Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/1192 E. 2021/1224 K. 21.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1192
KARAR NO : 2021/1224
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/04/2018
NUMARASI: 2015/361 Esas, 2018/363 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ : 21/06/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında yangın alarm sistemi kurulumuna ilişkin anlaşma yapıldığını ve sistemin çalışır halde davalı kullanımına sunulduğunu, sistemin kurulması sırasında bazı malzemelerin davalı tarafça iade edilmek istendiğini, fiyat farkı oluştuğunu ve buna ilişkin tutanaklar düzenlenerek davalının iade faturaları düzenlediğini, ancak bu faturalar ve tutanaklara rağmen davalının ürünleri ve fiyat farkını müvekkiline iade etmediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının farklı bir icra takibi daha başlattığını ve o takibe müvekkilince itiraz edilmesi üzerine İtirazın İptali davası açıldığını, her iki davanın konusu ve taraflarının aynı olması nedeniyle derdestlik itirazında bulunduklarını, davacının bu davada hukuki yararının olmadığını, ayrıca davacının edimlerini gereği gibi ifa etmediğini, bu nedenle müvekkilinin zarara uğradığını, icra takibinin haksız ve kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.Mahkemece, davacı tarafça başlatılan dava konusu icra takibi ile derdestlik itirazına konu icra takibine konu alacakların aynı olmaması nedeniyle derdestlik itirazının haklı görülmediği, takibe konu 16/04/2014 tarihli … numaralı, 10/04/2014 tarihli ve … numaralı mal iadesi faturalarındaki ürünlerin teslim alınmadığına dair 22/04/2014 tarihli tutanaklarda davalıya atfen atılan imzanın davalı tarafça kabul edildiği, her ne kadar faturaların üzerinde malların işyerinde teslim edildiğine dair açıklama var ise de daha sonraki bir tarihte düzenlendiği anlaşılan tutanaklara itibar edilerek davalı tarafça malların teslim edildiğine dair bir belge de sunulmadığından, davacının bu iki fatura nedeniyle alacaklı olduğu, … numaralı fatura ise fiyat farkı faturası olduğu ve bu faturaya istinaden teslim edilmeyen malların ne olduğu ve faturanın aksi davacı tarafça ispat edilemediğinden bu fatura nedeniyle talep edilen alacağın haksız olduğu, bilirkişi raporunda hesaplanan asıl alacak ve işlemiş faiz tutarının yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, itirazın asıl alacak 46.013,76 TL, İşlemiş faiz 325,88 TL olmak üzere toplam 46.339,64 TL üzerinden iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davalının talebi üzerine müvekkili tarafından 3 ve 4 nolu hak edişler bakımından yine davalının talebi ile sistem olarak düzenlenen 06/08/2013 tarih … seri ve sıra nolu 1.605.635,00-TL tutarlı teşvik faturası kesildiğini, işbu faturada yer alan sistemlere ilişkin ürünlerin bir kısmının davalı tarafından iade edilmek istenmesi üzerine, teşvik faturasında sistem olarak yer alan ürünler bakımından iade faturası kesilemeyeceğinden müvekkil şirketin fiyat farkı faturasını kabul ettiğini, fatura üzerine “06/08/2013 tarih … nolu fatura- 3 ve 4 nolu hak ediş bedellerine istinaden düzenlenmiştir” şerhi düşüldüğünü ve müvekkilinin ürünleri iade almadığına ilişkin davalı şirket yetkilisinin kaşe ve imzasını içerir tutanak tutulduğunu, bilirkişiye tüm bu hususlar detaylı olarak açıklanmasına ve tüm fatura ve hak edişler incelemeye sunulmasına karşın, düzenlenen raporda davaya konu olayın bilirkişi tarafından tam olarak kavranamadığının görüldüğünü, bu fiyat farkı faturasının da iade edilmeyen ürünlere ilişkin olduğunu belirterek, hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, reddedilen kısım yönünden kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, faturalara konu malların davacı şirkete iade edildiğinin faturalar üzerine yazıldığını, faturalara yasal sürede itiraz edilmediğini, kaldı ki fatura konularından birinin menkul bir mala değil bir hakka ilişkin olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve talepleri gibi karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasında yangın alarm sistemi kurulumuna ilişkin eser sözleşmesi mevcut olup, davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.Davacı, sistemin kurulması sırasında bazı malzemelerin davalı tarafça iade edilmek istendiğini, fiyat farkı oluştuğunu ve buna ilişkin tutanaklar düzenlenerek davalının iade faturaları düzenlediğini, ancak bu faturalar ve tutanaklara rağmen davalının ürünleri ve fiyat farkını müvekkiline iade etmediğini ileri sürmüş, davalı ise davacının edimini gereği gibi yerine getirmediğini, faturaların üzerinde malların iade edildiğinin yazıldığını savunmuştur. Dava konusu icra dosyası incelendiğinde, davacının davalı hakkında 155.841,00 TL asıl alacak ve 1.153,86 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 156.994,86 TL üzerinden “19.08.2014 tarihli cari hesap alacağı” açıklaması ile başlatmış olduğu icra takibinin, davalının yasal sürede borca itirazı ile durduğu görülmüştür. Dosya kapsamından, derdestlik itirazına konu dava ile bu dava konularının farklı olduğu, zira bu davaya konu faturaların diğer davaya konu cari hesap alacağına dahil edilmediği, dolayısıyla derdestliğin söz konusu olmadığı anlaşılmıştır.Cari hesap alacağına konu faturalar, 10/04/2014 tarihli … nolu 33.512,46 TL bedelli ve 16/04/2014 tarihli … nolu 12.501,20 TL bedelli mal iade faturaları ile 10/04/2014 tarihli … nolu 109.828,76 TL bedelli fiyat farkı faturasıdır. İade faturaları üzerinde malların teslim edilmesi nedeniyle sevk irsaliyesi düzenlenmediği belirtilmiş ise de, daha sonra davalı tarafça düzenlenen 22/04/2014 tarihli tutanaklarda bu faturalara konu malların henüz teslim edilmediği belirtilmiş olmakla, sonraki tarihli tutanaklara itibar edilmesi gerekmiş, dolayısıyla davacının bu faturalara konu alacak talebinde haklı olduğu kabul edilmiştir. Fiyat farkı faturasına ilişkin olarak ise, davacı sistem olarak yer alan ürünler olduğu için iade faturası düzenlenemediğini, bu nedenle davalı tarafça fiyat farkı faturası olarak düzenlendiğini, ancak bu faturanın da davalının iade edeceği ürünlere ilişkin olduğunu, fatura üzerine hangi hak ediş bedellerine ilişkin düzenlendiğinin açıklandığını belirtmiş ve dayanağı faturayı da istinaf dilekçesi ekinde sunmuştur. Davacı tarafça düzenlenen dayanak fatura incelendiğinde bir takım teçhizatlara ilişkin olduğu, ekinde yer alan 3 ve 4 nolu hak ediş belgelerinde çok sayıda ürünlerin yer aldığı görülmüştür, davacı bu faturayı alıp defterlerine kaydetmiş ve yasal sürede itiraz etmemiştir, öte yandan bu faturanın düzenlenmesinden sonra da yine davalı tarafça bir tutanak düzenlenmiş ve bu faturaya konu ürünlerin iade edilmediğinin belirtildiği görülmüş ise de, fatura içeriği ile tutanak içeriği uyumlu olmadığından ve dayanak fatura ile ekindeki hak edişlerden iadeye konu malların hangileri olduğu anlaşılamadığından, davacının fiyat farkı faturasına ilişkin alacak iddiasını ispat edemediği kabul edilmiştir. Davacının fiyat farkı faturasına ilişkin icra takibi haksız ise de kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden, davalının kötüniyet tazminatı talebi de haklı görülmemiştir.O halde mahkemece davanın kısmen kabulü yönünde verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/04/2018 tarih ve 2015/361 Esas, 2018/363 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Davacıdan alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 10.724,00 TL’nin mahsubu ile fazla yatırılan 10.664,70 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya İADESİNE,3-Davalı tarafça yatırılması gereken 3.165,46 TL nisbi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 792,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.373,46 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde BIRAKILMASINA,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 21/06/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.