajları zikredilmesine rağmen davacı şirketin kur farkından dolayı (malzeme ekipman maliyetleri ve bakımları vs gibi) ithalata bağımlı kalemlerde ne tür bir fiyat artışı ile karşı karşıya kalındığından bahsedilmediğini, yine döviz üzerinden alınan ve kiralanan ekipman maliyet artışlarına da değinilmediğini, davadaki alacak taleplerinin kayıtlı mevcut faturaya dayalı değil sözleşme gereği ilave masraf ve maliyet zarar ziyan iddialarına ilişkin olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Dava, davacı yüklenici tarafından bu sözleşme ilişkisi kapsamındaki edimlerin yerine getirilmesinin (sözleşme süresinin) davalı iş sahibinden kaynaklanan sebeplerle fazlasıyla uzadığı iddiasına dayalı olarak, bu sebeple davacının uğradığı zararların davalıdan tazmini talebine ilişkindir. Taraflar arasında, sözleşmeye konu edimin ifası ve sözleşme bedeline ilişkin alacak- borç bakımından bir anlaşmazlık, cari hesaptan kaynaklı herhangi bir mutabakatsızlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki anlaşmazlık, sözleşme süresinin uzamasına ve işin gecikmesine davalının sebebiyet verip vermediği, eğer vermiş ise bundan dolayı davacı yüklenicinin zararının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise bunun miktarının ne kadar olacağı hususlarına ilişkindir. Dosya kapsamı ve sunulan bilirkişi raporundan anlaşılacağı üzere, davacı ile davalı şirketler arasında 10/11/2014 tarihli “… Terminali İnşaat İşlerine Ait Sözleşme” başlıklı, 17.594.097,76 USD bedelli eser sözleşmesi akdedilmiş, sözleşme sonrasında 18/11/2014 tarihinde yer teslimi yapılmış, 28/06/2016 tarihinde alt geçit inşaat işleri hariç tamamlanmış, eksik işlerin 15/08/2016 tarihinde kadar tamamlanması için süre verilerek kısmi geçici kabul tutanağı düzenlenmiş, 31/07/2017 tarihinde işler tamamlanarak 20.304.321,34 USD bedelli kesin hak ediş raporu düzenlenmiş olup, buna göre işin süresi toplam 801 gün uzamıştır. Ancak davalı iş sahibi tarafından bu uzamaya ilişkin olarak sözleşmede ön görülen gecikme cezası uygulamasına gidilmeyip, davacıya süre uzatımları verilmiştir. Davacının gecikme nedeni olarak ileri sürdüğü hususlar; Ruhsat alımında gecikme, Komşu parsel malikinden izin alınamaması ve proje revizyonu nedeniyle gecikme, Çalışma sahasının içerisinde bulunan projenin deplase edilememesi, Alt geçit inşaat ruhsatının ve su hattının deplasesi için gereken iznin alınmaması, Hafriyat taşeronunun sözleşmeyi haklı nedenle feshi sebebiyle uğranılan zararlar, Bu gecikmeler sebebiyle atıl kalan ekip ve ekipman zararının tazmini konularındadır. Davaya konu … AŞ … Terminali İnşaat İşlerine Ait İsteklilere Talimatlar Madde 2’de, alt geçit ve geri saha inşaat kapsamında izin ve ruhsat alım işlerinin işveren tarafından yapılacağı, ancak müteahhitin bu konuda işverence yapılacak idari ve teknik müracaat, takip ve tamamlanması işlerinde işverene asistanlık yapacağı belirtilmiştir. Taraflar arasında 10/11/2014 tarihinde sözleşme yapıldığı, 18/11/2014 tarihinde yer tesliminin yapıldığın belirtildiği, iş programında yapı ruhsatı alma sürecinin 40 gün olarak belirtildiği, yapı ruhsatının 03/02/2015 tarihinde alındığı, fiiliyatta yapı ruhsatının müteahhit yapı sahibinin vekaleti ile müteahhit tarafından alınmakta olup, müteahhit belli olmadan yapı ruhsatı alınmasının mümkün olmadığı, buna göre ruhsat alınmasında sözleşme hükümlerine göre hem davacı hem de davalının müterafik kusurlu olduğu, her ne kadar davacı tarafça kendisine izin ve ruhsat işlemleri için vekalet verilmediğini belirtmiş ise de bu konuda yüklenici olarak öncelikle kendisinin iş sahibinden vekalet talebinde bulunması gerektiği, söz konusu gecikme nedeniyle iş sahibi tarafından davacı yükleniciye süre uzatımı verildiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 25.3maddesinde “Müteahhit kendisine süre uzatımı verilmiş olması sebebiyle, işverenden sözleşme ve eklerinde verilmiş olan haklardan başka bir hak talep edemez” düzenlemesi yapıldığı, bu düzenlemenin her iki tarafın tacir olması sebebiyle basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü kapsamında geçerli olduğu, bu düzenleme uyarınca davacının ruhsat alımından kaynaklı gecikme sebebiyle tazminat talep edemeyeceği, ilk derece mahkemesince de bu doğrultuda yapılan değerlendirmenin yerinde olduğu anlaşılmıştır. Davacının diğer gecikme sebebi olan, komşu parsel malikinden izin alınamaması sebebiyle proje revizyonu bakımından yapılan değerledirmede, her ne kadar sözleşmenin 17.maddesinde, ilgili bilumum projeler ile detaylarının, zemin raporları, hesap raporları ve bunlara ait ekleri ihale dosyası ile müteahhite verildiği, müteahhitin bu projeleri detaylı bir şekilde incelediği yazılmasından, asıl projenin iş sahibi tarafından temin edildiği anlaşılmakta ise de, aynı maddenin devamında belirtildiği üzere, müteahhitin bu projeleri detaylı bir şekilde incelemesi ve gerekli araştırmaları yapması gerektiği, yine aynı maddeye göre uygulama sorumluluğu müteahhite ait olup işin yapımı sırasındaki gerekli her türlü inceleme ve hesapları ve detaylı tatbikat (uygulama) projelerinin müteahhit tarafından yapılması gerektiği, eser sözleşmesi kuralları gereğince de, davacı yüklenicinin iş sahibi tarafından tedarik ve temin edilen tüm hususların denetiminden geçirmesi gerektiği, asıl proje iş sahibi tarafından hazırlanmış olsa bile detaylı tatbikat projelerin yüklenici tarafından hazırlanması ve işin ifası öncesinde ya da sırasında, muhtemel riskler bakımından iş sahibinin uyarılması ve işin ona göre yürütülmesi gerektiği, dosya kapsamında yüklenicinin buna dair iş sahibinin önceden uyardığını dair bir delile rastlanmadığı, bu nedenle davacının, komşu parsellerden izin alınamaması ve bu sebeple proje revizyonu yapılması sebebine dayalı gecikme iddiası bakımından davalı iş sahibinin sorumluluğuna gidilemeyeceği, ilk derece mahkemesince bu gecikme sebebi bakımından yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda red kararı verilmesi gerekirken kararda yazılı olan farklı gerekçeye yer verilmesinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davacının diğer gecikme sebepleri olan, çalışma sahasının içerisinde bulunan projenin deplase edilememesi, alt geçit inşaatı ruhsatının alınamaması ve su hattının deplasesi için gerekli izin alınamaması bakımından ise, sözleşme eki … Terminali İnşaat İşlerine Ait isteklilere talimatlar Madde 2’de proje alanı içerisinde başka firma ve şahıslara ait olduğu belirlenen alt yapı birimleri, hatları ve tesisatlarını deplase etmenin yüklenicinin sorumluluğunda olduğunun düzenlendiği, sözleşmede bunların yapılması için iş sahibi tarafından yerine getirilmesi gereken öncelikli bir edimin bulunmadığı, davacı tarafça bunların fiilen davalı iş sahibi tarafından yerine getirildiği belirtilmiş ise de, sözleşmede bunlara ilişkin sorumluluğun davacı yükleniciye verilmiş olması karşısında bu durumun davacının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, ayrıca taraflar arasındaki sözleşmenin 25.3 maddesi kapsamında yükleniciye süre uzatımı verilen hallerde yüklenicinin iş sahibinden başka bir alacak isteminde bulanamayacağı, ilk derece mahkemesince de buna benzer gerekçeyle davacının bu gecikme sebeplerinin de reddedilmesinin yerinde olduğu anlaşılmıştır. Tüm bu açıklamalar doğrultusunda, ilk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen karar netice itibariyle yerinde olmakla birlikte, yukarıda açıklandığı şekilde gerekçenin bir kısmının düzeltilmesi gerektiği anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf talebinin usulen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak, davacı yüklenicinin gecikme sebebi olarak öne sürdüğü hususların davalı iş sahibinden kaynaklandığını ispatlayamadığı anlaşıldığından, davacının sübut bulmayan davasının yukarıdaki gerekçe doğrultusunda reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davacı vekilinin istinaf talebinin usulen KABULÜNE, 2-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/12/2020 tarih ve 2018/557 Esas, 2020/811 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 17,077,50 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 16.996,80 TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı tarafından yapılan bir masraf bulunmadığından bu konuda karar verilmesine YER OLMADIĞINA, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 67.050,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 43,30 TL posta gideri olmak üzere toplam 205,40 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 09/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.