Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/1120 E. 2021/1704 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1120
KARAR NO: 2021/1704
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/01/2019
NUMARASI: 2014/371 Esas, 2019/36 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
BİRLEŞEN İSTANBUL 18 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2012/286 ESAS,
2013/8 KARAR SAYILI DOSYASINDA;
DAVANIN KONUSU: Alacak
BİRLEŞEN İSTANBUL 50. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2013/40 ESAS,
2013/180 KARAR SAYILI DAVA DOSYASINDA;
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 22/09/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl ve birleşen davalar, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, asıl davada; sözleşmenin haksız feshinden kaynaklı zarar bedeli , birleşen 2012/286 Esas sayılı davada; hak ediş bedelinden yapılan nakit teminat kesintisi ile teminat çekinin iadesi, birleşen 2013/40 Esas sayılı davada ise sözleşmeye aykırılık nedeniyle uğranılan zararlar ile kurumlara yapılan ödemelerin tahsili talep edilmiş, mahkemece asıl davada; davanın reddine, birleşen 2012/286 Esas sayılı davada; davanın kısmen kabulüne ve birleşen 2013/40 Esas sayılı davada; dosyanın tefrikine dair verilen karara karşı asıl ve birleşen 2012/286 Esas sayılı davada davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Asıl ve birleşen 2012/286 Esas sayılı davada davacı taşeron şirket tarafından İstanbul 42. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/261 Esas sayılı dosyasına verilen 16/11/2012 tarihli dilekçe ile, taraflar arasında “… Şantiyesi Kaba İnşaat İşleri Sözleşmesi” başlığı altında 30/07/2012 tarihli bir sözleşme imzalandığını, bu sözleşme ile yüklenici davalının Kartal İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parseldeki … Projesi kapsamındaki kaba inşaat işlerinin müvekkili şirket tarafından sözleşmeye uygun bir şekilde yapılmasının kararlaştırıldığını, sözleşmenin 36.1 maddesinde, sözleşme ekinde yer alan genel idari şartname, teknik şartname, proje, keşif özeti, birim fiyat tariflerinin iş bu sözleşmenin ayrılmaz parçaları olduğunun, buna göre sözleşmenin ayrılmaz parçası olan kaba yapı işleri birim fiyat tarifeleri beton işleri bölümüne göre hazır beton satın alınması, pompa ucunda ve trasmikkserde temini işinin davalıya ait olduğunun düzenlendiğini, müvekkilinin, davalının ediminde olan iş sahasında hazır edilecek betonu kullanmak sureti ile yükümlendiği işi yapabileceğinden, hazır betonun tesliminin gecikmesinin dolayı müvekkilinin de işin yapımını ve teslimini geciktirdiğini, davalı tarafça zamanında ve yeterli beton temin edilememesinden dolayı 20 günlük iş gecikmesi yaşandığını, bu gecikme nedeni ile hem iş programının aksadığını, hem de müvekkilinin maliyetlerinin arttığını, bu zararın davalının sorumluluğunda olduğunu, aynı zamanda inşaat demirinin temini işinin de davalının yükümlülüğünde iken inşaat demiri temininden yaşanan geikme nedeniyle müvekkilinin işçilerinin çalışamadığını, bu nedenle müvekkilinin iş programında 10 günlük gecikme yaşandığını, taraflarca akdedilmiş bulunan genel idari şartname’sinin 3.1 maddesi gereğince ” hafta sonu çalışma izni yüklenici tarafından alınacaktır” hükmüne rağmen, hafta sonu çalışma izninin iş sahibi davalı adına düzenlenecek belge ile alınabilecek bir izin olduğunu, taşeron müvekkilinin sorumluluğunun ilgili makamdan işlerin takibi ile sınırlı olduğunu, bu işlemlerin takibi için davalı tarafından müvekkili şirkete yetkili olduğunu gösterir bir vekaletname çıkartılıp verilmesi gerektiğini, davalı tarafından bu yetkileri kapsar vekaletnamenin müvekkiline verilmediğini, davalının yükümlülüğünde bulunan bu sorumluluğun yerine getirilmemesinden dolayı müvekkilinin iş programında 4-5 günlük gecikme yaşandığını, sözleşmenin ayrılmaz parçası olan genel şartnamenin elektrik ve su kullanımı başlıklı 5.maddesinde inşaat alanında gerekli şantiye elektriğinin davalı tarafından sağlanacağının düzenlendiğini,inşaat sahasında müvekkili tarafından bulundurulan kule vinç için gerekli olan elekrik enerjisinin doğru ekipmen ve güç tesisatı ile sağlanması gerekir iken davalı tarafından sağlanamadığından kule vinçin elektrik ve elektronik aksamının arızalanıp bozulduğunu, bu nedenle müvekkilinin iş programında 8 günlük gecikme yaşandığını, açıklanan nedenlerle davalının sözleşmesel yükümlülüklerinin zamanında tam ve yeterli şekilde yerine getirilememesi sonucunda müvekkilinin iş programında toplam 43 günlük iş programı aksaması meydana geldiğini, bu nedenle; genel giderler olarak yemek, SSK ödemesi, barınma ve kamp vs giderleri için 42.240,00TL, genel yönetim giderleri olarak yemek, SSK ödemesi, barınma ve kamp giderleri vs giderleri için 10.363,00 TL, çalışan demircilerin yevmiyeleri için 3.600,00TL ve çalışan demirci işçilerin yevmiyeri için 3.200,00TL olmak üzere toplam 59.403,00TL maliyet artışı olduğunu, müvekkilinin davalıdan toplam 59.403,00TL zarar alacağının bulunduğunu ileri sürerek toplam 59.403,00 TL’nin 23/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek reeskot ticari gecikme faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl ve birleşen 2012/286 Esas sayılı davada davalı vekili, davacının sözleşmeye konu işi, daha önce taşeron olarak hizmet veren … Ltd. Şti’nden devir aldığını, bu nedenle şantiye sahasında bu aşamaya kadar yapılan işlerin tamamının davacı tarafından yapılmadığını, sözleşme gereğince işin bitim süresinin 112 gün, işin bitim tarihinin 19/11/2012 olarak belirlendiğini, davacının sözleşmeye konu işi kararlaştırılan sürede tamamlayamadığını, davacının toplam 120 günlük gecikmesinin söz konusu olduğunu, davacı tarafından iş sahasına yeterli ekipman getirilmediği için işin sözleşmeyle planlanan şekilde ilerleyemediğini, davacıya bağlı olarak iş yapan demir ve kalıpçı alt yüklenicilerinin ücretlerini alamamaları nedeniyle çalışmalarını durdurduklarını, bunun üzerine müvekkili şirketin davacı şirkete ihtarname keşide etmek zorunda kaldığını, davacı yanın beton ve demir tedarikinde aksamalar olduğu iddiasının doğru olmadığını, pazar gününe ait çalışma saatlerinin Çevre Müdürlüğü’nün ve İlçe Belediyesi’nin belirlediği saatler olduğunu, kule vincinin temini ve çalıştırılmasının sorumluluğunun davacıda bulunduğunu, müvekkili şirketin sözleşmeye aykırı bir tutum ve davranışının söz konusu olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Yargılama sırasında İstanbul 42. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kapatılması nedeniyle dava dosyası İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne devredilerek 2014/371 Esasına kaydedilmiştir. Asıl davada davacı taşeron şirket vekili İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/286 Esas sayılı dosyasına verdiği 24/12/2012 tarihli dilekçe ile, taraflar arasında aktedilen 30/07/2012 tarihli … Şantiyesi Kaba İnşaat Sözleşmesi’ nin ” teminatlar” başlıklı 9.maddesi gereğince davalı yüklenici tarafından, müvekkilinin 1, 2 ve 3 nolu hak edişlerinden %10 oranında 40.140,62 TL ‘lik nakit teminat kesintisi yapıldığını, ayrıca müvekkili tarafından sözleşme gereğince 80.000,00 TL’ lik teminat çekinin düzenlenerek davalıya teslim edildiğini, gayri nakdi teminat olarak çekin davalının uhdesinde olduğunu, davalının sözleşme gereğince yüklenmiş olduğu edimlerini zamanında ve tam olarak yerine getirmediğini, hazır beton ve inşaat demirinin temininin davalıya ait olduğunu, ancak bu edimlerini yerine getirmekte geciktiğini, yine elektrik temini davalının sorumluluğunda iken yerine getirilmediğinden kula vincinin arızalandığnı, gönderilen ihtarnamelerle davalının temerrüde düştüğünü, tüm yazılı ve sözlü ihtarlarına rağmen müvekkilinin 117.003,98TL’lik faturalardan kaynaklanan cari hesap alacağının davalı tarafından ödenmediğini, sözleşmenin 6- hakdeşiler bölümü gereğince müvekkili tarafından yapılan iş nedeniyle hak edişler düzenlendiğini, en son 4 nolu hakdeşin düzenlendiğini, taraflarca mutabık kalındığını, 4 nolu hak ediş bedeli olan 82.514,69TL’nin davalı tarafça ödenmediğini, bu alacağın tahsili için İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, taraflarca mutabık kalınan 4 nolu hak edişten sonra müvekkili tarafından işe devam edildiğini, davalı tarafından gönderilen 04/12/2012 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini, 4 nolu hakedişten sonra müvekkili tarafından yapılan işlerin tespiti için Kartal 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/205 Esas sayılı dosyasından mahallinde tespit yaptırıldığını, henüz rapor tanzim edilmediğini ileri sürerek nakit teminat kesintisi olarak müvekkilinden kesilen 40.140,62 TL alacağın dava tarihinden itibaren ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek müvekkiline ödenmesine ve teminat olarak davalıya teslim edilen 80.000,00 TL’lik gayri nakdi teminat çekinin taraflarına iadesine, 4 nolu hak edişten sonra müvekkili tarafından yapılan imalatların bedeli belirsiz olduğundan ve yargılama aşamasında tespit edileceğinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reoskont faizi ile bilikte davalıdan tahsiline ve davalının kusuru ve temerrüdü nedeniyle sözleşme feshedildiğinden müvekkilinin uğradığı zararların nevi ve miktarı yargılama aşamasında tespit edilebileceğinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reoskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, mahkemece 25/01/2013 tarih, 2013/8 Karar sayılı karar ile aralarındaki bağlantı nedeniyle dosyanın İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/371 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Asıl ve birleşen 2012/286 Esas sayılı davada davalı yüklenici şirket vekili İstanbul 50. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verdiği 14/02/2013 tarihli dilekçesi ile, taraflar arasında müvekkilinin yüklendiği İstanbul İli, Kartal İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel üzerine bina yapma işinin kaba inşaat işlerinin davalı tarafça yapılması konusunda “… Şantiyesi Kaba İnşaat İşleri Sözleşmesi” başlığı altında 30/07/2012 tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşmede işin süresinin 112 gün olarak belirlendiğini, ancak davalının üstlendiği işi sözleşme gereğince bitirmesi gereken 19/11/2012 tarihine kadar bitiremediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini, sözleşmenin feshedilmesinden sonra davalı tarafça eksik bırakılan işlerin başka taşeronlara yaptırılmak zorunda kalındığını, müvekkilinin yeni taşeronlarla ödediği bedeller nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak şartıyla davalının sözleşmeye aykırı uygulamaları sebebiyle doğan zararlarının, davalıya sözleşme gereği uygulanan cezalar ve sözleşmenin haklı feshi sebebiyle müvekkilinin uğradığı zararlar ile müvekkili tarafından davalı adına çeşitli kurumlara yapılan ödemeler toplamından şimdilik 340.026,66TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İstanbul 50.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/40 Esasına kaydedilen dosyadan mahkemece 25/06/2013 tarih, 2013/180 Karar sayılı karar ile aralarındaki bağlantı nedeniyle dosyanın İstanbul 42. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/261 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Ana dosya olan İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/371 Esas sayılı dosyasından mahkemece, 26/06/2015 tarihli bilirkişi kök rapor ile 22/02/2017 ve 19/09/2018 tarih tarihli ek raporlar hükme esas alınmak suretiyle 24/01/2019 tarih, 2019/36 Karar sayılı karar ile, asıl davada; davacı taşeronun sözleşme hükümleri çerçevesinde, yükümlülüklerini süresinde yerine getirmekle mükellef olduğundan, davalı yüklenicinin sözleşmenin uzatılması isteğini kabul etmeme hakkının olduğu, sözleşmenin davalı yüklenici tarafından feshedildiği 30/11/2012 tarihi itibariyle dahi işin bitirilme noktasına getirilemediği, davacı taşeronun sözleşmede belirlenen 800.899,53 +KDV tutarındaki iş bedelinden ancak 494.640,42 TL’lik kısmına tekabül eden işi yaptığı, sözleşmenin teslim süresi üzerinden 11 gün geçtikten sonra yapılan tespite göre işin yaklaşık %60′ ının tamamlanabildiğinin tespit edildiği, bu durumda davacı taşeronun imalat borcunu zamanında ifa etmeyerek temerrüde düştüğü, davacı yanın gecikmenin davalı yükleniciden kaynaklandığı yönündeki iddiasını ispatlayamadığı ve sözleşmenin davalı yüklenici tarafından haklı nedenle feshedildiği gerekçesiyle davacı taşeronun asıl davada gecikmelerden ve arızalardan kaynaklanan maliyet farkı bedelini talep edemeyeceği sonucuna varılarak asıl davanın reddine karar verilmiştir. Birleşen İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/286 Esas sayılı davada, davacının sözleşmenin sona erme tarihine kadar yapmış olduğu işlerin bedelini davalıdan talep edebileceği, davacının 4 numaralı hak edişin düzenlenmesinden sonra sözleşmenin feshedilmesine kadar gerçekleştirmiş olduğu imalatlara ilişkin 139.038,08 TL’lik fatura düzenlediği, bu faturanın davalı tarafın ticari defterlerine de kaydedildiği, fatura bedeline herhangi bir itirazın olmadığı, davacının kayıtlarında davalıdan 4 nolu hakedişten sonraki işlerin fatura edilmesinden kaynaklı 279.421,38TL tutarında alacağın mevcut olduğu, bu alacağın davalı kayıtlarında da yer aldığı, ancak davalı tarafından davacıya tanzim edilen 626.472,91TL tutarındaki faturanın 279.421,38TL’lik davacı alacağından düşülmesinden sonra davalının kendi kayıtlarında 347.051,53TL alacaklı gözüktüğü, bu durumda davacının 4. hak edişten sonra fesih tarihine kadar yaptığı imalatlara ilişkin bedelin hem davacının hem davalının kayıtlarında 279.421,38 TL olarak yer aldığından davacının bu bedeli davalıdan talep edebileceği, bu bedel yönünden davacının davalıyı dava tarihinden itibaren temerrüde düşürdüğü, sözleşme kapsamında davacı taşeron tarafından davalı yükleniciye verilen teminat çekinin davacıya iade edilmediği, çek bedelinin davacı taşeron tarafından icra dosyasına 11/03/2014 tarihinde 117.100,00 TL ve 15/09/2014 tarihinde 19.606,15 TL olarak ödendiği, bu nedenle davacı taşeronun bu bedeli davalı yükleniciden talep edebileceği belirtilerek, teminat çek bedeli olan 136.706,00 TL’nin 117.100,00 TL’sine 11/03/2014, 19.606,15 TL’sine 15/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, birleşen İstanbul 50.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/40 Esas sayılı davada, davacı yüklenici şirket tarafından dava takip edilmediğinden, HMK’ nın 150. Maddesi uyarınca yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına, dosyanın yasal süresi içerisinde yenilenmesi durumunda bu dosyadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilerek yeni esas üzerinden yargılamaya devam olunmasına, dosyanın yasal süre içerisinde yenilenmemesi durumunda bu dosya üzerinden ek karar yazılarak açılmamış sayılmasına karar verileceği yönünde hüküm tesis edilmiştir. Asıl ve birleşen 2012/286 Esas sayılı davada davalı yüklenici vekili istinaf dilekçesiyle, birleşen 2012/286 Esas sayılı dava yönünden, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, dava konusu kaba inşaat sözleşmesinin 2012 yılında feshedilmiş olup 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının taleplerinden, belirsiz alacak olarak ileri sürülen talebinin sadece: birleşen İstanbul 18. A.T.M 2012/286 Esas sayılı dosyasında, “4 nolu hakedişten sonra yapılan imalatlar açısından belirsizlik bulunduğu ileri sürülerek 1.000 TL üzerinden açılan” talebi olduğunu, davacının bu talebinin, yine davacı tarafından açılan Kartal 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/205 D.İş sayılı dosyasından alınan tespit raporuyla 118.508,12 TL olarak tespit edildiğini, böylelikle belirli hale geldiğini, bu tespitin üzerinden de 5 yıl geçtiği göz önünde bulundurulduğunda 113.191.58 TL için de zamanaşımı süresinin çoktan geçmiş olduğunu, diğer taleplerin ise zaten zamanaşımına uğradığını, davacının, birleşen İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında iadesini talep ettiği teminat çekine ilişkin talebini istirdat (136.706,15 TL) talebi olarak ıslah ettiğini ancak davacının bu talebinin hukuken kabul edilmesinin mümkün olmadığını, zira dosya kapsamıyla sabit olduğu üzere teminat için verilen çekin davacıya iade edildiğini, dolayısıyla davacının, iadesini talep ettiği çekle ilgili talebinin konusuz kaldığını, kabul etmemekle birlikte, daha sonra verilen ve müvekkili şirket tarafından icra kanalıyla tahsil edilen 80.000,00 TL tutarındaki çek bedelinin davacının alacağına ilave edilmesinin hatalı olduğunu, her iki çekin birbirinden farklı olduğunu, davacının da konusu farklı olan talebini bu şekilde ıslah etmesinin mümkün olmadığını, ancak her halükarda davacının 8 sene sonra ileri sürdüğü bu talebi için de zamanaşımı süresinin dolduğunu, müvekkili şirketin yönetiminin şu an TMSF de olduğunu, şirketin hukuki durumundan kaynaklı olarak 690 sayılı KHK’nın 73. Maddesinin 6. bendine göre TMSF’ye devredilen şirketlerin harçtan muaf olduğunu belirterek usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dairemizin 12/07/2019 tarih, 2019/1153 Esas ve 2019/920 Karar sayılı kararı ile, davalı … İnşaat A.Ş. vekilince verilen istinaf dilekçesinin, davacı … Ltd. Şti vekili Av. …’e tebliği için dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiş, mahkemece usuli eksiklik giderildikten sonra dosya yeniden Dairemize gönderilmiş, akabinde de Dairemizin 16/02/2021 tarih, 2019/1549 Esas, 2021/312 Karar sayılı kararı ile, 690 Sayılı KHK’nın 73/6. Maddesinde “Kayyımlık görevi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yürütülen şirketler, açtıkları davalarda harçtan muaftır.” hükmü düzenlenmiş olup, buna göre kayyımlık görevi TMSF’ye devredilen şirketlerin açtıkları davalarda harçtan muaf olsalar da kendilerine karşı açılan davalar yönünden harçlardan muaf olduklarına ilişkin bir hukuki düzenleme bulunmadığı, dosya kapsamına göre, Dairemiz’ce yapılan istinaf incelemesi sırasında yerel mahkemece davalı taraf adına çıkarılan 13/05/2019 tarihli muhtırada nispi karar harcı olarak yatırılması gereken miktarın 7.106,42 TL yerine sehven 7.106,25 TL olarak hatalı yazıldığı anlaşıldığından muhtıranın usulsüz olduğu, bu durumda, yerel mahkemece 7.106,42 TL istinaf karar harcı ile 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcının tamamlanması için birleşen 2012/286 Esas sayılı davada davalı şirket vekili adına HMK’nın 344. maddesi gereğince usulüne uygun muhtıra tebliğ edilip, yatırılması halinde harç makbuzunun eklenmesi, aksi halde usuli işlemler tamamlanarak birlikte gönderilmesi için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir. Uyuşmazlık, TBK’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Asıl ve birleşen 2012/286 Esas sayılı davada davacı şirket taşeron, davalı şirket ise yüklenicidir. Taraflar arasında davalının yapımını yüklendiği İstanbul İli, Kartal İlçesi, … Mahallesi … ada, … parsel üzerine inşa edilecek binanın kaba inşaat işlerinin davacı taşeron tarafından yapılması konusunda “… Şantiyesi Kaba İnşaat İşleri Sözleşmesi” başlığı altında 30/07/2012 tarihli sözleşme imzalanmıştır. Sözleşmenin 3.1 maddesinde, işin süresi 112 takvim günü, işin bitim tarihi 19/11/2012 olarak düzenlenmiş, sözleşmenin 4.1 maddesinde, sözleşme konusu işin bedeli, ekli keşif özeti doğrultusunda 800.991,53 TL + KDV olarak belirlenmiştir. 3.5. maddede, sürenin uzatılmasını icap ettiren hadiselerin vukuunda yüklenicinin, bu hadiselerin vukuu tarihinden itibaren en geç 5 (beş) gün içinde iş sahibine müracaat ederek, bu hadiselerin tafsilat ve neticelerini, iş süresinin ne kadar uzatılmasının icap ettiğini yazı ile bildirmesinin şart olduğu, iş sahibinin yüklenici tarafından yapılan yazılı süre uzatım talebini kabul etmeme hakkının saklı olduğu, bu durumda yüklenicinin, işi sözleşme hükümleri çerçevesinde süresinde yerine getirmekle mükellef olduğu kararlaştırılmıştır. Dosya kapsamından, taraflar arasında sözleşmenin varlığına, içeriğine, bedeline ve işin %85 oranında tamamlandığı seviyede sözleşmenin davalı yüklenici tarafından feshedildiğine ve eksik kalan işlerin davalı yüklenici tarafından başka taşeronlara yaptırıldığı konusunda bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır. Asıl ve birleşen davalarda uyuşmazlık; sözleşmenin yüklenici tarafından haklı olarak feshedilip edilmediği noktasında toplanmaktadır. Asıl ve birleşen 2012/286 Esas sayılı davada davalı yüklenici şirket tarafından davacı taşeron şirket hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından, … Bankasına ait 23/01/2013 tarih, … seri nolu 80.000,00 TL bedelli çeke istinaden toplam 88.734,47 TL alacağın tahsili için 29/01/2013 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus takip yapılmış, olup, bu alacak birleşen 2021/286 Esas sayılı davanın konularından birini oluşturmaktadır. Mahkemece takibe konu çekin hangi ilişkiden kaynaklı olarak verildiğine dair beyanda bulunmak üzere taraf vekillerine süre verilmiş, davalı vekili 23/02/2018 tarihli dilekçesi ile, takip konusu çekin davacı taşeron şirkete 17/08/2012 tarihinde 60.000,00 TL, 17/08/2012 tarilihnde 10.000,00TL ve 07/09/2012 tarihinde 15.000,00TL bedelli toplam 85.000,00 TL avans ödemelerinin karşılığı olan borçları nedeniyle alındığını, davacı tarafa toplam 85.000,00 TL ödendiği halde, davacı tarafça müvekkili şirkete düzenlenen ilk faturanın 24/09/2012 tarihli 100.000,00TL bedelli olduğunu ve bu fatura ödemesinin 25/09/2012 tarihinde 100.000,00TL olarak ödendiğini, çek bedelinin icra takibiyle 13/03/2014 tarihinde tahsil edildiğini, akabinde müvekkili şirkete intikal ettirildiğini, 18/04/2014 tarihinde 80.000,00TL olarak cari hesaba işlendiğini belirtmiş, davacı vekili aynı tarihli dilekçesi ile, taraflar arasında aktedilen 800.991,53TL bedelli sözleşmenin 9.1maddesinde %10 oranında kesin teminat öngörüldüğünü, bu sözleşme çerçevesince müvekkili tarafından önce …’a ait 80.000,00 TL bedelli çekin teminat olarak verildiğini, ancak çek üzerinde teminat ibaresi bulunduğundan çekin davalı yüklenici şirket tarafından kabul edilmediğini, bunun üzerine …’e ait takip konusu çekin teslim edildiğini, dolayısıyla takip dayanağı çekin teminat amaçlı verildiğini, çek bedelinin davalı tarafça Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyalından takibe konulduğunu, çek bedelinin 11/03/2014 tarihinde 117.100,00TL ve Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına 15/09/2014 tarihinde 19.606,15TL ödeme gerçekleştirildiğini bildirmiştir. Davalı tarafından çekin iade edildiğine yönelik olarak sunulan 10/08/2012 tarihli davacı tarafından imzalanarak davalı iş sahibi şirkete gönderilen yazı içeriğinde 30/07/2012 tarihinde imzalanan yapım sözleşmesine istinaden davalıya verilmiş olan … Florya Şubesi’ne … numaralı 80.000,00TL’lik teminat çekinin 60 gün içerisinde aynı tutarda 80.000,00 TL tutarında banka teminat mektubu ile değiştirileceğinin bildirildiği, bu belgede 80.000,00 TL tutarındaki teminat çekinin davacıya iade edildiğine yönelik davalının beyanını ve imzasını taşıyan herhangi bir ibarenin olmadığı görülmüştür. Dosyada mevcut Kartal 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/210 Değişik İş sayılı, tarafları tespiti isteyen … A.Ş.ve karşı taraf … Ltd. Şti olan, tespit dosyasında, inşaat mühendisi … ve mimar … tarafından hazırlanan 11/01/2013 tarihli bilirkişi tespit raporunda, mahallinde yapılan tespitler bölümünde; tespit tarihine kadar yapılan işlerin, binanın 2. bodrum kat, 1 .bodrum kat ve zemin katın betonarmesinin tamamlandığı, 17 normal kat olarak yükselecek yapının +25r30 kotundaki 7. normal kat tabiiye betonun dökülmüş olduğu, 1. normal katta binanın doğu ve güney yönlerindeki (2605×815)+(970×29,15) ölçülerindeki konut inşaatı alanı ile 2.normal kat seviyesinde binanın güney cephesindeki (900×1255) ölçülerindeki konut inşaat alanlarının yapılı olmadığı, binanın +5,00 kotu seviyesinde ve doğu cephesindeki betonarme parapet duvarın yapılmadığı, kule vincin kurulu olduğu C-D,3 -4f akslan arası tabiiye betonunun temelden itibaren 3 tahliyede (-3,50+0n00+5,D0 kotlarında) dökülmemiş olduğu, yapının muhtelif bölümlerinde beton dökümü esnasında yeterli vibratör kullanılmamasından kaynaklanan çeşitli hataların gözlemlenmiş olduğu, inşaat mahalline tespit için 16/12/2012 günü ikinci kez gidildiğinde, zemin kat market kısmındaki kalıp iskelelerinin sökülmekte olduğunun görüldüğü ifade edilmiştir. Yine Kartal 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/205 Değişik İş sayılı, tarafları, delil tespiti isteyen … Ltd. Şti ve karşı taraf … A.Ş. olan tespit dosyasında inşaat Mühendisi … tarafından hazırlanan 30/01/2013 tarihli bilirkişi tespit raporunda; tespite konu İstanbul İli, Kartal İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı yerde, A, B ve C Bloktan oluşan ve halen kaba inşaatı devam etmekte olan gayrimenkulle ilgili olarak taraflar arasında sözleşme yapıldığı, sözleşme gereği dosyasında bulunan 4 nolu hakedişten sonra yapılan işlerin; A Blok, bodrum kat kalıp işçiliği, A Blok, bodrum kat demir işçiliği, A Blok, bodrum kat beton işçiliği, B Blok, zemin kat kalıp işçiliği, B Blok, zemin kat demir işçiliği, B Blok, zemin kat beton işçiliği, B Blok, zemin kat üstü parapet beton, kalıp, demir işçiliği, B Blok, zemin kat üstü (A Bloğa bitişik) parapet demir, kal, beton işçiliği, C Blok, zemin kat üstü parapet demir, beton, kalıp işçiliği, betonarme istinat duvarı kalıp, demir, beton işçiliği, olup, kule vincin de inşaat mahallinde olduğunun tespit edildiği, tespiti yapılan bu işlerin sözleşme fiyatlarıyla toplam 118.508,12 TL olduğu belirtilmiştir. Mahkemece dosya üzerinden yaptırılan inceleme sonucu hukukçu Prof. Dr. …, Prof. Dr. … ile mali müşavir … tarafından hazırlanan 26/06/2015 tarihli bilirkişi kurul kök raporu ile 08/12/2016 ve 22/02/2017 tarihli ek raporlarda; davacı taşeron tarafından 4 nolu hakedişe kadar yapılan toplam imalat bedelinin 381.448,84 TL, 4 nolu hakedişten sonra yapılan imalat bedelinin 113,508,12 TL olmak üzere davacı taşeronun yaptığı imalat toplam bedelinin 499.956,96 TL olduğu,19 günlük kule vinç operatörünün kira bedeli olan 9,183,46 TL’nin mahsubu sonucu davacı taşeronun talep edebileceği bedelin 494.640,42TL olarak hesaplandığı, taraflar arasında aktedilen 30/07/2012 tarihli sözleşmenin 3.1 maddesinde, işin süresinin, 112 takvim günü, işin bitim tarihinin 19/11/2012 olarak kesin belirlendiği, yüklenicinin, işin bitim tarihinden en az işin süresi kadar bir süre önce, iş sahasına giderek işyerini teslim almak ve işyeri teslim belgesini imzalamak zorunda olduğu, süresinde işyerini teslim almaması, işyeri teslim belgesini imzalamamasının tüm sorumluluğunun yükleniciye alt olduğu, sürelerin hesabında, işin bitim tarihi ve bitim tarihinden öne doğru işin yapımı için sözleşmede kararlaştırılan sürenin esas alınacağı, yüklenicinin, sözleşme kapsamındaki işleri iş programına uygun olarak belirtilen tarihe kadar kusursuz ve noksansız şekilde tamamlamak ve işler vaziyette iş sahibine teslim etmek zorunda olduğu, sözleşmenin 3.5 maddesinde, sürenin uzatılmasını icap ettiren hadiselerin vukuunda yüklenicinin, bu hadiselerin vukuu tarihinden itibaren en geç 5 gün içinde iş sahibine müracaat ederek, bu hadiselerin tafsilat ve neticelerini, iş süresinin ne kadar uzatılmasının icap ettiğini yazı ile bildirmesinin şart olduğu, iş sahibinin yüklenici tarafından yapılan yazılı süre uzatım talebini kabul etmeme hakkının saklı olduğu, bu durumda yüklenicinin, işi sözleşme hükümleri çerçevesinde süresinde yerine getirmekle mükellef olduğu, sözleşmenin 4.1 maddesinde, sözleşme konusu işin bedelinin ekli keşif özeti doğrultusunda 800.991,53 TL + KDV olarak belirlendiği, birleşen 2013/40 Esas sayılı davada davacı yüklenicinin davalı taşerondan sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle sözleşmenin feshinden kaynaklı zarar bedeli ile taşeron hesabına kurumlara yaptığı ödemeler toplamı olarak 340.026,66 TL talep ettiği, taşeron şirketin tanzim ettiği faturanın her iki taraf kayıtlarında mevcut olduğu, yüklenici şirketin yaptığı 415.789,66 TL çek, nakit ve SGK’ya yapılan ödemelerin her iki şirket kayıtlarında bulunduğu, yüklenici şirketin tanzim ettiği fatura ve dekontlardan taşeron firmasında olmayanların toplam bedelinin 626.472,91 TL olduğu, SGK’ ya yapılan ödemeler ve hizmet faturaları ile Damga Vergisi dekontları toplamının 49.449.15 TL, yüklenici şirket tarafından işlerin tamamlanmadığına ilişkin tanzim edilen fatura içerikleri ve tutarları toplamının 575.523,76 TL, Kabahatler Kanunu’na göre pazar günleri döküm yapılması nedeniyle kesilen ceza miktarının 7.500,00 TL olduğu, mali açıdan taşeron kayıtlarında 31/12/2013 tarihi itibariyle yükleniciden olan alacağının 279.421,38 TL olarak hesaplandığı, yüklenici kayıtlarında ise, taşerondan 347.051,53 TL alacağının bulunduğu, birleşen 2013/40 Esas sayılı davada; yüklenici şirketin alacağının 166.330,66 TL olarak hesaplandığı, hakediş teslim etmeme cezasının 3.000 TL + KDV olmak üzere 3.540,00 TL, temizliğinin yapılmaması sebebiyle yapılan harcama tutarının 7. 800,00 TL + KDV= 9.204,00 TL, işin süresinde tamamlanmaması sebebiyle ödenmek zorunda kalınan alçı hidrolik beton kırıcı kirasının 42.304,00 TL, “işin süresinde tamamlanmaması sebebiyle ödenmek zorunda kalınan kule vinç kiralama bedeli” açıklamalı 85954 nolu fatura bedelinin 173.696.00 TL olduğu, dosya içeriğine göre yüklenicinin, kesin vade olarak belirlenen 19/11/2012 tarihinde işi bitirip iş sahibine teslim edemediğinin anlaşıldığı, hatta teslim süresinin gelmesinden 45-50 gün önce, iş sahibinin kendisini yazılı olarak uyarmasına ve işi zamanında bitirmek için lüzumlu tedbirleri almasını talep etmiş olmasına rağmen zamanında ifayı gerçekleştiremediği, her ne kadar taşeron, işin devamı esnasında iş sahibinden kaynaklanan sebeplerle gecikmeler ortaya çıktığını iddia etmiş ise de, gönderdiği ihtarnamede “bu sebeple kendisine ilave süre verilmesi” talebinde bulunmadığı gibi, fesih yetkisinin kullanıldığı 30/11/2012 tarihi itibariyle dahi işi bitme noktasına getiremediği, dosya içerisinde yer alan veriler (yüklenicinin yaptırdığı tespitte yer alan veriler dahil) dikkate alındığında, toplamda en fazla 494.640,42 TL’ye tekabül eden iş yaptığı; sözleşme ile belirlenen bütün süre içerisinde 800.899,53 + KDV tutarında iş yapılması kararlaştırıldığı dikkate alındığında, sözleşme süresinin üzerinden 11 gün geçmiş bulunmasına rağmen işin yaklaşık %60’ının tamamlanabildiği, bu durumun taşeronun, imalat borcunu zamanında ifa edemediğini, kesin vade kararlaştırılmış bulunması sebebiyle borçlu temerrüdüne düştüğünü açıkça ortaya koyduğu, taşeronun iddia ettiği, gecikmenin iş sahibinden kaynaklandığı yönündeki iddianın doğruluğunu ispata yarayacak herhangi bir veriye rastlanılamadığı belirtilerek iş sahibinin sözleşmeyi haklı bir şekilde sona erdirdiği sonucuna ulaşıldığı yönünde mütalaa bildirilmiştir. Devamında; davacı taşeronun gecikmelerden ve arızalardan dolayı maliyet farkı bedeli olarak talep ettiği 59.403,00 TL’yi talep etmesinin mümkün olmadığı, zira her şeyden önce iddia edilen gecikmelerin yaşandığının, hukuken geçerli deliller aracılığı ile ispat edilemediği, bu iddianın ispat edilebilmesi için, söz konusu gecikmelerin gerçekleştiğini ortaya koyan iş sahibinin veya taraflar dışında üçüncü bir şahıstan sadır olmuş bir delile ihtiyaç olduğu, taşeronun iddia ettiği gecikmelere rağmen, teslim tarihi itibariyle işi belirli bir noktaya getirmiş bulunsa veya iş sahibinden bu hususları gerekçe göstererek ilave süre talep etmiş olsa ve özellikle de iddia ettiği süre içerisinde işi tamamlayabilecek durumda bulunduğunu hukuken geçerli deliller aracılığı ile ortaya koyabilmiş bulunsa idi, o durumda söz konusu maliyet farklarını talep etmesinin mümkün olabileceği, sözleşme konusu işin zamanında yapılamamasından taşeron şirketin sorumlu olduğu, açıkça imalat yükümlülüğünü zamanında ifa edememiş taşeronun aksi yöndeki iddiasının kabul edilemeyeceği, bu nedenlerle, işin gecikmesi dolayısıyla davacı taşeronun herhangi bir alacağının bulunmadığı, birleşen 2013/40 Esas sayılı davada talep edilen “yarım bırakılan iş dolayısıyla uğranılan zarar” yönünden; kural olarak iş sahibinin yarım bırakılan işi başkasına tamamlatma ve bu sebeple ortaya çıkan ek maliyet farkını yükleniciden talep etme hak ve yetkisine sahip olduğu, ancak bunun için “ek maliyet farkının ortaya çıktığı” hususunun hukuken kabul edilebilir deliller aracılığı ile ispat edilmesi gerektiği, ek maliyet farkının, söz konusu iş yüklenici tarafından yapılsaydı ona ödenmesi gerekecek miktar ile, işin fiilen başkasına yaptırılması neticesinde başka yükleniciye ödenmiş meblağ arasında fark çıkması ihtimalinde gündeme geleceği, îş sahibinin hatalı yapılan işlerin düzeltilmesi için başkalarına ödediği meblağın tamamını talep edebileceği, dosya içerisinden söz konusu meblağların teknik ve mali değerlendirmesine göre 166.330,66 TL olarak hesaplandığı, birleşen 2013/40 Esas sayılı davada dava konusu olan çekin, teminat amacıyla muhatabına verildiği, bu gibi durumlarda çekin “kambiyo senedi vasfına sahip olmayacağı”nın kabul edildiği, dolayısıyla çekin “teminat vasfı”nın ortadan kalktığı, söz konusu çekin teminat çeki olarak verildiği açık bulunduğundan icra takibine konu edilmesinin mümkün olamayacağı, bu nedenle yükleniciye iade edilmesinde iş sahibi açısından herhangi bir sakınca bulunmadığı belirtilmiştir. İstinafa konu dava dosyasından tefrik edilen ve aynı mahkemenin 2019/116 yeni Esasına kaydedilen eski 2013/40 Esas sayılı davada; mahkemece denetime elverişli 26/06/2015 tarihli bilirkişi kök rapor ile 22/02/2017 ve 19/09/2018 tarihli ek raporlar hükme esas alınmak suretiyle; taraflar arasında aktedilen 30/07/2012 tarihli sözleşmenin 3.1 maddesinde, işin süresi, 112 takvim günü, işin bitim tarihi 19/11/2012 olarak kararlaştırılmasına rağmen, işin sözleşmede kararlaştırılan sürede bitirilmemesi sebebiyle, sözleşmenin davacı yüklenici tarafından haklı nedenle feshedildiği kabul edilerek, raporlarda mali ve hukuki kabul edilen 31/08/2012 tarihli, 6.608,18 TL bedelli, sözleşme damga vergisi dekontu, 19/10/2012 tarihli, 768,73 TL bedelli, SGK prim açıklamalı fatura, 23/11/2012 tarihli, 1.500,00 TL bedelli, pazar günü beton dökümü nedeniyle Kabahatler Kanunu ihlalinden dolayı ödenen ceza dekontu, 25/12/2012 tarihli, 12.244,75 TL … Bankası’na yapılan ödeme dekontu, 25/12/2012 tarihili, 1.444,89 TL bedelli, SGK primi ödemesi açıklamalı fatura, 30/12/2012 tarihli, … nolu faturadan kaynaklı 28.674,00 TL, 16/01/2013 tarihli, 12.804,87 TL bedelli, … Bankası dekontu, 123.628,60 TL bedelli kaba inşaat sözleşmesinini yenilenmesi dolayısıyla ortaya çıkan fiyat farkı açıklamalı … nolu fatura, 16/01/2013 tarihli, 1.510,98 TL bedelli, SGK prim ödemesi açıklamalı …962 nolu fatura, 08/02/2013 tarihli, 6.298,64 TL bedelli, … Bankası dekontu, 08/02/2013 tarihli, 743,23 TL bedelli, SGK prim ödemesi açıklamalı … nolu fatura, 11/11/2013 tarihli 6.283,44 TL bedelli, SGK ödemesi, 741,44 TL bedelli, SGK hizmet faturasına istinaden davacı yüklenicinin davalıdan talep edebileceği alacak kalemleri toplamının 203.252,75 TL olduğu, cezai şartın, asıl sözleşmeye bağlı bir fer’i hak niteliği taşıdığı, sözleşmenin feshi halinde cezai şartın talep edilmesinin ise mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 203.251,73 TL’nin 20/01/2013 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Mahkeme kararına karşı davalı yüklenici şirket tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, Dairemizin 16/02/2021 tarih, 2019/1680 Esas , 2021/313 Karar sayılı kararı ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, davalı vekilince Dairemiz kararı temyiz edilmiş olup, dosya halen Yargıtay temyiz aşamasındadır. Asıl ve birleşen 2012/286 Esas sayılı davada, davacı taşeron şirket tarafından dosyaya 20/11/2018 tarihinde sunulan ıslah dilekçesiyle, asıl ve birleşen 2012/286 Esas sayılı davada davacı, birleşen 2012/286 Esas sayılı dava yönünden, dava konusu olan 80.000,00 TL bedelli teminat çek bedelini icra dosyasına 136.706,15 TL olarak ödemek zorunda kaldıklarını, bu nedenle 80.000,00 TL bedelli çekin taraflarına iade edilmesi taleplerini istirdat talebine dönüştürdüklerini, dava dilekçesinde nakit teminat kesintisi olarak müvekkilinden kesilen 40.140,62 TL alacak ile 3- 4 nolu hak edişten sonra müvekkili tarafından yapılan imalat bedeli olarak istenen 1.000,00 TL ve davalının kusuru ve temerrüdü nedeniyle sözleşme feshedildiğinden müvekkilinin uğradığı zararları için talep edilen 1.000,00 TL alacak toplamı olan 42.140,62 TL olarak talepte bulundukları dava değerini, çek için ödenen 136.706,15 TL dahil olmak üzere bilirkişi 2. ek raporunda doğrultusunda 416.127,53 TL olarak arttırdıklarını belirterek sonuç olarak birleşen davada 416.127,53 TL’nin TCMB kısa vadeli avans faizi üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, asıl ve birleşen 2012/286 Esas sayılı davada, davalı yüklenici şirket tarafından ibaz edilen 22/11/2018 tarihli dilekçe ile davacı tarafça yapılan ıslaha karşı zamanaşımı itirazında bulunulmuştur. Dosya kapsamında yapılan incelemede, asıl ve birleşen davada, davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunulmadığı tespit edilmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, mahkemece tefrik edilen diğer dosyada olduğu gibi, karar vermeye yeterli ve denetime elverişli 26/06/2015 tarihli bilirkişi kök rapor ile 22/02/2017 ve 19/09/2018 tarihli ek raporlar hükme esas alınmak suretiyle, taraflar arasında aktedilen 30/07/2012 tarihli sözleşmenin 3.1 maddesinde, işin süresi, 112 takvim günü, işin bitim tarihi 19/11/2012 olarak kararlaştırılmasına rağmen, işin sözleşmede kararlaştırılan sürede bitirilmemesi sebebiyle, sözleşmenin davalı yüklenici tarafından haklı nedenle feshedildiği kabul edilerek, tarafların karşılıklı taleplerinin bu olgu dikkate alınarak değerlendirilmesi sonucu asıl davada; davacı taşeronun gecikmelerden ve arızalardan dolayı oluşan maliyet farkı bedelini talep etmesinin mümkün olmadığı, birleşen davada, davacının 4 nolu hakkedişten sonra fesih tarihine kadar yaptığı imalat bedelini davalıdan talep edebileceği ve davacı taşeron tarafından sözleşme kapsamında davalıya verilen teminat çek bedelinin davalı yükleniciden talep edilebileceği, ancak davacının sözleşmenin feshinden kaynaklı zararını talep edemeyeceği yönündeki tespitleri isabetli olmuştur. Ancak mahkemece, davalı yüklenici yanın ıslah dilekçesine karşı yaptığı zamanaşımı itirazı hatalı değerlendirilmek suretiyle, davacı tarafın ıslah dilekçesinde talep ettiği miktarlar üzerinden hüküm tesisi hatalı olmuştur. Şöyle ki; davanın kısmi dava olarak açıldığının kabulü zorunlu olup, dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 126/4 ile 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren TBK 147/6 maddesi hükümlerine göre eser sözleşmesinden doğan alacak davaları 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, BK’nın 128, TBK’nın 149. maddesi hükümleri gereğince zamanaşımı alacağın muaccel olması ile işlemeye başlayacaktır. Alacağın muaccel-istenebilir olduğu tarih de sözleşmenin feshi iradesinin diğer tarafa ulaştığı tarih olup somut olayda; en geç birleşen davanın açıldığı 24/12/2012 tarihi ile icra takibinin yapıldığı 29/01/2013 tarihidir. Kısmi dava açılması halinde zamanaşımı, dava edilen alacak yönünden kesinleşeceğinden açılan kısmi davanın fazlaya ilişkin hak yönünden zamanaşımını kesici etkisi bulunmamaktadır. ( bkz. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 02.11.2020 tarih, 2020/1166 Esas, 2020/2875 Karar sayılı kararı) Doktrin ve Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında da kabul edildiği üzere kısmi dava-takip halinde de zamanaşımı dava veya takip konusu edilen alacak için kesilecek, fazlası için işlemeye devam edecektir. ( bkz. Yargıtay 15 Hukuk Dairesi’nin 21.09.2020 tarih, 2020/1643 Esas, 2020/2512 Karar sayılı kararı) Az yukarıda da açıklandığı gibi davacının dava değerini arttırıp harcını yatırdığı tarih 20/11/2018’dir. Kısmi davanın açıldığı 24/12/2012 tarihi ile 29/01/2013 takip tarihi ve ıslah harcının yatırıldığı 20/11/2018 tarihine kadar 5 yıllık zamanaşımı süresi geçmiştir. Arttırılan bölüm ile ilgili olarak zamanaşımını durduran ve kesen nedenlerin varlığı somut olayda ileri sürülüp ispatlanmamıştır. O halde, birleşen davada; davalı yüklenici yanca süresi içerisinde ıslaha karşı zamanaşımı itirazında bulunulduğundan, mahkemece kabulüne karar verilen talepler yönünden dava dilekçesinde talep edilen miktarlar üzerinden hüküm tesis edilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu ıslah dilekçesindeki miktarlara hükmedilmesi isabetsiz olmuştur. Açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen 2012/286 Esas sayılı davada davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak asıl davanın reddine,birleşen İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/286 Esas sayılı davanın kısmen kabulüne dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/01/2019 tarih ve 2014/371 Esas, 2019/36 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Asıl davanın REDDİNE, 4-Birleşen davanın KISMEN KABULÜ ile, 40.140,62 TL nakit teminat kesintisinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, ıslah ile arttırılan kısmın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE, 80.000,00TL çek bedelinin 11/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, ıslah ile arttırılan kısmın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE, 1.000,00TL 4 nolu hak edişten sonraki iş bedeli alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reoskont faizi ile bilikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, ıslah ile arttırılan kısmın zaman aşımı nedeniyle REDDİNE, Fesih nedeniyle talep edilen zarar yönünden davanın REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN Asıl davada; 1-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 882,15 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 822,85 TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı tarafından yapılan 1.651,00 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/4. maddesi uyarınca 4.030,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE, Birleşen davada; 1-Alınması gereken 8.275,12 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan toplam 7.012,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.262,32 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yatırılan 7.012,80 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 3-Davacı tarafından yapılan 22,00 TL tebligat ve posta giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 6,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 15.458,36 TL nispi vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 29.099,08 TL nispi vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 6-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 2-Davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 52,30 TL posta gideri olmak üzere toplam 214,40 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 22/09/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.