Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/1099 E. 2021/1589 K. 14.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1099
KARAR NO: 2021/1589
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/06/2016
NUMARASI: 2014/600 Esas, 2016/411 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 14/09/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, davalının sahibi bulunduğu “…” adlı firma ile yüklenici olarak yapımını üstlendiği “…” kapsamındaki “…” adlı iş yerinin mekanik tesisat işlerini yapılması için, davacı müvekkili şirketten teklif istediğini, karşılıklı mutabakat sonucu taraflar arasında 14/02/2011 tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşme ile, davacı şirketin “5A sınıfı tarihi eser” kapsamındaki yapının tüm mekanik tesisat projesi hizmetleri olan, ısıtma, soğutma, havalandırma, klima, sıhhi tesisat, yangın tesisatı ve gerekli her türlü bina mekanik tesisatı ile ilgili araştırma ve çözümleri sağlayacağının, davalının da işin tam ve zamanında bitirilmesi için, davacıya “bina vazife planı , mimari konsept kesin ve 1/100, 1/150, 1/120 ölçekli uygulama projelerini ve altyapı ile ilgili bilgileri” sağlayacağının, yapılacak iş karşılığında iki taksit halinde 15.000,00TL ödeyeceğinin, bunun dışındaki danışmanlık hizmetlerinin, altyapı ile ilgili proje işleri ve resmi harçların, davalı tarafından ayrıca karşılanacağının ve sözleşmedeki standart bedele dahi olmayacağının kararlaştırıldığını, anlaşma üzerine davacı müvekkilinin üzerine düşen işi tamamladığını, ancak defalarca mimari proje değiştiği için mekanik tesisat projelerini de değiştirmek zorunda kaldığını, sözleşmeye göre işin başında peşin olarak ödenmesi gereken 7.500,00 TL’ nin davalı yanca ödenmediği gibi, ilk ödemenin ancak Nisan ayında 3.000,00TL olarak yapıldığını, davalı tarafça bakiye ödemeler konusundaki taahütlerin de yerine getirilmediğini, proje bittikten bir yıl sonra 2012 yılı başlarında müvekkiline parça parça 8.000,00TL ödeme yapıldığını, proje değişiklikleri nedeniyle doğan fark ile birlikte, davacının davalıdan toplam 23.800,00TL alacağı doğduğunu, bu alacağa ilişkin 23/03/2011 tarihli, 5.900,00TL bedelli ve 03/08/2011 tarihli, 17.900,00TL bedelli iki adet fatura düzenlendiğini, davalı tarafından kısmi ödemeler yapıldığını, ancak 12.800,00TL bakiye borcun ödenmediğini, 5.900,00 TL’ lik faturanın davalı tarafından iade edildiğini, davalı tarafından 5.900,00TL’ lik 26/01/2012 tarihli bir fatura ile davacıya ödenen TUS bedelinin geri istendiğini, davacının da bu faturayı 16/02/2012 tarihli ihtarname ile iade ettiğini, bunun üzerine davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla 12.800,00TL’ lik alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, ancak davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, öncelikle davanın zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre davacının ücretinin 15.000,00TL olduğunu, davalıya gönderilen teklifte de ücretin 15.000,00TL olarak belirlendiğini, dosyadaki diğer teklif dosyası metninin gerçek olmadığını, davacının sunduğu teklif mektubunu müvekkili davalıya yollanmadığını veya böyle bir teklifin davalı tarafından kabul edilmediğini, davacının davalıya yolladığı teklifin tarihi aynı olmamakla beraber işin ücretinin net 15.000,00TL olduğunu, KDV ve oda harçları hatta projelerin ozalit masrafı gibi her türlü masrafın bu ücrete dahil olmadığını, yine davacı şirke yetkilisi … tarafından müvekkili davalıya yollanan mail ekindeki 14/02/2011 tarihli Sözleşmenin (teklif dosyası ile aynı içerik ve toplam 15.000,00TL bedele sahip) imzalandığını, davacının iddia ettiğinin aksine projede değişiklikler yapılmasının davacıya ek ücret ödeneceği anlamına gelmediğini, sözleşme bedeli 15.000,00TL’ nin davacıya ödendiğini, bu nedenle müvekkili davacının davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, ozalit için yapılan harcamaların davacının sorumluluğunda olmasına rağmen müvekkili tarafından ödendiğini, davacının projede Tus olmamasına rağmen ayrıca Tus (teknik uygulama sorumlusu) için ücret isteyemeyeceğini , kaldı ki davacının yaptığı işte bir çok ayıp ve eksiklik olduğunu, davacının teslim usulüne de uymadığını, tam ve mükemmel bir proje teslim ettiği iddiasının da tamamen yanıltmaca olduğunu savunarak davanın reddi ile davacı aleyhinde kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, 26/11/2015 tarihli bilirkişi kurul raporu esas alınmak suretiyle; taraflar arasında … isimli iş yerinin mekanik tesisat uygulama projesinin davacı tarafça yapılması konusunda 14/02/2011 tarihli sözleşme imzalandığı, bu sözleşme uyarınca davacı yanın hizmet ücreti toplam bedelinin 15.00,000 TL olarak belirlendiği ve bedelin %50′ sinin nakit, bakiye %50′ sinin ise iş bitiminde ödeneceğinin kararlaştırıldığı, bu projede önce davalı tarafın talebiyle bodrum katın su deposu olan kısmının aşağıya indirildiği, ancak söz konusu projenin belediyeye sunulduğunda, binanın altında metro çeperi geçtiği için derinliğin 2 metre yukarıya kaydırılması gerektiğinin bildirildiği, bunun üzerine davacı yanca projenin yeniden değiştirildiği ve düzeltildiği, bodrum kattaki su deposunun küçültüldüğü (davalı tanığı …’ın beyanıyla), bu değişiklikler sebebiyle yeni ilave işlerin çıktığı, taraflar arasında bu yeni ilave işler sebebiyle ilave ücret ödenmesi hususunda mail yazışmaların olduğu, mail yazışmalarından anlaşıldığı kadarıyla davalı tarafın ilave 2.000,00 TL ücret ödemeyi kabul ettiği, böylelikle toplam sözleşme bedelinin17.000,00TL’ ye yükseldiği, davalı tarafça yaptırılan incelemeye göre davalı yanca davacıya toplam 13.393,00 TL ödeme yapıldığı, dolayısıyla davacının talep edebileceği miktarın 3.607,00 TL olduğu, her ne kadar davalı tarafça yapılan işlerin ayıplı olduğu ileri sürülmüş ise de, bu ayıp iddiasının tanık anlatımları ve diğer delillerle ispatlanamadığı, davacı tarafça sunulan hizmet sonucunda projenin değişikliklerden sonra Belediyeye sunulması sonrasında projenin onaylandığı, ve sunulan işlerde her hangi bir ayıp tespit edilemediği, alacağın belirlenebilir ve likit olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın 3.607,00TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, takibe takip tarihinden itibaren talep gibi yasal faiz uygulanmasına, İİK’ nın 67/2. maddesi uyarınca davalı hakkında hükmedilen alacak bedeli olan 3.607,00TL’nin %20 oranında olmak üzere 721,40TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısımlar yönünden davanın reddine, davacı tarafın takipte kötü niyet olduğu ispatlanamadığından davacı hakkında kötü niyet tazminatının uygulanmasına takdiren yer olmadığına karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince müvekkili tarafından yapılması gereken tüm işlerin yapıldığını, ancak asıl iş sahibi tarafından mimari projeler defalarca değiştirildiğinden müvekkili tarafından mekanik projelerin de değiştirilmek zorunda kalındığını, nitekim mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda, bu olumsuzluklar nedeniyle işin uzadığının belirlendiği ancak bu uzamanın müvekkilinden kaynaklanmadığının, müvekkili tarafından projenin hatasız olarak iş sahibine teslim edildiğinin belirlendiğini, işin yapıldığı konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığını, 06/07/2011 tarihli ikinci proje sonucunda davalı tarafından müvekkiline ödenmesi gereken tutarın ; sözleşme bedeli; 15.000,00TL, 2.proje bedeli 7.080,00TL. (6.000 +1.080.TL KDV) olmak üzere toplam 24.080,00TL olmakla birlikte, davalı tarafından MMO harcı olarak müvekkili adına 280,00TL ödendiğinden davalının, müvekkiline toplam 23.800,00TL ödemesi gerektiğini, bir kısmı ihtarlardan ve icra takibinden sonra olmak üzere, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere 13.000,00TL’ nin sözleşmede taahhüt edilen zamanların dışında ve eksik de olsa ödendiğini, bu durumda, davalının icra dosyasındaki faiz hariç müvekkiline 10.800,00TL daha borcu bulunduğunu, müvekkilinin bu nedenle toplam 23.800,00TL bedelli faturayı davalı adına düzenlediğini, davalının iddia ettiği gibi, fatura bedellerinin içinde TUS bedeli olarak bir kalem bulunmadığını, zira, proje hazırlayan firmada TUS olmayacağını, fatura bedelinin, müvekkilinin hakettiği bedel olduğunu, bilirkişi raporunun “5. Hukuksal Değerlendirme” başlıklı bölümünde : “… davacı ise huzurdaki davada 12.800,00TL talep etmektedir. Davacının edimini tamamen ifa ettiği dosyadan anlaşılmaktadır, davacı kararlaştırılan bedele hak kazanmıştır. Davalı ayıp savunmasında bulunmuş ise de, herhangi bir ayıp ihbarı dosyada bulunmadığından savunmâya itibar etmek mümkün olmayacaktır.” denildiğini, ancak sonuç kısmında müvekkilinin 3.607,00TL alacağı olduğu sonucuna varıldığını, mahkemece de bilirkişinin hatalı tespitlerine dayalı olarak karar verildiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir. Davalı … tarafınan , sahibi bulunduğu … adlı firması ile yüklenici olarak yapımını üstlendiği “…” kapsamındaki “…” adlı iş yerinin mekanik tesisat işlerinin yapılması konusunda davacı şirketten teklif istemiş, sunulan teklif akabinde taraflar arasında 14/02/2011 tarihinde sözlü sözleşme yapılmıştır. Bu sözleşme ile davacı taşeron sıfatıyla, tarihi eser kapsamındaki yapının mekanik tesisat projesi hizmetleri olan ısıtma- soğutma, havalandırma, sıhhi tesisat gibi bina mekanik tesisatı ile ilgili araştırma ve çözümler sağlam işini üstlenmiştir. Yapılacak iş karşığılığında davalı taraf davacıya işin başında %50 ve bitiminde %50 olmak üzere 2 taksit halinde toplamda KDV dahil 15.000,00TL ödeyecektir. Bunun dışındaki danışmanlık hizmetlerinin, altyapı ile ilgili proje işlerinin vergi resim ve harçların ayrıca davalı yanca karşılacağı hususunda anlaşmaya varılmıştır. İlerleyen süreçte mimari projede değişiklik yapılması nedeniyle buna bağlı olarak mekanik tesisat projesinin değiştiği, davacı yanca sözleşme bedelinin 23.800,00TL’ ye çıktığı iddia edilmiştir. Davacı taşeron şirket tarafından davalı yüklenici hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, 24/03/2011 tarihli, 5.900,00TL bedelli ve 03/08/2011 tarihli, 15.169,50TL bedelli 2 adet fatura alacağına istinaden 12.800,00TL asıl alacak ve 173,59TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.973,59TL alacağın tahsili için 21/06/2012 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı ile davalı arasında akdedilen 14/02/2011 tarihli “…” adlı iş yerinin mekanik tesisat işlerinin yapılmasına yönelik düzenlenen sözleşme kapsamında bakiye iş bedeli alacağı ile bodrum kattan metro geçeceği için su deposunun üst kata çıkarılmasından kaynaklı 2.proje değişikliği nedeniyle davacının davalıdan alacağının doğup doğmadığı noktasında toplanmaktadır. Somut olayda, davacı taşeron, su deposunun bodrum kata davalının talebi üzerine konulduğunu, Belediye’den onay alınamaması üzerine projenin değiştirilerek su deposunun bir üst kata taşındığını, bu nedenle proje değişikliği bedelinden davalının sorumlu olduğunu ileri sürmektedir. Sözleşme taraflarına baktığımızda, bir tarafta taşeron şirket, diğer tarafta da gerçek kişi bulunmaktadır. Davacı taşeron şirket, tacir sıfatına haizdir. TTK’nın 18/2. maddesi gereğince, her tacirin basiretli olarak hareket ettiğinin kabulü yanında, işin eser sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle TBK’nın 471/2. maddesi gereğince de yüklenicinin basiretli olarak hareket edeceği beklenir. Dolayısıyla, sözleşme hükümlerinin yorumlanması ve edimlerin ifasında, basiretli olarak hareket edeceklerinin ön kabulü bulunmaktadır. Bu maddeden hareketle davacı taşeronun basiretli bir tacir gibi davranarak ve özen yükümlülüğünü yerine getirerek su deposunun bodrum kata konulması halinde projeye aykırılıktan ötürü Belediyece izin ve onay verilmeyeceğini bilebilmesi gerekmektedir. Yukarıda belirtildiği gibi davacı tacir sıfatına haiz olup basiretli olma yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu nedenle proje değişikliği bedelinin davalı yana yükletilmesi mümkün görünmemektedir. Davalı yanca, dosyaya kendileri tarafından sunulan imzasız sözleşmenin gerçek sözleşme olduğu iddia edilmiş ise de, bu hususun yazılı delil ile ispatlanamadığı, yazılı delil mahiyetinde her hangi bir belge sunulmadığı ve cevap dilekçesinde açıkça “yemin” deliline de dayanılmadığı tespit edilmiştir. Yine davalı yanca ayıp iddiasında bulunulmuş ise de; dosya kapsamında bu iddialarını destekler mahiyetinde bir delil sunamadıkları, hükme esas alınan bilirkişi kurul raporunda işin davacı yanca eksiksiz yapıldığının tespit edildiği anlaşılmaktadır. O halde yapılan bu açıklamalar ışığında mahkemece taraf delillerinin doğru değerlendirilmesi ve inşaat mühendisi …, hukukçu …, makine mühendisi … ve … tarafından hazırlanan 26/11/2015 tarihli bilirkişi kurul raporu hükme esas alınmak suretiyle; davacının edimini tamamen ve eksiksiz ifa ettiği, bu nedenle davacının sözleşme ile kararlaştırılan ücrete hak kazandığı, bu bağlamda tarafların KDV dahil 15.000,00TL bedelde anlaştıkları, davalı yanca davacıya toplamda 13.000,00TL ödendiği, taraf e-mail yazışmalarında davalı yanca 2.000,00 TL’lik ek ödemenin kabul edildiği, bu itibarla sözleşme tutarının 17.000,00 TL olarak revize edildiği, proje değişikliği bedelinden davalının sorumlu tutulamayacağı ve davalı tarafından davacıya 13.000,00 TL ödeme yapılıp, davacı adına 393,00 TL harç yatırıldığından davacının talep edebileceği tutarın 3.607,00 TL olduğu yönündeki tespiti ve bu bedel üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi isabetli olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/06/2016 tarih ve 2014/600 Esas, 2016/411 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 14/09/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.