Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/1343 E. 2021/1335 K. 06.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1343
KARAR NO : 2021/1335
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2018
NUMARASI: 2015/945 Esas, 2018/450 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali, Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 06/07/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı-birleşen davalı vekili asıl davada, Müvekkilinin davalının işletmekte olduğu ticarethanenin elektrik, elektronik tesisatı ile sair işlerini yaptığını ve yaptığı işler ile kullandığı malzemeleri davalıya fatura ettiğini, faturaların davalıya tebliğ edildiğini ancak davalının ödeme yapmadığını, bunun üzerine Beykoz İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden davalı aleyhine icra takibine geçildiğini, müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunun ticari defter ve kayıtlar, itiraz görmeyen faturalar ve bizzat yapmış olduğu iş ve işlemler ile kullandığı malzemeler itibari ile sabit olduğunu belirterek, davalının takibe yaptığı itirazın iptalini, takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı-birleşen davacı vekili cevabında, Davacının davaya konu ettiği faturalara ve işe istinaden müvekkili tarafından ikame edilen İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinde derdest 2015/1829 Esas sayılı borcun olmadığına dair açılan derdest dava bulunduğunu, bu nedenle öncelikle derdestlik itirazında bulunduklarını, müvekkilinin Beykoz ilçesi, Polonezköy’de … Otel’in İşletmecisi olduğunu, davacı ile arasında 30/03/2015 tarihinde yapılan sözlü hizmet sözleşmesi gereğince müvekkilinin işletmeciliğini yaptığı otelin dış ve iş mekan elektrik tesisatlarını yenileme, bakım, aydınlatma, spot düzenleme işlerinin davacı-birleşen davalı tarafından yapılması konusunda parça birim fiyatları üzerinden anlaşma yapıldığını, yapılan anlaşmada açıkça teslim tarihi hususunda anlaşmalarına rağmen davacının teslimi gerçekleştiremediğini, anlaşma gereğince ifa etmesi gereken sorumluluğunu ifa edemediğini ve teslim tarihine kadar işi bitiremediğini, müvekkilinin ise sözleşme gereğince üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, müvekkili tarafından davacı tarafa sözleşme doğrultusunda 30.03.2015, 30.06.2015, 30.07.2015, 30.08.2015 ve 30.09.2015 tarihlerinde ödenmek üzere toplamda 74.000,00 TL’lik çek verildiğini ve verilen çeklerden İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesindez derdest 2015/1829 Es. ve İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde derdest 2015/1804 Es. sayılı davalarda iptalini istedikleri … Bankası Taşdelen Şubesine ait İstanbul Keşide yerli, 30.09.2015 keşide tarihli, … adına yazılı, 8.000,00 TL bedelli ve … Bankası Taşdelen Şubesine ait İstanbul Keşide yerli, 30.09.2015 keşide tarihli, … adına yazılı, 10.000,00 TL bedelli çekler hariç olmak üzere 56.000,00 TL ödeme yapıldığını, davacı-birleşen davalı tarafından eksik ve ayıplı yapılan işin düzeltilmesi için ayrıca masraf yapılmak zorunda kalındığını, davacının dayandığı fatura muhteviyatlarından da görüleceği üzere, daha evvel 10.000,00 TL işçilik bedeli istenmiş olmasına karşın, diğer bir fatura ile yapılan aynı iş için ayrıca 40.000,00 TL’lik fatura daha düzenlendiğini, bu faturanın hayatın olağan akışının aksine mesai saatleri dışında, gece vakitlerinde, işletmede staj yapan öğrenciye alelacele teslim edildiğini, fatura içeriklerinin tetkikinden sonra anlamsız ve mesnetsiz işçilik masrafının izahı istenmiş ise de davalı tarafından kaçamak cevaplarla müvekkilinin oyalanıldığını ve akabinde icra takibi yoluna başvurulduğunu, dava konusu haksız durum sebebiyle müvekkilinin telafisi imkansız maddi ve manevi zararlara uğradığını, davacının takibe konu ettiği faturaların içeriklerini kabul etmediklerini, fatura muhteviyatlarında yer alan bir takım envanterin yapılacak keşif ile de mevcut olmadığının tespit edileceğini, davacının talep ettiği işçilik bedellerinin ifa edilen işin baştan savma olduğu göz önünde bulunduğunda afaki ve kabul edilemez olduğunu belirterek, icra takibinin iptali ile müvekkilin davacıya borçlu olmadığının tespitine, haksız ve kötüniyetli açılan takip nedeniyle %20 kötüniyet tazminatının karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı-birleşen davacı vekili birleşen davada, Müvekkilinin Beykoz ilçesi, Polonezköy’de … Otel’in İşletmecisi olduğunu, davacı ile arasında 30/03/2015 tarihinde yapılan sözlü hizmet sözleşmesi gereğince müvekkilinin işletmeciliğini yaptığı otelin dış ve iş mekan elektrik tesisatlarını yenileme, bakım, aydınlatma, spot düzenleme işlerinin davacı-birleşen davalı tarafından yapılması konusunda parça birim fiyatları üzerinden anlaşma yapıldığını, yapılan anlaşmada açıkça teslim tarihi hususunda anlaşmalarına rağmen davacının teslimi gerçekleştiremediğini, anlaşma gereğince ifa etmesi gereken sorumluluğunu ifa edemediğini ve teslim tarihine kadar işi bitiremediğini, yapılan işin düzeltilmesi için ayrıca masraf yapılması zaruriyetinin doğduğunu ileri sürerek, müvekkilinin bu kapsamda davalıya vermiş olduğu … Bankası Taşdelen Şubesine ait, Keşide yeri İstanbul, keşide tarihi 30/09/2015 olan, … adına yazılı, 8.000,00-TL bedelli ve … Bankası Taşdelen Şubesine ait, keşide yeri İstanbul, keşide tarihi 30/09/2015 olan, … adına yazılı, 10.000,00.TL bedelli çeklerin iptali ile müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, müvekkilin uğradığı zararın tespiti ile eksik kalan işlerin ve yapılan işlere ödenen bedellerin mahsubu ile davalı tarafa müvekkilinin ödediği haksız ödemenin tespitine, istirdat yoluyla iadesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davacı-birleşen davalı vekili cevabında, müvekkili tarafından davacının ödemediği iş bedeli nedeniyle Beykoz İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine girişildiğini, davacı tarafça takibe itiraz edildiğini, takibin durduğunu, müvekkilinin itirazın iptali talebi ile İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2015/945 esas sayı ile dava açtığını, davanın derdest olduğunu, bu nedenle davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını, dava tarihinin 02/09/2015 olduğunu, davanın konusunun bu davada da bahsedilen ve müvekkili tarafından gerçekleştirilen işlere ilişkin olarak davacı tarafından ödenmeyen iş bedellerine ilişkin olduğunu, davacı tarafından açılan davanın İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/945 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini istediklerini, müvekkili ile davacı arasında hizmet sözleşmesi değil eser sözleşmesi bulunduğunu, müvekkilinin üstlendiği işleri tamamlayıp teslim ettiğini, faturalarını keserek davacıya tebliğ ettiğini, faturalara itiraz edilerek ödeme yapılmaması üzerine son cari alacağı çıkartılarak Beykoz İcra Müdürlüğünde … esas sayı ile ilamsız icra takibine girişildiğini, sözleşmede teslim tarihinin olmadığını, müvekkilinin davacı ile 6 yıldır birlikte çalıştığını, dava dilekçesindeki işin özensiz ve eksik olduğu hususunun gerçeği yansıtmadığını, davacının o dönem içerisinde iş yapamamasının nedeninin başka şirket tarafından üstlenilen otelin yataklarının gelmemesinden dolayı olduğunu, davacının ödemeyi yapmaması üzerine müvekkilinin de zora düştüğünü, icra takibi yapmak zorunda kaldığını, müvekkilinin yaptığı işin arkasında olduğunu ve bilirkişi raporu alınmasına da razı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, fatura ve defterlerin tek başına alacağın varlığını ispat için yeterli olmadığı, faturaya konu malın teslim edildiği veya hizmetin verildiği hususunun alacaklı tarafça ispatlanması gerektiği, taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığı ancak akdi ilişkinin her iki tarafın da kabulünde olduğu, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemeye ilişkin olarak sunulan 10/02/2017 tarihli bilirkişi raporunda 24/06/2015 ve 25/06/2015 tarihli faturalar nedeniyle talep edilen 4.523,86 TL ile 1.880,00 TL fatia bedelinin kadri maruf olduğu, işin yapılarak teslim edilmiş olduğu, 30/06/2015 tarihli faturalar bakımından işçilik bedeli olarak 30.000,00 TL istenebileceği görüşü ile 82.850,35 TL değil, 71.055,07 TL istenebileceği, 30/06/2015 tarihli diğer iki fatura bakımından da (…) 20.533,65 TL değil, 16.993,65 TL istenebileceği şeklinde mütalaada bulunulduğu, bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun görüldüğü, davalının (birleşen dosya davacısının) eksik ve ayıplı iş iddialarının desteklendiği yazılı bir ihtar, ayıp ihbarı olmadığı, geç teslimin kabul edilmeyeceğini ihtar eden bir ihtarın da bulunmadığı, davalının iddialarının soyut kaldığı, arada yazılı bir sözleşme yapılmadığından işveren olan davalının hangi işlerin yapılması gerekirken eksik bırakıldığını kalem kalem ortaya koyması ve davacıya eksiklikleri tamamlaması için süre verdiğini veya ihtar çektiğini ispatlaması gerekirken, dosyada davalının iddialarını destekleyecek, somutlaştıracak bir belge olmadığı, davacının işi yapıp teslim etmiş olduğunun da anlaşılmakta olduğu, kalan uyumazlığın davacının fatura ettiği tutar kadar alacaklı olup olmadığı noktasında olup, bilirkişilerce işçilik ücretlerinin piyasa koşullarına göre olması gereken tutara dair mütalaalarının da uygun görüldüğü gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulüne, Beykoz İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasında takibin 79.136,37 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin kısmın reddine, asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen menfi tespit davasının reddine, davacı aleyhine kötü niyet tazminatı verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davacı-birleşen davalı vekili istinafında, davalarının, tahkikat aşamasında alınan asıl ve ek bilirkişi heyet raporu ile sabit olduğunu, ancak karara esas alınan bu bilirkişi raporlarında işçilik ücretleri için önceden ihale yapılıp, teklif alınmamış olması sebebi ile işçilik ücretinde indirim yapılmasının kabul edilebilir bir durum olmadığını, bu konuda sorumluluğun müvekkilinde değil davalı tarafta olduğunu, müvekkilinin davalı iş yerinde genel tesisat işleri haricinde bir çok arıza ve tamir işleri yaptığını, işçilik ücretleri fatura edilirken bu bedellerde dahil edilmek suretiyle fatura edildiğini, bu durumun davalının da kabulünde olduğunun yapılan keşif ve hazırlanan bilirkişi ek raporu ile sabit olduğunu, ayrıca müvekkilinin dava konusu alacağı olan malzeme bedellerinden elektronik malzeme sınıfına giren malzemeleri döviz olarak aldığını ve davalıdan gerekli ödemeyi alamadığı için döviz olarak cari hesap borcu devam ettiğini, müvekkilinin bu hususta davalı tarafından ekstra zarara uğratıldığını ve uğratılmaya devam edildiğini, bu sebeplerle davacının işçilik alacaklarında takdiri indirime gidilerek hazırlanan bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın aleyhlerine olan hususlar yönünden kaldırılarak, davalarının tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı-birleşen davacı vekili istinafında, mahkemenin vermiş olduğu karara dayanak yaptığı bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, bilirkişi incelemesi istenmesinin sebebinin eksik kalan işlerin tespiti ile bunların giderilmesi için gereken masrafların tespitine ilişkin olduğunu, mahkemenin bunların giderilmesi için ihtar aramasının kabul edilebilir olmadığını, taraflar arasındaki uyuşmazlığın işin bitiminden sonra gerçekleşmeyip davacının işin bitirilmesi yönünde müvekkili tarafından beklenlenilmesi sırasında icra takibine başlanması neticesinde ortaya çıktığını, bu halde müvekkilince ihtar çekilmesinin beklenmesinin afaki ve hukuki mantıktan uzak olduğunu, bilirkişi raporunda eksiklerin tespit edildiğini ancak bunların bedelleri tespit edilmeden, hesaplamaya konu edilmeden, işin tamamen ifa edilmesi durumunda davacının alacağı ücretin tespit edildiğini, hatta işçilik bedellerinin de mükkerer ve piyasanın çok üzerinde yazılmasına karşın mahkemece kabul edildiğini, raporda yer alan resimlerden de açık ve tartışmasız şekilde anlaşılacağı üzere eksik bırakılan işlerin sabit olduğunu, bu eksik bırakılan işlerin bilirkişilerce tespit edilmesine karşın talepleri değerlendirilmeksizin eksik işlerin göz ardı edildiğini, mahkemenin fatura içeriğinde yer alan 10.000,00 TL’lik ücretin bilirkişi raporu doğrultusunda 7.000,00 TL olduğuna kanaat getirerek karar vermiş olmasına karşın, davanın kabulüne karar verildiğini, oysa kısmen kabulüne karar vermesi gerektiğini, alacağa konu işçilik bedellerinin yargılama neticesinde tespit olunduğunu, buna rağmen icra inkar tazminatına hükmedildiğini, bunun kanuna aykırı olduğunu, bilirkişi raporunun 4.maddesinin 4.paragrafında , özellikle tespitini istedikleri hususlardan biri olan merdiven basamak aydınlatmaları için “merdiven aydınlatmalarının yapılmış olduğu çalışır durumda olduğu, duvar dibi aydınlatma tesisatının yapılmış olduğu çalışır olduğu görüldü” tespitinde bulunulduğunu, sipariş verilen ve parası ödenen aydınlatma olmadığını, keşif esnasında da davalı/karşı davalı bu eksikliği ikrar etmiş ve bilirkişi keşif esnasında gerekli notları almış olmasına karşın raporda bu hususa değinilmediğini, ayrıca raporda çalışır vaziyetteki şeklinde bahsedilen merdiven aydınlatmalarının çalışmadığını, raporda da etiket tablosu konusunda “gelecek arıza ve kontrol/kumanda için müdahale etme imkanı sağlar ancak bu husus yerine getirilmemiş ve eksik bırakılmış” ifadesi kullanmış olmasına rağmen bu eksikliğin bedeli düşülmeksizin, işçilik bedeli maliyetinde ne gibi bir indirime tabi olacağı hususuna değinilmediğini, atık su pompası için kadri matuftur diye tabir edilen pompanın piyasada 300- 400 TL arasında satıldığını, aynı şekilde … nolu fatura muhteviyatı içinde ayrı ayrı maliyetlerin belirtilmesi gerekirken denetime tabi olmayan bir faturanın kadri maruf olmadığını, bilirkişinin 37.212,00 TL’lik malzeme bedeline 37.000,00 TL işçilik bedelini uygun gördüğünü, malzeme fiyatı ile işçilik bedelinin aynı olması mümkün olmayıp, hiçbir sektörde malzemenin satışına müteakip bunun monte edilmesi durumunda işçilik bedelinin malzeme bedeli ile aynı olmasının beklenemeyeceğini, ayrıca hizmetten faydalanan kişiye malzeme fiyatının ve bunun işçilik bedelinin işin ifasından evvel bildirilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunun 4. Maddesinin 6. Paragrafında “elektrik panosu için etiketleme çalışmasının yapılmamış olduğu ve etiket tablosunun hazırlanmamış olduğu görülmüştür. Bu etiket çalışması meydana gelecek arıza ve kontrol/kumanda için müdahale etme imkanı sağlayacaktır. Eksik bırakılmış ve yerine getirilmemiştir.” tespitinde bulunulduğunu, bu hususun da raporda göz ardı edildiğini, raporun 9 sayfasının 2 paragrafında bahsedilen 3. Alan diye tabir edilen yerin müvekkili ile alakalı olmayıp işletmecisinin farklı olduğunu, kaldı ki karşı tarafın da dilekçesinde buraya ait bir talebi olmayıp, iddiayı genişletme kapsamında değerlendirilmesinin zaruri olduğunu, talebi aşar nitelikte karar verildiğini, bilirkişinin daha sonra 30.212,16 TL’lik malzemin montajı için 30.000,00 TL işçilik bedelini uygun gördüğünü, bilirkişinin bu tespitinin afaki ve ütopik olduğunu, Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliğinin hazırladığı çeşitli işkollarına ait asgari işçilik oranları listesinde elektirik işlerinde işçilik bedelinin % 10 olarak belirlendiğini, bilirkişinin yine 7.000,00 TL’lik iş için 10.000,00 TL istenen işçilik ücretine 7.000,00 işçilik bedeli taktir ederek akla mantığa uygun olmayan bir denkleştirme hesabı uyguladığını, davacı tarafın ayrı ayrı işçilik bedeli talep edemeyeceğini, iş bedelinden fazla işçilik bedelinin talep edilmesinin ticari hayata, hayatın olağan akışına ve ahlaka aykırı olduğunu, bilirkişinin davacıya yapılan ödemelerin değerlendirmediğini, yapılan toplam iş bedeli, yapılan ödemeler düşülmeksizin ve eksik işler tespit edilmeksizin karar verildiğini, müvekkilinin defterlerinde davacının yolladığı son faturaların işlenmediğini, davanın konusunun da bu faturalar olduğunu, aynı işe 2 ayrı işçilik ücretinin kesildiğini, müvekkili şirket nezdinde … isimli bir çalışan olmadığını, raporda bahsedilen fiyat teklif formunun fiyat kısmının sonradan doldurulduğunun ortaya çıktığını, fiyat teklif formu davacı tarafından düzenlenmiş olup, istenilen iş karşısında bir malzeme fiyatı ve buna bağlı işçilik bedeli belirtilmediğini, işin sonunda iş bitirilmeksizin, eksik ve ayıplı bırakılarak afaki bir ücret talep edildiğini, yapılan işin otele ait bulunan jakuzili bölüm olarak değerlendirilen kısma ait olduğunu, belirtilen yere ilişkin olarak davacı tarafından yapılan işler bütün olması sebebiyle ayrı ayrı işçilik maliyeti çıkarılmasının mümkün olmadığını, mahkemeden tekrar keşif ve bilirkişi incelemesi taleplerinin gerekçesiz olarak reddedildiğini ve eksik inceleme ile karar verildiğini, dosyada yer alan raporda ve kararda davaya konu iş için müvekkili tarafından ödenen bedellerin değerlendirilmediğini, eksik işler için müvekkili tarafından yapılması gereken masrafların hesaplanmadığını, davacı tarafından talep edilmeyen davaya konu olmayan iş ve işçilik bedellerinin davaya konu edildiğini, davacının alması gereken işçilik ücretinin araştırılmadığını, satmış olduğu malzemelerden % 20 kar konulduğunun müvekkiline bildirilmeyerek serbest piyasadan faydalanma imkanı tanınmaksızın kesilen fatura içeriği ile hileli olarak tahsil yoluna gitmeye çalışılmasına göz yumulduğunu belirterek, istinaf taleplerinin kabulüne, kararın kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında talepleri doğrultusunda asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı-birleşen davalı yüklenici, davalı-birleşen davacı ise iş sahibidir. Davacı-birleşen davalı yüklenici tarafından, davalı-birleşen davacı iş sahibinin işletmekte olduğu ticarethanenin elektrik, elektronik tesisatı ile sair işlerini yaptığı, ancak buna dair düzenlediği fatura bedelinin ödenmediği iddiasıyla, bu faturaya dayalı olarak 94.471,85 TL asıl alacak üzerinden başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talep edilmiştir. Davalı-birleşen davacı iş sahibi tarafından ise, davacı-birleşen davalının sözlü anlaşma gereğince ifa etmesi gereken sorumluluğunu ifa edemediği ve teslim tarihine kadar işi bitiremediği, yapılan işin düzeltilmesi için ayrıca masraf yapılması zaruriyetinin doğduğu belirtilerek, asıl davanın reddi talep edilmiş, birleşen davada ise bu sözleşme ilişkisi kapsamında davacı-birleşen davalıya verilen toplam 18.000,00 TL’lik iki adet çekin iptali ile müvekkilinin bunlardan dolayı borçlu olmadığının tespitine, ayrıca uğradığı zararın tespiti ile eksik kalan işlerin ve yapılan işlere ödenen bedellerin mahsubu ile davalı tarafa müvekkilinin ödediği haksız ödemenin tespitine, istirdat yoluyla iadesine karar verilmesi talep edilmiştir. Taraflar arasında davaya konu ilişki kapsamında, yazılı olarak imzalanan bir sözleşme bulunmamakla birlikte, taraflar arasında buna dair sözlü bir sözleşmenin bulunduğu hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf, sözlü olarak yapıldığı anlaşılan sözleşmede belirtilen işlerin davacı-birleşen davalı tarafça gereği gibi yerine getirilip getirilmediği, eksik ve ayıplı bir iş bulunup bulunmadığı, asıl davada dayanılan faturalara konu işlerin tamamının usulüne uygun olarak ifa edilmiş olup olmadığı, asıl davada yapıldığı iddia edilen işlerin hepsinin davalı-birleşen davacı iş sahibi için yapılmış olup olmadıkları, bu kapsamda davacı-birleşen davalının talep edebileceği bakiye bir alacak miktarı, davalı-birleşen davacının ise borçlu olmadığının tespitine karar verilebilecek bir çek bedeli olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığından ve sözlü sözleşme kapsamı taraflar arasında ihtilaflı olduğundan, davacı-birleşen davalı yüklenici ancak davalı-birleşen davacıya yapıp teslim ettiğini ispat ettiği işlerin, teslim tarihindeki serbest piyasa rayiç bedellerini talep edebilecektir. Davalı-birleşen davacı tarafın iddia ettiği eksik ve ayıplı imalatlar da, davacı-birleşen davalının yapacağı bu ispat kapsamında bir arada değerlendirilecektir. Yapıldığı ispat edilen işlere davacı-birleşen davalının yaptığı ve teslim ettiği hali göz önünde bulundurularak bir değer biçileceğinden, aynı zamanda davalı-birleşen davacı tarafça ileri sürülen eksik ve ayıplı imalatlar da değerlendirilmiş olacak, bunlar için ayrıca bir indirim ve nefaset bedeli belirlenmesine gerek kalmayacaktır. Davacı-birleşen davalı yüklenici tarafından asıl davaya dayanak yapılan faturalar davalı-birleşen davacı defterlerinde kayıtlı bulunmamaktadırlar. Bu faturalardan 24/06/2015 ve 25/06/2015 tarihli olanların teslim alan kısmında isim ve imza bulunmamaktadır. 30/06/2015 tarihli olanların ise teslim alan kısmında “…” isim ve imzası bulunmaktadır. Davalı-birleşen davacı böyle bir çalışanı olmadığını belirtmektedir. Alınan bilirkişi raporuna göre de her iki tarafın ticari defterlerinin de lehlerine delil vasıfları bulunmamaktadır. Mahkemece, asıl ve birleşen davadaki taleplerin çözüme kavuşturulabilmesi için elektrik mühendisi, borçlar hukuku öğretim üyesi ve mali müşavir bilirkişiden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetinden 10/02/2017 tarihli kök rapor ile aynı heyetten 14/02/2018 tarihli ek rapor alınmak suretiyle, yukarıda yazılı olduğu şekilde asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir. Ancak, rapor ve ek rapor içerikleri incelendiğinde, dosya kapsamına göre bunların asıl ve birleşen davadaki anlaşmazlıkları tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturacak ve hüküm kurmaya elverişli mahiyette olmadıkları görülmüştür. Mahkemece, bilirkişilerden rapor alınması yoluna gidilmiş ise de, bilirkişiler tarafından yapılan inceleme mahallinde usulüne uygun keşif icra edilmek şeklinde gerçekleşmemiş, belirlenen bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi verilmek suretiyle bilirkişi rapor ve ek raporları alınmıştır. Kök raporun sunulması üzerine, davalı-birleşen davacı vekilince sunulan itiraz dilekçesinde, keşif sırasında tespit edilen eksikliklerin sadece bir kısmına raporda değinildiği, bu eksikliklerin fiyatlama aşamasında göz ardı edildiği, raporun 4.maddesinin 4.paragrafında özellikle tespitini istedikleri hususlardan biri olan merdiven basamak aydınlatmalarına dair bulunulan tespitin sundukları resimlerden anlaşılacağı ve keşif sırasında izah ettikleri üzere yerinde olmadığı, sipariş verilen ve parası ödenen aydınlatma olmadığı, keşif esnasında da davacı-karşı davalı tarafça bu eksikliğin ihtar edildiği, buna rağmen raporda bu hususa değinilmediği, bilirkişinin keşif esnasında gerekli notları aldığı ancak, aradan geçen zaman içinde bunların unutulduğu, raporda bahsedilen çalışır vaziyetteki merdiven aydınlatmalarının gerçekte çalışmadığı, yine raporun 9. sayfasının 2. Paragrafında bahsedilen, 3.Alan diye tabir edilen yerin müvekkili ile alakalı olmadığı şeklinde ve başkaca diğer itirazlarda bulunulmuştur. Bunun üzerine sunulan ek raporda, inceleme yapılan her 3 adreste de her iki tarafın vekilleri, asilleri ve tarafların yetkili teknik personellerinin refakati ile inceleme yapıldığı, imalatların görüldüğü, metraj ve miktar çalışmalarının yapıldığı, notların alındığı, yapılan imalatların her iki tarafında sorgulanması, doğrulanması ve onaylanması ile tespit edildiği belirtilmiştir. Ancak, davalı-birleşen davacı istinaf dilekçesinde de dile getirildiği üzere, bilirkişi heyetinin bu açıklamalarına itirazda bulunulmaktadır. Mahallinde usulüne uygun keşif yapılmadığından, davalı-birleşen davacı vekilinin bu itirazlarını karşılayacak aksi ispat edilene kadar kesin kabul edilen bir zabıt mevcut bulunmamaktadır. Mahkemece davacı-birleşen davalı tarafın sözleşme ve dayandığı faturalar kapsamında yaptığını iddia ettiği işlere, davalı-birleşen davacı tarafın ise eksik ve ayıplı ifa savunmasına, yapıldığı iddia edilen bir kısım işlerin kendisi ile ilgili olmadığına ilişkin olarak, tarafların tüm delilleri toplanarak, HMK’nın 288 vd. Maddeleri gereğince mahallinde usulüne uygun keşif yapılıp, bunlara dair tespit ve gözlemlerin keşif tutanağına yazılması suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılması, davacı-birleşen davalının davalı-birleşen davalıya yaptığı işlerin belirlenmesi, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığından, davacı-birleşen davalı tarafından yapıldığı tespit edilen işlerin yapılma tarihindeki serbest piyasa rayiç bedellerinin belirlenmesi, bu kapsamda davacı-birleşen davalının dayandığı fatura bedellerinin kadri maruf olup olmadığının da değerlendirilmesi, birleşen dava dilekçesindeki ödeme iddiaları göz önünde bulundurulmak suretiyle bu sözleşme ilişkisi kapsamında davalı-birleşen davacı tarafından davacı-birleşen davalıya yapılan toplam ödemenin belirlenmesi, sonrasında belirlenecek toplam iş bedeli alacağından, yapıldığı tespit edilen ödemelerin düşülmesi ve neticesine göre asıl ve birleşen davalardaki taleplerin değerlendirilmesi gerekirken, HMK’da öngörülmeyen bir usul uygulanarak bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi verilerek, bu hususların mahkemenin denetim ve kontrolünde olmayacak şekilde bir incelemeye tabi tutulması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bilirkişi heyetince yapılan işlem HMK’nın 278/4 kapsamında bir inceleme olarak da değerlendirilemez. Mahkemece bu şekilde usule aykırı olarak yapılan inceleme üzerine hazırlanan bilirkişi raporuna dayalı olarak karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı bulunmaktadır. Mahkemece mahallinde belirtildiği şeklide usulüne uygun olarak keşif yapılarak yeni oluşturulacak bir bilirkişi heyetinden taraf vekillerinin mevcut raporla yapmış oldukları itiraz dilekçeleri de göz önünde bulundurulmak suretiyle yeniden rapor alınması gerekmektedir. Ayrıca, birleşen dava dilekçesinde, 8.000,00-TL ve 10.000,00.TL bedelli çeklere ilişkin borçlu olunmadığının tespiti talebi ile birlikte, uğranılan zararın tespiti, bundan ödenen bedellerin mahsubu ile kalan haksız ödeme bedelinin istirdadı talebinde de bulunulmuş ise de, bu talebe ilişkin olarak bildirilen bir harca esas değer bulunmadığından, davalı-birleşen davacı vekiline bu talebine ilişkin olarak talep ettiği miktarı bildirmesi için ihtaratlı süre verilip, bildirilecek değer üzerinden eksik nispi harcın ikmal ettirilmesi gerekirken, bu usul uygulanmaksızın birleşen dava hakkında karar verilmiş olması da usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin bu aşamada yukarıda belirtilen nedenlerle kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş, bu kaldırma gerekçesine göre diğer istinaf itirazları bu aşamada ayrıca değerlendirilmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/05/2018 tarih, 2015/945 Esas, 2018/450 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 06/07/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.