Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/907 E. 2020/732 K. 13.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/907
KARAR NO : 2020/732
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13.02.2020
NUMARASI : 2019/964 Esas,
DAVANIN KONUSU: Tapu iptali ve tescil, alacak
KARAR TARİHİ : 13.07.2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil talebine ilişkin olup, mahkemece; davalılar vekilinin ihtiyati tedbire itiraz taleplerinin reddine dair verilen ara karara karşı davalı tarafça istinaf talebinde bulunulmuştur.Davacı vekili, taraflar arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin arsa sahibi olarak işlerin yürümesi amacıyla kat irtifakının hazırlanması için davalılara vekaletname verdiğini, 06.10.2017 tarihinde kat irtifakı kurulduğunu, kat irtifakı kurulduktan sonra inşaat işlerinin kolay yürütülmesi için davacının yüklenicilere düşen tüm bağımsız bölümleri sözleşmeye göre zamanı gelmediği halde gününden önce 06.10.2017 tarihinde davalılara devrettiğini, mimari proje, tapu kayıtlarına göre inşaatın tamamında 496 adet konut ve 32 adet ticari bağımsız bölüm yapıldığını, sözleşmenin özel hükümleri gereğince arsa sahiplerinin alacağı miktarın 30.000 metrekare üzerinden hesaplanan %50 nin altında olmayacağının açık olmasına rağmen tapuda devir yapılırken bağımsız bölüm sayılarının fazla olması, 30.000 metrekare üzerinden hesap yapılmasının ayrı bir uzmanlığı gerektirmesi, arsa maliki dava dışı … ve yine davacı müvekkili şirket temsilcisinin de … olması nedeniyle hataen fazladan davalılara 46 mesken ve 5 dükkan devredildiğinin anlaşıldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların devredilmesi halinde müvekkili açısından telafisi mümkün olmayan zararlarar oluşacağından taşınmazların 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalılara fazladan verilen mesken ve dükkanların tapularının iptali ile davacı müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline, bu olmadığı taktirde 30.000.000TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece 16.12.2019 tarihli tensip zaptının 16 nolu ara kararı ile, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile dava değerinin %15 tutarında olan teminatın (4.500.000TL) mahkeme veznesine depo edilmesi ya da teminat mektubu sunulması halinde dava konusu taşınmazlar üzerine üçüncü kişilere devir ve tesliminin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir konulmasına, karar verilmiştir.Davacı vekili 26/12/2018 tarihli dilekçesi ile, davacı müvekkilinin ülkenin bulunduğu ekonomik koşullar nedeniyle dava değerinin %15’i oranındaki teminat mektubunu alamadığını, ancak dava değerinin %10’u oranındaki 3.000.000’lik teminat mektubunu alarak mahkemeye sunduğunu, davacı müvekkilinin arsa maliki, davalıların yüklenici ve dava konusunun tapu iptal ve tescil davası olması hususu göz önüne alınarak ihtiyati tedbir için dava değerinin %15 olan teminat miktarının dava değerinin %10 olarak mahkemece değiştirilerek ihtiyati tedbir kararının uygulanmasını talep zorunluluğunun doğduğunu, davaya konu taşınmazların davalılar tarafından devredilmesi halinde telafisi imkansız zararlar doğacağını ileri sürerek HMK’nun 389. ve 396. maddeleri uyarınca dava değerinin %10’u tutarında olan 3.000.000TL’lik teminat mektubunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece 27/12/2019 tarihli karar ile, HMK’nun 393/1. maddesindeki “ihtiyati tedbir kararının uygulanması, verildiği tarihten itibaren bir hafta içinde talep edilmek zorundadır. Aksi hâlde, kanuni süre içinde dava açılmış olsa dahi, tedbir kararı kendiliğinden kalkar.” hükme gereğince mahkemece teminat belirlenmişse 1 haftalık kesin süre içerisinde bu teminatın yatırılması gerektiği, anılan hükmün amir hüküm olup mahkemece uzatılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle tarafların menfaat dengesi ve genel uygulama gözönüne alınarak davacı vekilinin ihtiyati tedbir kararı için belirlenen teminat oranının %10’a düşürülmesi talebinin reddine, eksik teminatın tamamlaması için davacı vekiline 30/12/2020 tarihine kadar süre verilmesine karar verilmiştir.Davalılar vekili 30/12/2019 havale tarihli dilekçesi ile, HMK’nun 389. maddesindeki ihtiyati tedbir şartlarının dava konusu olayda gerçekleşmediğini, davacının dava konusu tedbir konulan taşınmazlar dışında ana binada mülkiyeti müvekkillerine ait diğer taşınmazlar üzerinde inşaat sözleşmesine istinaden inşaat teminat ipoteği bulunduğunu, davacının ihtiyati tedbirden elde edeceği faydayı inşaat teminat ipoteği ile temin ettiğini, tedbir kararı için yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğini, bu nedenle taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasının haksız, olduğunu, HMK’nun 393/1.hükmüne göre ihtiyati tedbir kararı için teminat yatırılması son günün 23/12/2019 tarihi olduğunu, davacı tarafından teminatın yasada belirtilen emredici 1 haftalık süreden sonra 30/12/2019 tarihinde yatırılmış olmakla ihtiyati tedbirin kendiliğinden ortadan kalktığını savunarak öncelikle tedbir kararından çok önce 3. kişilere satılan ve ödemesi alınan İstanbul İli, … İlçesi … Ada, … Parsel sayılı 309, 310, 311, 357, 358 nolu taşınmazlar üzerine konulan tedbirlerin kaldırılarak muadilleri olan İstanbul İli, … İlçesi … Ada, …. Parsel sayılı taşınmazlardaki 325, 327, 345, 216, 163 nolu taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, karar verilmesini istemiştir.Mahkemece duruşma açılarak verilen 13/02/2020 tarihli karar ile, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin gerekli olduğu, bu konuda mahkemede olumlu kanaat oluştuğu, talep sahibi davacının, hakkını tehdit eden yakın bir tehlike nedeniyle ivedi bir koruma ihtiyacı içinde bulunduğu, olayda yalaşık ispat ölçüsü oluştuğu, tarafların menfaat dengesi gereği gerekçeleriyle davalılar vekilinin ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, dava tapu iptal ve tescil davası olarak açılmış ise de özü itibariyle bir alacak davası olduğunu, davanın gayrimenkulün aynına ilişkin bir dava olmadığını, gayrimenkulün aynına ilişkin bir dava olmadığından kesin yetki kuralının söz konusu olamayacağını, tarafların tacir, sözleşmenin de ticari işletmeleri ile ilgili olduğunu, Sözleşmenin 18. Maddesinde yetki kuralı getirildiğini, yetkili mahkeme olarak İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılındığını, yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, Bakırköy 3 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin davaya bakmaya yetkisiz olduğundan ve yetkisiz mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden ihtiyati tedbirin kaldırılması gerektiğini, ihtiyati tedbir kararının uygulanması yasal bir haftalık süre içinde istenilmemiş olmakla yasal süre geçtikten sonra ihtiyati tedbir kararının uygulanmasının istenemeyeceğini, böylelikle tedbirin kendiliğinden kalktığı gözetilmeksizin, yazılı gerekçeyle itirazın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, HMK’nun 393/1maddesi hükmü gereğince ihtiyati tedbir kararının uygulanmasının, verildiği tarihten itibaren bir hafta içinde talep edilmek zorunda olduğunu, aksi hâlde, kanuni süre içinde dava açılmış olsa dahi, tedbir kararının kendiliğinden kalkacağını, HMK’nun 90. maddesine gereğince kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkimin kanundaki süreleri artırıp eksiltemeyeceğini, yasada emredici kural gereği ihtiyati tedbir kararının uygulanması için bir haftalık sürenin başlangıcının kararın verildiği tarih olduğunu, kararın 16.12.2019 tarihli tensip 16 ve 17 nolu ara kararı ile verildiğini, HMK 393/1. madde hükmüne göre ihtiyati tedbir kararının verildiği tarih 16.12.2019 olmakla tedbirin uygulanması / teminatın yatırılması için son günün 23.12.2019 tarihi olduğunu, davacı tarafından teminatın yasada belirtilen emredici 1 haftalık süreden sonra 30.12.2019 tarihinde yatırıldığını, bu nedenle ihtiyati tedbirin kendiliğinden ortadan kalktığını, olayda yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığını, davacı tarafından sunulan deliller içinde yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiğine yönelik somut bir delil bulunmadığını, davacı tarafça, dava dilekçesinde paylaşım protokolü yapılmadığı, hatanın bundan kaynaklandığı söylenmiş ise de taraflar arasında yapılmış ve tüm taraflarca imzalanmış paylaşım protokolünün dosyaya sunulduğunu ancak yapılacak inşaatta hangi bağımsız bölümlerin kime ait olacağına ilişkin bir düzenleme yapılmadığını, davacının dava konusu ve tedbir konulacak taşınmazları rastgele seçtiğini, bu nedenle belirli bir uyuşmazlık konusundan söz edilemeyeceğini, belirli bir uyuşmazlık konusundan söz edilemeyeceğine göre hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından da endişe edilemeyeceğini, davacının dava konusu tedbir konulan taşınmazlar dışında ana binada mülkiyeti müvekkillerine ait diğer taşınmazlar üzerinde inşaat sözleşmesine istinaden inşaat teminat ipoteği bulunduğunu, davacının ihtiyati tedbirden elde edeceği faydayı inşaat teminat ipoteği ile temin ettiğini, tedbirin mahkemece takdir edilecek teminat karşılığında kaldırılmasına yönelik taleplerinin de değerlendirilmediğini belirterek yerel mahkeme ara kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Uyuşmazlık taraflar arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı arsa sahibi, davalılar ise yüklenicidir.Mahkemece davalı tarafın üzerine tedbir konulan taşınmazlar dışında ana binada mülkiyeti davalılara ait diğer taşınmazlar üzerinde inşaat sözleşmesine istinaden inşaat teminat ipoteği bulunduğuna yönelik beyanı ile dava konusu olan ve 3. kişilere satıldığı bildirilen İstanbul İli, … İlçesi … Ada, … Parsel sayılı 309, 310, 311, 357, 358 nolu taşınmazlar üzerine konulan tedbirlerin kaldırılarak muadilleri olan İstanbul İli, … İlçesi … Ada, … parseldeki 325, 327, 345, 216, 163 nolu taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulması yönündeki talebi değerlendirilmeyerek eksik inceleme ile davalılar vekilinin ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.02.2020 tarih, 2019/964 Esas sayılı ara kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,4-Davalılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalılar tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 13/07/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.