Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/1348 E. 2022/1019 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1348
KARAR NO: 2022/1019
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/03/2021
NUMARASI: 2016/782 Esas, 2021/412 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/05/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının ticari ilişkisi olduğunu, bu kapsamda davalıdan 332.833,15 TL alacağının bulunduğunu, bu alacağın 37.000,00 TL’lik kısmının daha önce İstanbul Anadolu … esas sayılı dosyası ile icra takibine konu edildiğini, davalının itirazı üzerine açılan İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/495 esas 2014/632 karar numaralı 04/12/2014 tarihli kararı ile itirazın iptaline karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/495 esas sayılı dosyasında alınan kök ve ek bilirkişi raporlarında da müvekkili şirketin 332.833,15 TL alacağının tespit edildiğini, müvekkilinin fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak açılan ilk icra takibinde talep edilen 37.000,00 TL’nin, bilirkişi raporuyla tespit edilen 332.833,15 TL’den mahsubu yapılarak bakiye 295.833,15 TL alacağın tahsili için davalı aleyhine, huzurdaki davanın konusu olan İstanbul Anadolu 15.İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptalini ve %20 inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davasını cari hesap alacağına dayandırdığını, TTK m.101 uyarınca cari hesap sözleşmesinin sona ermesinden itibaren 5 yıl geçmekle zaman aşımına uğradığını, davacının 17/05/2008 tarihli sözleşmeden kaynaklanan alacağına ilişkin ekte sunulan 07/11/2009 tarihli hakkedişten anlaşılacağı üzerine mutabakat sağlandığını ve kapatıldığını, davacının cari hesap alacağının 2008 yılından geldiğini, davacının defterlerinin usulüne uygun tutulmadığını, usulsüz defterler üzerinde yapılan bilirkişi raporunun bir öneminin olmadığını, varılan sonucun dayanaksız olduğunu savunarak davanın reddini ve %20 kötü niyet tazminatına mahkumiyetini talep etmiştir. Mahkemece, davacının, davalı hakkında Kadıköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile cari hesaptan kaynaklanan 37.000,00 TL alacağın tahsili için takip başlattığı, itiraz üzerine İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/495 Esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açtığı, yargılama sonunda mahkemenin 2014/632 Karar numaralı kararı ile ” … Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalının 2012 ve 2013 yıllarına ait ticari defterleri ve dayanak belgeleri ibrazdan kaçındığı, taraf ticari defterlerinde davacının 31/12/2020 tarihi itibari ile davalıdan 362.833,15 TL alacaklı bulunduğunun ihtilafsız olduğu, davacı defterlerine göre davacının davalıdan 332.833,15 TL alacaklı bulunduğu halde takip ile daha az miktarda alacak talep ettiği, davalı kendi defterlerine, davacı alacağına yukarıda belirtilen miktarda kaydedip daha sonra ödeme yapmış gibi davacı alacağını sıfırlamış olmasına rağmen ödeme belgelerini verilen sürelere rağmen ibrazdan kaçındığı, hiçbir tacirin borcu olmayan bir alacağın kendi ticari defterlerine işlemeyeceği, aksi iddianın basit mantık kuralları ve hayatın akışına aykırılık teşkil edeceği, somut olayda davacının takiple istenilen miktardan daha yüksek miktarda bir alacağın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının kaydettiği borcu ödediğini veya ödememesi gerektiğini yasal ve inandırıcı delillerle usulünce kanıtlayamadığından davanın kabulüne….” karar verdiği, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği, bilirkişi raporunda özetle; İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/495 E sayılı dosyasına düzenlenen 24.02.2014 tarihli kök bilirkişi, 21.07.2014 tarihli ek bilirkişi raporu, davacının davalıdan bakiye 362.833.15 TL alacaklı olduğu, 30.05.2011 tarihinde 30.000 TL ödeme yapılmakla davacının, bakiye 332.833.15 TL alacaklı olduğu sonucuna varıldığı, bu durumda Kadıköy …icra müdürlüğünün … E sayılı dosyasında başlatılan icra takibinde, davalı şirketten 37.000 TL alacak miktarının düşülmesiyle davacının, huzurdaki davada, davalıdan talep edebileceği miktarın, (332.833.15 – 37.000) = 295.833.15 TL olduğunun mütalaa edildiği, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davanın, eser sözleşmesi kapsamında cari hesaptan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, davalının alacağın zamanaşımına uğradığını, taraflar arasındaki 12.05.2008 tarihli sözleşme kapsamında ödemeler yaptığını, borcunun olmadığını savunduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre taraflar arasında; fatura miktarları ve ayrıca davalının 20.12.2010 itibariyle davacı şirkete bakiye 362.833.15 TL borcu olduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın her iki tarafın defterinde 20.12.2010 tarihi itibariyle davacı şirkete olan 362.833.15 TL lik borcun, davacı defterinde kayıtlı olmayan 362.833.15 TL ödemeyle (ortaklar cari hesabına virman yapılmasından dolayı) kapatılmış olmasından kaynaklandığı, davalının 31.12.2010 tarihi itibariyle, “ortaklar cari hesabına virman” açıklamasıyla ödeme olarak kapattığı 362.833.15 TL için dosyaya herhangi bir belge sunmadığı, davalı defterinde borç miktarının 31.12.2010 sene sonu itibariyle “ortaklar cari hesabına virman” açıklamasıyla tasfiye edilmiş (borç sıfırlanmış) olup, davalının bu hususu, geçerli bir belge ile ispat edemediği, diğer yandan davalı vekili zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de dava konusu alacağın eser sözleşmesinden kaynaklandığı, TBK 147/6 maddesi gereğince zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu, davalının 20.12.2010 tarihinde 12.319,20 TL ödeme yaptığı, icra takibinin 5 yıllık zamanaşımı süresi içinde 28.08.2015 tarihinde başlatıldığı ve TBK 154/2 maddesi gereği zamanaşımının kesildiği, davanın 5 yıllık zamanaşımı süresi içinde 27/06/2016 tarihinde açıldığı görülmekle davalının zamanaşımı itirazına itibar edilmediği gerekçesi ile; Davanın KABULÜ ile, Davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibe yaptığı itirazın İPTALİ ile, takibin DEVAMINA, Alacak likit olmakla, kabul edilen 295.833,15 TL alacağın %20’si oranında belirlenen 59.166,63 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinafa başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; bilirkişi raporuna karşı süresinde, detaylı ve gerekçeli itiraz etmelerine rağmen itirazlarının değerlendirilmediğini, dosyanın üç kişiden oluşan bir bilirkişi heyetine tevdii taleplerinin olmadığı takdirde ek rapor taleplerinin reddedildiğini, 18.01.2021 tarihli bilirkişi raporunda, dosyaya sundukları ödeme dekontları, dosyada mevcut tapu kaydı ve diğer delillerinin hiçbiri incelenmeksizin, yalnızca sahibi lehine delil niteliği taşımayan, eksik ve birbiriyle uyuşmayan, sonradan hukuka aykırı biçimde düzeltme yapılmış davacı ticari defterleri üzerinden inceleme yapıldığını, istinafa konu kararda da dosyaya sundukları delillerin hiçbirine değinilmeksizin, tamamıyla hukuka aykırı bilirkişi raporuna dayanak alınarak karar verildiğini, 02.02.2021 tarihli Uzman Görüşünün dosyaya sunulduğunu, dosyaya ilişkin detaylı incelemelerde bulunulan uzman görüşünde de 18.01.2021 tarihli bilirkişi raporunun hukuka aykırı olduğu, 18.01.2021 tarihli bilirkişi raporuna hiçbir şekilde itibar edilemeyeceğinin açıkça belirtildiğini, mahkemesi tarafından, uzman görüşüne ilişkin hiçbir inceleme ve değerlendirmede bulunulmadığını, davada Anayasa’nın 36. ve AİHS’in 6. Maddesiyle belirlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, 18.01.2021 tarihli bilirkişi raporundan anlaşıldığı üzere; davacının ödeme dekontları, tapu kaydı ve imzalı belgeler ile ispatladıkları ödemeleri defterlerine işlemediğini, davacının isteği üzerine, sözleşmede adresi de belirtilen İstanbul, Kadıköy, … Mevkii, … Ada, … Parsel sayılı taşınmazın, müvekkil tarafından … isimli kişiye devredildiğini, işbu dairenin bedelinin, taraflarca sözleşmede kararlaştırıldığı üzere 250.000,00 EURO olarak sayıldığını, davacı şirket yetkilisi tarafından, … isimli kişiye yapılan taşınmaz devri üzerine sözleşme üzerine el yazısıyla “17.09.2008 daire satıldı. Bedeline aldım. 250.000 Euro.” yazılarak imza atıldığını, müvekkili şirketin … Bankası, Suadiye Şubesi’nde mevcut … hesap numaralı TL hesabından davacı şirkete 18.06.2009 tarihinde 6.450,00 TL, … Bankası, Suadiye Şubesi’nde mevcut … hesap numaralı TL hesabından davacı şirkete 14.10.2009 tarihinde 10.000,00 TL, 09.11.2009 tarihinde 55.225,00 TL gönderildiğini, davacı tarafın TL bazında toplam 521.450 TL, EURO bazında toplam 282.589 EURO’yu ticari defterlerine işlemediğini, bilirkişiler tarafından ödeme dekontları, tapu kaydı, imzalı teslim tutanağı incelenmeden rapor hazırlandığını. bilirkişi tarafından “20.12.2010 tarihi itibariyle birbirinden 362.833,15 TL bakiye borçlu/alacaklı görülmeleri” denilmişse de davacı tarafından gönderilen Kadıköy … Noterliği’nin 21.12.2010 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamede dahi davacı taraf alacağının 10.000 EURO olduğunu ikrar ettiğini, taraflarınca bu ihtarname de hiçbir şekilde kabul edilmediği gibi, kararda davacı tarafça tahsil edildiği belirtilen 250.000 Euro avans daire bedelinin, bilirkişi raporunda hesaplamalara dahil edilmediğini, davacı alacağını cari hesaba dayandırmış olup, öncelikle taraflar arasında 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığı için, davacının cari hesaba dayalı alacak talebinin bütünüyle hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasında geçerli bir cari hesap ilişkisi olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte, cari hesap ilişkisi bulunduğu düşünülecek olsa dahi davacının var olduğunu iddia edip de ispatlayamadığı, cari hesaba dayalı alacağının zamanaşımına uğradığını, 07.11.2009 tarihli hesap kapama sözleşmesinden de anlaşılacağı üzere tarafların ilgili ödemelerin tümünün yapıldığı hususunda anlaşmış olup, hesabın kapatıldığını, dolayısıyla davacının iddia edip de ispatlayamadığı alacağı her halükarda zamanaşımına uğradığını, keza taraflar arasındaki hukuki ilişki, eser sözleşmesinden doğmuş olup, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147. maddesi uyarınca da beş yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacı tarafın bilirkişi raporu geldikten, ticari defterler incelendikten sonra düzeltme kaydı sunmasının açıkça kötü niyetli olduğunu, istinafa konu, hukuka aykırı karara dayanak alınan 18.01.2021 tarihli bilirkişi raporunda da önceki dosyadaki hukuka aykırı bilirkişi raporlarının adeta kopyalandığını,, dosyaya sundukları delillerin hiçbirinin incelenmediğini belirterek istinafa başvurmuştur. Dava, taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişkiden kaynaklı ödenmeyen alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.Davacı vekili, taraflar arasında açık hesap ticari ilişkide müvekkilinin davalıdan 332.833,15 TL alacaklı olduğunu, bu alacağın 37.000 TL’sinin tahsili için yaptıkları takibe davalının haksız itirazı üzerine itirazın iptali için Anadolu 7 ATM’nin 2014/495 E, 632 K. Sayılı davasını açtıklarını ve bu yargılamada alınan rapor ile alacaklarının 332.833,15 TL olduğunun tespit edildiğini ve mahkemece davanın kabulüne karar verildiğini, kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, bu mahkemece verilen 37.000 TL alacaklarının tahsiline ilişkin karardan sonra bakiye kalan 295.833,15 TL’nin tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiştir, Dosya içerisine getirtilen ve yargıtay onaması ile kesinleşen Anadolu 7. ATM’nin 2014/495-632 E.K. Sayılı dosyasında yapılan bilirkişi incelemesinde taraf ticari defterleri arasında davacı faturaları bakımından ihtilaf olmadığı, davalının ödemelerinin de her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, uyumsuzluğun bakiye alacağın davalı defterlerinde ortaklar cari hesabına virman olarak kapatılmasından kaynaklandığı, 332.833,15 TL’in ödemesine ilişkin davalı tarafça belge sunulmadığı belirtilerek takip kısmi alacak için yapıldığından davanın kabulü ile itirazın iptaline karar verilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine yargıtay onaması ile kesinleşmiştir. İstinafa konu davada talep bakiye alacak için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir. Davaya konu alacak eser sözleşmesinden kaynaklandığından 5 yıllık zaman aşımı süresi geçerlidir. Mahkeme gerekçesinde belirtildiği üzere davalının kısmi ödeme tarihleri dikkate alındığında TBK 154/1 bendi gereğince kısmi ödemelerin zaman aşımını kestiği. Bu tarihten itibaren yeni zaman aşımı süresi işlemeye başladığı, davaya konu takibin yeni başlayan zaman aşımı süresi içinde yapıldığı bu nedenle zaman aşımı itirazının yerinde olmadığı anlaşılmakla davalının istinaf sebepleri yerinde değildir. Davacı iş bu ek davayla İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2014/495 Esas – 2014/632 Karar sayılı dosyasında kısmen hükmedilip kesinleşen ve orada belirlenen bakiye bedelin tahsilini istemiştir. Hemen belirtilmelidir ki, anılan dosyadaki kesinleşen miktar hükmedilen tutarla sınırlı olup kalan kısım yönünden yeniden inceleme ve araştırma yapılarak sonuca ulaşılması gerekir. Mahkemece bilirkişi raporu alınmış ise de alınan bilirkişi raporu İstanbul Anadolu 7 ATM’nin 2014/495 E. sayılı davasına sunulan bilirkişi raporunun aynısı olup davalının savunmaları ve sunduğu belgeler değerlendirilmemiştir. Mahkemece usulüne uygun tutulmayan taraflara ait ticari defter incelenmesiyle yetinilerek sonuca gidilmiş, uzman görüşü değerlendirilmediği gibi davalının ödemeye ilişkin savunma itirazlarıda araştırıp incelenmemiştir. Davalının savunmasında belirttiği ve imzanın davacıya ait olduğunu ileri sürdüğü sözleşmede yazılı bulunan taşınmaz devrine ilişkin beyan ile dosyaya sunulan ödemeye ilişkin belgeler değerlendirilerek sözleşmede yazılı taşınmaz devri ile ilgili olarak davacı beyanının alınması, gelmemesi halinde beyan ve imza yönünden isticvap edilmesi, imza inkarı halinde imza incelemesi de yaptırılarak, ödemelere ilişkin belgeler ilgili yerlerden getirtilerek, yeni bir bilirkişiden rapor veya ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 25/03/2021 tarih, 2016/782 Esas, 2021/412 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 24/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.