Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/97 E. 2022/2001 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/97
KARAR NO: 2022/2001
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/05/2019
NUMARASI: 2016/526 Esas, 2019/571 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 07/12/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davacının davalıya ait hafriyat işlerinin yapıldığını, taraflar arasındaki bu ticari ilişkinin teminatı olarak davacı tarafından davalıya 16/08/2012 tarihli ve 62.000,00 TL bedelli kesin ve süresiz teminat mektubu verildiğini, davacının edimlerini yerine getirdiğini, teminat mektubunun iadesi istenmesine rağmen iade edilmemesi üzerine davalıya Beyoğlu … Noterliği’nin 26/11/2015 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, teminat mektubunun iade edilmemesi nedeni ile davacının dava dışı bankaya sürekli olarak komisyon ödemek zorunda kaldığını belirterek, fazlaya ilişkin tüm talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla, davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davalıya verilen 62.000,00 TL bedelli kesin ve süresiz teminat mektubunun taraflarına iadesine, iadenin mümkün olmaması halinde ise iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında 04/08/2012 tarihli bir yüklenici sözleşmesinin akdedildiğini, sözleşmenin “Teminatlar ve iadesi” başlıklı 14. Maddesinde “…Teminatın yukarıda belirlenen hallerde iadesi için; kesin hakediş ve kesin kabul işleminin tamamlanmış olmalıdır. SZ ya da MV gereği Yüklenici yükümlülüğünde olan ve İşveren’e ya da resmi kurumlara ödenmesi gerekli bir meblağ var ise bu meblağ Yüklenici tarafından ödenmiş olmalıdır. Yüklenici’nin işçilerine, taşeronlarına herhangi bir borcu kalmamış olduğu belge ile tespit edilmiş olmalıdır. SGK’dan alınmış “Borcu Yoktur” belgesi İşverene teslim edilmiş olmalıdır. Yüklenici geçerli defter kayıtları ve belgelerini, SGK ve ilgili idarelere yapmış olduğu bildirimlerin uygunluğunu teyit etmesi için işverene ibraz etmiş ve işverence bu hususların uygunluğu teyit edilmiş olmalıdır. Yüklenici, var ise garanti ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmiş olmalıdır…” şeklinde düzenleme bulunduğunu, dava konusu teminat mektubunun iadesi için taraflar arasındaki sözleşmede belirtilen gerekli koşulların oluşmadığını, davacının bu konudaki edimlerini yerine getirmediğini, bu nedenle teminat mektubunun teslim edilemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacının davalı şirkete vermiş olduğu … Bankası Firuzköy Şubesine ait 16.8.2012 tarihli … nolu 62.000,00 TL bedelli süresiz teminat mektubu vermiş olduğu, alınan bilirkişi raporu ve dosya kapsamı itibariyle, cari hesaptan dolayı birbirlerinden herhangi bir borç ya da alacağının bulunmadığı, teminat mektubunun davalı defterlerinde de kayıtlı olduğu, davacı tarafın 06.03.2017 tarihli SGK internet sitesinden alınmış “borcu yoktur” yazısının dosyada mevcut olduğu, dava dosyasında yer teslim tutanağının olmamasından dolayı işin süresinde yapılıp yapılmadığının belirlenemediği, geçici kabul, kesin kabul ve kesin hakediş ile ilgili belgelerin dosyaya sunulmaması sebebiyle işin yapılıp yapılmadığı veya süresinde yapılıp yapılmadığının belirlenemediği, sözleşmede işin bedelinin (269.925m3 * 2,45TL /m3=) 681.291,75TL+ KDV olarak belirtilmesine rağmen bu miktar ödemenin yapılıp yapılmadığı ile ilgili olarak herhangi bir fatura veya belgeye rastlanmadığı, bilirkişi raporunda belirtilen eksik belgelerin dosyaya sunulması için taraflara ihtaratlı kesin sürenin davacıya verildiği, davalı tarafça yüklenici sözleşmesi ile faturaların dosyaya sunulduğu, alınan bilirkişi raporu itibariyle teminatın iadesine ilişkin sözleşmenin 14. maddesindeki şartların davacı tarafça yerine getirilmediği, teminatın iadesi için gerekli olan kesin kabul ve kesin hakediş ile ilgili belgenin verilen kesin süreye rağmen davacı tarafından dosyaya sunulmadığı, davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, mahkemenin bilirkişiden almış olduğu kök rapora göre, eksik belgeleri ibraz etmesi gerekenin davalı tarafın olduğunu, bilirkişi kök raporunda, davalı tarafından davacının sözleşmenin hangi şart ve /veya şartlarının yerine getirilmediğinin açıklanmadığını, bu nedenle de kanaat bildirmenin mümkün olmadığı yönünde rapor tanzim edildiğini, mahkemenin davalı tarafa süre verilmesi gerekirken 05.12.2018 tarihli duruşmada, bilirkişi raporunda belirtilen eksik belgelerin sunulması için taraf vekillerine süre verilmesinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda davacının sözleşmenin hangi şart ve /veya şartlarının yerine getirmediğinin açıklanması gerektiğini, davalı tarafından dosyaya somut bir belge sunulmadığını, tamamen soyut ve genel bir beyan ile sözleşme şartlarının yerine getirilmediğine ilişkin beyanda bulunduğunu, bilirkişi heyetinin dosyadaki aynı delil ve veriler ile düzenledikleri kök raporda kanaat bildirmelerinin mümkün olmadığını beyan etmelerine rağmen, düzenlen ek raporda sözleşmenin şartlarının yerine getirilmediği kanaatine varılmasının çelişkili olduğunu, sözleşmenin 14. Maddesindeki koşulların davacı tarafından yerine getirildiğinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasında kesin hak ediş ve kesin kabul işleminin tamamlandığını, sözleşme ya da mevzuat gereği davacının davalı işverene veya resmi kurumlara ödemesi gereken bir meblağ bulunmadığını, davacının taşeronu bulunmadığını, iş nedeniyle işçilerine bir borcu bulunmadığını, davacının SGK borcu olmadığını, davacı şirketin garanti yükümlülüğü bulunmadığını, taraf ticari defterleri itibariyle tarafların alacak ve borçlarının bulunmadığını, tüm dosya itibariyle dava konusu teminat mektubunun davacı şirkete iadesinin koşullarının mevcut olduğunu, aksini iddia eden davalı tarafın hangi şartın yerine getirilmediğini veya ihlal edildiğini ve neden teminat mektubunun iade edilmemesi gerektiğini somut bir biçimde belgesi ile açıklaması gerektiğini, davacının sözleşmeden doğan edimini eksiksiz ve tam olarak yerine getirdiğini, sözleşmenin 2012 tarihli olmasına ve aradan 7 yıl geçmiş olmasına rağmen davalı tarafça davacıya yöneltilen hak ediş, taşeron, işçi alacağı, SGK borcu vs. sözleşme kaynaklı hiçbir taleplerinin olmadığını, TMK’nın 2. maddesi gereğince davacının iyiniyetli olmadığını, kötüniyetli olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Taraflar arasında 04.08.2012 tarihli harfiyat yapılmasına ilişkin sözleşme imzalanmıştır. Davacı taraf, edimleri tamamlamış olmasına rağmen sözleşme gereğince davalı yükleniciye verilmiş olan 16/08/2012 tarihli ve 62.000,00 TL bedelli kesin ve süresiz teminat mektubunun davalı tarafından iade edilmediğini belirterek, teminat mektubunun iadesine, iadenin mümkün olmaması halinde teminat mektubunun iptaline karar verilmesi talep edilmiş; davalı taraf, dava konusu teminat mektubunun iadesi için taraflar arasındaki sözleşmede belirtilen gerekli koşulların oluşmadığını, davacının bu konudaki edimlerini yerine getirmediğini, belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiş; mahkemece, davacı tarafından davalıya … Bankası Firuzköy Şubesine ait 16.8.2012 tarihli 017080-3039 nolu 62.000 TL bedelli süresiz teminat mektubu verildiği, alınan bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, sözleşmenin 14. maddesindeki şartların davacı tarafça yerine getirilmediği, teminatın iadesi için gerekli olan kesin kabul ve kesin hakediş ile ilgili belgenin verilen kesin süreye rağmen davacı tarafından dosyaya sunulmadığı gerekçesiyle, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında imzalanan 04.08.2012 tarihli sözleşmenin 14. Maddesinde ” kesin hakediş ve kesin kabul işlemlerinin tamamlanmış olması, SZ ya da MV gereği yüklenici yükümlüğünde olan ve işverene ya da resmi kurumlara ödenmesi gerekli bir meblağ var ise bu meblağın yüklenici tarafından ödenmiş olması, yüklenicinin işçilerine taşeronlarına herhangi bir borcu kalmamış olduğunun belge ile tespit edilmiş olması, SGK’dan alınmış borcu yoktur belgesinin işverene teslim edilmiş olması, yüklenicinin geçerli defter kayıtları ve belgelerini SGK ve ilgili idaelere yapmış olduğu bildirimlerin uygunluğunu teyit etmesi için işverene ibraz etmiş ve işverence bu hususların uygunluğunun teyit edilmiş olması, yüklenicinin var ise garanti ile ilgili yükümlüklerini yerine getirmiş olması” şartlarının yerine getirilmesi ile teminat mektubunun iade edileceği kararlaştırılmıştır. Mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında, aralarında bir borç-alacak bakiyesinin kalmadığı tespit edilmiştir. Somut olayda, davalı tarafça, sözleşmenin 14. Maddesinde belirtilen hususlar yönünden herhangi bir rücu talebi, eksik ayıp iddiası ve ayrıca davacıdan sözleşme gereğince alacağının bulunduğu yönünde bir beyan ve iddiada bulunulmamıştır. Bilirkişi raporuna göre de tarafların birbirlerinden alacak yada borcunun bulunmadığı tespit edilmiş olup, SGK borcunun bulunmadığına ilişkin belge de sunulduğundan, teminat mektubunun davalı uhdesinde tutulmasında hukuki yararı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ancak, davada teminat mektubunun iadesi veya zayi olması halinde iptali talep edildiğinden mahkeme bu husus davalıdan sorularak teminat mektubunun mevcut olması halinde iadesine, zayi olduğunun bildirilmesi halinde iptaline ilişkin davacı taleplerinin değerlendirilerek karar vermesi gerekirken, bu husus üzerinde durulup değerlendirme yapılmaksızın yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/05/2019 tarih, 2016/526 Esas, 2019/571 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 07/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.