Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/1136 E. 2021/912 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1136
KARAR NO: 2021/912
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/10/2020
NUMARASI: 2016/928 Esas, 2020/421 Karar,
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ:18/05/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler gereği, davalıya fason dikim ve tamir yapılmak üzere ürünlerin ve emanet olarak makinelerin teslim edildiğini, dikim ve tamirat işlerinin tamamlanmasına ve davalıdan alacaklı olunmasına rağmen toplamda 623 adet ürün ve 2 adet makinanın hiçbir gerekçe gösterilmeden müvekkiline teslim edilmediğini belirterek, el konulan ürün bedeli ve satış kaybı ile makinalar nedeniyle uğranan zararların hesaplanarak şimdilik 5.000,00 TL maddi zararın tazmini ile dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, ürünlere el konulmadığını, makinelerin müvkekiline verilmesi ve iade edilmemesinin söz konusu olmadığını, ürünlerden 234 adetinin 14/06/2016 tarih A.46 nolu sevk irsaliyesi ile dikimi yapılarak davacıya teslim edildiğini, 386 adet ürünün ise dikimi yapılmadan müvekkilinden iade alındığını, davacıdan makine almadığını, müvekkilin davacıdan 1 adet … Marka … makinası teslim aldığını daha sonra da bu makinanın davacı firma yetkililerince iade alındığını, müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece asıl ve ıslahla açılan davanın kısmen kabulüne, 11.640,08 TL’nin 09/09/2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi gereğince %10,50 oranında değişen oranlarda ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğundan görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, müvekkilinin tacir olmayıp esnaf işletmesi için öngörülen gelir sınırını aşmadığını, esnaf işletmesi sahibi olduğunu, davanın ticari dava olmadığını, ıslah dilekçesinde belirtilen talep azaltımı feragat niteliğinde olmasına rağmen, mahkemece ıslah şeklinde değerlendirilerek vazgeçilen kısım yönünden davanın reddine ve müvekkili lehine yargılama giderleri ile vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, müvekkilinin teslim ettiği ürünler yönünden sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, 234 ürünün teslim edildiğini, 386 ürünün ise henüz dikilmeden müvekkilinden teslim alındığını, buna ilişkin belgelerin sunulduğunu, mahkemece tanıklar dinlenmeden karar verildiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu maddede sayılan dava ve işlerin asliye ticaret mahkemelerince incelenerek karara bağlanacağı hükme bağlanmıştır. Taraflar arasındaki dava eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı ticaret şirketi tacir ise de, davalının tacir olduğuna ilişkin dosya kapsamında bir delil bulunmamaktadır. Davalı da esnaf işletmesi sınırlarında gelire sahip olduğunu, tacir olmadığını savunarak, davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiğini belirtmiştir. Davanın eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminata ilişkin olduğu, davacı tacir ise de davalının tacir olduğuna dair dosya kapsamında delil bulunmadığı, davanın TTK’nın 4. maddesinde sayılan dava ve işlerden olmadığı anlaşılmaktadır. Eser sözleşmelerinden kaynaklanan dava ve işlere asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılacağına dair özel bir düzenleme de bulunmamaktadır. Bu durumda, mahkemece öncelikle davalının tacir olup olmadığı, esnaf işletmesi sınırlarında kalıp kalmadığı hususunda gerekli araştırma yapılıp, görevli mahkeme belirlendikten sonra görev hususunda bir karar verilmesi gerekirken, bu konu üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde esas yönünden karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6.bendi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme yapılıp sonucuna uygun karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE, 2-İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/10/2020 tarih ve 2016/928 esas, 2020/421 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.18/05/2021