Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/1419 E. 2023/210 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1419
KARAR NO: 2023/210
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/10/2018
NUMARASI: 2015/1012 Esas, 2018/820 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi tespit
KARAR TARİHİ: 22/02/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit talebine ilişkin olup; mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/255 Esas sayılı dosyasına verdiği 22/10/2015 tarihli dilekçesiyle, taraflar arasında davacı tarafından 2014 yılı Temmuz ayında kiralanan mecurun tadilat ve tefrişi için; projelendirme, talep ve uygulama, tadilatlarla ilgili tüm evrakların ruhsat alınmasına uygun olarak hazırlanması ve mecurun yeni hali ile 04/09/2014 tarihinde teslimi konularında anlaştıklarını, anlaşma maddelerinin uygulanmasında birçok sorun ve problemler nedeni ile meydana gelen aksamalar sonucu, 2014 yılı Kasım ayında birçok arıza, aksama ve eksiklikler ile davacı firma tarafından teslim edildiği, işin teslimini müteakip, mevcut olan aksaklık ve aksamalardan dolayı mecurun işlevini yerine getirilmemesinden dolayı davacı şirketin zarar ve gelir kaybına uğradığı, taraflar arasında varıları anlaşmaya göre işin tamamının 50.000,00 TL + KDV alacağı kabul edilmiş olmasına rağmen, davalı şirket tarafından işlerle ilgili 64.000,00 TL’lik fatura kesildiğini, davalı firma tarafından yüksek kesilen fatura bedelinin 45.000,00 TL’sinin ve sonradan çıkarılan çeşitli ihtiyaçlar olarak belirtilen konular için 8.000,00 TL’nin davacı müvekkili şirketten tahsil edildiğini, ayrıca müvekkili davacı şirket tarafından davalı şirketin eksikleri gidermediği ve esas olarak ruhsat alımına yönelik belge ve projenin temin edilememesinden dolayı bakiye bedelinin ödenmediğini, mecurdaki eksiklik ve aksamaların tespiti için taraflarınca İstanbul 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/64 D.İş dosyası ile mecurda bilirkişi tespiti yaptırıldığını, akabinde davalı yanca müvekkili hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkili firmanın tüm banka hesaplarına tedbir konulduğunu, bu durumun müvekkili aleyhinde haksız mağduriyet yarattığını ileri sürerek müvekkilinin icra dosyasından davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davalı hakkında kötüniyet tazminatına hükmerilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, davacının iddia ettiği gibi, müvekkilinin 45.000,00 TL’lik ödeme dışında davacıdan hiçbir şekilde elden para almadığını savunarak davanın reddine ve davacı hakkında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi 01/10/2018 tarih, 2018/820 Karar sayılı kararı ile, mahkemenin görevsizliğine, görevli mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret mahkemesi olduğuna karar verilmiş, dosya istinafa konu kararın verildiği mahkemeye gönderilmiştir.Mahkemece, bilirkişi kurulunca hazırlanan 18/01/2018 tarihli kök raporda; taraflar arasında, davacı tarafından kiralanan mecurda tıbbi hizmete yönelik yapılacak inşaat, mekanik, elektrik vs işlerinin kabul olunan proje kapsamında yapılması için şifahi sözleşme akdedildiği, dava konusu işlerin yapımı için var olduğu ifade olunan sözleşmenin dosyada bulunmadığı, dolayısı ile sözlşeme muhteviyaının hangi uygulamalardan ibaret olduğunun bilinmediği, davacı tarafından kiralanıp, tıbbi hizmete yönelik kullanımı düşünülen mecurda; hangi uygulamaların icap ettiğinin tespiti ile yapılması gereken projelendirmenin, meslek grupları çerçevesinde uygulamaların, bu işlerin yapımının dökümü ve fiyatlandırmasının, resmi kuruluşlardaki işlemlerin, kimler tarafından ne kadar müddet içinde hangi tutarla yapılmasının gerektiğinin belirgin olmadığı, başlatılan icra takibinin %15 teminat yatırılarak durdurulduğu, dosyada sadece davalı firma yetkilisi … tarafından tanzim edilip, dosyaya sunulan sözleşme olarak vasıflandırılıp, teklif mektubu olarak sunulan belgenin sadece tek taraflı hazırlanan ve imzalanan belge niteliğinde olduğu, davalı tarafından mahkemeye sunulan KDV dahil 64.000,00 TL’lik faturanın hangi işleri kapsadığının ve hangi mutabakat sonucu tanzim edildiğinin belli olmadığı, dava konusu işler için görevlendirilen dava dışı … Mak. San. Ltd. Şti’nin hangi kuruluş ile hangi işlerin, hangi fiyatlarla yapılması konusunda sözleşme yaptığının belli olmadığı, bu firmaların faaliyetlerinin denetlenmesinden davalı firmanın sorumlu olduğu, taraflar arasında yapılacak işler konusunda daha çok güvene dayalı şifahi sözleşmelerle işin yürütüldüğü, ancak işin devamı ve sonrasında meydana gelen aksaklık, hata, arıza gibi olumsuzlukların davacı firma aleyhine zarara neden olduğu, bu durumun İstanbul 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce alınan tespit raporunda da açıkça görüldüğü, davalı firma yetkilisi … tarafından hazırlanıp dosyaya sunulan belgede, işlerin bitiş tarihi olarak 20/08/2014 olduğu, bu tarihe uyulmadığı, davalı firmanın dava dışı … Mak. San. Ltd. Şti.’ nin gecikmeden doğan davacı zararlarından müştereken sorumlu olacağı, davalı şirketin davacı firmanın faaliyetini sürdürebilmesi için, davalı şirket tarafından hazırlanması ve ruhsat için ilgili mercilere başvurması için gereken projenin ve ilgili belgelerin hazırlanmadığının ve ruhsatının alınmadığının görüldüğü, davalı firma tarafından işin tümünün bitirilmiş gibi fatura tanzim edip, alacağın tümünü talep etmesinde haklı bir nedeni bulunmadığı, davalı şirket tarafından davacı iş yerinde yapılması gereken projelendirmenin yapılıp, davacı firmaya onaylatıp uygulaması yapılacak projeler dosyada bulunmadığından uygulamaların hangi projelere, hangi teknik şartnamelere, hangi hesaplamalara göre yapıldığının belli olmadığı, bu nedenle davalı firmanın hangi işleri yaptığının anlaşılmadığı, yapılan işlerin yapılış safhasının incelenmesinde; davacı firmanın kullanım gayesi ile ilgili yapılması gerekli işlerin davalı firmaya yeteri kadar anlatamadığı, davalı firmanın herhangi bir araştırma, projelendirme, iş planı yapmadan, işi iyice değerlendirmeden yürütmeye çalıştığı, işlerin yapımı safhasında gereken kontrol ve murakabanın sağlanmadığı, taraflar arasında gereken koordinasyon ve haberleşmenin gereği kadar sağlanmadığı, işlerin belirli bir sistem ve uyum içinde yürütülemediği, alınan malzemeler ve yapılan uygulamaların gereği kadar kontrol edilmediği, kullanım amacına yönelik gereken araştırma, soruşturma yapılmaksızın ve bilgi edinilmeksizin işlerin yapıldığı, taraflar arasındaki ihtilaf konularının incelenmesinde; sözkonusu işlerin yapımında eksiklik hata ve bozukluklardan dolayı, davacı firmanın maruz kaldığı zararın davalı firma tarafından 6098 Sayılı BK’nın 49. Maddesi, 6502 Sayılı TTK’nın 8-9. Maddeleri kapsamında davalı … inşaat Tic. Ltd. Şti. ile dava dışı … Mak. Tic. Ltd. Şti. tarafından müştereken ve müteselsilen ödenmesi, davalı şirket alacağının davacı şirket zararının tenzili ile ödenmesi gerektiği, davalı firma tarafından kesilen fatura tutarının ruhsat işlemlerini müteakip, davacı zararı olan 19.882,50 TL’nin tenzili ile 64.000,00 TL – 19.882,50 TL = 44.118,00 TL’nin davalı tarafından ödenmesi gerektiği, ancak davacı tarafından faturaya mahsuben 45.000,00 TL ödendiğinden dolayı, karşılıklı olarak tahminen alacaklarının bulunmadığı, davacı firma tarafından talep üzerine yaptırılan tespit akabinde aldırılan rapora karşı tarafça itiraz edilmişs ise de, gereği yapılmadığından Yargıtay kararlarında görüldüğü gibi dosyada konu ile ilgili başka bir tespit raporu bulunmadığından, davacı zararı olarak raporda belirtilen tutarın baz alındığı, 25/04/2018 tarihli ek raporda, davalı tarafından davacıya yapılan tüm işlerin karşılığı olarak 17/12/2014 tarih ve 037346 nolu 64.900,00 TL tutarlı fatura düzenlendiği, düzenlenen bu faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, teknik yönden yapılan incelemelerde bu faturanın sehven KDV dahil 64.000,00 TL olarak dikkate alındığı, davalı şirketin davacı yerine icra takibine ödemiş olduğu masraf tutarının 2.182,00 TL olduğu, davacı tarafından gerekli araştırmaları yapmadan işi ihale ettiği, davalı firmanın yüklendiği edimlerini gereği gibi yerine getirmediği, bu suretle gecikme ve davalı zararına neden olduğu, davalı vekilinin teknik yöndeki itirazlarının dayanağı bulunmayan soyut ifadeler olduğunun bildirildiği, dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, taraf şirketlerin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda denetlemeye ve hükme dayanak etmeye elverişli bilirkişi ek ve kök raporuna göre; davacı firma tarafından maruz kaldığı zararları ifade ederek, tutarın 45.000,00 TL’ sinin ödendiğinin, dosyada bulunan bilirkişi tespit raporunda yapılan kullanım olumsuzluklarını gidermek için toplam 19.882,50 TL ödenmesi gerektiği, eksik, hatalı ve ayıplı olarak nitelendirilen işlerin sorumluluklarının taahhütte bulunan davalı firmaya ait olduğu, bu durumda meydana gelen zarar tutarının 19.882,50 TL’ sinin davalı … inşaat Tic. Ltd. Şti. ile dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’ nin davacı zararından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmaları gerektiği, davalı firma alacağı olarak belirtilen 19.500,00 TL’ nin davacı zararı olan 19.882,50 TL zarar tutarının tazmini ile ortadan kalkmış olacağı gerekçesiyle davacının davasının kabulü ile, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasından 22.082,00 TL borçlu olmadığının tespitine, alacak üzerinden %20 kötüniyet tazminatı 4.416,40 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, mahkemece dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporları doğrultusunda hüküm kurulduğunu, oysa, müvekkili şirketin iç mimarlık faaliyeti yürüttüğünü, dava konusu uyuşmazlığın da müvekkili şirketin vermiş olduğu iç mimarlık hizmetinden kaynaklandığını, dava konusunun açıklığa kavuşturulması ve hükme elverişli bilirkişi raporunun tanzimi için dosyanın iç mimar bir bilirkişi tarafından incelenmesinin zaruri olduğunu, bilirkişi raporlarına itirazlarında bu hususun talep edilmesine rağmen mahkemece kabul görmediğini, bu yönüyle mahkeme kararının hatalı olduğunu, mahkemece davacı ile davalının inşaat, mekanik, elektrik işlerinin yapılması için anlaştıklarının ifade edildiğini, oysa ki, müvekkilinin davalıya sadece iç mimarlık hizmeti verdiğini, tadilat vs. konusunda aralarında anlaşma olmadığı gibi yine elektrik, su, klima tesisatı vs. konularda müvekkilinin taşeronlarının kullanılması gibi bir hususun da kesinlikle olmadığını, buna rağmen bilirkişilerin rapor düzenlerken bu hususu göz ardı ederek müvekkilinin işi kapsamında olmayan dava dışı … San. Tic. Ltd. Şti ve diğer ustaların yapmış olduğu tadilat vs. işlemlerinden müvekkilini sorumlu tuttukları, mahkemece de bilirkişi raporu doğrultusunda müvekkilinin verdiği hizmet kapsamında olmayan işlerden müvekkiline sorumluluk yüklendiğini, oysa müvekkili şirket yetkilisinin iç mimar olup, sadece çizim, tasarım ve kontrolörlüğü işlerini yürüttüğünü, bunun dışında kalan yer kaplaması, boya-badana, elektrik, sihhi sistemler, klima ve havalandırma sistemi vs. işlerin davacı tarafın bizzat kendi seçtiği firma ve ustalara yaptırmış olduğu işler olduğunu, bu işler yönünden müvekkiline sorumluluk yüklenmesinin kabul edilemeyeceğini, hatta söz konusu işlerden kaynaklı olarak İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/353 Esas sayılı dosyasından dava dışı … San. Tic. Ltd. Şti. tarafından davacı şirket aleyhine dava açıldığını, davacı tarafından verilen cevap dilekçesinde de müvekkilinin sadece mimari proje yapım işini üstlendiğinin açıkça yazdığını, buna rağmen mahkemenin neye dayalı olarak iç mimarlık hizmeti veren müvekkilinin verdiği hizmetin dışında kalan dava dışı ..k. San. Tic. Ltd. Şti ve diğer ustaların yaptığı işlemlerden müvekkiline müştereken ve müteselsilen sorumluluk yüklediğinin taraflarınca anlaşılmadığını, mahkemece sadece müvekkili aleyhine tek taraflı bir şekilde 08/07/2014 tarihli sözleşme başlıklı teklif metninin dikkate alındığını, oysa ; 08/07/2014 tarihli belgenin sadece teklif metni olup, iş hayatında beraber çalışmış olmanın verdiği güven ilişkisi içinde olan tarafların günlük talimatlarını birbirlerine e-mail yoluyla, telefonla ve sözlü olarak ulaştırdıklarını, ilgili tadilat işlemlerinin yapılmasının adım adım olduğunu ve günlük talimatlara dayandığını, böylece taraflarca zimnen kabul edilmiş ödeme ve iş yapma esasına dayalı bir denge kurulduğunu, mahkemenin müvekkilinin lehine olan yönlerde (ödeme miktarı, ödeme zamanı) 08/07/2014 tarihli metni görmezden gelerek aleyhine olan yönlerde (teslim tarihi) 08/07/2014 tarihli metne dayanmasının son derece yanlış ve hakkaniyete aykırı olduğunu, mahkemece dikkate alınan metinde tarafların 60.000,00 TL+ KDV olarak anlaştıklarını, bunun da %50’sinin işin başında, %30’unun işin ortasında ve %20′ sinin de iş bitiminde ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ancak müvekkilince 55.000,00 TL+KDV üzerinden fatura kesildiği gibi davacı tarafından ödemelerin de metinde kararlaştırıldığı gibi yapılmadığını, tarafların bu anlaşma metnine göre iş yapmadıklarını, buna rağmen mahkemenin metne bağlı kalarak işlerin metinde yazılan bitiş tarihinde bitilmediğini gerekçe gösterdiğini, ancak, müvekkilinin gönderdiği teklif metninde her ne kadar teslim tarihi olarak 20 Ağustos yazılmışsa da daha sonra davacıdan kaynaklı sebeplerle değişiklikler yapıldığını, bu nedenle teslim tarihinde de değişiklik olduğunu, davacının söz konusu yeri başlangıçta diş ve çene estetiği merkezi olarak kullanacağı için projelerin buna ilişkin çizildiğini ancak son anda değişiklik yapılarak (altyapı ilaveleri, ilave duvar örülmesi,, bazı odaların birleştirilmesi, kapı boşluğu açılması vs.) kliniğe çevrildiğini, dolayısıyla davacı tarafından son anda yapılan bu değişiklikle, tamamen davacıdan kaynaklı sebeplerle teslimin de Ekim ayı başında gerçekleştiğini, müvekkilinin, davacı yanca son anda yapılan bu değişiklik nedeniyle herhangi bir ek ücret talep etmeyerek mağdur olduğunu, yine mahkeme hükmünde davacı tarafça, İstanbul 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/64 D.İş sayılı dosyasından müvekkilinin yokluğunda yaptırdığı tespite dayandığını, bilirkişilerin de teknik yönden hiçbir inceleme yapmaksızın müvekkilinin yokluğunda yapılan tespit raporunu geçerli kabul ederek rapor tanzim ettiklerini, oysa müvekkilince incelemeye müdahil edilmiş olsaydı bilirkişilerin raporlarında eksik kalan bir takım hususların da açıklığa kavuşmuş olacağını, bu nedenle müvekkilinin yokluğunda yapılan tespit raporuna yaptığı itirazlar dikkate alınmaksızın mahkemenin tespit raporunu aynen kabul etmesinin hatalı olduğunu, mahkemenin davacı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmiş olmasının da usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin faturaya dayalı olarak bakiye bedel yönünden icra takibi başlatması nedeniyle kötü niyetli olmadığını, kötü niyet tazminata hükmedilebilmesi için alacaklının bunu kötü niyetle yaptığının ispatlanması gerektiğini, bunun ispatlanamadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında 08/07/2014 tarihli sözleşme başlıklı teklif belgesine istinaden davalı yanca davacıya ait bağımsız bölümün iş yeri olarak kullanılmasını sağlamak amaçlı röleve alınması, yerleşim planı çizimi, yerleşim planı detaylandırılması, ürün siparişleri için bütün metraj hesaplarının detaylı bir şekilde yapılması, iç makana ait olan bütün üretim çizimlerinin çizimi gerektiğinde şantiye programına uyularak şantiye kontrolünün yapılıp işin zamanında teslim edilmesini sağlama konusunda sözlü sözleşme yapılmıştır.Dosyada bulunan teklif belgesinde davalı yan adına iç mimar …’in imzası bulunmaktadır. Bu sözleşme belgesinde iş bedeli 60.000,00 TL+ KDV olarak kararlaştırılmış, iş bedelinin %50’sinin iş başında, %30’unun iş ortasında ve %20’sinin de iş sonunda ödeneceği kabul edilmiştir. Davalı yüklenici tarafından davacı iş sahibi hakkında fatura alacağına istinaden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile 19.900,00 TL fatura alacağı ve 2.182,00 TL eksik ve ayıplı iş bedeli olmak üzere toplam 22.082,00 TL alacağın tahsili için 05/05/2015 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır.Dosya kapsamında bulunan İstanbul 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/64 Değişik İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunda, Sağlık Merkezinde … tarafından imzalanarak sunulan sözleşme teklifine esas işlerde, raporda belirtilen olumsuzlukların tespit edildiği, bu olumsuzlukların ayıplı imalat niteliğinde olduğu, karşı tarafın tek taraflı imzaladığı taahhüdünü tam olarak yerine getiremediği, sözleşmeye konu işlerdeki eksikliklerin ve ayıplı işlerin giderilmesi için, günün serbest piyasa raiyçlerine göre kullanılacak malzemeler ve yapılacak işçilikler dikkate alınarak toplam 19.982,50 TL masraf ile 30 günlük bir zamana ihtiyaç bulunduğu belirtilmiştir.Dosyada bulunan ve mali müşavir …, makine mühendisi …, mimar …, elektrik mühendisi … ve hukukçu Prof. Dr. … tarafından hazırlanan 09/01/2018 tarihli bilirkişi kurul kök raporunda; dosyada bulunan belge, bilgiler ve davalı tarafın 2014 -2015 yılları ticari defterleri üzerinde yapılan değerlendirmelerde; davacı yan vekilinin 09/11/2017 günü yapıları incelemeye geldiği, ancak ticari defterleri hazır etmediğinden inceleme günü defterlerin ibraz edilmediği, davalı yan vekili tarafından incelemeye sunulan 2014 ile 2015 yıllarına ait ticari defterlerin 6102 sayılı TTK’nın ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulduğu, davalı yanın incelenen ticari defterlerine göre davacıdan 31/12/2015 tarihi itibariyle 16.400,00 TL cari hesap alacaklısı olduğu, cari hesap ile ticari defterlerin bir biriyle uyumlu olduğunun tespit edildiği, dava konusu işlerin yapımı ite ilgili inçelemede; taraflarca mutabık kalınan sözleşmenin bulunmadığı, yapılan işlerin hangi projelere göre yapıldığının belli olmadığı, uygulamaların yapıldığı mecura monte edilen mekanik, elektrik ünitelerinin neye göre, hangi araştırma ve hesaplama ile tespit ve seçimlerinin yapıldığının belli olmadığı, satın alınıp dava dışı … Mak. Tic. Ltd. Şti. tarafından monte edilen ünitelerin kontrol ve testlerinin yapılmadan devreye alınmaya çalışıldığının anlaşıldığı, dosyada bulunan tespit raporunda bulunan karşılıklı e-maillerde servis föyünde görüldüğü üzere; davalı şirket yetkilisi … tarafından tanzim edilip, dosyaya sunulan sözleşme olarak ifade edilen taahhüt maddelerine gereği kadar uyulmadığı, yapılan inşaat, mekanik, elektrik işlerinde uzmanlık alanı ile ilgili nezaret elemanının temin edilmediği, teknik bilgi ve tecrübe gerektiren işlerde araştırma, hesaplama, projelendirme gibi gereklerin yerine getirilmediği, davalı firmanın alacak olarak belirtip, ekli fatura tutarı olarak KDV dahil 64.000,00 TL’nin taraflarca kabul edilmiş olsa da taahhüt edilen işlerin tamamen yerine getirilmediği görüldüğünden, bu tutarın tamamen ödenmesinin talep edilemeyeceği, davacı şirketin kullandığı mecurda kullanım amacına uygun olarak yapılması öngürülen işlerin gereken araştırma yapılmaksızın davalı firmaya ihale edilip, yeterli murakabayı yapmamış olduğu, işin yapımı sonrası çıkan olumsuzlukların davalı firmanın taahhüt ettiği işleri yeteri kadar kontrol edip denetlememiş olmasından kaynaklandığı, tespit raporunda yapılan kullanım olumsuzluklarını gidermek için toplam 19.882,50 TL ödenmesi gerektiğinin belirtildiği, eksik, hatalı, ayıplı olarak nitelendirilen işlerin sorumluluklarının taahhütte bulunan davalı firmaya ait olduğu, bu durumda meydana gelen davacı zarar tutarı 19.882,50 TL’den davalı şirket ile dava dışı şirketin müştereken ve müteselsilen sorumlu olmalarının gerektiği, davalı firma alacağı olarak belirtilen 19.500,00 TL’nin davacı zararı 19.882,50 TL zarar tutarının tazmini ile ortadan kalkmış olacağının anlaşıldığı belirtilmiş, 17/04/2018 tarihli ek raporda, davalı tarafından davacıya yapılan tüm işlerin karşılığı olarak 17/12/2014 tarihli ve … nolu 64.900,00 TL tutarlı fatura düzenlendiği, düzenlenen bu faturanın davalı yanın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, teknik yönden yapılan incelemelerde bu faturanın sehven KDV dahil 64.000,00 TL olarak dikkate alındığı, davalı şirketin davacı yerine icra dosyasına ödemiş olduğu masraf tutarının 2.182,00 TL olduğu, davacı tarafından gerekli araştırmalar yapılmadan işin ihale edildiği, davalı firmanın yüklendiği edimlerini gereği gibi yerine getirmediğinden gecikme ve davalı zararına neden olduğu belirtilmiştir.Davacı, davalı yan ile proje, inşaat, mekanik, elektrik ve klima tesisatı konusunda anlaşıldığını, proje dışındaki işlerin davalı yanca ihbar olunan firmaya yaptırıldığını, iş bedelinin 50.000,00 TL+ KDV 9.000,00TL olmak üzere toplam 59.000,00 TL olarak kararlaştırıldığını, iş bedelinden 45.000,00 TL’nin nakten ödendiğini, ayrıca 8.000,00 TL’nin elden ödendiğini, haciz baskısı altında 7.000,00 TL ödemenin de takip sırasındadavalı yana yine nakten ödendiğini ileri sürmüş, davalı ise, teklif e-mailinden de görüleceği üzere yanlar arasında sadece projelendirme tefrişat yeri konusunda sözleşme yapıldığını, ihbar olunan şirketin davalının değil davacının taşeronu olduğunu, sözleşme bedelinin de 55.000,00 TL+ KDV 9.900,00 TL olmak üzere 64.900,00 TL olarak kararlaştırıldığını, iş bedelinin 45.000,00 TL’sinin ödendiğini, davacı yanca başkaca ödeme yapılmadığını savunmuştur.Yapılan tüm bu açıklamalar ışığında somut olayda, mahkemece öncelikle dava dışı … San. Tic. Ltd. Şti’nin hangi tarafın taşeronu olduğunun belirlenmesi, bu suretle davalının üstlendiği işin kapsamının tespit edilmesi gerekmekte iken bu husus hiç tartışılmadan ve bu konuda herhangi bir gerekçe oluşturulmadan tespit raporu ve bilirkişi raporu esas alınarak dava dışı şirketin davalı mimar …’in taşeronu olduğu kabul edilip, dava dışı taşeronun eksik ve ayıplı yaptığı iş bedelinden davalı yanın sorumlu tutulması isabetsiz olmuştur. Eser sözleşmelerinde, kural olarak yüklenici yaptığı işin tutarını, iş sahibi de iş bedelini ödediğini kanıtlamak zorundadır. Sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 481. maddesinde; “Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Dairemiz kararları ile Yargıtay (Kapatılan) 15. HD, (Kapatılan) 23. HD ve 6. HD’nin yerleşik içtihatları ve uygulamasında da; eser sözleşmesi ilişkisinin varlığı kabul edilip sözleşmede bedel yazılı olmaması ya da sözlü sözleşme ilişkisinde tarafların bedelde anlaşamamaları halinde yüklenicinin gerçekleştirdiği imalât bedelinin 6098 sayılı TBK’nın 481. maddesi hükmünce yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçleriyle hesaplanacağı kabul edilmektedir. Anılan kanun maddesi gereğince mahkemece taraflar arasında iş bedeli konusunda ihtilaf bulunduğu gözetilerek teklif, sözleşme projesi ve yapım koordinatı temin edilerek tarafların kabulüne göre iş bedeli ile eksik ve ayıplı iş bedelinin piyasa rayiç bedelinin 50.000,00 TL ila 55.000,00 TL arası olacak şekilde belirlenmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile iş bedelinin davalı yanın beyanı doğrultusunda kabulü hatalı olmuştur.Yine davalı yüklenici tarafından yapılan icra takibinde 19.900,00 TL fatura alacağı yanında eksik ve ayıplı iş bedeli açıklaması ile 2.182,00 TL’nin de tahsili talep edilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporunda 2.182,00 TL alacağın hesaba katılmadığı görülmektedir. Oysa davalı yanca davacıya gönderilen 09/02/2015 tarihli e-mailde davalı yanca davacı hesabına inşaat molozlarının atılması için 2.182,00 TL ödendiği belirtilmiştir. Mahkemece bu e-mail değerlendirilmeden yazılı şekilde 2.182,00 TL yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.Ayrıca Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27/04/2005 tarih 2005/19-286 E., 2005/268 K. Sayılı kararında da vurgulandığı üzere; İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde düzenlenen ve uygulamada “kötüniyet tazminatı” olarak adlandırılagelen tazminat türü, sadece ve ancak, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için itirazın iptali istemi reddedilen bir alacaklı, İ.İ.K.nun 67. maddesi anlamında “haksız” ise de, kötüniyetli olarak kabul edilebilmesine ve dolayısıyla, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak yoktur. Alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötü niyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, alacaklının icra takibini kötü niyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır.Anılan madde kapsamında somut olayda; dosya kapsamı itibari ile davalı yüklenicinin kötü niyetle icra takibi yaptığı hususu kanıtlanamadığından ve kötüniyet tazminatı koşulları oluşmadığından davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin de kabulüne karar verilmesi kanun maddesine aykırı olmuştur.O halde, yapılan tüm bu açıklamalar doğrultusunda mahkemece yapılacak iş, öncelikle davacı ile dava dışı taşeron … San. Tic. Ltd. Şti arasında görülen İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/353 Esas sayılı dosyası getirtilerek tarafların beyanlarının değerlendirilmesi sonucu dava dışı şirketin hangi tarafın taşeronu olduğunun belirlenmesi, davalı yanın taşeronu olduğunun belirlenmesi halinde iş bedelinin ihtilaflı olması nedeniyle iş bedeli ile eksik ve ayıplı işin piyasa rayiç bedelinin 50.000,00 TL ila 55.000,00 TL arası olacak şekilde belirlenmesi, akabinde icra takibinde istenen inşaat molozlarının atılması bedeli olan 2.182,00 TL yönünden davalı yanca davacıya gönderilen 09/02/2015 tarihli e-mailin değerlendirilmesi, akabinde davacı delil listesinde açıkça “yemin” deliline dayanmadığından davalı yanca kabul edilen 45.000,00 TL ödeme dışındaki ödemelerin ispatlanamadığı kabul edilerek ihtilaf konusu olmayan 45.000,00 TL’nin bulunan bedelden düşülmesi suretiyle sonucuna uygun karar vermekten ibarettir.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/10/2018 tarih, 2015/1012 Esas, 2018/820 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 22/02/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.