Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/1011 E. 2021/823 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1011
KARAR NO : 2021/823
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/12/2020
NUMARASI: 2020/597 D.İş, 2020/597 Karar
DAVANIN KONUSU : İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ : 20/04/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda değişik işler esası üzerinden verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
İhtiyati haciz talep eden vekili, taraflar arasındaki 10/09/2018 tarihli sözleşme konusu işin tedarikçi müvekkili tarafından tamamlandığını, faturaların düzenlenerek ilgiliye iletildiğini ve imalatların tamamının borçluya teslim edildiğini, sözleşmenin “Ödeme Planı” başlıklı 4. maddesinde fatura tarihinden itibaren 60 gün içinde ödeme yapılacağı hükmüne yer verildiğini, kesilen tüm faturalar için bu 60 günlük sürenin dolmuş olmasına rağmen, müvekkilin bakiye 161.784,82 Euro alacağının bugüne kadar ödenmediğini, müvekkilinin alacağını temin edecek rehin v.b. başkaca bir teminat bulunmadığı gibi, tam aksine borçlu firmaya sözleşme gereği 42.800 Euro tutarlı teminat mektubu verildiğini, söz konusu teminat mektubunun da halen iade edilmediğini belirterek, borçlunun borca yetecek miktarda menkul, gayrimenkul malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının uygun bir teminat karşılığı ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, alacaklının borçlulardan alacağı olan 1.483.566,80 TL alınmasının temini bakımından vaki isteği İcra İflas Kanununun 257. maddesinin 1. fıkrasına uygun bulunmuş, alacak rehinle temin edilmemiş ve diğer taraflarla üçüncü şahısların muhtemel zarar ve ziyanlarına karşı kafi teminat da alınmış bulunduğundan adı geçen borçlu, …A.Ş. malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının; İcra ve İflas Kanununda muayyen tahditler dairesinde, ihtiyaten haczine karar verilmiştir.Karşı taraf vekilinin itirazı üzerine, murafaalı yapılan inceleme neticesinde 28/01/2021 tarihli ek kararla, bu dosyaya yapılan itirazdan önceki tarihte yapılan şikayet başvurusu sonucunda, verilen ihtiyati haciz kararının İstanbul 18. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/1120 Esas 2020/1296 Karar sayılı 11/12/2020 tarihli kararı ile İİK’nın 266.maddesi gereğince kaldırıldığı, bu nedenle bu dosyadaki itirazın konusuz kaldığı, ayrıca yapılan itirazların İİK’nın 265.maddesi kapsamındaki sebeplere ilişkin olmadıkları gerekçesiyle, İstanbul 18. İTM 2020/1120-1196 karar sayılı kararı ile İİK 266 gereğince mahkememiz ihtiyati haciz kararı kaldırıldığından, konusuz kalan itirazda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Karşı taraf vekili istinafında, İİK’nın 266. Maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararının tümden kaldırılmayacağını, sadece konusunun değişeceğini ve ihtiyati haciz kararının teminat üzerinde geçerli kalmaya devam edeceğini, burada kanunda yeralan kaldırılma ifadesi ile kastedilenin ihtiyati haciz kararının tümden kaldırılması değil, sadece belli mal veya haklar üzerindeki fiili ihtiyati haciz durumunun kaldırılması olduğunu, İcra Mahkemesi’nin ihtiyati haciz kararının esasına dair herhangi bir hukuki inceleme yapmadığını, sadece teminat karşılığında müvekkili aleyhine konulan fiili hacizlerin (banka hesapları üzerine konulan) kaldırılmasına karar verdiğini, bu nedenle İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/12/2020 tarihli ihtiyati haciz kararının hala geçerli kalmaya devam etmekte olup sadece ihtiyati haciz kararının konusunun değiştiğini, müvekkilinin nakdi teminatının İcra Müdürlüğü hesabında halihazırda depo edilmiş şekilde kalmaya devam ediyor olmasının da bunun en büyük kanıtı olduğunu, bu sebeple itirazlarının esastan incelenmesi ve ihtiyati haczin haksız ve hukuka aykırı olduğunun tespiti ile tümden kaldırılarak, teminatlarının müvekkiline iadesine karar verilmesi gerektiğini, İİK’nın 265. Maddesinin uygulama alanı ile İİK’nın 266. maddesinin uygulama alanı ve amacının birbirinden tamamen farklı olduğunu, İİK’nın 266. maddesindeki düzenlemenin ihtiyati haczin hacze maruz kalan tarafından yapılan itirazlarının haklı bulunması neticesinde kaldırılmasına yönelik bir düzenleme olmadığını, yani verilen bu kararla ihtiyati haciz kararının kalkmadığını, itirazlarının İİK’nın 265. maddesi kapsamında olmadığına ve bu madde kapsamında sayılan yetkiye, teminata ve ihtiyati haczin dayandığı sebeplere ilişkin olmadığına dair gerekçenin de hukuka aykırı olduğunu, İİK’nın 257. Maddesindeki koşulları taşıyan bir alacak için ihtiyati haciz kararı verilmediğinin delilleri ile sabit olduğunu, …’nin müvekkiline karşı yüklü meblağda gecikme cezası borcu olduğu gibi, sözleşme konusu işleri de Sözleşme’ye uygun olarak ifa etmediğini, işlerde ciddi ayıplar ve eksikler bulunduğunu, işlerin geçici kabulünün dahi yapılmadığını, ortaya çıkan ayıpların müvekkili tarafından yüklü ek masraf ve maliyetlere katlanılarak yapılmaya çalışıldığını, taraflar arasında henüz ara hakkedişlerin dahi tamamının yapılmadığını, işlerin geçici kabul aşamasına dahi gelmediğini, sırf sevkiyatlara dair Vergi Usul Kanunu gerekliliklerinin yerine getirilmesi amacıyla kesilmiş olan faturalar öne sürülerek ihtiyati haciz talep edilmesinin sözleşmeye aykırı olduğu gibi, hukuka da aykırı olduğunu, ayrıca zaten ihtiyati hacze konu faturaların ödenmesi için sözleşmesel şartların ve vade tarihlerinin de 16.12.2020 tarihli dilekçelerinde delilleri ile ortaya koydukları üzere oluşmadığını, bu sebeple de ihtiyati haczin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ayrıca, DMD’nin gecikmeleri nedeniyle müvekkilinin büyük zarara uğradığını, ….’den de yüklü meblağda gecikme cezası alacağı bulunduğunu, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi koşullarının mevcut olmadığını, müvekkili şirketin mal kaçırma, gizleme veya hileli işlemlerde bulunma gibi bir kastı ve eylemi bulunmadığını, karşı tarafın iddialarının hiçbir somut vakıaya dayanmadığını belirterek, istinafa konu kararın kaldırılmasına, istinaf incelemesi neticesinde, işin esasına girilerek 16.12.2020 tarihli itiraz dilekçelerindeki itirazları doğrultusunda nakdi teminatları üzerinde devam eden ve yasal koşullar oluşmadan tesis edilen ihtiyati haczin kaldırılarak nakdi teminatlarının taraflarına iadesine karar verilmesini talep etmiştir.Talep, talep eden yüklenici tarafından karşı taraf iş sahibine 10/09/2018 tarihli termik santral tesislerinin rehabilite edilmesine ilişkin montaj, tedarik, mühendislik işlerine ilişkin sözleşme kapsamında yapılan işlere ilişkin olarak düzenlenen fatura ve cari hesaba dayalı olarak bakiye iş bedeli alacağına ilişkin ihtiyati haciz talebine ilişkindir.Mahkemece ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi sonrasında, bu kararın takibe konulması üzerine, karşı taraf borçlu vekilinin talebi üzerine İstanbul 18. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/1120 Esas 2020/1296 Karar sayılı 11/12/2020 tarihli kararı ile İİK’nın 266.maddesi gereğince karşılığı nakit para veya kesin süresiz banka teminat mektubunun teminat olarak borçlu davacı tarafından yatırılması halinde, borçlu aleyhine konulan ihtiyati hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiş, karşı taraf borçlu tarafından bu karar doğrultusunda 1.600.000,00 TL tutarındaki teminatın icra müdürlüğüne sunulması üzerine, ihtiyati haciz kararı gereğince karşı taraf aleyhine konulan fiili hacizler kaldırılmıştır.İİK’nun 266. maddesi uyarınca, borçlunun para veya mahkemece kabul edilecek rehin veya esham yahut tahvilat depo etmek veya taşınmaz rehin yahut muteber bir banka kefaleti göstermek şartı ile ihtiyati haczin kaldırılmasını mahkemeden isteyebilmesi mümkün olup, takibe başlandıktan sonra bu yetkinin icra mahkemesine geçeceği hüküm altına alınmıştır.Her ne kadar mahkemece İİK’nun 266. maddesi uyarınca teminat karşılığında ihtiyati haczin kaldırılmış olduğundan karşı taraf vekilinin bu dosyada yapmış olduğu itirazın konusuz kaldığı kabul edilerek bu doğrultuda itiraz hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de, ihtiyati haciz kararı davalı tarafça yatırılan teminat üzerinde devam etmekte olup, talebin konusuz kaldığından bahsetmek mümkün değildir. Bu durumda Yargıtay 23.Hukuk Dairesi’nin 20/04/2015 tarihli, 2015/3057 Esas – 2015/2726 Karar sayılı kararı da dikkate alındığında, mahkemenin söz konusu kaldırma kararına dayanarak davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle, karşı taraf vekilinin ihtiyati hacze yönelik itirazı hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi, usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir.Ayrıca, her ne kadar kararın gerekçesinde yapılan itirazların İİK’nın 265.maddesi kapsamındaki sebeplere ilişkin olmadıkları da belirtilmiş ise de, 16/12/2020 tarihli itiraz dilekçelerinde, ihtiyati haczin dayandığı sebeplere açıkça itiraz edildiği görülmektedir. Bu durumda, mahkemece yapılması gereken, esas yönünden karşı tarafın ihtiyati hacze ilişkin itirazının değerlendirilmesi ve neticesine göre bir karar verilmesidir.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/12/2020 tarih, 2020/597 D.İş, 2020/597 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,
5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 20/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.