Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/869 E. 2023/666 K. 06.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/869
KARAR NO: 2023/666
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2019
NUMARASI: 2016/437 Esas, 2019/1109 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 06/06/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında 5.296.924,92 TL anahtar teslim bedelli 23/06/2015 tarihli “Mekanik Tesisat İmalat İşleri” sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme gereğince davacının 7 gün içinde mobilizasyonu tamamlanarak işe başlanacağı ve 5 gün içinde sözleşmede belirtilen teminat mektubunun davacıya teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, tüm çağrılara rağmen davalının işyerini teslim almadığını ve çalışmaya başlamadığını, bu nedenle davacı tarafından davalıya Beyoğul … Noterliğinden 20/08/2015 tarihli ihtarname göndererek işyerinin teslim alınması ve diğer sözleşmesel yükümlülüklerin yerine getirilmesini istediklerini, bilahare 28/08/2015 tarihli ihtarnameyle de yükümlülüklere uyulmaması nedeniyle sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiğini, 27/10/2015 tarihli ihtarname ile zararın tazmininin talep edildiğini ve en son 15/12/2015 tarihli ihtarnameyle de 06/05/2015 tarihinde düzenlenen 50.000,00 TL bedelli senedin 3 gün içerisinde iadesini istediklerini, ihtarnamelerin sonuçsuz kalması nedeniyle uğranılan zararın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla davalıya karşı takip yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, itirazın haksız olduğunu, 50.000,00 TL miktarındaki senedin tenzili ile sözleşmenin feshi nedeniyle uğranılan zarar kapsamında 416.477,00 TL için bu davanın açıldığını, davalının sözleşmesel edimlerini yerine getirmeyip hiç ifaya başlamamış olması nedeniyle davacının sözleşmeyi fesihte haklı olduğunu ve bu durumda ihalede ikinci firma olan … Ltd. Şti arasında yeni bir sözleşmenin akdedildiğini, her iki sözleşme arasındaki farkın menfi zarar olduğunu belirterek, icra dosyasında davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına ve alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında akdedilen 23/06/2015 tarihli sözleşme kapsamında davalının edimlerini ifaya hazır olmasına rağmen davacı şirketin sözleşmenin feshi talebinde bulunduğunu, tarafların birbirlerinden herhangi bir tazminat, hak veya alacak talebinde bulunmayacak şekilde fesih protokolü imzalanması yönünde mutabakata vardıklarını, 01/10/2015 tarihli mailin davacı tarafından davalı şirket yetkilisi …’a gönderildiğini, mailde açıkça ekli protokolün kaşe ve imza edilerek taraflarına iletilmesinin istendiğini, mail ekinde fesih protokolünün gönderildiğini, davalı şirket yetkilisince fesih protokolünün imzalanarak davacıya gönderilmiş olduğunu, ancak davacı tarafından kendi teklif ve talepleri doğrultusunda hazırlanan ve imzalanması istenen fesih protokolünün imzalanmadığını, davacının gerçeğe tamamen aykırı bir gerekçeyle tazminat talebinde bulunulduğunu, fesih protokolüne ilişkin mailin davacı şirket tarafından davalı şirkete gönderildiğini, imzalanması talep edilen bir fesih protokolünün gönderilmesinden sonra artık davacı iradesinin bu yönde olduğunun kabulü gerektiğini belirterek, davanın reddi ile alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, sözleşmenin 23/06/2015 tarihinde akdedilip 01/09/2015 tarihinde feshedildiği, ikinci sözleşmenin ise 17/09/2015 tarihinde yapıldığı, menfi zararın tespitinde, sözleşmedeki koşullarla işlerin yapımı için üçüncü kişilerce davalı şirketle yapılan sözleşme bedeline en yakın fiyatlı sözleşme ile fesihten sonraki makul süre içinde sözleşme konusu imalatın aynı koşullarla başkasına yaptırılması halinde ödenen imalat bedeli arasındaki farkın esas alınması gerektiği, davacının zararını kanıtlaması gerektiğini, davacının sözleşme konusu imalat ile sözleşmeyi feshettikten sonra Eylül 2016 tarihinde … Ltd. Şti ile akdettiği sözleşmedeki işin aynı olup olmadığını kanıtlayacak nitelikte herhangi bir belge veya delil sunmadığı, özellikle sözleşme konusu imalatların ne olduğunun ancak teknik şartnameden anlaşılabileceği, teknik şartname ibraz edilmediğinden taraflar arasındaki sözleşmeye konu imalatların belirlenemediği ve böylece iki sözleşmedeki imalatların karşılaştırılamadığı sözleşme metninde sadece işin tanımının yapıldığı, imalatların gösterilmediği, davacının iki sözleşme arasındaki fiyat farkından kaynaklanan zararını kanıtlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, davacı şirket tarafından … Projesi’nde mekanik, tesisat ve imalat işlerinin yüklenici firmaya verilmesi amacıyla ihale açıldığını, davalı şirketin ihaleyi kazandığını ve davacı şirket ile aralarında ihaleye konu işe ilişkin sözleşme akdedildiğini, davalı şirketin yükümlülüklerini yerine getirmemesi üzerine sözleşmenin feshinden sonra ihaledeki ikinci firma olan dava dışı … ile aynı konuya ilişkin sözleşme imzalandığını, mahkemenin 07.03.2019 tarihli celsesinde verilen 2 no.lu ara kararı doğrultusunda 13.03.2019 tarihli dilekçesi ile 15.03.2019 tarihinde ön bürodan … A.Ş. ile imzalanan sözleşmenin eki, teknik şartname, keşif özetinin dosyaya sunulduğunu, dosyaya sunulan evrakların muhafazasının ve bilirkişilere tevdinin mahkeme kaleminin yükümlülüğünde olduğunu, davacı şirketin dosya kapsamında gerekli olan tüm evrakların farklı tarihlerde verdiği dilekçelerle dosyaya sunulduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte söz konusu evrakların muhafaza edilemesi ya da inceleme için bilirkişiye verilmemesi sebebiyle doğan sonuçlardan davacı şirketin sorumlu tutulamayacağını, bu sebeple davacının davasını ispat edemediği yönündeki kanaatin yargılamanın temel ilkelerine aykırı olduğunu, envanter ve defteri kebirin sunulmadığı iddia edilmişse de 24.02.2017 tarihli Bilirkişi Yemin ve Teslim Tutanağında davacı vekili olarak yerinde inceleme talebinde bulunulduğunu ve bilirkişilerin dosya kapsamında gerekli gördüğü envanter ve defteri kebir dahil tüm defter ve belgelerin şirket merkezinde incelediğini, bu kapsamda söz konusu defterlerini şirket merkezinde inceleterek ispat yükümlülüğünü yerine getirmiş olduğunu, gerekli belgelerin dosyaya sunulduktan sonra yapılan bilirkişi incemesi sonucunda düzenlenen 04.11.2019 tarihli bilirkişi raporunun 13. sayfasında “Bu nedenle dosya muhteviyatında bulunan ve icra takibine esas 416.427,54 TL’lik takip miktarının yeni yapılan bir imalat olmaması nedeniyle piyasa rayiçlerine uygun ve kadri marufunda bulunduğu” şeklindeki ifade ile her iki sözleşmeye göre yeni yapılan farklı bir imalatın bulunmadığının, bu nedenle piyasa rayiçlerine uygun olduğunun, her iki sözleşmeye göre imalatların aynı olduğunun belirlendiğini, sözleşmeyi fesheden davacı şirketin fesih tarihinden 16 gün sonra ihalede ikinci sırada bulunan dava dışı … ile makul süre içerisinde sözleşmeyi imzaladığını ve bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere aynı imalatın dava dışı …ya yaptırıldığını, dolayısıyla davacı şirketin ileri sürdüğü iddialara yönelik olarak ispat yükümlülüğünü yerine getirdiğini, 01.10.2015 tarihinde gönderilen e-mailin davacı şirket adına hak ve alacaklardan vazgeçme, sulh ve ibra olma, sözleşmeyi fesih etme anlamında borç ve yükümlülük altına sokacak yetkiye sahip olmayan sıradan bir çalışan tarafından gönderildiğini, davacı şirket açısından herhangi bir bağlayıcılığının bulunmadığını, 23.06.2015 tarihinde davacı şirket ile davalı şirket arasında “… Projesi Mekanik Tesisat İmalatı İşleri Sözleşmesi” akdedildiğini, davalı şirketin belirtilen sürede işe başlamaması üzerine davacı şirket tarafından, Beyoğlu … Noterliği’nin 20.08.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmesel yükümlülüklerin yerine getirilmesi aksi halde sözleşmenin feshedileceğinin bildirildiğini, davalı şirketin ihtara rağmen yükümlülüklerini yerine getirmemesi üzerine Beyoğlu … Noterliği’nin 28.08.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile “sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, işin üçüncü bir kişiye yaptırılacağının, maliyetin kesinleşmesi akabinde muhataba bildirilerek ödenmesinin talep edileceğinin bildirildiğini, bu tarih itibariyle sözleşmenin feshedildiğini, hiçbir şekilde davacı şirket adına irade beyanında yetkisi bulunmayan şirket çalışanı tarafından davalı şirkete 01.102015 tarihinde mail ekinde fesih protokolü gönderildiğini ve imzalanarak mail yoluyla iletilmesinin talep edildiğini, sözleşmenin feshedilmesi sebebiyle davacı şirketin yeni bir sözleşme akdetmesi üzerine aradaki farkın ve doğan zararın fesih bildiriminde de belirtildiğini, Beyoğlu … Noterliği’nin 27.10.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı şirkete bildirildiğini ve 7 gün içinde davacı şirket hesabına ödenmesi gerektiğinin ihtar edildiğini, davacı şirketin ihtarnamede belirtilen zararı karşılamaması üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında ilamsız takip başlatıldığını, söz konusu ihtarnamelerin davacı şirketi temsil etmeye yetkili avukatlar tarafından gönderildiğini ve tüm işlemlerin şirket adına irade beyanında bulunmaya yetkili kişiler tarafından gerçekleştirildiğini, davacı şirket çalışanı tarafından gönderilen 01.10.2015 tarihli mail ekinde ise davacı şirketin o tarihe kadar açıkladığı irade beyanı ve gerçekleştirdiği hareketlerin aksine fesih protokolü gönderildiğini ve davalı şirketten imzalayarak gönderilmesi talep edildiğini, söz konusu mailin geçerli olduğundan bahsedilemeyeceği gibi davacı şirket açısından herhangi bir bağlayıcılığının da bulunmadığını, bu hususun dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarıyla da açıkça ispat edildiğini, yerel mahkemenin kararında davacı şirketin iradesinin sözleşmenin karşılıklı anlaşma ile sona erdirilmesi yönünde olduğu şeklindeki gerekçe ile davayı açmakta haklı nedeni olmadığının belirtildiğini, davacı şirketin sözleşmeyi feshetme ve zararı davacı şirketten talep etme yönündeki iradesinin açık olduğunu, davacı şirketin temsil yetkisi dahi bulunmayan sıradan bir şirket çalışanı tarafından gönderilen kaşesiz/imzasız protokolün bağlayıcı olmayacağını bildiğinden ve ticari hayat gereği bu husus açık olduğundan şirket çalışanına karşı herhangi bir uyarıda bulunmadığını, çalışanı işten çıkarmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Somut olayda, taraflar arasında 23.06.2015 tarihli mekanik tesisat imalat işleri sözleşmesi imzalandığı; davacı tarafça davalı yüklenicinin edimini gerçekleştirmek için işyerini teslim almadığı ve işe başlamadığı, bu sebeple davacı tarafından sözleşmenin feshedildiği, bunun üzerine davacının dava dışı şirketle yeni sözleşme yaptığı ve bu nedenle zararlarının oluştuğu belirtilerek zararlarının giderilmesi talep edilmiştir. Dosyaya ibraz edilen ve mahkemece hükme esas alınan, davacı şirket çalışanı tarafından gönderilen 01/10/2015 tarihli e-mailde davacı şirketin fesih protokolünü göndererek davalıdan bu protokolün imzalanarak gönderilmesinin istendiği, davalının da fesih protokolünü imzalayarak gönderdiği anlaşılmaktadır. E-mail ekinde gönderilen fesih protokolü ile taraflar sözleşmenin feshi konusunda mutabık kalmış ve yüklenicinin sözleşme kapsamında iş sahibinden herhangi bir hak ve alacağının kalmadığı, işsahibini ibra ettiği belirtilmiştir. Davacı taraf sözkonusu e-mailin sehven gönderildiğini savunmakta ise de basiretli bir tacirin göndermiş olduğu emailin içeriğinden sorumlu olduğundan davalının savunmasına itibar edilmemiş ve mahkemece davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/12/2019 tarih ve 2016/437 Esas, 2019/1109 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 06/06/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.