Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/1010 E. 2021/1353 K. 07.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1010
KARAR NO: 2021/1353
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/05/2018
NUMARASI: 2014/1041 Esas, 2018/704 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 07/07/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davacı davaya konu takiple alacak talebinde bulunmuş, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı yüklenici, aralarında düzenlenen sözleşme gereği davalıya reklam hizmeti verdiğini belirterek davaya konu takiple süresinde ödenmeyen faturalar nedeniyle oluşan vade farkı alacağı ile bakiye bedel alacağının tahsilini istemiş; davalı iş sahibi ise, yapılan işe karşılık tüm ödemelerin süresinde yapıldığını, kullanılmayan reklam bedeli için iade faturası kestiklerini belirterek borca ve davaya itiraz etmiştir. Mahkemece yargılama sırasında düzenlenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalıdan 49.202,83 TL alacaklı bulunduğu, davalı tarafından davacıya kesilen 29.638,00 TL’lik iade faturasının davacı tarafından kabul gördüğü, mevcut bakiyeden iade faturasının çıkartılmasıyla davalının takip tarihi itibariyle davalıdan 19.564,83 TL alacaklı olduğu, davalının takipten önce usulünce temerrüte düşürülmediği, alacağın likit olduğu belirtilerek davanın kısmen kabulü ile, icra inkar tazminatının tahsiline dair verilen karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf itirazında, sözleşmenin 7.maddesine göre vade farkı alacağına hükmedilmesi gerektiğini, iade faturasını kabul eden davacı şirket çalışanı …’ın şirketin yetkilisi olmadığını, ortada yazılı veya sözlü bir hesap mutabakatı olmadığını ileri sürmüştür. Davalı şirket istinaf talebinde, hükmedilen bedeli kabul ettiklerini, takip tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, şartları oluşmadığı halde icra inkar tazminatına hükmedilmesinin yanlış olduğunu, kötü niyet tazminatı talepleri hakkında olumlu veya olumuz bir karar verilmediğini belirtmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 01.05.2013 tarihli sözleşme ile davacı davalıya reklam hizmeti vermeye yükümlenmiştir. Davacı yüklenici, davaya konu taleple bakiye bedel alacağı ile vade farkı alacağını talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının vade farkı talep edip edemeyeceği ile davalı tarafından davacıya kesilen iade faturası nedeniyle davalının alacaklı olup olmadığı noktasındadır. Davacı, vade farkı talebini sözleşmenin 7.maddesi hükmüne dayandırmıştır. Sözleşmenin 7/b maddesinde aynen “iş bu sözleşme kapsamındaki hizmetlerin bedeli …’den fatura kesimine takiben 30 gün vadeli olarak tahsil edilecektir” düzenlenmesine yer verilmiştir. Davalı iş sahibi, davacı yüklenicinin yapılan iş nedeniyle bakiye 19.564,83 TL iş bedeli alacağı olduğunu kabul etmiş ve fakat vade farkı talebini kabul etmemiştir. Davacı vade farkı alacağını sözleşmenin 7.maddesindeki düzenlemeye dayandırmıştır. Kural olarak tarafların vade farkı alacağı talep edilmesi için sözleşmede bu konuda açık bir düzenlemenin bulunmuş olması veya taraflar arasında böyle bir uygulamanın yerleşmiş olması gerekir. Sözleşmenin talebe dayanak maddesinde açıkça ödemelerin zamanında yapılmamış olması halinde vade farkı istenebileceğine dair kesin bir kararlaştırma bulunmamaktadır. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında mahkemece verilen karar usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu, kötü niyet tazminatı şartlarının da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/05/2018 tarih ve 2014/1041 esas, 2018/704 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Davacı tarafından alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafından alınması gereken 1.358,88 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 339,72 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.019,16 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı yönünden kesin, davacı yönünden 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 07/07/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.