Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/831 E. 2023/659 K. 06.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/831
KARAR NO: 2023/659
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/10/2019
NUMARASI: 2017/1018 Esas, 2019/1053 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 06/06/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olup; mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkilinin, sözleşme konusu … Projesi için kullanılacak profil, cam, kör kasa gibi malzemeler için, davalı şirkete 29/06/2015 tarihli fiyat teklifi sunduğunu, bu teklifin davalı şirketçe kabul edildiğini ve taraflar arasında 02/07/2015 tarihinde 931.340,40 TL bedelli anahtar teslimi götürü bedel sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereği müvekkilinin … Mh., … Cd., … Sk., No…-… Kadıköy adresindeki … konut inşaatı projesinin dış cephe doğramalarının montajı işini üstlendiğini, işin bedeli sözleşmenin 6.Maddesinde hükme bağlandığını, 265.000,00 Euro + KDV olmak üzere, 931.940,00 TL olarak belirlendiğini, (Kur 2,9803 TL), müvekkilinin … Projesindeki yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini ve davalı şirketin de sözleşme bedelini taksitler halinde ödemeye devam ettiğini, sözleşmeye konu işin tesliminin ardından; davalı şirket yetkilisi … tarafından 09/06/2016 tarihinde müvekkiline gönderilen e-postada; bakiye borcun ödenmeyeceğinin ifade edildiğini, bu mail üzerine yapılan görüşmelerde, müvekkili şirket yetkililerinin davalı şirketin iddialarını kabul etmediklerini, bu iddiaların taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olmadığını, PVC doğrama işlerinde böyle bir hesaplama yapılamıyacağını, pencereleri oluşturan profillerin metre, camların metrekare ve aksesuarların adet olarak hesaplandığını, bu proje için özel olarak kaplattırılan profillerin başka bir iş için de kullanılamıyacağını bildirmiş olmasına rağmen, davalı şirketten olumlu bir sonuç alamadıklarını, nitekim müvekkili şirket tarafından 22/08/2006 tarihinde de sözleşmeye uygun şekilde 931.940,40 TL’lik fatura tanzim edilerek, davalı şirkete gönderildiğini, davalı şirketin bu faturaya Kadıköy … Noterliği’nin 01/09/2016 tarih, … yevmiye nolu ihtarnamesi ile itiraz ettiği gibi, aynı ihtarname ekinde 01/09/2016 tarihli, 136.892,35 TL bedelli fiyat farkı faturasını da müvekkili şirkete göndererek, bakiye borcu ödemeyeceğini belirttiğini, bu ihtarname ve faturaya ilişkin taraflarınca Beyoğlu … Noterliği’nin 05/09/2016 tarih, … yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edilerek itiraz edildiğini, anahtar teslimi götürü bedel sözleşmelerde davalı şirketin iddia ettiği gibi bir fiyat farkının doğamayacağının ve bu kapsamda iade faturasının kabul edilemeyeceğinin bildirildiğini, borcunu ödememekte ısrar eden davalı şirket aleyhine bu kez 136.892,35 TL’nin tahsil için icra takibi yapıldığını, ancak davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, işin tesliminin ardından davalı şirketin, mukayeseli keşif ile fiyat farkı talebinde bulunmasının hem sözleşmeye hem de ticari teamüllere tümüyle aykırı olup, herhangi bir hukuki dayanağının da bulunmadığını, davanın ticari bir dava olduğunu, bu kapsamda uygulanacak faizin de ticari işlerde uygulanan reeskont avans faiz oranı olması gerektiğini, davalı tarafından yapılan faize ilişkin itirazın da kabul edilemeyeceğini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin davamına ve davalı yanın icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince sözleşmeye konu imalatları ölçüler dışında yaptığını, sözleşmenin anahtar teslimi götürü bedel sözleşme olmadığını, sözleşme maddelerinde imalatın projeye uygun olarak ölçü/adetleri değişmeksizin yapılması halinde ödenecek anahtar teslimi bedel belirlendiğini, sözleşmenin 4.maddesinde “Doğrama ve panjur ölçülerindeki değişkilikler veya yeni doğrama eklenmesi-iptali durumunda anlaşmaya esas birim fiyatlar kullanılacaktır” şeklinde düzenlendiğini, ölçü ve adet değişimlerinde sözleşme bedelinin değişeceğini, sözleşmenin 13. Maddesinin f bendinde “sözleşme miktarında olası artış ve azalışlar olması durumunda da bu sözleşme hükümlerinin geçerli olup iş bu kapsamda yapılarak tamamlanacaktır” şeklinde düzenleme bulunduğunu, bu kapsamda sözleşme uyarınca davacı tarafça yapılan imalatların ölçümlerinin yapıldığını, sözleşmede belirlenen birim fiyatları üzerinden hesaplandığını ve ödenmesi gereken tutarın davacı tarafa ödendiğini, gönderilen faturaya süresi içinde bu nedenle kısmi itiraz edildiğini, bakiye tutar için iade faturası kesildiğini savunarak davanın reddi ile davacı aleyhinde kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, uyuşmazlığın bakiye bedel olarak görünen 136.139,04 TL tutarındaki alacağa ilişkin olarak davalının iade faturası düzenlemiş olmasından kaynaklandığı, yanlar arasındaki 02/07/2015 tarihli anahtar teslimi götürü bedel sözleşmesinde (davalı savunmasının aksine) fiyat farkı konusunu açıkça kapsayan bir düzenleme bulunmadığı, Türk Borçlar Kanunu’nun 480.maddesinin açık hükmü karşısında; davalı iş sahibinin götürü bedele tabi sözleşme kapsamında daha az bedel ödeme hakkının bulunmadığı, belirlenen cari hesap bakiyesi üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği, sözleşmenin bakiye bedeli konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamasına rağmen, davalının kanunen hakkı olmamasına rağmen “işin düşük metrajlı olması” gerekçesiyle bakiye bedeli ödemekten kaçınmış olması nedeniyle aleyhinde icra takibi açılmasına sebebiyet verdiği, icra dosyasına yapmış olduğu itirazın haksız olduğu ve alacağın likit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 136.139,04 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, alacak likit ve itiraz haksız olduğundan alacağın %20 ‘si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, taraflar arasında götürü bedel sözleşmesi bulunmadığını, yanlar arasında imzalanan sözleşmenin karma bir sözleşme olduğunu, sözleşme ekinde her bir pencere tipinin sayısı ve ölçülerinin tek tek listelendiğini, her bir pencere tipi ve ölçüsü için tartışmaya yer bırakmayacak şekilde ayrı bir birim fiyatı belirlendiğini, taraflar arasında işin sözleşmedeki ölçü ve adetlerde yapılmadığının tartışmasız olduğunu, davacı tarafın sözleşme ekindeki ölçülerde imalat yapmadığının, değişen projeyi kabul ederek yeni projeye göre sözleşmeden farklı sayı ve ölçülerde imalat yaptığının sabit olduğunu, iş bitiminde hakediş ölçülerine göre davacıya gönderilen dosya içerisinde mevcut e-maile de davacı tarafından bir itirazda bulunulmadığını, yüklenicinin hakettiği ücretin tespiti için mahallinde keşif yapılması ve imalatın fiziki oranının tespit edilmesinin gerektiğini, dosya üzerinden yapılan inceleme ile karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacının icra takibi ile talep ettiği miktarın hatalı olduğunun bilirkişi raporuyla da tespit edildiğini, bu nedenle müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davacı yanca sözleşme konusu … Projesi için kullanılacak profil, cam, kör kasa gibi malzemeler için davalı şirkete, 29/06/2015 tarihli fiyat teklifi sunulmuş, bu teklifin davalı şirketçe kabul edilmesi üzerine taraflar arasında 02/07/2015 tarihinde 931.340,40 TL bedelli anahtar teslimi götürü bedel sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme ile davacı yüklenici sıfatıyla, … Mh., … Cd., … Sk., No….-… Kadıköy adresindeki … konut inşaatı projesinin dış cephe doğramalarının montaj işini yapmayı üstlenmiştir.Davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibi hakkında 931.940,40 TL bedelli, 22/08/2016 tarihli fatura alacağına istinaden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 136.892,35 TL asıl alacak ve 4.751,31 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 141.643,66 TL bakiye iş bedeli alacağının tahsili için 20/12/2016 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmenin “Yüklenici’nin Sorumlulukları” başlıklı 4.maddesinin (ı) bendinde; pencere tipleri ve açılımlarının ekteki projedekinin aynısı olacağı, ekteki keşif raporu ve çizimlerin dışında doğrama ve panjur ölçülerindeki değişiklikler veya yeni doğrama eklenmesi/ iptali durumunda anlaşmaya esas birim fiyatların kullanılacağı, (j) bendinde, doğramaların projeye uygun olarak, dış cephe detaylarının ilgili firma ile gerekli tüm görüşmeler yapılarak uygulama detay projesi çıkartılacağı ve bu projeye iş sahibince onay verdikten sonra üretileceği, doğrama kör kasalarının bu uygulama detay projesine uygun olarak 50 30 2 Galvanizden yapılacağı, etrafına 150 mm GU yalıtım bandı döneceği düzenlenmiştir. İş bedeli sözleşmenin 6. maddesinde hükme bağlanmış olup; “İşin Tutarı ” başlıklı 6.maddesinde, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin anahtar teslim götürü bedel sözleşme olduğu, ihale dokümanında yer alan uygulama projeleri ve bunlara ilişkin listeleri kapsadığı, ekli keşif raporunda belirtilen birim fiyatlar ile oluşturulan doğrama toplam tutarının 265.000,000 Euro + KDV olduğu kararlaştırılmıştır. (Kur; 2,9803 TL’ dir.) Yanlar arasında iş bedelinin davalı yanca, sözleşmenin 7. Maddesinde belirtilen vade tutar ve sayıda olmak üzere toplam 789.780,00 TL ödendiği konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davalının, davaya cevap dilekçesinde işin ayıplı, eksik yapıldığını ve/veya süresinde yapılmadığına yönelik bir itirazı bulunmamaktadır. Dosya kapsamında bulunan ve mimar …, inşaat mühendisi … ve mali müşavir … tarafından hazırlanan 10/05/2019 tarihli bilirkişi kurul raporunda; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin maddeleri arasında fiyat farkı konusunu kapsayan herhangi bir maddenin bulunmadığı, davacı yüklenici şirketin, sözleşme gereği yaptığı imalatlar sonucu “… 70 çift yüz Lamine Isı Camlı Pencere Ünitesi (427 adet)” açıklaması ile davalı iş sahibi şirkete 22/08/2016 tarih, … nolu, 789.780,00 TL %18 KDV olmak üzere toplam 931.940,40 TL tutarında fatura tanzim ettiği, bunun üzerine, davalı iş sahibi şirket tarafından davacı yüklenici şirkete “Birim Fiyat farkından kaynaklanan … tarihli faturaya istinaden iade bedelidir” açıklaması ile 01/09/2016 tarih, … nolu, 116.010,47 TL % 18 KDV olmak üzere toplam 136.892,35 TL tutarında fatura tanzim ettiği, davacının yasal defter kayıtlarına göre, davalıdan 136.139,04 TL alacaklı olduğu, davalının yasal defter kayıtlarına göre davacı adına tanzim etmiş olduğu iade faturası nedeni ile davacıya borçlu görünmediği, davalının, davacı ile imzaladığı 02/07/2015 tarihli sözleşmenin “İşin Tutarı” maddesine ve TBK’nun 480’nci maddesine göre, davalıya iade fiyat farkı faturası tanzim ederek sözleşmede belirlenen 265.000,00 Euro +KDV (Kur:2,9803 TL) bedelden bir indirim yapamayacağı, sözleşmenin “Çeşitli Hükümler” başlıklı 13. Maddesinin (f) bendi ile sözleşme miktarında olası artış ve azalışlar olması durumunda da bu sözleşme hükümleri geçerli olup, iş bu kapsamda yapılarak tamamlanacağı düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenlemenin dava konusu işler ile ilgili davalının yapmış olduğu metraj sonucu fiyat farkı hesaplamasını kapsamadığı, sözleşmede belirtilen ve taahhüt edilen işin miktarlarında iş sahibinin talebi ve tarafların kabulü doğrultusunda ortaya çıkacak artış ve azalışları kastettiği, bu itibarla davacının, davalıdan 02/07/2015 tarihli sözleşmenin 6. maddesine ve TBK’ nun 480′ nci maddesine göre götürü sözleme bedelini hak ettiği ve davalıdan cari hesap bakiyesi olan 136.139,04 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir. Her ne kadar yanlar arasında imzalanan sözleşmede götürü bedel sözleşme tabiri kullanılmış ise de, sözleşme ekinde her bir pencere tipinin sayısı ve ölçülerinin tek tek listelendiği, her bir pencere tipi ve ölçüsü için ayrı bir birim fiyatı belirlendiği görülmekte olup, sözleşmenin “Çeşitli Hükümler” başlıklı 13. Maddesinin (f) bendinde de, sözleşme miktarında olası artış ve azalışlar olması durumunda bu sözleşme hükümlerinin geçerli olduğu ve işin bu kapsamda yapılarak tamamlanacağı yazılmıştır.Somut uyuşmazlığımızda, sözleşme imzalandıktan sonra davacı her bir pencere tipi yönünden belirlenen birim fiyatlar doğrultusunda maliyetler yaptığını iddia etmiştir. Yargılama aşamasında davalı vekili tarafından; bu taleplerin bedelinin belirlenmesi istendiği halde mahkemece HMK’nın 288. madde hükmüne aykırı şekilde keşif yapılmaksızın dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yapılarak sonuca gidilmesi yasaya uygun olmamıştır. Zira davacı yanın talep ettiğiiş bedeli alacağının ilave iş olarak değerlendirilmesi gerekir. Ne var ki davacı yüklenicinin bu kalem taleplerde bulunabilmesi için sözleşmede belirtilen iş miktarı ile uygulama yapılan işin karşılaştırılması zorunludur. Bu karşılaştırmanın da mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile yapılması gerektiği açıktır. O halde mahkemece bu hususlar üzerinde durulmadan verilen karar eksik incelemeye dayalı olduğundan isabetsiz olmuştur. Yapılan bu açıklamalar ışığında mahkemece yapılacak iş; davacı yüklenicinin hak ettiği iş bedelinin saptanması için gerçekleştirilen imalâtın sözleşmenin 13.maddesinin (ı) bendi gereğince belirlenen birim fiyatlar üzerinden tespiti ile bulunacak bu rakamdan kanıtlanan ödemeler düşülerek hesaplanması konusunda aynı bilirkişi kurulundan ek rapor alınması ve akabinde sonucuna uygun karar verilmesinden ibarettir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/10/2019 tarih, 2017/1018 Esas, 2019/1053 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 06/06/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.