Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/1378 E. 2021/1035 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1378
KARAR NO: 2021/1035
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/02/2021
NUMARASI: 2021/61 Esas
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 25/05/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; tarafların davalıya ait restoranın tadilatı konusunda anlaştığını, müvekkilinin üzerine düşen edimleri gereği gibi yapmakta iken davalı tarafından sözleşmeden dönülerek ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesi sebebiyle İstanbul Anadolu 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/48 D. iş sayılı dosyasından alınan 01/09/2020 tarihli bilirkişi raporuna istinaden İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun icra takibine haksız ve soyut iddialarla itiraz ettiğini belirterek alacak hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini, itirazın iptali ve inkar tazminatına hükmedilmesi talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesi ile; davanın ticari dava olmadığını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu; müvekkilinin işyerinin yangın sonucunda zarar gördüğünü; davacının, sözleşme imzalanmadan 08.06.2020 tarihinde tadilata başladığını ve 25.06.2020 tarihinde sigorta şirketinden onay alınmadığını öğrendiklerini, sözleşme imzalamadan tadilata devam etmeyeceklerini belirttiklerini; müvekkili tarafından, kötüniyetli olan ve basiretli bir tacir gibi davranmayan davacı ile sözleşme imzalamayarak davacı tarafından yarım bırakılan, eksik ve ayıplı olarak yapılan ve hiç yapılmayan işlerin başka firmalarla anlaşılarak yaptırılmaya başlanıldığını; davacının 25.06.2020 tarihinde işi yarım bırakarak işletmeyi terk ettiğini, müvekkil tarafından ise 01.07.2020 tarihi itibariyle tadilata başlanıldıktan sonra 09.07.2020 tespit tarihi arasında yapılan iş ve işlemlerin davacı tarafından yapılmış gibi gösterilerek hesaplamaya dâhil edildiğini; bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaların piyasa fiyatlarının dahi çok üstünde belirlendiğini; müvekkilinin, davacı tarafından eksik, ayıplı ve istenilenin dışındaki tüm iş ve işlemler dolayısıyla davacıya karşı sorumlu olmadığını; taraflar arasında yazılı ya da sözlü herhangi bir sözleşme bulunmadığı, vekâletsiz iş görme halinde KDV’nin hesaplamaya dâhil edilmemesi gerektini; davacı tarafından yapılan tadilatın müvekkilinin zararına sebebiyet verdiğini; delil tespiti raporuna itiraz edildiğinden alacağın yargılamaya muhtaç olduğunu; müvekkilinin zararı açısından takas-mahsup hakkını ileri sürerek davanın ihbarına karar verilmesini belirterek davanın reddine ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 04/02/2021 tarihli ara karar ile davacı vekilinin ihtiyati talebinin talebinin bu aşamada reddine karar verilmiş; davacı vekilince 12/02/2021 tarihli dilekçesi ile ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara karara itiraz edilerek teminatsız olarak mümkün olmaması halinde teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 16/02/2021 tarihli ara karar ile; dava konusunun para alacağı olduğu, taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, davalı tarafın borca ve İstanbul Anadolu 6. Sulh Hukuk Mahkemesi 2020/48 D. İş dosyasına sunulan bilirkişi raporuna itirazlarda bulunmuş olduğu, bu haliyle sebepsiz zenginleşmenin olup olmadığının muhakeme edilmesi gerektiği, ihtiyati haciz ile istenilen sonuç ile dava konusunun aynı olmasından kaynaklı ihtiyati haciz talebinin kabulü halinde davanın konusuz kalacağı, davalı tarafın mal varlığını kaçırmaya yönelik davacı tarafın beyanları dışında dosyada bir bilgi ve belge bulunmadığı gerekçesi ile davacı vekilinin ihtiyati tedbir reddine karşı itirazının reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; dava dilekçesindeki iddiaları tekrarlayarak ihtiyati haciz talebi geçici hukuki koruma mahiyetinde olup, kanun ve yargıtay içtihatları gereğince alacaklı olunduğunun tam olarak değil, yaklaşık olarak ispat edilmesi yeterli olduğundan ve en nihayetinde İİK madde 257/1 gereği şartları oluştuğundan ihtiyati haciz talebinin kabul edilmesi gerektiğini; dava dilekçesi ekinde sunulan müvekkilinin tadilat için anlaşmış olduğu taşeron firmasının sözleşmesi ve bu taşeron firmaya bu iş için yapılan ödeme belgelerinin yaklaşık ispattan da öte vaziyette olduğunu; müvekkilinin tadilatı %65-70 oranında tamamladığı hususunun delil tespiti dosyasından alınan rapor ile sabit olduğunu, bu halde müvekkilinin tadilatın tamamlanan kısmı yönünden alacağının TBK hükümlerine göre muaccel olduğunu; alacağı muaccel olan borçlarda talep edilen ihtiyati haczin şartlarının sadece ihtiyati hacze uygun olması ve alacağın varlığının yaklaşık olarak ispatlanması şartlarının mevcut olduğunu; mahkemece verilen kararda alacağın muaccel olmadığı alacaklar yönünden aranan şartların sebep olarak gösterildiğini; mahkemece yazılı bir sözleşme olmadığına değinilmiş ise de, sözleşmenin yazılı olması zorunlu olmamakla birlikte, davalı ile bir anlaşma içerisinde olunduğuna dair mail yazışmalarının sunulduğunu; mahkemece ihtiyati haciz talebinin kabulü halinde dosyanın konusuz kalacağı belirtilmişse de, önemli olanın yargılama yapılmasından ziyade müvekkilinin alacağına bir an evvel kavuşması olduğunu; alacağın teminat altına alınmadığını; müvekkilin alacağının tahsilinin ileride imkansız hale gelmesi ihtimali bulunduğunu belirterek kararın kaldırılarak öncelikle teminatsız, aksi takdirde uygun teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. İhtiyati haczi düzenleyen İİK’nın 257. maddesi uyarınca, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya 3. şahısta olan menkuller ve gayri menkul mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği borçlunun muayyen ikametgahı yoksa veya borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa, borcun vadesi gelmemiş olsa bile ihtiyati haciz istenebilir. HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacının asıl talebinin restoran tadilatına dayalı alacağının tahsiline yönelik icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, davadan önce yapılan tespit sonucu alınan D.İş tespit raporunun itiraza uğradığı, henüz yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmiş olmayıp, dava konusu alacağın varlığı yargılama ile belirleneceğinden kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/02/2021 tarih ve 2021/61 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 25/05/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.