Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/1457 E. 2021/1112 K. 07.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1457
KARAR NO: 2021/1112
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/02/2021
NUMARASI: 2019/676 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
BİRLEŞEN İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2020/66 Esas, 2020/407 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 07/06/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan İİK’nın 72/2.maddesi kapsamında takip öncesi menfi tespit talebine ilişkin olup, mahkemece davacılar vekilinin dava konusu 3 adet senedin icra tabine konulmaması yönünde ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı tarafça istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı … vekili, müvekkili ile dava dışı yüklenici … arasında müvekkilinin sahibi olduğu İstanbul ili, Arnavutköy İlçesi’nde bulunan taşınmaz üzerine bina yapılması konusunda Bakırköy … Noterliği’nin 04/06/2017 tarih, … yevmiye numaralı kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, davalının, dava dışı yüklenici …’ten alacaklı olduğu gerekçesi ile yüklenici … hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 231.000,00 TL ‘nin tahsili için takibi başlattığını, icra dosyasından müvekkiline İİK’nın 89.maddesi gereğince haciz ihbarnamesi gönderilerek müvekkilinin sözleşme gereğince dava dışı yükleniciye teslim etmesi gereken daireler ile ücretlerin kendisine teslim edilmesinin talep eildiğini, icra takibinin dayanağı olan 01/01/2017 düzenleme tarihli senet bedelinin dava dışı yüklenici … ile … tarafından davalıya banka aracılığı ile ödenmesine rağmen senedin davalı tarafından iade edilmediği gibi senedin 2017 düzenleme tarihindeki 7 rakamının 9 rakamına çevrilerek yeni bir senetmiş gibi icraya konulduğunu, dava dışı yüklenicinin yapımını üstlendiği inşaattaki edimlerini ifada acze düşmesi üzerine davalının müvekkilini tehdit ederek ve inşaatın kalan kısımını kendisinin tamamlayacağını söyleyerek zorla 04/10/2019 tarihli sözleşmeyi imzalattığını, ayrıca müvekkilinden 80.000,00TL nakit para ile üzerinde vade ve düzenlenme tarihi yazılı olmayan sadece müvekkili ve kefil …’in imzası olan her biri 50.000,00TL lik 3 adet senet aldığını, müvekkili ile davalı arasında hiçbir alacak, borç ilişkisinin bulunmadığını ileri sürerek müvekkilinden zorla alınan 3 adet senet yönünden davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davalı ve davalının alacaklıları yönünden olası icra takiplerinin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece 07/07/2020 tarihli ara karar ile, davacının borçlu olmadığına dair iddiasını HMK’nın 390. maddesi gereğince yaklaşık ispat ölçüsünde dava konusu bonoya ilişkin kanaat uyandıracak şekilde delil sunmadığı, İİK 72/3. maddesi ile HMK’nın 389 vd. ve 390. maddeleri gereğince ihtiyati tedbir şartlarının bu aşamada oluşmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili 26/07/2020 tarihli istinaf dilekçesiyle, davalının dayandığı 04/10/2/019 tarihli sözleşmenin, başlığı ve içeriği itibari ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi niteliğinde olup bu sözleşmenin noterlikçe düzenlenmesinin zorunlu olduğunu, dolayısı ile davalının hukuken senet alacağını dayandırdığı sözleşmenin kanuni şekil şartı yokluğundan geçersiz olup yok hükmünde olduğunu, sözleşmenin müvekkiline zorla ve hile yoluyla imzalattırıldığını, dolayısıyla dava konusu senetlerin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dava konusu senetlerin davalı tarafından müvekkilinden tehdit ve hile yolu ile alındığı yönünde yaptıkları şikayet üzerine davalı hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/216616 soruşturma sayılı dosyasından soruşturma açıldığını ve dosyanın halen derdest olduğunu, dava konusu senetlerde kefil durumunda bulunan müvekkili ile diğer borçlu … üzerinde ağır haciz baskısı mevcut olup her ikisinin de taşınır ve taşınmaz mallarının haczedildiğini, talepleri gibi icra dosyasına %115 oranında teminat depo edilmesi halinde alacaklının dosya alacağıyla menfi tespit davasının lehine sonuçlanması durumunda alacağını geç almış bulunmaktan doğacak zararının garanti altına alınmış olacağını, ancak ihtiyati tedbir kararı verilmeyerek menfi tespit davalarının lehlerine sonuçlanması durumunda alacaklının haciz yolu ile müvekkilinden tahsil edeceği bedelin davalıdan geri alınmasının imkansız olacağını, zira davalı üzerine kayıtlı taşınır ve taşınmaz mal kaydının bulunmadığının ve banka kayıtlarında da herhangi bir hak ve alacağının mevcut olmadığının Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı ilamlı icra takibi sonrası yapılan genel sorgulamada tespit edildiğini, bu nedenle müvekkilinin çok ağır ve ölçüsüz zarara uğratılacağını, İİK’nın 72/2.maddesi gereği %15 veya İİK’nın 72/3. maddesi gereği %115 teminatı yatırmaya hazır oldukların bildirmelerine rağmen İhtiyati tedbir taleplerinin reddinin ölçülülük ilkesine başta İİK’nın genel mantığına ve İİK’nın 85/son maddesi maddesi hükmüne açıkça aykırılık teşkil edeceği gibi, temel hak ve özgürlüklerin korunması ilkesine de ters düştüğünü belirterek yerel mahkeme ara kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dairemizin 12/10/2020 tarih ve 2020/1451 Esas, 2020/1035 Karar sayılı kararı ile, somut olayda, dava dosyasının henüz layihalar aşamasında olup, tarafların iddia ve savunmalarını ispatlayacak delillerin tam olarak toplanmadığı, yaklaşık ispat koşulunun henüz gerçekleşmediği belirtilerek mahkemece dosya kapsamındaki delillerin değerlendirilmesi suretiyle davacı vekilinin senetlerin icra takibine konu yapılmaması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin itirazının reddine karar verilmiştir. Birleşen davada davacı … vekili İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2020/66 Esas sayılı dosyasına verdiği 27/01/2020 tarihli dilekçesiyle, müvekkili aleyhine davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takip başlatıldığını, davalı tarafından başlatılan icra takibine konu alacakların hiçbir hukuki dayanağının olmadığını, müvekkilinin akrabası olan dava dışı … ile yüklenici … arasında Bakırköy … Noterliği’nin 14/06/2017 tarih, … yevmiye nolu kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığını, davalının …’ten alacaklı olduğu gerekçesi ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası ile 231.000,00TL’lik icra takibi yapıldığını, arsa sahibi …’a 3. şahıs olarak haciz ihbarnamesi gönderildiğini, akabinde davalı yanca yapılan tehdit sonucu …’ ile 04/10/2019 tarihli sözleşme imzalandığını, ve 3 adet 50.000,00 TL’lik senetlere imza attırıldığını, müvekkilinin de bu senetlere kefil olarak imza attığını, davalı yanın kötü niyetli olduğunu ve kandırıldığını anlayan arsa sahibinin İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/676 Esas sayılı dosyası kapsamında takip öncesi menfi tespit davası açtığını ve bu davanın halen derdest olduğunu, müvekkili ve arsa sahibi … tarafından imzalanan senetlerin davalı yanca sonradan doldurulduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalması kaydı ile; öncelikle teminatsız olarak aksi halde mahkemenin uygun göreceği teminat karşılığı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından yapılan icra takibinin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, takibin iptali ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nce 2020/66 Esas sayılı davada 10/06/2020 tarihli ara karar ile; İİK’nın 72/3 maddesi uyarınca menfi tespit davasının icra takibinden sonra açıldığı, dosya kapsamı itibariyle HMK 390/3. maddesi kapsamında bu aşamada yaklaşık ispat koşulunun da gerçekleşmediği gerekçesiyle davacı vekilinin takibin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve 02/10/2020 tarih, 2020/407 Karar sayılı karar ile, aralarındaki bağlantı nedeniyle dosyanın istinafa konu ara kararın verildiği mahkeme dosyası ile birleştirilmesi yönünde hüküm tesis edilmiştir. Davacılar vekili 15/01/2021 tarihli celsede verdiği beyanında; müvekkillerinin evlerinin icra dosyasından satışa çıkarıldığını, ileride telafisi imkansız zararların doğmaması için teminat karşılığında icra takibinin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 15/02/2021 tarihli ara karar ile; mahkemenin 07/07/2020 tarihli ara kararı ile tedbir talebinin reddine karar verildiği, davacı vekilinin kararı istinaf etmesi üzerine Dairemizin 2020/1451 Esas, 2020/1035 Karar sayılı ilamı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verildiği, dosyanın bulunduğu aşama itibariyle yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Davacılar vekili 21/03/2021 tarihli istinaf dilekçesiyle, davanın müvekkili davacı … yönünden İİK’ nın 72/2.maddesi kapsamında takip öncesi menfi tespit davası olarak açıldığını, ancak müvekkilleri … ve …’in mallarının haczedilerek satışa çıkarıldığını, bunun üzerine %15 lik teminatla dahi tedbir kararı verebilecek olmasına rağmen mahkemeye İİK’ nın 72/3. maddesi şartları gereği dosya alacağını tamamı ile alacağın %15 lik kısmını teminat olarak yatırmaya hazır olduklarını beyan ile tedbir talebinde bulunulduğunu, ancak her defasında mahkemece %115 teminatın dahi kabul edilmeyerek sanki İİK’ nın 72/3.maddesine göre tedbir talebinde bulunulmamış gibi “HMK 390. maddesi gereğince yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği anlaşıldığından tedbir talebinin reddine” karar verildiğini, İİK’ nın 72/3.maddesinin “İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” şeklinde düzenlenerek mahkemeye taktir yetkisi bırakılmadığını, mahkemece müvekkillerinin mallarının icra yolu ile satışına göz yumulduğunu ve menfi tespit davalarının istirdat davasına dönüştürülmeye çalışıldığını, İİK’ nın 72/3.maddesi gereğince yatırılan %115 teminat ile alacaklının dosya alacağıyla menfi tespit davasının lehine sonuçlanması durumunda alacağını geç almış bulunmaktan doğacak zararının garanti altına alınmış olacağını belirterek yerel mahkeme ara kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, TBK’nın 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin bir türü olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Asıl davada davacı … arsa sahibi, davalı ise yüklenicidir. Asıl davada davacı … ile dava dışı eski yüklenici … arasında, 04/06/2017 tarihinde, davacının maliki olduğu İstanbul ili, Arnavutköy ilçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … Ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerine 5 katlı bir bina yapılması konusunda Bakırköy … Noterliği’nin … yevmiye numaralı düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmıştır. Asıl davada davacı … ile davalı arasında da, 04/06/2017 tarihli sözleşme gereğince kaba inşaatı eski yüklenici … tarafından yapılan binanın geri kalan işlerinin davalı yeni yüklenici tarafından bitirilmesi konusunda 04/10/2019 tarihli el yazılı adi kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmıştır. Davacılar vekili, 04/10/2019 tarihli sözleşmenin müvekkili arsa sahibi …’ a zorla ve tehdit yolu ile imzalattırıldığını, yine aynı yöntem ile sözleşme kapsamında vade ve düzenlenme tarihi yazılı olmayan sadece müvekkili ile diğer davacı müvekkili …’in kefil olarak imzası olan her biri 50.000,00TL meblağlı 3 adet senet alındığını, adi yazılı sözleşmenin geçerli şekil şartına sahip olmadığını, dolayısıyla geçerli olmayan sözleşmeye dayanılarak alınan senetlerin de geçerli olamayacağını ileri sürerek bu senetlerin icra takibine konulmasının önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiş, davalı cevap dilekçesinde tedbire konu olan senetlerin sözleşme kapsamında alındığını, sözleşme ve senetlerin zorla imzalattırıldığı yönündeki iddiaların gerçek olmadığını savunmuştur. Dosyada bulanan belgelerden davacı tarafça dava ve tedbir konusu senetlerin davalı tarafından davacıdan tehdit yolu ile zorla alındığı yönünde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan şikayet üzerine, davalı hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/216616 sayılı dosyasından soruşturma açıldığı ve soruşturma dosyasının halen derdest olduğu anlaşılmaktadır. Davalı yanca davacılar hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, tanzim edeni asıl davada davacı …, kefil birleşen davada davacı … olan, davalı … adına tanzim edilen, 18/11/2019 tanzim tarihli ve her biri 50.000,00 TL meblağlı senetlere istinaden toplam 150.616,44 TL alacağın tahsili için 17/03/2020 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus takip yapıldığı görülmektedir. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” Aynı Kanun’un 390/3 maddesinde, ”Tedbir talep eden taraf,  dilekçesinde  dayandıgı ihtiyati tedbir sebebini  ve türünü açıkca belirtmek ve  davanın esası yönünden  kendisinin haklılıgını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olayda, dava dosyası henüz layihalar aşamasında olup, tarafların iddia ve savunmalarını ispatlayacak deliller tam olarak toplanmamış, yaklaşık ispat koşulu henüz gerçekleşmemiştir. Bu nedenle mahkemece dosya kapsamındaki delillerin değerlendirilmesi suretiyle davacılar vekilinin senetlerin icra takibine konu yapılmaması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, tarafların iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamına göre H.M.K.’nun 389. maddesi koşulu ile yaklaşık ispat kriterleri sağlanamadığından, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair mahkeme kararında, ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, yaklaşık ispat kriterleri ile yargılama sırasında sunulacak delillere göre talep halinde ihtiyati tedbir şartlarının her zaman yeniden değerlendirilebileceği göz önüne alındığında, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/02/2021 tarih ve 2019/676 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-Alınması gereken 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacılardan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 07/06/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.