Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/1391 E. 2021/996 K. 24.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1391
KARAR NO : 2021/996
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/02/2021
NUMARASI : 2021/123 Esas, 2021/408 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 24/05/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağı ile malzeme, ekipman, iskele, kule vinç vd. diğer eşyaların teslimi talebine ilişkin olup, mahkemece davacı vekilinin dava konusu kule vinç üzerine ihtiyati tedbir konulması isteminin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili, taraflar arasında 03/02/2017 tarihli ‘’… Projesi Kaba Yapı İşleri’’ başlıklı sözleşme imzalandığını, bu sözleşme ile mülkiyeti davalı ortak girime ait 1 adet FM GRU marka kule vincinin 150.000,00 TL+KDV bedel ile müvekkiline satılması, satış bedelinin, davalı iş sahibinin müvekkiline yapacağı aylık hak ediş ödemeleri tutarından, %2 oranında kesinti yapılarak tahsili, fer’i ve dolaysız zilyetliğinin kesinti ve işin yürütümü sürecinde müvekkiline devri ile mülkiyetinin kesinti tutarının KDV dahil 177.000,00 TL’ye (YüzyetmişyedibinTürkLirası) ulaşınca kısa elden teslim suretiyle iş sahibinden müvekkiline geçeceği hususlarının kararlaştırıldığını, bu kapsamda, 15 numaralı ve 15/05/2018 tarihli hak ediş belgesi ile kule vinç bedelinin son kesintisinin yapıldığını ve önceden kesinti yapılan bedelin de bu hakediş de ayrıca gösterildiğini, bu durumun 25/05/2018 tarihli ‘’… Projesi Kule vinçleri Hk.’’ konulu tutanak ile tespit edildiğini, böylelikle kule vincinin mülkiyetinin KDV dahil 177.000,00 TL bedel karşılığı davalı iş sahibinden müvekkiline geçtiğini, ancak ödemesi yapılan ve fiilen mülkiyeti müvekkili şirkete geçen vincin, davalı adi ortaklık tarafından müvekkili adına fatura edilmediğini, sözleşmenin ifası sırasında taraflar arasında birtakım anlaşmazlıkların ortaya çıktığını, bunun üzerine taraflarca 29/06/2020 tarihli fesih sözleşmesi düzenlendiğini, karşılıklı hak ve yükümlülüklerin anılan sözleşme ile belirlendiğini, müvekkilinin, davalının sorumluluğundaki şantiye alanında mülkiyeti kendisine ait olan malzeme, kalıp, iskele, ekipman, FM GRU marka kule vincinin kaldığını, davalı iş sahibinden 50.000,00 TL+KDV ile teminat çeki alacağı olduğunu, taraflar arasındaki ticari geçmiş gereği sözleşme konusu hak ve ürünlerin geri alınması için bir çok kez girişimde bulunarak sözlü görüşmeler yapılmasına ve ihtarnameler gönderilmesine rağmen sonuç alınamadığını ileri sürerek; 50.000,00+KDV alacağın, fesih sözleşmesi tarihi olan 29/06/2020 tarihinden itibaren işleyecek yıllık ticari temerrüt faizi ile işletilerek davalılardan tahsili ile bu alacaklarına yeter miktarda olmak üzere davalıların yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarının ihtiyaten haczine, teminat çekinin müvekkiline iadesine, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişimi, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşmasını ve ciddi bir zararın doğmasını engelleyebilmek için FM GRU kule vinç hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesine, müvekkiline ait malzeme, ekipman, iskele, kule vinç vd. diğer eşyalar üzerinde davalıların iyi niyetli olmayan zilyetliğine son verilmesine ve bu eşyaların müvekkiline aynen iadesine, aynı koşullarda iadesinin mümkün olmaması halinde, değerlerinin tespit edilerek 29/06/2020 tarihinden itibaren işleyecek yıllık ticari temerrüt faizi birlikte davalılardan tahsiline, bu tarihe kadar tüm malzeme, kalıp, iskele ve vinçten yararlanıldığından kullanma bedelinin tespit edilerek davalılardan tahsiline,davalıların iyiniyetli olmayan zilyet olma hali başlangıç tarihi olan 30/06/2020 tarihinden müvekkiline teslim tarihine kadar geçen süre zarfında, müvekkiline ait listesi sunulu malzeme, ekipman, iskele, kule vinç vd. maruz kaldığı hasar ve yıpranma durumunun, bu nedenle uğradıkları zararın ve davalıların elde ettiği veya elde etmeyi ihmal ettiği faydaların bilirkişi marifetiyle tespit edilerek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile, HMK’ nın 107. madde kapsamında şimdilik 100,00 TL’lik kısmının tahsiline, müvekkiline ait malzeme, ekipman, iskele, kule vinç vd. diğer eşyaların hasar durumlarının bilirkişi tarafından tespitine ve eşyalarda hasara yol açılmış ise şimdilik 100,00 TL zararın davalılar tarafından müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan sözleşme ile işin 300 takvim gününde bitirilmesinin kabul ve taahhüt edildiğini, sözleşmenin imzalanması ile birlikte işyerinin fiilen davacı şirkete teslim edildiğini, davacı şirketin işte çalışacak personellerinin SGK kaydı ve bildirimlerinin resmi şekilde gerçekleştirildiğini ve işçilerin fiilen sahada çalışmaya başladığını, ancak davacı şirketin işi belirlenen sürede tamamlayamadığını, üstelik yapılan işlerin de ayıplı olduğunun tespit edildiğini, işin geçici kabul aşamasına dahi getirilemediğini ve davacı şirketin şantiye alanını 12/06/2018 tarihinde terk ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece 10/02/2021 tarihli ara karar ile, somut olayda ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talep edenin sunduğu belgelerin, alacağın varlığını ve muaccel olduğunu yaklaşık ispata yeterli olmadığı, alacağın yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, mahkemece salt ihtiyati haciz taleplerinin reddi için geçerli olabilecek, adeta alacağın varlığı yahut muacceliyeti hususlarının ihtiyati tedbir kurumu için de geçerliymiş gibi ilişiksiz ve ihtiyati tedbire karar verebilme şartlarının neden oluşmadığı sorusunu yanıtlayabilmekten uzak bir gerekçeyle hüküm kurulduğunu, HMK’ nın 389 uncu maddesi uyarınca, 1 (bir) adet FM GRU marka kule vincinin ihtilaf konusu olduğunu, kule vincin İstanbul Ticaret Odası iş makineleri kısmınca tutulan sicile tabi olmadığı, iyiniyetli olmayan zilyet durumundaki davalı yanca satışa sunulduğu ve mülkiyetinin kısa elden teslim suretiyle müvekkili şirkete geçtiği gözetildiğinde, yargılama neticesinde müvekkilinin haklı çıkması halinde kule vincin nerede ve hangi iyiniyetli üçüncü kişinin elinde, hangi durumda ve işlevsellikte olduğu noktasında büyük soru işaretlerinin ortaya çıkacağını, karşı yanın teminat gösterme yahut ihtiyati tedbirin haksızlığının anlaşılması halinde tazminat alabilme hakkı var iken, mahkemece hak kayıplarına yol açıcı bir karar verilmesinin doğru olmadığını, ihtiyati tedbir talepleri ile dava ve tedbir konusu kule vincin, işin esasına girilerek ya da uyuşmazlığın esastan çözümlenerek taraflarına verilmesini değil, uygun koşullar altında muhafaza altına alınmasını ve davalı yanca uğratılabileceği zararlardan korunmasını talep etmekle aynı zamanda muhakeme neticesinde ortaya çıkacak olan mahkeme hükmünün icra edilebilirliğini sağlayıcı bir istemde bulunduklarını, yaklaşık ispatın, gerekli delillerin sunulması suretiyle, taraflarınca ifa edildiğini, bilhassa davalı yan ile akdedilen sözleşme, uyuşmazlık konusunun bedelinin ödendiğine ilişkin itiraz edilmemiş hakedişler ve uyuşmazlık konusunun müvekkiline devir olduğuna ve ait olduğuna ilişkin tutanaklar ile düzenlenmiş belgelerin yol gösterici olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalılar ise iş sahibidir. Davalılar … A.Ş – … A.Ş Bahçeşehir Ortak Girişimi ile dava dışı …. San. ve Ticaret A.Ş arasında 08/06/2015 tarihli arsa satışı karşılığında gelir paylaşımı işi öngören sözleşme imzalanmıştır. … ile yapılan bu ana sözleşme çerçevesinde de istinafa konu eldeki davanın tarafları arasında, İstanbul ili, … ilçesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerine inşaa edilecek … Projesine ait kaba yapı işlerinin, proje, teknik şartnameye uygun olarak yapılması için taraflar arasında 13/02/2017 tarihli “… Projesi Kaba Yapı İşleri Sözleşmesini ” akdedilmiştir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmeden de açıkça görüldüğü üzere, davacı şirket … Projesinin kaba yapı işlerini yapmayı üstlenmiştirSözleşmenin 4.2 “İşin Süresi ” başlıklı 4.2.maddesi gereğince; taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca davacı taraf sözleşme konusu işi 300 takvim günü içerisinde tamamlayıp, geçici kabule hazır hale getirmeyi taahhüt etmiştir.Dosya kapsamında bulunan ve davalı iş sahibi tarafından davacı yüklenici şirkete gönderilen Beyoğlu …. Noterliği’nin 26/10/2018 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, davacının sözleşmeden kaynaklı edimlerini süresinde ve gereği gibi ifa etmediği gerekçesiyle taraflar arasında imzalanan sözleşmenin haklı sebeple feshedildiği bildirilmiştir.Daha sonrasında tarafların bir araya gelerek 29/06/2020 tarihinde fesih sözleşmesi başlıklı fesih protokolü imzaladıkları dosyaya sunulan sözleşmeden anlaşılmaktadır.Davalı yanca dosyaya sunulan Küçükçekmece 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/26 D.iş sayılı dosyasından yaptırılan tespit akabinde hazırlanan bilirkişi raporunda; davacının sözleşme konusu işi eksik ve hatalı yaptığı, işin süresinde tamamlanmadığı tespit edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; 05/04/2021 tarih, 2021/408 Karar sayılı karar ile, davacının malzemelerini şantiye sahasından alamadığı, davalının buna engel olduğuna yönelik olarak dosya kapsamında, kolluk tarafından tutulan tutanak, ilgili birimlere şikayet ettiğine dair somut delil ya da davalıya bu hususun ihtar edildiğine dair başkaca bir bir delil bulunmadığı, gelinen aşamada taraflarca inkar edilmeyen fesih protokolünde, tarafların hak ve yükümlülüklerinin açıkça belirtildiği, davalı tarafından davacıya ait malzemelerin haksız bir şekilde alıkonulduğuna dair somut delil dosyaya sunulamadığı ve davacı tarafından teminat çekine dair kendisine verilen süreye rağmen eksik harcı yatırmadığı anlaşılmakla bu konuda da usulüne uygun harçlandırılmış bir talep olmadığı gerekçesiyle davanın reddine, davacının teminat çeki iadesine ilişkin talebi noktasında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur.Somut olayda, mahkemece taraflar arasında imzalanan 29/06/2020 tarihli fesih protokolünün 4. maddesinde, davacının 30 gün içerisinde şantiye sahasında bulunan tüm malzeme ve ekipmanlarını şantiyeden alması gerektiği ve aynı protokolün 5. maddesinde, davacının 30 gün içerisinde şantiye sahasındaki makine ve teçhizatlarını tahliye etmemesi halinde, şantiye sahasında kalan makine ve ekipmanların güvenliğinden bizzat davacının sorumlu olacağının açıkça düzenlendiği ve davacının malzemelerini şantiye sahasından almasına davalı yanın engel olduğuna yönelik iddia yönünden yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/02/2021 tarih ve 2021/123 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 24/05/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.