Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/988 E. 2021/855 K. 26.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/988
KARAR NO: 2021/855
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/04/2019
NUMARASI: 2017/1148 Esas, 2019/297 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 26/04/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında müvekkili şirketin davalı şirkete 202 teneke peynir imalatı yapması konusunda anlaşma sağlandığını, sözleşme kapsamında davalı şirket tarafından müvekkili şirketin Balıkesir İli, Susurluk İlçesi, … kasabasında bulunan peynir üretim fabrikasına peynir doldurulmak üzere 202 adet boş teneke gönderildiğini, bu hususun … – .. tarafından düzenlenen ve müvekkili şirkete teslim edilen 14/11/2014 tarihli ve … sıra numaralı sevk irsaliyesiyle sabit olduğunu, müvekkilinin üretilecek peynir bedelleri ile birlikte toplu olarak tahsil edileceği düşüncesiyle davalının talebi üzerine söz konusu boş teneke bedellerin …- … şahıs firmasına ödendiğini, müvekkili şirketin anlaşmaya uygun olarak peynirleri ürettiğini ve kendisine gönderilen tenekelere doldurup paketlediğini, paketlenen peynirlerin davalıya ulaştırılması için davalının da isteği doğrultusunda … Kargo- … Firması ile anlaşıldığını, yine davalının talebi üzerine tenekelere … markası etiketleri yapıştırılarak dolu peynir tenekelerinin 05/12/2014 tarihinde davalı şirkete teslim edildiğini, bu iddia ve beyanlarının ispatının, nakliye firmasının nakliye ücreti olarak müvekkili şirket adına düzenlenen 04/12/2014 tarih … numaralı 383,50 TL bedelli fatura olduğunu, nakliye ücretinin de iş bedeli ile birlikte davalıdan toplu olarak tahsil edileceği düşüncesiyle bizzat davalının da talebi üzerine müvekkili tarafından ödendiğini, davacı şirketin, davalı şirket adına 04/12/2014 tarihli, … nolu sevk irsaliyesi düzenlendiğini, sevk irsaliyesinin üzerine “04.12.2014 tarihli … nolu … Kargo (…) irsaliyesi ile has … Ltd. Şti.ne teslim edilmek üzere şoför …’ya teslim edilmiştir.” notu düşüldüğünü, nakliye firması … Kargo şirketi tarafından davacı şirketin imal ettiği peynirletin yer aldığı ve üzerinde … markası yazılı olan tenekelerin 05/12/2014 tarihinde davalı şirkete teslim edildiğini, davacı müvekkili şirketin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirdiğini ve anlaşma gereği 202 adet tenekeyi peynir ile doldurarak davalı şirkete teslim ettiğini, davalı şirketin peynir dolu tenekeleri teslim aldığını ancak peynir bedeli, boş teneke bedeli ve nakliye bedeli için düzenlenen 04/12/2014 tarih, 085232 nolu 59.656,02 TL bedelli irsaliyeli faturayı imzalamadığını ve faturayı teslim almadığını, nakliye aracının … marka peynir tenekeleri ile dolu olduğu ve teslimat sonrasında boş kasa ile geri döndüğünün güvenlik kamera kayıtları ile de sabit olduğunu, davalı şirket tarafından faturanın teslim alınmaması nedeniyle müvekkili şirketin itibarının zedelendiğini ve maddi olarak zarar gördüğünü ileri sürerek 59.656,50 TL iş bedeli alacağının 05/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının iddialarının kabulü anlamına gelmemek üzere dava konusu edilen alacağın zaman aşımına uğradığını, davacının iddia ettiğinin aksine müvekkili şirket ile davacı arasında hiç bir ticari ve sair alışveriş olmadığını, müvekkili şirketin davacı şirkette hiç bir mal siparişi olmadığı gibi davacı tarafından müvekkiline teslim edilen hiç bir mal, ürün ve sair bir emtianın da bulunmadığını, müvekkilinin peynir imalatını bizzat yaptığını, bu iş için sair kişi veya kurumlara fason üretim yaptırmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın niteliği ve dava değeri dikkate alındığında; davacının, taraflar arasındaki sözleşmeyi yazılı delil ve belgelerle kanıtlaması gerektiği, davacının talep ettiği kamera kayıtlarının istenmesi ve tanık dinlenmesi yönündeki taleplerinin usule uygun olmaması ve davalı tarafın bu yönde açık muvaffakatı bulunmaması nedeniyle reddine karar verildiği, davacının başka ticari işletmelere ilişkin kayıtların getirtilmesi yönündeki taleplerin taraflar arasındaki akdi ilişkinin ve davalının bu akdi ilişkiden kaynaklı borcunu davacıya ödemediğinin ispatı bakımından geçerli delil ve belgeler olmadığı kanaatiyle bu yöndeki taleplerinin de reddinin gerektiği, bu itibarla davacının taraflar arasındaki akdi ilişkiyi geçerli delil ve belgelerle kanıtlayamadığı, fatura ve irsaliyelerde, davalı şirketin yetkilisi yahut çalışanı tarafından atılmış bir imza bulunmadığı, bu sebeple davacının usulüne uygun tutulmayan ticari defter ve belgelerindeki alacak kaydının sahibi lehine delil olma vasfının da bulunmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığının , malların davalı şirkete teslimi ve nakliyeye ilişkin fatura ve sevk irsaliyesi, bunlar üzerinde yazılı açıklamalar, malların konulduğu tenekeleri davacı şirkete gönderen firma tarafından düzenlenen fatura ve sevk irsaliyeleri vs. ve diğer yazılı deliller ile ispatlandığını, kaldı ki yazılı delillerin akdi ilişkinin varlığını ispata yeterli olmadığının değerlendirilmesi halinde dahi, bu yazılı delillerin “delil başlangıcı” olarak kabul edilmesi ve bu doğrultuda değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesi gerekmekte iken bu hususun hiç dikkate alınmadığını, sunulan belgelerin akdi ilişkinin ispatı yönünden yeterli yazılı delil niteliğinde olduğu kabul edilmese dahi, taraflar arasında akrabalık ilişkisi bulunduğu hususu da göz önüne alındığında, sunulan belgelerin temel ilişki yönünden delil başlangıcı niteliğinde olduğunun kabulünün zorunlu olduğunu, soruşturma aşasında dinlenen tanıkların, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığını bildiğini, tarafların anlaşması sırasında bizzat hazır bulunduklarını, yine tanıkların malların teslim edildiğini de bizzat gördüklerini, mahkemece, taraf şirket ortak ve yetkililerinin akraba olduğu, her iki şirketin aynı yerde (…) komşu işyeri olduğu, bu yakın ilişki nedeniyle de taraflar arasında yazılı bir sözleşme yapılmasının beklenemeyeceği dikkate alınmadan, davalı tarafın muvafakati aranmaksızın tanıkların dinlenmesine karar verilmesi gerekmekte iken hatalı değerlendirme ile hukuka aykırı karar verildiğini, taraflar arasındaki ilişkiyi, davalı şirket tarafından dava konusu malları teslim alındığını ancak bedelinin ödenmediğini, faturanın inkar edildiğini bilen, tarafları tanıyan ve olayla ilgili davalı şirket yetkilisinin cep telefonuna mesaj gönderen … isimli kişinin gönderdiği mesaja ilişkin kayıtlar ve mesaj içeriğinin dosyaya sunulduğunu, bilirkişi raporunda “davacı tarafın 2014 yılına ait açılış ve kapanış tasdikleri yasal süreleri içerisinde yapılmış olup lehine delil olma kabiliyetine sahiptir. Davacı firma dava konusu faturayı dönem BS formunda beyan etmiştir.” tespitinin yer aldığını, Bilirkişi raporundaki bu tespitlere rağmen mahkeme kararının gerekçesinde, “usulüne uygun tutulmayan ticari defter ve belgelerdeki alacak kaydının sahibi lehine delil olma vasfının bulunmadığı”nın belirtilmesinin rapor içeriği ile çelişkili olduğunu belirterek yerel mahkeme ara kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davacı, taraflar arasında 202 adet teneke peynir imalatı konusunda anlaşmaya varıldığını, bu anlaşma kapsamında 202 adet teneke peynirin davalıya teslim edildiğini ancak davalı tarafça teslim alınan ürün bedeli, teneke bedeli ile nakliye ücretinin ödenmediğini ileri sürmüş, davalı ise akti ilişkiyi ve teslim olgusunu red etmiştir. Davacı şirket tarafından davalı şirket yetkilileri … ile … hakkında yaptığı şikayet üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen 2014/163159 sayılı soruşturma sonucunda 24/12/2015 tarih, 2015/95267 Karar sayılı karar ile “ihtilafın hukuki mahiyette olduğu” gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş, bu karara karşı davacı yanca yapılan itiraz İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2016/816 Değişik İş sayılı dosyadan verilen 02/02/2016 tarihli karar ile reddedilmiştir. Mahkemece aldırılan ve mali müşavir … tarafından hazırlanan 1802/2019 tarihli bilirkişi raporunda; davacı tarafın 2014 yılına ait defter açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süreleri içesinde yapıldığı ve sahibi lehine delil olma vasfına sahip olduğu, 2017 yılında e- deftere tabi olduğu, dava konusu 56.656,50 TL tutarında faturanın davacı ye miye defterinde 10/12/2014 tarih, 586 yevmiye numarası ile kayıtlı olduğu, davalı firmanın 2014 yılına ait ticari defterlerinin açılış tasdikleri yasal süresi içerisinde yapılmakla birlikte yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yapılmadığı, davalının 2014 yılı yevmiye defterlerinde dava konusu alacağa rastlanmadığı, davalı firmanın ise e- deftere tabi olduğu, davacı tarafın 2014 yılı kayıtlarına göre davalıdan 56.656,50 TL tutarında alacağının doğduğu ve 2015 yılına devrettiği , dava tarihi olan 29/12/2017 tarihi itibariyle de ”120.01.442- … San” hesap adı ile 56.656,50 TL tutarındaki davacının alacağının yevmiye defteri kayıtlarında bulunduğu, davacının dava dilekçesinde belirttiği …’a ait faturaya ilişkin: davalı kayıtlarında 20/11/2014 tarih, … yevmiye kaydıyla 14/11/2014 tarihli, … fatura nolu 1.022,42 TL+ KDV tutarlı ve 18/11/2014 tarihli, … fatura rnolu 11.988,37+ KDV tutarlı 2 adet fatura kaydının bulunduğu ancak davalı yanca faturalar ibraz edilmediğinden hangi faturanın dava dilekçesinde belirtilen irsaliyeye ait olduğunun tespit edilemediği belirtilmiştir. Davacı yanca dosyaya delil olarak sunulan ve davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen 04/12/2014 tarih, … sayılı sevk irsaliyesi, davacı şirketin peynir ile doldurduğu tenekeleri davalı şirkete (nakliye ile) gönderirken düzenlendiğini iddia ettiği irsaliye olup, sevk irsaliyesinde davalı şirketin adı, adresi ve vergi numarasının yazılı olduğu, 202 adet … marka beyaz peynirin 04/12/2014 tarihli, … nolu, … Kargo /… irsaliyesi ile … Ltd. Şti.ne teslim edilmek üzere şoför …’ya teslim edildiğinin yazılı olduğu ve sevk irsaliyesinin altında, teslim eden kısmında davacı şirket yetkilisinin ve teslim alan kısmında da nakliye firması çalışanı …’nın imzasının yer aldığı anlaşılmaktadır. Kural olarak eser sözleşmesi, zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir. Sözleşmenin kurulması için yazılı şekil şartı yok ise de; davalı tarafından sözleşme ilişkisi inkâr edildiği takdirde, davadaki talep miktarı da dikkate alınarak, yazılı delille ispata ilişkin kuralların gözetilmesi gerekir. 6100 sayılı HMK 200. maddeye göre, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibin beşyüz Türk lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibin beşyüz Türk lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan, yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki ikrar, yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisi ispatlanabilir. Tüm bu delillerle de sözleşme ilişkisi ispatlanmış değilse HMK 200. maddedeki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati halinde tanık dinlenebilir. Açık muvafakat olmazsa tanıkla sözleşme ilişkisi ispatlanamaz. Bunun da istisnası olan HMK 202. maddeye göre senetle ispat zorunluluğu bulunan hallerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir. Somut olayda, davalı tarafından dosya kapsamındaki istikrarlı beyanlar ile taraflar arasında sözleşme ilişkisi kurulmadığı iddia edilmiş olup, ayrıca tanık dinlenilmesine de muvafakat etmediğinden davacı tarafından sözleşme ilişkisi kurulduğunu kesin deliller ile ispatlanması zorunludur. Davacı tarafından delil listesinde yemin deliline başvurulmamıştır. Davacı tarafça delil olarak sunulan ve istinaf itirazında yazılı delil başlangıcı olarak nitelendirilmesi gerektiği belirtilen sevk irsaliyesinde ise davalı yananın imzası bulunmamaktadır. O halde, yapılan bu açıklamalar doğrultusunda mahkemece, doğru değerlendirme ile, eser sözleşmesinin varlığının davacı tarafından yazılı belge ile kanıtlanamadığı, HMK 202. maddeye uygun davalının imzasının bulunduğu delil başlangıcı mahiyetinde bir delil de sunulamadığı, davalının tanık dinlenmesine muvafakatinin de bulunmadığı gözetilerek, kanıtlanamayan akdî ilişki nedeniyle davanın reddine karar verilmesi isabetli olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/04/2019 tarih ve 2017/1148 Esas, 2019/297 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 4,90 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 26/04/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.