Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/1147 E. 2021/1383 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1147
KARAR NO: 2021/1383
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2018
NUMARASI: 2013/326 Esas, 2018/618 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 08/07/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi uyarınca verilen çeke dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkilinin üstlenmiş olduğu basketbol, voleybol sahası ve tenis kortu yapım işinin alt yapı ve tartan zemin kaplama yapım işinin 19/06/2012 tarihli sözleşme ile davalıya tevdi edildiğini, sözleşmede belirlenen KDV dahil 35.706,80 TL tutarındaki iş bedelinin nakit ve çeklerle ödendiğini, ancak davalının yaptığı bir kısım işin ayıplı olduğunu ve davalının uyarılarına rağmen ayıbı gidermemesi nedeniyle işi müvekkiline tevdi eden dava dışı … Ltd. Şti.’nin 6.495,20 TL tutarındaki bakiye alacağını ödemeyerek bu para ile ayıplı işi yaptırdığını, ayrıca davalının ısrarla fatura kesmekten kaçındığını ve 5.446,80 TL tutarındaki KDV’nin müvekkili tarafından indirim konusu yapılamadığını, dolayısıyla müvekkilinin toplam 11.942,00 TL zararının olduğunu, davalıya gönderilen ihtarnameden sonuç alınamadığını, bu nedenle müvekkilinin iş bedeline mahsuben vermiş olduğu 11.706,80 TL bedelli çeki ödemediğini, ancak davalı tarafça bu çeke dayalı olarak icra takibi başlatıldığını ileri sürerek, müvekkilinin davalıya 11.942,00 TL borçlu olmadığının tespitine ve %20 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin ayıp iddiasını kabul etmediğini, işi eksiksiz tamamladığını, müvekkiline yasal sürede bir ayıp ihbarı da yapılmadığını, davacı tarafça gönderilen ihtarnamenin de ayıp ihbarı niteliğinde olmadığını, ayıp ihbarına ilişkin herhangi bir e-postanın da gönderilmediğini, ayrıca müvekkilince fatura düzenlenmemiş olmasının sözleşmenin geçerliliğine bir etkisinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini ve %20 tazminata hükmedilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının ayıplı imalat iddiasını kanıtlaması gerektiği, bu kapsamda ayıplı imalat yapılıp yapılmadığının tespiti için keşif yapılmasına karar verildiği, ancak verilen kesin süreye rağmen davacı tarafça keşif masraflarının yatırılmadığı, dosyadaki diğer delillerle de iddianın kanıtlanmasının mümkün olmadığı, icra takibinin durdurulmuş olması nedeniyle davalı lehine tazminat koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, davanın reddine, takip konusu alacak miktarının %20’si oranındaki tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, ayıplı imalatın ve yapılan onarımın tespiti yıllar sonra mümkün olmayacağından keşif giderlerinin yatırılmadığını, ancak ayıbın varlığına ilişkin olarak işveren tarafından müvekkiline gönderilen yazıların, müvekkilince davalıya gönderilen e-postaların, ihtarnamenin ve fotoğrafların mahkemece dikkate alınmadığını, onarım faturası kesilmediğini, ancak onarımı yapan firmadan alacaklı olunduğuna ilişkin detay mizanın sunulduğunu, ayrıca bilirkişi incelemesi ile davalının fatura kesmemesinden dolayı müvekkilinin KDV tutarını ödememesi gerektiğinin, davalının defterlerini ibrazdan kaçındığının, davalının sözleşmenin 7.maddesine aykırı olarak fatura düzenlememesi nedeniyle müvekkilinin faturaya itiraz etme imkanı kalmadığının tespit edildiğini, dolayısıyla KDV alacağının sabit hale geldiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir. Taraflar arasında 19/06/2012 tarihli basketbol, voleybol sahası ve tenis kortu altyapı ve tartan zemin kaplama işini konu alan eser sözleşmesi düzenlenmiş olup, davacı yüklenici, davalı ise taşerondur. Davacı tarafça işin ayıplı olması nedeniyle yapılan tamir masraflarından dolayı zararın oluştuğu, ayrıca davalının fatura düzenlememesi nedeniyle kendisinin vergi indiriminden faydalanamadığı ileri sürülerek, davalıya verilen çek ve çeke dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istenmiş, davalı taraf ise işin ayıplı olmadığını ve kendisine ayıp ihbarı da yapılmadığını, müvekkilince fatura düzenlenmemiş olmasının davacıya alacak hakkı vermeyeceğini savunmuştur. Ayıp iddiası yönünden ispat külfeti davacıda olup, davacı söz konusu ayıplı kısmın tamirinden önce bir delil tespiti yaptırmamış, aradan geçen uzun yıllar nedeniyle ayıplı imalatın yerinde tespitinin de mümkün olmayacağını belirterek mahkemece belirlenen keşif masrafını da yatırmamıştır. Delil olarak dava dışı iş sahibi firma tarafından gönderilen ihtar yazısına, kendisi tarafından davalıya gönderilen e-postaya ve fotoğraflara dayanmış ise de, tek taraflı düzenlenen bu belgeler ayıp iddiasının ispatı için yeterli görülmemiştir. Öte yandan KDV ödeme yükümlülüğü davacıya aittir, dolayısıyla davalının KDV tutarını da belirterek fatura düzenlememiş olması davalının vergi yükümlülüğü ile ilgili bir husus olup davacının KDV tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. O halde mahkemece ispatlanamayan davanın reddi yönünde verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/06/2018 tarih ve 2013/326 Esas, 2018/618 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2- Fazla yatırılan 328,00 TL istinaf harcının istek halinde davacıya İADESİNE, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/07/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.