Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/830 E. 2020/642 K. 24.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/830
KARAR NO: 2020/642
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/03/2020
NUMARASI: 2014/1440 Esas (Derdest)
DAVA: İtirazın iptali
TALEP: İhtiyati hacze itiraz
KARAR TARİHİ: 24/06/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl dava, taraflar arasında düzenlenen inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil, birleşen dava, itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece birleşen davada davalı vekilinin ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddine dair verilen ara karara karşı birleşen dosya davalısı tarafça istinaf talebinde bulunulmuştur. Asıl davada davacı vekili, İstanbul ili, Pendik ilçesi, … mahallesi, … pafta, … ve … parsel sayılı taşınmazlarda inşa edilecek konutlar için taraflar arasında 09/05/2012 tarihli anahtar teslim inşaat sözleşmesi imzalandığını, bu güne kadar davalı firmaya KDV dahil toplam 5.725.066,50TL karşılığı toplam 4.240,79m² ödeme yapıldığını ancak davalı şirkete çeşitli tarihlerde gönderilen noter ihtarnamelerine rağmen dava tarihi itibariyle konutların tamamlanıp teslim edilmediğini ileri sürerek sözleşme kapsamında davalı şirkete fazladan devredilen dairelerin tespiti ile tespit edilecek taşınmazların tapularının iptali ile müvekkili şirket adına tesciline ve taşınmazların tapu kaydına davalıdır şerhinin işlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir. Asıl davada davalı ve birleşen davada davacı yüklenici şirket vekili, birleşen İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/246 Esas sayılı dava dosyasında, asıl dava davacısı şirketin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava konusu alacağın güvence altına alınması için davalının varsa borcuna yetecek miktarda taşınmaz mal varlığına teminatsız veya uygun teminat karşılığında ihtiyati tedbir konulmasına veya davalı adına kayıtlı mal varlığına ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz uygulanmak suretiyle ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. Birleşen dosyada davacı vekili 31/01/2020 tarihli dilekçesi ile; karşı tarafın üzerine kayıtlı taşınmaz malları elden çıkarmaya yönelik hareketlerde bulunduğunu belirterek taşınmazlar hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında uygulanmak üzere öncelikle teminatsız ihtiyati haciz kararı verilmesini, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde dosyada ihtiyati tedbir kararına yönelik yatırmış oldukları teminat bulunduğundan dosyadaki bu teminat bedelinin ihtiyati haciz teminatı olarak kabul edilerek ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 14.02.2020 tarihli ara karar ile, ihtiyati hacze karar verilebilmesi için alacaklının alacağının kaynağı hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermek zorunluluğu bulunduğu, alacağın varlığı ile ilgili kayıtsız ve şartsız bir yazılı delil aranmasının gerekli olmadığı, konunun özelliğine, yargılama aşamasında toplanan delillere göre yaklaşık ispat kuralının da yerine getirildiği nazara alınarak, tarafların inşaat firması olduğu, birleşen dosya davacısının yapmış olduğu inşaat ile ilgili hakediş alacağına dayandığı, toplanan delillere göre birleşen dosya davalısının üzerine kayıtlı ve bu davadaki inşaata ilişkin olarak yapılan dairelere konulan tedbirlerin İstinaf Mahkemesi kararıyla kaldırıldığı ve birleşen dosya davacısının alacağın sebebi ile ilgili mahkemeye ön kanaat getirecek delilleri sunduğu gerekçesiyle, İİK’nun 257/1 maddesi gereğince % 15 oranında (192.096,19TL) nakit veya kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibraz olunduğunda, borçlunun menkul, gayrimenkul ve üçüncü şahıslarda olan hak ve alacaklarının, 1.280.641,30 TL. borç tutarı ile sınırlı olmak kaydıyla ve İcra ve İflas Kanununda muayyen tahditler dairesinde ihtiyaten haczine ve 21.02.2020 tarihli celsenin 4 nolu ara kararı ile, birleşen davanın davacısının mülkiyetinde gözüken Pendik, … Mahallesi, … Parsel, … Blok, … no.lu bağımsız bölümün, 14.02.2020 tarihli ihtiyati haciz kararında hükmedilen 192.096,19TL tutarındaki teminat tutarını karşıladığı belirtilerek, bu taşınmazın ihtiyati haczin teminat tutarı olarak kabul edilmesine karar verilmiştir. Birleşen dosya davalısı vekili 18.02.2020 tarihli dilekçesi ile; taraf tanıkları dinlenmeden verilen ve hukuka aykırılık teşkil eden 14.02.2020 tarihli ihtiyati haciz kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemece duruşma açılarak verilen 11.03.2020 tarihli karar ile, ihtiyati hacze itiraz eden tarafından ihtiyati haciz kararına dayanak teşkil eden hususlar haricinde başka bir delil yada dayanak ileri sürülmediği ve dosyada gelişen yeni bir durum da olmadığı gerekçesiyle birleşen davada davalı vekilinin ihtiyati hacze itirazının reddine karar verilmiştir. Birleşen davada davalı vekili 25.03.2020 tarihli dilekçesiyle, birleşen davada davacının dürüstlük kuralına aykırı şekilde müvekkili şirketin 18 taşınmazı üzerine haciz şerhi koydurduğunu, bununla da yetinmeyip bankalara yazı göndererek müvekkil şirket’in tüm banka hesaplarına bloke koydurduğunu, böylece müvekkili şirketin ticari faaliyetlerine devam etmesini hukuksuz bir şekilde engellediğini ve müvekkili şirkete telafisi mümkün olmayan zararlar verdiğini, birleşen davada davacının alacak iddiasını ispatlayamadığını, birleşen davada davacı lehine ihtiyati haciz kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, teminat olarak kabul edilmiş olan taşınmazın, huzurdaki tapu iptali ve tescili davasının konusunu oluşturduğunu ve müvekkili şirket lehine verilmiş olan 21.11.2013 tarihli ihtiyati tedbir kararı kapsamında olduğunu, müvekkili şirketin, davalının temerrüde düşmesi üzerine davalı ile arasındaki inşaat sözleşmesinden dönmüş olup, esas davada davalıya inşaat yapım işlerinin karşılığı olarak avans niteliğinde devretmiş olduğu gayrimenkullerin Türk Borçlar Kanunu’nun 125/3. Maddesi uyarınca dönmenin sonucunda doğan iade yükümlülüğü kapsamında ve Türk Medeni Kanunun 1024/2. Maddesi uyarınca bu taşınmazların devrine yol açan hukuki işlemin ortadan kalkması sebebiyle tapularının iptali ile kendi adına tescilini talep ettiğini, 31 nolu bağımsız bölümün esas davanın kabulüyle müvekkili şirket adına tescil edileceğini, teminat olarak kabul edilmiş olan taşınmazın teminat niteliği bulunmadığını, Pendik Tapu Müdürlüğü tarafından gönderilen 24.2.2020 tarihli yazının ekinde yer alan ilgili taşınmazın tapu kayıtlarında görüldüğü üzere, söz konusu taşınmaz üzerinde onlarca haciz bulunduğunu, bu hacizlerin toplam tutarının, ihtiyati haciz kararında hükmedilen teminat tutarının üzerinde olduğunu, bu sebeple haksız ihtiyati haciz sebebiyle müvekkili şirketin uğrayacağı zararların, teminat olarak kabul edilmiş bu taşınmazla karşılanmasının mümkün olmadığını belirterek usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasında 09.05.2012 tarihli Pendik ilçesi, … mahallesi, … pafta … parsel ve … pafta … parsel anahtar teslim inşaat işi için yüklenici sözleşmesi imzalanmış olup, sözleşmede asıl davada davacı şirket (eski ünvanı … A.Ş.) iş sahibi, davalı şirket ise yüklenicidir. Birleşen davanın konusu, sözleşme gereği birleşen dosya davacısı yüklenici şirket tarafından yapılan inşaat miktarı itibariyle davalı iş sahibi şirketçe onaylanan ve onaylanmadığı iddia edilen hakediş bedellerinin tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Asıl davada davacı-birleşen dosyada davalı vekilinin istinaf talebi, birleşen itirazın iptali davası yönünden; davalı arsa sahibinin menkul, gayrimenkul ve üçüncü şahıslarda olan hak ve alacaklarının, 1.280.641,30 TL borç tutarı ile sınırlı olmak kaydıyla ve İcra ve İflas Kanunu’nda muayyen tahditler dairesinde verilen ihtiyati hacze ilişkin kararın kaldırılması için yaptıkları talebin reddine dair verilen kararın kaldırılmasına yönelik olup, davalı vekilince istinaf dilekçesinde ileri sürülen taşkın hacze yönelik itirazların mahkeme aşamasında ileri sürülmediğinden mahkemece bu konuda değerlendirme yapılmadığı anlaşılmıştır. İhtiyati haczi düzenleyen İ.İ.K.’nın 257. maddesi uyarınca, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmemiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya 3. şahısta olan menkuller ve gayri menkul mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği borçlunun muayyen ikametgahı yoksa veya borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa, borcun vadesi gelmemiş olsa bile ihtiyati haciz istenebilir. İhtiyati haciz talep eden, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimali de gözetilmelidir. Bu nedenle, ihtiyati hacize karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati haciz kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati hacize karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati haczin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. Her somut olayda ihtiyati haciz şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir. İhtiyati haczin şartları mevcut değilse,Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmelidir. Somut olayda, dosya kapsamındaki deliller gözetilmek suretiyle mahkemece, şartları oluştuğu gerekçesiyle birleşen davada, davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi isabetli olmuştur. Davalı vekilince istinaf aşamasında ileri sürülen taşkın hacze yönelik iddialara ilişkin itirazların ise mahkemede her zaman ileri sürülmesi ve itiraz prosedürüne göre incelenmesi mümkün olduğundan bu konuda Dairemizce herhangi bir değerlendirme yapılması yoluna gidilmemiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2020 tarih ve 2014/1440 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Asıl davada davacı-birleşen davada davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 24/06/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.