Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/1389 E. 2022/763 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1389
KARAR NO: 2022/763
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/02/2021
NUMARASI: 2020/541 Esas, 2021/134 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi tespit
KARAR TARİHİ: 13/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan muvazaalı düzenlenen hakedişlerin tespiti talebine ilişkin olup, mahkemece davanın pasif husumet yokluğundan reddine dair verilen karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekilince davalılar … ile … Ltd. Şti. ve … Ltd Şti’ne husumet yöneltilerek İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/197 Esas sayılı dosyasına verilen 22/04/2019 tarihli dilekçe ile, müvekkili şirket ile davalı … Ltd Şti arasında 09/11/2018 tarihinde “… Hadimi Tüneli Projesine” ilişkin “Tünel Kaplama Betonu Yapım” işi sözleşmesi imzalandığını, sözleşme konusu işin hakkedişlerin faturalanması sonucu davalı … Ltd Şti’ nce müvekkili şirkete Ankara … Noterliği’nden gönderilen ihtarname ile müvekkili şirket uhdesinde bulunan “… Hadimi Tüneli projesine” ilişkin “Tünel Kaplama Betonu Yapım” işi sözleşmesi kapsamında düzenlenen 2 nolu hakkediş bakiyesi ile 3 ve 4 nolu hakedişlere ilişkin alacakların ödenmediğinin bildirildiği, ihtarname ekinde davalı şirket tarafından düzenlenen 08/02/2019 tarih, … nolu ve 25/02/2019 tarih, … nolu fatura asıllarının gönderildiğini, davalı … Ltd Şti yönünden; ihtarnamenin tebliği akabinde müvekkili şirket yetkililerince yapılan detaylı araştırmalarda hakedişlerde bulunan imalat miktarının sahada fiilen yapılan miktarlarla örtüşmediği gibi, başkaca bir takım usulsüzlüklerin de tespit edildiğini, müvekkili şirketin halihazırda konkordato sürecinde ve komiser denetiminde olduğundan incelemeler tamamlanmadan davalı şirkete herhangi bir ödeme yapılmasının mümkün olamayacağının davalı şirkete bildirildiğini, bu sebeple, müvekkili şirketçe 03/04/2019 keşide tarihli ihtarname ile bildirilen (ihtarname sonrası düzenlenen) hukuki sonuç doğurmayan temlik işlemine ve müvekkili şirketin temlik eden şirkete alacağı bulunmadığından temlik konusu borca, faturanın içeriğine, irsaliye konusu alacak bedellerine, ferilerine – faizine, dayanak konusu belgelere yasal hakları saklı kalmak kaydı ile itiraz ettiklerini, davalı … Ltd Şti’nce 2019 yılında da işlere devam edildiği ve 3 ve 4 nolu hakkedişlerin düzenlendiği belirtilmişse de, sözleşmede kararlaştırılan sürenin 2018 sonunda sona erdiğini, müvekkili şirketin iş miktarının artırılması ve işe devam edilmesi hususunda sözleşmede yazılı şekilde bir bildirimi bulunmadığını ileri sürerek müvekkili şirket tarafından davalı şirkete haksız ve yersiz olarak ödenen faturaya dayanak muvazaalı sütün hakedişlerin tespiti ile, yasal hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin ödediği fatura bedellerinden şimdilik 10.000,00 TL’nin davalı … Ltd Şti’nden tahsiline, davalı … yönünden; müvekkili şirket mali yönden kriz yaşarken, davalı …’ın damadı …’un taşeron firması … Ltd Şti’nin 13 milyon Türk Lirası iş yaptığının tespit edildiğini, müvekkili şirketin davalı taşeron şirketin mükerrer alacak talepleri ile başbaşa kaldığını, usulsüz ve davalı … tarafından imzalanan hakedişlere ait fahiş miktarda hakediş faturalarının tümünde proje müdürü olarak …’ın imzasının bulunduğunu, davalının görevini kötüye kullanarak müvekkili şirketi zararlandırıcı eylemler içerisine girdiğini, davalı tarafça hakedişlere konu imalatların yapılıp yapılmadığı hususuna yönelik herhangi bir inceleme yapılmaksızın fahiş miktarda hakedişlerin düzenlemesinin kötü niyetin göstergesi olduğunu, bu denli fahiş faturaların düzenlenmesine ve şirketin yararlanma amacıyla hakediş düzenlenmesinin, davalının diğer davalı taşeron şirket ile muvazaalı bir şekilde işlem yaptığına karine teşkil ettiğini ileri sürerek davalı … tarafından haksız yarar elde etmek için usule ve yasaya aykırı düzenlenen hakedişlerin tespitine, davalı … Ltd Şti yönünden; müvekkili şirkete davalı taşeron şirket tarafından Ankara …Noterliği’nden 03/04/2019 tarihinde keşide edilen ihtarname ile, konkordato sonrası satıcılar listesinde yer alan 931.439,38 TL alacağın 631.430,00 TL’sinin TBK’nın 183 ve devamı maddeleri hükümlerine göre ifa amaçlı olarak temlik alan davalı … Ltd Şti’ne devir edildiğinin bildirildiğini, oysa söz konusu ihtarname ile bildirilen (ihtarname sonrası düzenlenen ), faturaların ve faturaya konu hakkedişlerin muvazaalı işlemler sonucu düzenlenmesi sebebiyle hukuki sonuç doğurmayacağını ileri sürerek müvekkili şirketin temlik eden şirkete borcu bulunmadığından davalılarca yapılan temlik işleminin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı … Ltd Şti tarafından davalı … AŞ hakkında açılan Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/352 Esas, 2019/921 Karar sayılı alacak davası mahkemenin 2019/197 Esas sayılı ana dosyası ile birleştirilmiştir. Yine davacı … Ltd Şti tarafından davalı … AŞ hakkında açılan Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/351 Esas sayılı alacak davası mahkemenin 2019/197 Esas sayılı ana dosyası ile birleştirilmiştir. Mahkemece ana dosyada 04/11/2020 tarihli duruşmada verilen ara kararı ile; Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/352 Esas sayılı dosyası ile Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/351 Esas sayılı dosyası ve eldeki davanın davalısı … yönünden açılan davaların ana dosyadan tefriki ile ayrı ayrı esaslara kaydedilmesine, ana davada yargılamaya davalılar … Ltd Şti ile … Ltd Şti yönünden devamına karar verilmiş; yerel mahkemenin bu ara kararına istinaden de davalı … hakkında açılan ve ana dosyadan tefrik edilen dava dosyası aynı mahkemenin 2020/541 Esasına kaydedilmiştir. Mahkemece verilen tefrik kararı sonucu 2020/541 yeni esas numarasına kaydedilen davada verilen istinaf incelemesine konu 10/02/2021 tarihli karar ile, davacı vekilince dava dilekçesinde; davalı …’ın imzaladığı usulsüz hakedişler nedeniyle davalı … Şirketi’nce fahiş miktarda fatura kesildiği, davalı …’ın görevini kötüye kullanarak davacı şirketi zararlandırıcı eylemlerinin olduğu, davalı … tarafından haksız yarar elde etmek amacıyla usul ve yasaya aykırı hakedişler düzenlendiği iddialarıyla davalı …’a husumet yöneltildiğinin bildirildiği, buna rağmen ne dava dilekçesinin konu kısmında, ne talep sonucunda, ne de talep sonucunun açıklanmasına yönelik olarak sunulan 02/07/2019 tarihli dilekçede, davalı … yönünden mahkemeye yöneltilmiş bir istem bulunmadığının belirlendiği, nitekim davacı vekilince talep sonucunun açıklanmasına yönelik olarak sunulan 02/07/2019 tarihli dilekçeden de, davanın, davalılara borçlu olmadığının tespiti ile fazladan ödenen tutarın iadesi istemine ilişkin olduğunun tekrarlandığı, davacının davalıların eylemi nedeniyle uğradığı zararın başka bir davaya konu edileceğinin bildirildiği, davacı yanca, davalı …’ın davacı şirkette proje müdürü iken imzaladığı usulsüz hakedişler nedeniyle davalı … şirketince düzenlenen faturalar ve sonrasında bir kısmı davalı … Şirketi’ne temlik edilen alacak nedeniyle, anılan şirketlere borçlu olmadığının tespiti ile fazla ödenen tutarın iadesinin talep edildiği, davalı …’a yöneltilen bir istem olmadığı gibi, şirketlere yöneltilen menfi tespit ve fazla ödenen tutarın iadesi istemleri yönünden de davalı …’ın pasif husumetinin bulunmadığı, davalı …’a atfedilen usulsüz hakediş düzenlediği iddiasının da, menfi tespit istemi kapsamında tefrik edilen dosyada inceleneceğinin mahkemece değerlendirildiği gerekçesiyle, davalı … yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, davalı …’ın, müvekkili şirkete taşeronluk yapan … Ltd.Şti.’nin sahibi olan …’un kayınpederi olduğunu, davalı ve damadının muvazaalı işlemleri sonucunda, müvekkili şirketin, … Ltd Şti’ nin mükerrer alacak talepleri ile karşı karşıya kaldığını, usulsüz olarak düzenlenen ve davalı … tarafından imzalanan hakkedişlere ait fahiş miktarda faturaların tümünde Proje Müdürü olarak davalı …’ ın imzasının bulunduğu, davalının proje müdürü olarak çalıştığı şirkete zarar verici eylemler içerisine girdiğini, damadına ait şirket tarafından düzenlenen gerçeğe aykırı hakkedişlere konu imalatların yapılıp yapılmadığını incelemeksizin hakedişlere onay verildiğini ve müvekkili şirket adına fatura düzenlettirilerek müvekkili şirketin davalının damadının şirketine borçlandırıldığını, davalı … ile , taşeron firmanın sahibi arasındaki bu yakın akrabalık ilişkisinin müvekkili şirketten yararlanma amacıyla muvazaalı hakkediş düzenlendiğine karine teşkil ettiğini, davalının proje müdürü olarak müvekkili şirketi temsilen çalıştığını, ve damadına ait şirket tarafından düzenlenen hakedişleri müvekili şirketin proje müdürü olarak imzalayarak, çalıştığı şirketi damadının şirketine borçlandırdığını, davanın da davalı … ve damadına ait şirket tarafından düzenlenen usulsüz hakedişlerin tespiti ile bu hakedişlere göre davalının damadına ait şirkete fazladan ödenen fatura bedellerinin şimdilik 10.000,00 TL’sinin tahsili istemi ile açıldığını, dolayısı ile bir ticari temsilci gibi hareket ederek müvekkili şirketi damadının şirketine borçlandıran davalıya yöneltilen husumetin hukuka uygun olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı … ise, davacı şirketin proje müdürüdür. Davacı şirket ile davalı …’ın damadı …’un sahibi olduğu ana dosyanın davalısı … Ltd. Şti. arasında 09/11/2018 tarihinde “… Hadimi Tüneli Projesi”ne ilişkin tünel kaplama betonu yapım işi konulu sözleşme imzalanmıştır. Sözleşme ile davalı … Ltd. Şti. Taşeron sıfatıyla davacının yüklenicisi olduğu … Hadimi Tünelinin kaplama betonunu yapma işini üstlenmiştir. Dosya kapsamından; dava konusu iş kapsamında ana dosya davalısı taşeron … Ltd. Şti tarafından hakkedişlerin faturalanması sonucu davacı şirkete gönderilen Ankara … Noterliği’nin 03/04/2019 tarihli ihtarnamesi ile konkordato sonrası satıcılar listesinde yer alan, davacı şirket uhdesinde bulunan ve sözleşme kapsamında düzenlenen 2 nolu hakkediş bakiyesi ile 3 ve 4 nolu hakkedişlere ilişkin alacakların ödenmediği bildirilerek, davacı şirket adına düzenlenen 08/02/2019 tarihli, … nolu ve 25/02/2019 tarihli, …3 nolu 2 adet fatura gönderildiği, davacı şirket tarafından dava dışı taşeron şirkete cevaben gönderilen ihtarnamede ise; 09/11/2018 tarihli sözleşmenin 3. maddesinde işin konusunun, projedeki “Tünel Kaplama Betonu” nun 12+ 700 den geriye doğru 508 metresinin yapılması işi olarak belirtildiği, işin 50 takvim günü içinde bitirileceğinin kararlaştırıldığı, anılan sözleşmenin 10. Maddesinde iş sahibinin iş miktarını artırmaya ve azaltmaya taşerona bu hususu bir hafta öncesinde haber vermek şartıyla yetkili olduğunun düzenlendiği, sözleşmede kararlaştırılan sürenin 2018 sonunda sona erdiği, davacı şirketin iş miktarının artırılması ve işe devam edilmesi hususunda sözleşmede yazılı şekilde bir bildirimi bulunmadığı, hakkedişlerde yazılı imalat miktarının sahada fiilen yapılan miktarlarla örtüşmediği gibi (başkaca) bir takım usulsüzlüklerin tespit edildiğinin bildirildiği, akabinde davacı şirket tarafından yapılan incelemeler sonucunda taşeron şirkete hakedişlerde fazla ödeme yapıldığının tespit edildiği belirtilerek fazla ödenen iş bedellerinin iadesi ile fazla düzenlendiği iddia olunan hakediş ve faturalar nedeniyle davacının taşeron şirket ile taşeron şirketin hak ve alacaklarını temlik alan dava dışı … Ltd Şti’ne borçlu olmadığının tespiti, temlik işleminin iptali ve haksız ve yersiz ödenen faturaya dayanak muvazaalı hakedişlerin tespiti ile şimdilik 10.000,00 TL’nin tahsili istemli ana dosyadan dava açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece 22/05/2019 tarihli tensip zaptının (7 nolu ) ara kararı gereğince davacı vekiline dava dilekçesinin talep sonucunu, maddi tazminat talebi yönünden HMK’nın 119/1-ğ maddesi gereğince kalem kalem açıklamak üzere 1 haftalık kesin süre verildiği, davacı vekilince ibraz edilen açıklayıcı dilekçede; davalı …’ın müvekkili şirketin proje müdürüyken müvekkili şirketin yoğun mali krizde olduğu dönemde damadı olan …’un sahibi olduğu taşeron … Şirketi ile gerekli ve ihtiyaç olmadığı halde 13 milyon değerinde sözleşme imzalayarak güveni kötüye kullandığını, usulsüz hakedişlerin fahiş miktardaki kalemlerin onayında yüklenici adına yetkili …’ın imzasının bulunduğu, davaya konu borçların kaynağı olan imalatların hiçbir incelemeye tabi tutulmadığını, tüm davalılar hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunulduğunu, uyuşmazlığın müvekkili şirketin davalılara borcunun olmadığının tespiti ile fazladan ödenen tutarların iadesine ilişkin olduğunu, davalıların eylemi nedeniyle müvekkili şirketin uğramış olduğu maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin taleplerinin saklı tutulduğunu, bu taleplerinin ayrıca bir başka davaya konu edileceği bildirilmiştir. Davacı vekilinin açıklayıcı dilekçesi üzerine, mahkemece, davalı … hakkında açılan ve ana dosyadan tefrik edilen eldeki davada pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Uyuşmazlık konusu olarak açıklanan davacı şirketin ana dosyada davalı olarak gösterilen taşeron … Şirketi ile bu şirketten alacağı muvazaalı olarak temlik aldığı iddia edilen diğer davalı … Nakliye Şirketi’ne borcunun olmadığının tespiti ile fazladan ödenen tutarların iadesi talebi için de, davalı proje müdürü … tarafından, davalı taşeron şirketin sahibi ve yetkilisi olan damadına muvazaalı olarak fazla miktarda düzenlendiği iddia olunan hakedişlerin tespiti ile muvazaa iddiası yönünden ana dosyadaki diğer davalılar ile davalı … arasındaki ilişkinin belirlenmesinin de bulunduğu anlaşılmaktadır. Muvazaa, Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, kendi gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesini arzu etmedikleri, görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, tarafların asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bunun için de somut uyuşmazlıkta, dosya kapsamına göre ana dosyanın davalıları olan şirketlerin kendi aralarındaki ve bu duruma bağlı olarak davacı şirketin proje müdürü olan davalı karşısındaki durumları hakkında net bir sonuca varılması gerekmektedir. Bu durumda somut olayda; mahkemece hatalı olarak tefrik edilen dosyaların yeniden birleştirilmesi ile davacı yanın muvazaa iddiasının davalı … ile ana dosyanın davalıları olan taşeron şirket ve taşeron şirketten alacak temlik alan diğer şirket yönünden de aynı dosya üzerinden değerlendirilmesi ve varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/02/2021 tarih, 2020/541 Esas, 2021/134 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 13/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.