Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/1006 E. 2021/860 K. 26.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1006
KARAR NO: 2021/860
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/01/2021
NUMARASI: 2015/1135 Esas, (derdest)
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 26/04/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olup, mahkemece davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile davalı şirktet arasında imzalanan “KKTC Tarafı Kara Yapıları” sözleşmesi kapsamında müvekkili şirketin davalı ile imzaladığı 22/11/2012 tarihli taşeronluk sözleşmesi çerçevesinde tüm inşaat ve çevre düzenleme işlerini taşeron olarak üstlendiğini, müvekkili şirket tarafından tüm işlerin eksiksiz yapılıp, yüklenici davalı şirkete teslim edildiğini, işin geçici kabul ve kesin kabulü ile iş sahibi idare tarafından yapılıp, yüklenici davalı tarafından idareden ödemeler ve hak edişler alındığı halde müvekkiline halen ödenmediğini, davalı tarafla mutabık kalındığı halde ödenmeyen 126.396,00 TL ile sözleşme bakiyesi 5 nolu hakkediş bedeli 1.821.440,63 TL olmak üzere toplam 1.947.836,63 TL ile noter ihtarnamesi ile davalıdan talep edildiği halde ödenmeyen fiyat farkı alacağı 456.532,21 TL, ilave yapılan iş bedeli olan 119.882,04 TL, cezai şart alacağı 300.000,00 TL, davalıya muafiyetli malzeme alımı için gönderilen 4.856.385,67 TL’ den 750.000,00 TL sinin iade edildiğini davalı tarafça müvekkile iade edilmeyen kalan miktar için alınan malzemeler için bir kesin hesap yapılmadığını ve iade ödemenin şimdilik 10.000,00 TL’si ve ayrıca iş sahibi idareye sözleşme konusu işlerde kullanılacağı bildirilip muafiyet alındığı halde, müvekkili şirkete çimento ve akaryakıt için kullandırılmayan muafiyet sebebiyle oluşan 726.500,00 TL’ lik zarar için şimdilik 10.000,00 TL ile toplam 20.000,00 TL’ nin reeskont avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının taraflar arası sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmediğini, geçici kabul tutanağına göre 38 kalem işin eksik veya kusurlu olduğunu, davacı taraf ile müvekkili arasında toplam 6 adet hak ediş yapıldığını, bu hak edişlerin toplam karşılığının 4.117.682,55 TL olduğunu, buna karşılık müvekkili tarafından davacı şirkete 4.206.510,83 TL ödeme yapıldığını, davacı tarafın bahsettiği gibi davacıya 1.821.440,63 TL tutarlı bir ödeme yapılmadığını, çünkü davacı taşeron şirketin tamamladığı işin, üzerine aldığı işin % 76,25’ini oluşturduğunu ve işin bu % 76,25’lik kısmı için hak etmiş bulunduğu tüm alacağını fazlasıyla aldığını, müvekkil şirket işin % 76,25’lik kısmı için davacı şirkete 4.206.510,83 TL ödeme yaparak fazladan 83.317,45 TL ödeme yaptığını, sözleşmenin 8. Maddesine göre davacının fiyat farkı talebinde bulunamayacağını, keşif icmalinde 96.427,68 TL tutarında miktarın eksik kaldığını ve bu eksik kalan miktarın idare tarafından müvekkilinden kesildiği için taraflar arasındaki sözleşme gereği davacı şirketin hak edişinden de mahsup edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili 19/11/2019 tarihli ıslah dilekçesiyle, dava dilekçelerinde talep ettikleri alacak kalemleri toplamı olan 2.844.250,88 TL’lik taleplerini fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla 7.715.283,31 TL’ye çıkartıklarını bildirmiş, ıslah harcını yatırmış, 18/03/2020 tarihli dilekçesiyle de ıslah ettiği alacak kalemlerinin açıklamasını yapmıştır. Davacı vekili 19/11/2019 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi kök raporu akabinde 08/11/2019 tarihli ek rapor alındığını, raporda haklılıklarının ortaya konulduğunu, bilirkişi ek raporunun teknik incelemesine ilişkin sonuç kısmında sözleşme kapsamında ilave işler bedeli, fiyat farkı alacağı, sözleşme gereği cezai şart alacağı, hakediş geç ödemelerinden şirketin alacağının olduğunun belirlendiğini, yine raporun mali incelemesine ilişkin sonuç kısmında da davalının müvekkili şirketi 1.085.307,92 TL borçlu gözüktüğünün ifade edildiğini, neticeten davalının müvekkili şirkete 7.715.283,31 TL alacaklı olduğunun sabit bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından KKTC tarafı kara yapılar sözleşmesi kapsamında tüm işlerin eksiksiz yapıldığı, yüklenici davalı şirkete teslim edildiği, işin geçici ve kesin kabulünün idare tarafından yapılıp davalı tarafından iş sahibi idareden ödemeler ve hakedişler alındığı halde müvekkili şirkete ödenmediği ve dolayısıyla müvekkili şirketin davalıdan alacaklı olduğunun dosya kapsamı ve bilirkişi ek raporu ile sabit olduğunu belirterek davalının menkul ve gayri menkil malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 7.715.283,31 TL alacakları ve faizini karşılayacak miktarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 13/12/2019 tarihli ara karar ile; davacı vekilince ihtiyati haciz talebinin hangi alacaklara ve taşınmaz veya taşınmazlara ilişkin olduğu dilekçesinde belirtilmediğinden Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 20/04/2015 tarihli, 2015/5842 esas 2015/8588 karar sayılı içtihatları da dikkate alınarak bu aşamada reddine karar verilmiştir. Davacı vekilince ibraz edilen 02/01/2020 tarihli dilekçe ile, davalı şirkete ait taşınmaz mallar ile banka hesapları bildirilerek ihtiyati haciz talebi yinelenmiştir. Mahkemece 17/01/2020 tarihli ara kararı ile, davalının menkul ve gayrimenkul malları ile bankalardaki ve 3. şahıslardaki hak ve alacaklarına, şimdilik 7.715.283,31 TL alacağın ve bu alacağa işleyecek avans faizini de karşılayacak miktarının ihtiyaten haczini talep edilmiş ise de; ihtiyati tedbir kararı verebilmek için hâkimin somut sebep göstermesi ve ihtiyati tedbir kararının haklılığını ortaya koyacak delil değerlendirmesi yapması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gerekli olup haklılık konusunda yaklaşık ispat ölçüsü kriterine uyulmadığı gibi davanın niteliği gereği konunun yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili 27/07/2020 ve 03/11/2020 ve 3011/2020 tarihli dilekçeleri ile, davalı şirkete ait İstanbul ili Esenyurt ilçesi … Ada … parsel de kayıtlı; … blok … nolu bağımsız bölüm 2015 yılında, … blok … nolu bağımsız bölüm 2016 yılında, … blok … nolu bağımsız bölüm 2015 yılında, … blok … nolu bağımsız bölüm 2018 yılında, … blok … ve … nolu bağımsız bölümler 04.12.2018 tarihinde, … blok … nolu bağımsız bölüm 10.07.2018 tarihinde, … blok … nolu bağımsız bölüm 03.04.2019 tarihinde, … blok … nolu bağımsız bölüm 03.10.2019 tarihinde satıldığını, yine İstanbul ili Esenyurt ilçesi … Ada … parselde, İstanbul ili Esenyurt ilçesi … ada … parselde ve yine İstanbul ili Başakşehir ilçesi … ada … parselde bulunan bağımsız bölümlerin tamamında Bakırköy … İcra Dairesinin 01/10/2019 tarih 2019/18637 sayılı yazısı ile 1.292.475,72 TL lik haczi bulunmaktadır. Yine bir kısım taşınmazlarda da … sayı ve 23.03.2016 tarihli … Bankası A.Ş. 16.000.000,00 TL ipoteği bulunduğunu, davalı tarafın mali durumunun günümüz koşulları sebebiyle de kötü durumda olup; mal kaçırması halinde; çıkan tazminat miktarının tahsil edilebilmesinin mümkün olamayacağınıve bu durumun müvekkilinin mağduriyetine ve alacağını hiçbir zaman tahsil edememesine neden olacağını, davaya konu uyuşmazlıkta iddiaları ve tüm delilleri, alınan bilirkişi ek raporu ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, dava dilekçesindeki alacak talepleri yönünden yaklaşık ispat olgusunun gerçekleştiğini, mahkemenin 16/07/2021 tarihli ara kararında, ek bilirkişi raporunun 7.sayfasının 4.bendinde yapılan hesaplamada 3.513.000 TL bakımından davalının sunduğu makbuzların irdelenmesi için ek incelemeye karar verildiğini, davalının mal kaçırması sebebiyle müvekkilinin mağdururiyetinin artmasını engellemek için şimdilik ek inceleme kapsamı dışında kalan alacak miktarı olan 4.222.283 TL yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 05/01/2021 tarihli ara karar ile, talep sahibinin ihtiyati haciz talebinin ibraz edilen bilgi ve belgeler göz önüne alındığında mahkemece yaklaşık ispat ölçüsüne varan delil değerlendirmesi yapılmasına yeterli bulunmadığından HMK’nun 389. ve devamı maddesi ile davanın esasını kapsar mahiyette karar verilemeyeceğinden İhtiyati Haciz talep edenin, borçlu şirketin mal kaçırdığı ya da kaçırmaya teşebbüs ettiği yönünde delil sunulmadığı bu konuda yani borçlu şirketin alacağın tahsilini olanaksız kılacak şekilde mal kaçırdığı hususunun yaklaşık ispat olarak tespit olunamadığı ve İİK’nun 257/1 maddesindeki yasal şartların gerçekleşmediği gerekçesiyle davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, istinaf edilen mahkeme ara kararında borçlu şirketin mal kaçırdığı ya da kaçırmaya teşebbüs ettiği yönünde delil sunulmadığı, borçlu şirketin alacağın tahsilini olanaksız kılacak şekilde mal kaçırdığı hususunun yaklaşık ispat olarak tespit olunamadığının belirtildiğini ancak davalı tarafın mal kaçırma eylemlerine başlamış bulunduğu ve karar verilmeyen her gün bu bu tehlikenin daha da arttığnın tüm ihtiyati haciz taleplerinde defalarca belirtildiğini, yerel mahkeme ara kararında yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediğinin ifade edildiğini, oysaki; yerel mahkemenin 16/07/2021 tarihli ara kararında ek bilirkişi raporunun 7.sayfasının 4.bendinde yapılan hesaplamada 3.513.000,00 TL bakımından davalının sunduğu makbuzların irdelenmesi için ek incelemeye karar verilmiş olup; kalan 4.222.283,00 TL bakımından yeniden bilirkişi incelemesi yapılmayacağını, bu durumda belirtmiş oldukları rakam üzerinden yaklaşık ispat kuralının gerçekleştiği sabitken; yazılı şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davalının mal kaçırması sebebiyle müvekkilinin mağduriyetinin artmasını engellemek için ek inceleme kapsamı dışında kalan alacak miktarı olan 4.222.283,00 TL yönünden istinaf dilekçesinde tapu bilgilerin bildirdikleri taşınmaz mallar ile banka hesapları üzerine ve ayrıca taraflarınca tespit edilemeyen menkul ve gayri menkul mallar ile 3.şahıslardaki hak ve alacaklar üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme ara kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı … şirketi ise iş sahibidir. Taraflar arasında 22/11/2012 tarihinde imzalan Taşeronluk sözleşmesi gereğince davacı taşeron sıfatıyla, davalının yapımını yüklendiği Kıbrıs’a temiz su götürülmesi kapsamında isale hatlarının “KKTC tarafı kara yapılarının” yapımını üstlenmiştir. Sözleşme bedeli, ilave işler ve fiyat farkı hariç, 5.400.000,00 TL anahtar teslimi götürü bedel olarak belirlenmiştir. Davacı taşeronun yapmayı üstlendiği işler, sözleşmenin 4. maddesinde belirtilmiştir. Davalı … İnşaat ile asıl iş sahibi İdare ( DSİ KKTC Proje Müdürlüğü) arasında imzalanan sözleşme kapsamında düzenlenen KKTC Tarafı Kara yapıları işine ait sözleme bedeli 26.939.000,00 TL, ek sözleşme ile ek işler için 1.287.944,27 TL bedel olmak üzere toplam 28.226.944,27 TL’ye ulaşmaktadır. Dosya kapsamından davacı taşeron tarafından işin tamamlanarak davalı yükleniciye, davalı yüklenici tarafından da işin asıl iş sahibi olan dava dışı idareye teslim edildiği, iş sahibi idare tarafından iş bedelinin davalı yükleniciye teslim edildiği, iş sahibi idarece işte ayıp ya da eksiklik bulunduğuna dair davayı yükleniciye her hangi bir ihbar yapılmadığı anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece işin davacı taşeron tarafından tamamlanarak davalı yükleniciye teslim edildiği gözetilerek bilirkişi kurulu raporunda davacının yaptığı belirlenen işlerden, varsa davalının ödemeleri dikkate alınarak yaklaşık ispatın sağlandığı oranda İİK’ nın 257.maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yaklaşık ispat yokluğu gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin tümden reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme ara kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/01/2021 tarih, 2015/1135 Esas sayılı ara kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 26/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.