Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/1217 E. 2021/885 K. 17.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1217
KARAR NO: 2021/885
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/02/2021
NUMARASI: 2020/683 Esas, 2021/130 Karar,
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ:17/05/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ; Karşı davada davacı vekili , davacı-karşı davalının bir kısım gerçek dışı anlatım, beyan ve savlarla alacak talebinde bulunduğunu, davacı-karşı davalının tüm anlatım, sav ve taleplerini red ettiklerini, davacı-karşı davalıya hiçbir borcun bulunmamakta, aksine alacağı bulunduğunu, tarafların arasında 18.10.2018 tarihinde … Blok Projeleri İnce İşler Yüklenici Sözleşmesi akdedildiğin, davacı-karşı davalının akdedilen Sözleşmeyi kabul ettiğini, davacının işi yaptığına dair savları gerçek dışı olup işi süresinde yapmadığı, kendisine 30.04.2019 tarihine kadar süre verildiği, davacı-karşı davalının bu tarihe kadar bitirmediğinde işin başkasına yaptırılacağını ve bedelinin de kendisinden tahsilini kabul ettiği 10.04.2019 tarihli evrakta olduğunu, Davacı-karşı davalının 30.04.2019 tarihine kadar işi yapmadığı, bunun üzerine işin onun adına bir başkasına yaptırıldığı ve bedelin de ödendiği 08.08.2019 tarihli evrak ile sabit olup burada davalı-karşı davacı olarak işin bitirilmesini temin için elinden geleni yaptığını, malzeme temini davacı-karşı davalıya ait olmasına rağmen malzeme verdiğini, temin ettiğini, çalışanlarının sigorta primlerini ödediğini, sair giderler yaptıklarını, buna rağmen davacı-karşı davalının işi bitirmeyip bitirmemek için de ısrarcı olduğunu, bunun üzerine işin davacı-karşı davalının da muvafakati ile davacı-karşı davalının eski çalışanlarına yaptırıldığını, karşı davalı … şirketinden … Blok Projeleri İnce İşler Yüklenici Sözleşmesi kapsamında 228.923,87 TL alacaklı olduklarını, alacağın karşı davacı şirket kayıtları ile sabit olduğunu belirterek, haksız ve dayanaksız asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile fazlaya dair ve sair haklar saklı kalmak kaydı ile 228.923,87 TL alacağın avans faizi ile birlikte karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, 2020/683 Esas sayılı dosyada davalı …’nin cevap-karşı dava dilekçesi ile karşı dava açtığı ve karşı dava harcını yatırdığı, karşı dava dilekçesinde arabuluculuk son tutanağının sunulmadığı, mahkemenin 2020/683 Esas sayılı dosyasının Davalı-karşı davacı … vekilinin 22.02.2021 tarihli duruşmadaki beyanında; “…Karşı dava yönünden dava açılmadan önce arabulucuğa başvurmadık, son tutanağı sunmak üzere süre talebimiz yoktur” şeklinde beyanında bulunarak arabuluculuk başvurusunda bulunulmadığını beyan ettiği, yine 22.02.2021 tarihli duruşmada asıl davanın tefrikiyle mahkemenin ayrı bir esasına kaydının yapılmasına karar verilerek tefrik işlemi yapıldığı, asıl davanın 2021/123 Esas sayılı dosya üzerinden yargılamasının yürütüldüğü, karşı davanın 2020/683 Esas sayılı dosyasında bırakıldığı, TTK’nun 5. Maddesinde yapılan değişiklik ile 01/01/2019 tarihinden sonra açılan ticari davalarda tazminat ve alacak niteliğindeki davalarda, dava şartı niteliğindeki 6325 Sayılı arabuluculuk yasasının zorunlu arabuluculuğa ilişkin 18/A maddesinin uygulanması gerektiği, buna göre davadan önce arabulucuya başvurmak, dava açarken uzlaşmazlık tutanağının dava dilekçesine eklemek, arabulucuya başvurulduğu halde belge eklenmemiş ise kendisine belgeyi eklemek üzere 1 haftalık kesin süre verileceği, arabuluculuğa başvurulmamış veya 1 haftalık kesin süre içerisinde uzlaşmazlık tutanağı ibraz edilmez ise davanın dava şartı noksanlığından dolayı reddileceği hüküm altına alındığı, davacı vekilince arabuluculuk son tutanağının sunulmadığı, 22.02.2021 tarihli duruşmadaki beyanı ile arabuluculuk başvurusunda bulunmadıklarını beyan ettiği gerekçesiyle, davanın 6102 sayılı yasanın 5/A maddesi ile 6325 sayılı yasanın 18/A-2 maddesi delaletiyle 6100 sayılı yasanın 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.Davacı-karşı davada davalı … vekili istinaf dilekçesinde, davanın reddine ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, karşı davada arabuluculuk başvurusu yapılmasının öngörülmediğini, kararın usul ekonomisine aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesinde “Bu Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” hükmü düzenlenmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/a maddesinin 1.fıkrasında “İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.” aynı maddenin 2. fıkrasında ise “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” denilerek zorunlu arabuluculuğa tabi davalarda bu şartın gerçekleşmemesi halinde davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır. Dosya kapsamına göre, asıl davanın görülmesi sırasında davalı tarafça karşı dava olarak eldeki alacak davası açılmıştır. Karşı davanın taraflarının her ikisi de ticaret şirketi ve tacir olup, aralarındaki dava da ticari dava niteliğindedir. 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesi gereğince dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olup, karşı dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmayacağına dair bir hukuki düzenleme de bulunmamaktadır. Bu nedenle, karşı davanın TTK’nın 5/A maddesindeki arabuluculuk müessesesinin istisnası olduğu söylenemez. Karşı davacının da karşı davasını açmadan önce anılan kanun hükümleri gereğince zorunlu arabuluculuğa başvurarak, 6325 sayılı HUAK’ın 18/a maddesi gereğince arabuluculuk son tutanağını dava dilekçesi ile birlikte mahkemeye sunması; son tutanağın sunulmaması halinde bir haftalık kesin süre içerisinde arabuluculuk son tutanağını sunması için davacı tarafa tebligat yapılması gerekmektedir. Ancak somut olayda, karşı davacı vekilince 22.02.2021 tarihli duruşmada “…Karşı dava yönünden dava açılmadan önce arabulucuğa başvurmadık, son tutanağı sunmak üzere süre talebimiz yoktur” denilmek suretiyle, karşı dava öncesinde zorunlu arabuluculuğa başvurulmadığı belirtilmiştir. Bu durumda, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/a maddesi gereğince arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden, mahkemece bu yönde verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, karşı davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden; 1-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/02/2021 tarih ve 2020/683 esas, 2021/130 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17/05/2021