Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/1290 E. 2022/79 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1290
KARAR NO: 2022/79
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/02/2021
NUMARASI: 2019/991 Esas, 2021/209 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 18/01/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ve takibin devamı talebine ilişkin olup mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili mahkemenin 2016/1036 Esas sayılı dosyasına verdiği 14/11/2016 tarihli dilekçesiyle, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 05/03/2014 tarihli İstanbul/Ayazağa yerleşkesi, üniversite binası, iksa ve kazı binası yapılmasına ilişkin sözleşmeden kaynaklandığını, müvekkili şirketin sözleşmenin “Keşif özeti” başlıklı 7.maddesinde açıklanan toplam 11 kalem işi layıkıyla yerine getirdiğini, sözleşme bedelinin KDV hariç 4.650.000,00TL olarak kararlaştırıldığını, davacı müvekkilinin sözleşme gereğince üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ancak davalı yüklenicinin müvekkiline ödemesi gereken iş bedelini ödemediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalı hakkında icra takibi yapıldığını, ancak davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, işin süresinin 6 ay olup, taşeron davacı firmanın işi davalı yüklenici şirkete en geç 07/09/2014 tarihinde teslim etmesi gerektiğini, gecikilen her gün için iş bedelinin %0,2 tutarlık kısmının gecikme cezası olarak kesileceğinin yanlar arasında imzalanan sözleşmede kararlaştırıldığını, yapılan imalatların bedelinin gerekli kesintiler yapılarak düzenlenen hak edişler sonrası davacıya ödendiğini, davacı tarafından taahhüt edilen işin bitirilememesi nedeniyle 5 nolu hak ediş tarihi olan 25/03/2015 tarihi itibariyle gecikilen 33 gün için gecikme cezası olarak 306.900,00 TL’nin 5 nolu hak edişte kesildiğini, gecikme cezası bedeli düşüldükten sonra ödeme yapıldığını, davacının 5 nolu hak ediş sonrası yaptığı işler için 03/06/2015 tarihinde 6 nolu hak ediş düzenlendiğini, hak edişte 25/03/2015 tarihinden itibaren yaşanan 70 günlük ek gecikme için 651.000,00 TL gecikme cezası, 50.025,60 TL şantiye masraflarına iştirak ve elektrik bedeli kesildiğini, kesintilerden sonra KDV dahil tahakkuk eden net hak ediş tutarı olan 13.641,43 TL’nin davacıya ödendiğini, davacı tarafça hazırlanan 6 nolu hak ediş imzalanmadığından müvekkili şirket tarafından 25/05/2015 tarihinde sözleşme çerçevesinde yapılan işin ne seviyede olduğunun tespiti için İstanbul 11.Ticaret Mahkemesi’nin 2015/826 Değişik İş sayılı dosyasından tespit isteminde bulunulduğunu, düzenlenen raporda keşif tarihi itibari ile 4.023.658.50 TL tutarında imalat yapıldığının, eksik kalan işlerin değerinin 626.341.50 TL olduğunun, işin gecikmeye girdiği ve gecikilen her gün için iş bedelinin %0,2 tutarında gecikme cezası kesilebileceğinin belirtilmiş olduğunu, davacının gecikmesi sebebiyle 31/07/2015 tarihinde inşaatta göçük meydan geldiğini ve büyük çaplı hasar oluştuğunu, davacıya ait iş makinelerinin sahadan uzaklaştırma işleminin davacının nam ve hesabına müvekkili şirket tarafından … Şirketi’ne 26.550,00 TL bedelle yaptırıldığını, davacının 5 nolu hak edişte kümülatif olarak 3.036.236,45 TL tutarında hak ediş yaptığını kabul ettiğini, 6 nolu hak ediş bedeli olarak davacının 1.904.241,00 TL talep ettiğini, sözleşme bedelini aşan 290.477,45 TL’Iik kısmın herhangi bir dayanağı olmadığını savunarak davanın reddi ile davacı hakkında %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece 21/11/2018 tarih, 2018/1024 Karar sayılı karar ile; taraflar arasında imzalanan yer teslim tutanağı ile yerin 07/03/2014 tarihinde teslim edildiği, işin teslim tarihinin 07/09/2014 olup, taraflarca mutabık kalınarak sürenin 20/02/2015 tarihine kadar uzatıldığı, taraflar arasında imzalanan sözleşme ile taşeronun bu sözleşmede yazılı mücbir sebepler dışında çalışma yapılamadığından bahisle hiçbir nedenle süre uzatımı talebinde bulunamayacağının kararlaştırıldığı, bununla birlikte davacı tarafça keşide edilen 23/03/2015 tarihli ihtarname ile kış koşulları nedeniyle sözleşmenin süresinin 2 ay daha uzatılması talep edilmiş ise de; davalı tarafça süre uzatımının kabul edilmediği, yağmurlu hava şartları, her ne kadar genel itibariyle mücbir sebep olarak kabul edilemez ise de, süre uzatımının haklı sebeple istenip istenmediği hususunun yapılan işin mahiyetine göre belirlenmesi gerektiği, mahkemece alınan bilirkişi raporunda, yağışlı hava koşullarının davacının zemin kotu altında kazı ve zemini tutma faaliyetlerini direkt olarak etkileyeceği ve sıralanan tüm bu sebeplerin toprak ile direkt bağlantılı bir temel kazısı ve temel etrafı zemini tutma işi olduğu gözönünde bulundurulduğunda 2 aylık süre uzatımı talebinin haklı olduğu kanaatine varıldığı, bu haliyle davacının sözleşme konusu işi son teslim tarihi, davalı tarafından kendisine verilen 5 ay, 11 günlük süre uzatımının son tarihi olan 20/02/2015 tarihine 2 aylık kış koşulları nedeniyle verilmesi gereken süre uzatımının eklenmesi sonucu 22/04/2015 tarihi olması gerekeceği, sözleşmenin gecikme cezasına ilişkin 16.maddesine göre bilirkişi raporunda yapılan hesaplama ile davacının hakedişinden 43 günlük kesintinin yapılabileceği, 5. ve 6. hakedişlerinden yapılan 60 günlük gecikme cezası kesintisinin ise haklı olamayacağı, davacı alacaklarından kesilebilecek gecikme cezasının toplam 399.900,00 TL olabileceğinin tespit edildiği, taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre, şantiyede kullanılacak su elektrik harcamalarının tümünün taşerona ait olup, faturaların ödemelerinin işverence yapılacağı ve fatura tutarlarının taşeronun hakedişinden kesileceğinin kararlaştırıldığı, bu nedenle davalı tarafından davacının su kullanımı ile ilgili toplam 11.623,00 TL’lik fatura bedeli ile 1867,10 TL’lik elektrik fatura bedelini ve yine davalı tarafından davacıya ait araçların enkaz altından kurtarılması bedeli olarak harcandığı anlaşılan 26.550,00 TL’yi davacıdan talep etme hakkı bulunduğu, davacı şirkete ait ticari defterlerde 327.000,00 TL bedelin davalıya borç olarak yazılmış olduğu tespit edilmiş ise de, taraflar arasındaki sözleşmede taşeronun tüm çalışmalardan sorumlu olduğu, her ne sebeple olursa olsun Belediye ve diğer kurumlara yahut başka kişilerden gelecek ceza ve tazminatları ödemekle yükümlü olduğu kararlaştırılmış olmakla bu bedelin davalıdan talep edilemeyeceği, neticeten götürü bedel olarak kararlaştırılan 4650.000,00 TL’den (KDV Dahil 5.487.000,00 TL) 43 günlük gecikme cezası 399.900,00 TL, su kullanımı kesintisi 11.623,00 TL, elektrik kullanım kesintisi 1.867,10 TL, ekskavatörlerin kurtarılma bedeli 26.550,00 TL olmak üzere toplam 439.940,10 TL mahsup edildiğinde, davalı tarafından ödenmesi gereken toplam tutarın 5.047.059,90 TL olduğu, davalı tarafından yapılan 3.370.436,22 TL ödeme, 23.637,40 TL iade ve 43.252,64 TL’lik stopaj kesintisi ile davacı tarafından takip tarihi itibariyle talep edilebilecek miktarın 1.609.733,64 TL olduğu, davalı tarafa ihtarnamenin tebliğ edildiği tarih olan 02/07/2015 tarihine 7 günlük ödeme süresi eklenmekle temerrüt tarihi olarak tespit edilen 09/07/2015 itibariyle işlemiş faiz tutarının 28.170,34 TL olduğu, davacının sözleşme içeriği ile ilgili yaptığı işler sırasında çevre taşınmazların zarar görmesi nedeniyle ödenen toplam 315.000,00 TL’nin ise, gerek sözleşme hükümlerine göre ödenmesi gereken tazminatların davacı tarafça karşılanması gerektiğine ilişkin hükmü, gerekse bu hususta davalıya atfedilebilecek kusur bulunmadığından davalıdan talep edilemeyeceği kanaati ile toplam bedele eklenemeyeceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalının 1.609.733,64 TL asıl alacak, 28.170,34 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.637.903,98 TL yönünden itirazın iptaline, takibin 1.609.733,64 TL asıl alacak, 28.170,34 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile asıl alacağın % 20 si oranında 321.946,72 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Mahkeme kararına karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş, Dairemizin 27/11/2019 tarih, 2019/364 Esas, 2019/1441 Karar sayılı kararı ile, her ne kadar mahkemece ve mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, kış hava koşulları nedeniyle davacıya 2 aylık ek süre verilmesi uygun görülmüş ise de, davacının kış hava koşulları nedeniyle ek süre talep ettiği 20/02/2015 tarihi ve öncesine ilişkin olarak hava koşullarının tespiti için ilgili kurumlara yazı yazılmadığı, bu itibarla bilirkişi raporu ile mahkeme kararının bu yöndeki belirlemelerinin dayanaksız olduğu, hal böyle olunca, mahkemece belirlenen tarih ve öncesine ilişkin olarak hava koşullarının tespiti için ilgili kurumlara yazı yazılarak gelecek yazı cevaplarına göre tespit edilen hava durumunun taraflar arasında imzalanan sözleşmenin “süre uzatımı” başlıklı 24/a maddesinde yazılı tabii afetler kapsamında olup olmadığının değerlendirilmesi suretiyle davalı tarafından uygulanan gecikme cezasının haklı olup olmadığının belirlenmesi gerekirken bu yönde hiçbir belge alınmadan hava koşulları nedeniyle 60 günlük gecikme tazminatı kesintisinin haklı olduğunun kabulünün doğru olmadığı, kabule göre de; mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilerek bilirkişi raporunda belirlenen değer üzerinden itirazın iptaline karar verildiği halde bu bedel üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de isabetsiz olduğu belirtilerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemizin kaldırma kararı sonrasında yapılan yargılama sonucunda mahkemece verilen 24/02/2021 tarihli karar ile, İstanbul Meteoroloji Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak 01/12/2014-20/02/2015 tarihleri arasında İstanbul Ayazağa bölgesi hava koşullarını gösterir raporların eksiksiz olarak gönderildiği ve dosyanın ek rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edildiği, SMMM …, inşaat mühendisi … ve meteoroloji yüksek mühendisi … tarafından düzenlenen ek raporda, sözleşmenin 24/a maddesine ve meteoroloji verilerine göre 01/12/2014-20/02/2015 tarihleri arasında bu şartları sağlayan inşaat faaliyetine engel olacak gün sayısının 51 gün olarak tespit edildiği, davalı tarafından kesilen 103 günlük gecikme cezası kesintisinden 51 günün mahsubuyla kalan 52 günlük gecikme cezası kesintisinin haklı olacağı, bu durumda toplam gecikme cezası kesintisi miktarının 483.600,00 TL olarak hesaplandığı, taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre, şantiyede kullanılacak su elektrik harcamalarının tümünün taşerona ait olup, faturaların ödemelerinin işverence yapılacağı ve fatura tutarlarının taşeronun hakedişinden kesileceğinin kararlaştırıldığı, bu nedenle davalı tarafından davacının su kullanımı ile ilgili toplam 11.623,00 TL’lik fatura bedeli ile 1867,10 TL’lik elektrik fatura bedelini ve yine davalı tarafından davacıya ait araçların enkaz altından kurtarılması bedeli olarak harcandığı anlaşılan 26.550,00 TL’yi davacıdan talep etme hakkının bulunduğu, davacı şirkete ait ticari defterlerde 327.000,00 TL bedelin davalıya borç olarak yazılmış olduğu tespit edilmiş ise de, taraflar arasındaki sözleşmede taşeronun tüm çalışmalardan sorumlu olduğu, her ne sebeple olursa olsun Belediye ve diğer kurumlara yahut başka kişilerden gelecek ceza ve tazminatları ödemekle yükümlü olduğu kararlaştırılmış olmakla bu bedelin davalıdan talep edilemeyeceği, mahkemece alınan ve itibar olunan bilirkişi raporu ile; neticeten götürü bedel olarak kararlaştırılan 4650.000,00 TL’den (KDV Dahil 5487.000,00 TL) 52 günlük gecikme cezası 483.600,00 TL, su kullanımı kesintisi 11.623,00 TL, elektrik kullanım kesintisi 1.867,10 TL, ekskavatörlerin kurtarılma bedeli 26.550,00 TL olmak üzere toplam 523.640,10 TL mahsup edildiğinde davalı tarafından ödenmesi gereken toplam tutarın 4.963.359,90 TL olduğu, davalı tarafından yapılan 3.370.436,22 TL ödeme, 23.637,40 TL iade ve 43.252,64 TL’lik stopaj kesintisi ile davacı tarafından takip tarihi itibariyle talep edilebilecek miktarın 1.526.033,64 TL olduğu, davalı tarafa ihtarnamenin tebliğ edildiği tarih olan 02/07/2015 tarihine 7 günlük ödeme süresi eklenmekle temerrüt tarihi olarak tespit edilen 09/07/2015 itibariyle işlemiş faiz tutarının 26.705,58 TL olarak hesaplandığı, davacının sözleşme içeriği ile ilgili yaptığı işler sırasında çevre taşınmazların zarar görmesi nedeniyle ödenen toplam 315.000,00 TL’nin ise, gerek sözleşme hükümlerine göre ödenmesi gereken tazminatların davacı tarafça karşılanması gerektiğine ilişkin hükmü, gerekse bu hususta davalıya atfedilebilecek kusur bulunmadığından davalıdan talep edilemeyeceği kanaati ile toplam bedele eklenmediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalının 1.526.033,64 TL asıl alacak ve 26.705,58 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.553.739,22 TL yönünden itirazının iptaline, takibin 1.526.033,64 TL asıl alacak, 26.705,58 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle; Dairemiz tarafından verilen karara rağmen mahkemece sadece 01/12/2014 ile 20/02/2015 tarihlerindeki hava koşullarının tespiti amacıyla İstanbul Meteoroloji Müdürlüğü’ne müzekkere yazıldığını, oysa yapılması gerekenin müvekkili şirketin çalışma alanını teslim aldığı günden, işin bitim gününe kadar kış koşullarının yaşandığı günlerin tespitinin sağlanması olduğunu, nitekim Dairemiz kararında özellikle “kış ….” ibaresinin kullanıldığını, mahkemenin ise bu ibareyi yanlış yorumlayarak kış aylarını incelediğini, mahkeme tarafından verilen kararda davalı tarafın iddiası üzerine 52 günlük gecikme cezası düşülerek müvekkil şirketin hak edişinin hesaplandığını, fakat bu 52 günün belirlenme süreci ve düzenlenen bilirkişi raporunun tamamen gerçeklikten uzak olduğunu, mahkemenin gerekçeli kararında davacının sözleşme içeriği ile ilgili yaptığı işler sırasında çevre taşınmazların zarar görmesi nedeniyle ödenen bedelin gerek sözleşme hükümlerine göre ödenmesi gereken tazminatların davacı tarafça karşılanması gerektiğine ilişkin hükmünün, gerekse hu hususta davalıya atfedilebilecek kusur bulunmadığından davacıdan talep edilemeyeceği nedeniyle taleplerinin reddedildiğini, bu yorumun hatalı olduğunu, işin yürütümünde çalışılan alanın zemininin raporda belirtildiği ve raporlandığı şekilde olmadığının ortaya çıktığını, müvekkili şirketin maliyetlerinin artırmaya başladığını, tüm bunların davalı şirket yetkili ve mühendislerine defalarca mail ile bildirildiğini ve alınması gerekli önlemler ve yapılması gereken işler hakkında kendilerini, yazılı ve sözlü bilgi verildiğini, zemin etüt raporunun gerçeği yansıtmadığı gerçeğine rağmen davalı şirket yetkililerinin işe devam edilmesini istediklerini, sahaya giren iş makinelerinin önüne geçerek çalışmalarına engel olduklarını, komşu parsel malikleri ile yapılan sözleşmeler ve yapılan ödemelerin dosyada mevcut olduğunu, 327.000,00 TL tutarında komşu parsel sahiplerine müvekkili şirket tarafından ödeme yapıldığını, bu ödemeler yapıldıktan sonra imar yolu açılarak yaklaşık 15 gün sonra işe yeniden başlanabildiğini, yapılan ödemelerin müvekkil şirketin sorumluluğunda ve yükümlülüğünde olan bir ödeme olmadığını, davalı şirket ve asıl iş sahibinin ödemesi gereken bedel olduğunu, ancak işin yürütülmesi ve gecikme yaşanmaması için ödemeyi müvekkili şirkete yaptıran davalı ve üniversitenin bu bedeli ödemekle yükümlü olduklarını, imar yolunun açılması için yolda bulunan ev ve işyerlerinin yıkılması için maliklere yapılan ödemelerin müvekkili şirketin sorumluluğunda olmadığını, buna ek olarak mahkeme gerekçeli kararında faiz tutarının eksik hesaplandığını, dolayısıyla müvekkil şirketin bak kaybına uğramasına neden olduğunu, Merkez Bankası tarafından belirlenen yıllık faiz oranına göre hesaplama yapılması gerektiğini, mahkemece hatalı yorum ile alacağın likit olmadığı gerekçesiyle icra inkar tazminatı taleplerinin red edildiğini, oysa davada icra inkar tazminatının tüm koşullarının bulunduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, bilirkişi raporunda söz konusu hava muhalefetinin afet niteliğinde olup olmadığının araştırılmadığını, basit bir yağış olup olmadığı, inşaat işlerine engel olup olmayacağı gibi durumların göz ardı edildiğini, kaldı ki süre uzatım talebinde bulunan davacının süre uzatım için talep ettiği tarihin kış aylarına denk geliyor olması sebebiyle bu durumu öngörebiliyor ve buna istinaden ek süre talep ediyor olması gerektiğini, ek süre talep edilen dönemde hava koşullarının ne olacağının tahmin edilebiliyor olması münasebeti ile davacının daha uzun bir süre talep etme olanağı varken daha kısa bir süre talep ettiğini ve işi bu sürede bitirmeyi taahhüt ettiğini, bilirkişi raporunda yağışlı günler olarak 51 gün belirlendiğini ve 52 gün gecikme cezası kesilebileceğinin uygun görüldüğünü, bu tespitin hatalı olduğunu, dava dosyası incelendiğinde davacı ile işin teslimi noktasında 180 gün olarak anlaşıldığını, ancak davacı tarafından mahalle sakinlerinin tepkileri ve güvenlik nedeniyle süre uzatım talebinde bulunulduğunu, müvekkili tarafından süre uzatımının bu yönde kabul edildiğini, daha sonra ise hava koşullarının gecikmeye neden olarak gösterildiğini, davacı şirketin yaptığı iş konusunda süre uzatım talebinde bulunurken hava koşulları ile ilgili herhangi bir talepte bulunmadığını, normal şartlarda 180 gün olan iş teslim süresi dosyadan da anlaşılacağı üzere 1,5 seneye kadar uzadığını, söz konusu durumun kabul edilemez olduğunun ortada olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron; davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında imzalanan 05/03/2014 tarihli sözleşme ile davacı taşeron sıfatıyla İstanbul/Ayazağa Yerleşkesi, Üniversite binası, iksa ve kazı binası yapılması işlerini üstlenmiştir. Sözleşmede iş bedeli 4.650.000,00 TL götürü bedel olarak kararlaştırılmış, sözleşmenin 4.maddesinde yer tesliminin 07/03/2014 tarihinde yapılacağı, işin süresinin 6 ay olacağı ve işin en geç 07/09/2014 tarihinde teslim edileceği belirlenmiştir. Davacı taşeron tarafından davalı yüklenici hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında alacağın tahsili için 07/09/2015 tarihinde takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Dava; taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince davalı yanca eksik ödenen 5. ve 6. hakediş bedellerinin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ve takibin devamı talebine ilişkindir. Taraflar arasında imzalanan yer teslim tutanağı ile yerin 07/03/2014 tarihinde teslim edildiği, işin bitim süresinin tarafların anlaşması ile 20/02/2015 tarihine kadar uzatıldığı, sözleşmede davacı taşeronun sözleşmede yazılı mücbir sebepler dışında çalışma yapılamadığından bahisle hiçbir nedenle süre uzatımı talebinde bulunamayacağının kararlaştırıldığı, davacı tarafça davalıya keşide edilen 23/03/2015 tarihli ihtarname ile, kış koşulları nedeniyle işin bitim süresinin 2 ay daha uzatılmasının talep edildiği ancak davalı tarafça, davacının süre uzatımı talebinin kabul edilmediği, işin davalı yana toplam 103 günlük gecikme ile teslim edildiği, davalı yüklenici yanca davacının 5 ve 6 nolu hakedişlerinden 103 günlük gecikme cezası, elektrik-su-şantiye umumi masraflarına iştirak kesintisi ve davacıya ait araçların enkaz altından kurtarılması bedeli adı altında kesintiler yapıldığı, eldeki davanın konusunun da bu kesintilerin iadesi ile davacı yanca komşu parsel sahiplerine yapılan ödemelerin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali olduğu dosya kapsamı itibariyle sabittir. Taraf vekillerinin istinaf itirazları kapsamında yapılan kesintilerden gecikme cezası kesintisinin yerindeliğinin denetimi açısından yapılan incelemede; sözleşmenin ‘Gecikme Cezası’ başlıklı 16. maddesinde; “İş programında belirtilen sürelerin aksatılması veya işlerin sözleşmenin 12. maddesinde belirtilen süre içerisinde bitirilmemesi veya eksik, bozuk ve hatalı işlerin verilen süre içerisinde sözleşmeye uygun şekilde ikmal edilmemesi halinde gecikilen beher gün için iş bedelinin % 0,2 tutarı gecikme cezası olarak kesilecektir. Bu kesinti taşeronun tahakkuk edecek hakedişlerinden yapılabilecektir.” şeklinde gecikme cezası düzenlenmiştir. Mahkemenin ilk kararında inşaat mühendisi … ile mali müşavir … tarafından hazırlanan 15/08/2018 tarihli bilirkişi 1. ek rapor dayanak alınarak davacının sözleşme konusu işleri son teslim tarihinin; davalı tarafından kendisine verilen 5 ay, 11 günlük süre uzatımının son tarihi olan 20/02/2015 tarihine 2 aylık (60 günlük) kış koşulları nedeniyle verilmesi gereken süre uzatımının eklenmesi sonucu bulunan 22/04/2015 tarihi olması gerekeceği, bu itibarla davacının 5. ve 6. hakedişlerinden davalı tarafından kesilen (33 gün + 70 gün) 103 günlük gecikme cezası kesintisinden; ancak (103 gün – 60 gün) 43 günlük gecikme cezası kesintisinin haklı olabileceği, böylece davacının 5. ve 6. hakedişlerinden kesilen 60 günlük gecikme cezası kesintisinin iadesinin gerektiği, bu durumda 4.650.000 TL x 2 / 1.000 = 9.300,00 TL günlük gecikme cezası üzerinden 43 günlük gecikilen süre için davacının hakedişinden kesilmesi uygun görülen gecikme cezası toplamı KDV dahil 399.900 TL olduğu kabul edilerek hüküm tesis edilmiştir. Dairemizin kaldırma kararından sonra, kaldırma kararı doğrultusunda Tarım Ve Orman Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü 1. Bölge Müdürlüğü’nden gönderilen 20/02/2020 tarihli yazı ve eklerindeki meteorolojik verilerin baz alınması ile hazırlanan ve hükme dayanak yapılan ve kurula meteroloji yüksek mühendisi öğretim üyesi Prof.Dr. …’in katılımı ile hazırlanan 01/06/2020 tarihli bilirkişi kurul 2. ek raporunda; davacının tabi afetler; sel, sağanak, yağış, yangın, deprem gibi haller nedeniyle süre uzatımı talebinde bulunabileceği toplam gün sayısının 51 gün olarak belirlenmesi gerektiği, bu itibarla davacının 5. ve 6. hakedişlerinden davalı tarafından kesilen (33 gün + 70 gün) 103 günlük gecikme cezası kesintisinden; ancak (103 gün – 51 gün) 52 günlük gecikme cezası kesintisinin haklı olabileceği, bu durumda davacı alacaklarından kesilmesi gereken tplam gecikme cezası kesintisinin; 9.300,00 TL (Günlük Gecikme Cezası) x 52 gün (Gecikilen Gün Sayısı) = KDV dahil 483.600 TL olduğu kabul edilerek hüküm tesis edilmiş olup, mahkemece bilimsel veriler doğrultusunda hazırlanan bu raporun esas alınması dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun olmuştur. Davacı vekilinin istinaf itirazları kapsamında talep edilen 327.000,00 TL’lik esnafa ödenen bedelin yerindeliğinin denetimi açısından yapılan incelemede; mahkemece inşaat mühendisi …, mali müşavir … tarafından hazırlanan 15/08/2018 tarihli bilirkişi 1. ek rapor dayanak alınarak davacı şirkete ait defterlerde 327.000,00 TL esnafa ödenen bedelin davalıya borç olarak yazıldığı, sözleşmede bulunan; “Taşeron tüm çalışmalardan sorumlu olup, her ne sebeple olursa olsun (tedbirsizlik, kirlilik vs.) dolayı Belediye ve diğer kurumlardan yahut başkaca kişilerden gelecek ceza ve tazminatları taşeron ödemekle yükümlüdür.”, “Şantiye sahasının emniyete alınması için gerekli bütün malzemeler, taşeron tarafından temin edilip şartnamelere uygun şekilde kurularak saha emniyeti sağlanacaktır.” ve “İşveren, bu işi taşerona götürü olarak verdiğinden bundan böyle; işveren iş bitimine kadar sadece kontrollük görevi üstlenecek olup taşeron iş bitimine kadar hiçbir şekilde ek fiyat talebinde bulunmayacaktır.” şeklindeki düzenlemeler gereğince davacının işin yapımı esnasında mahalle sakinlerine vermek zorunda kaldığı bedelleri davalıdan talep edemeyeceği şeklindeki kabulü sözleşme hükümlerine uygun olmuştur. O halde yapılan bu açıklamalar ışığında ve tarafların istinaf itirazları doğrultusunda yapılan inceleme sonunda; mahkemece sözleşmede götürü bedel olarak kararlaştırılan KDV dahil 5.487.000,00 TL bedelden, davalı yanca davacının 5. ve 6. hakedişlerinden 52 günlük gecikme cezası karşılığı 483.600,00 TL, su kullanımı kesintisi 11.623,00 TL, elektrik kullanım kesintisi 1.867,10 TL, ekskavatörlerin kurtarılma bedeli 26.550,00 TL olmak üzere toplam 523.640,10 TL’ kesinti yapılmak suretiyle, davalı yanca davacıya ödenmesi gereken toplam bedelin 4.963.359,90 TL olduğu, davalı tarafça davacıya yapılan 3.370.436,22 TL’lik ödeme, 23.637,40 TL iade bedeli ve 43.252,64 TL’lik stopaj kesintisi sonucu davacının Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında toplam 1.526.033,64 TL asıl alacağı talep etmekte haklı olduğunun kabulü ile takibin 1.526.033,64 TL asıl alacak ile 26.705,58 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.553.739,22 TL yönünden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, icra inkar tazminatı talebinin reddine dair karar verilmesi isabetli olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/02/2021 tarih ve 2019/991 Esas, 2021/209 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yatırılması gereken 106.135,92 TL nisbi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan toplam 26.533,98 TL harcın mahsubu ile bakiye 79.601,94 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde BIRAKILMASINA, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 18/01/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.