Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/83 E. 2022/2064 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/83
KARAR NO: 2022/2064
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/12/2018
NUMARASI: 2015/325 Esas, 2018/1212 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 15/12/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında 22/10/2012 tarihli satış sözleşmesi imzalandığını, davalı şirketin, davacı şirket restoranında kış bahçesinin kapatılması ile ilgili işleri sözleşmede kararlaştırılan bedel doğrultusunda üstlendiğini, sözleşme gereğince davacı şirket ödemelerini eksiksiz olarak yaparak edimini yerine getirmiş olmasına karşın davalı şirket üstlenilen işin tamamlanmadığı ve bir kısım eksik malzemelerin olduğu gerekçesi ile kurulumu gerçekleştirmediğini, bdavalıya ihtarname gönderdiklerini, ihtarnameyi davalı şirketçe 09/05/2015 tarihinde tebliğ alınmasına rağmen eksiklerin giderilmediğini, davalı yanın sözleşmeden kaynaklanan edimini yerine getirmemesi nedeniyle davacının işletmesini yürüttüğü restoranın faaliyetlerinin sekteye uğradığını, istenilen kâr marjını yakalayamadığını belirterek, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince davalı yanca üstlenilen kış bahçesi imalat ve montaj işinin tamamlanması için gerekli olan malzeme ve imalat bedelinin tespiti ile fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik davacı şirketin sözleşme nedeniyle uğramış olduğu zararlar bakımından 20.000,00 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacı tarafla yapılan 22/10/2012 tarihli sözleşme ile davacının işletmesine hareketli kapama projesinin yapımı işini üstlendiklerini, sözleşme gereği proje konusunda ürünün imalatına başlanıldığını, sözleşmeye uygun olarak teslim yükümlülüğünü yerine getirildiğini, faturayı tanzimle davacıya teslim ettiklerini, sözleşmedeki teslim süresi içerisinde ürünlerin mahallinde montajına başlanıldığını, ancak montajın devamı için ikinci gün mahalle gelindiğinde ilgili belediye tarafından davacının gerekli izinleri almaması sebebiyle montajın yapımına başlanmış ürünlerin dahi söküldüğü ve buna ilişkin tutanak tutulduğunu, bunun üzerine davacının isteği üzerine montaj işlemlerinin durdurulduğunu, davacının sözleşmenin imzalanmasından 2 yıl sonra belediyeden izin aldığını ve teslim alınan ürünlerinin montajını talep etmesi üzerine davalı şirketin teknik ekibini montaj sahasına gönderdiğini, yapılan tespitte teslim edilen ürünün taşıma ayaklarından birinin ve tente kumaşının olmadığının görüldüğünü, tutanak altına alınarak davacı tarafa bildirildiğini, ürünlerin geceleyin montajının talep edilmesi üzerine ücret farkı ile teslim alınıp bulunamayan malzeme ve kumaş bedelleri için davacıya fiyat tekliği gönderildiğini, ancak davacının bu teklife cevap vermeyerek kötü niyetli olarak ihtarname gönderdiğini, davacıya cevabi ihtarname ile muhafaza edemediği malzemelerin bedeli ile gece çalışma fiyat farkını ödemesi halinde gerekli işlemlerin yapılacağına dair cevap verildiğini, ancak davacının edimlerini yerine getirmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, taraflar arasında imzalanan 22.10.2012 tarihli sözleşmenin 4.maddesinde bayındırlık, belediye, site yönetimi, bina yönetimi ve diğer idari ya da kazai makamlardan alınacak bütün izin ve yükümlüklerin alıcıya (davacıya) ait olduğu, 5.maddesinde sözleşmenin imzalanmasından sonra yeni vergi, resim ve harçların konması veya mevcut olanlarda artış yapılmasını fiyatlara yansıtılacağının belirtilmiş olduğu, taraflar arasında davacının belediyeden gerekli izni almadığına ilişkin bir uyuşmazlık bulunmadığı, Maltepe Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün 16.01.2017 tarihli yazı cevabında kış bahçesi hakkında onaylanmış olan proje veya herhangi bir belgeye rastlanmadığının bildirildiği, davacı vekili, dava taraflarının izin hususunda sulh olduklarını belirtmiş ise de gerekli izin alınmadan mevzuata aykırı şekilde projenin gerçekleştirilmesinin mümkün olmayacağı, 6098 sayılı TBK’nın 97. Maddesi hükmü gereğince, davacı taraf her ne kadar sözleşmeye aykırılıktan dolayı zararın tespiti ile tazminini talep etmiş ise de sözleşme gereği davacının kendisi üzerine düşen yükümlülüğünü yerine getirmediği, tarafların sözleşmeden dönmediği ve fesih de söz konusu olmadığı gerekçesiyle, davacının sözleşmeye aykırılığa dayalı tazmin talebinin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde, mahkemece davacının yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, sözleşmeye göre davacının asli yükümlülüklerinin, semenin ödenmesi, davalının ise kış bahçesi inşasının tamamlanması olduğunu, davacının iş bedelini davalıya ödediğini, davalının edimlerini yerine getirmediğini, dosya mündericatı ile de sabit olduğu üzere, taraflar arasında yaşanan izin hususunun çözümlendiğini, davalı yanın ihtarında ve cevap dilekçesinde belediye tarafından alınması gereken izin hususunun taraflarca aşıldığının açıkça kabul ve beyan edildiğini, davalı yanın bir çok bahane ile ifadan kaçındığını ve semerelerini de iade etmediğini, belediyeden alınacak izin hususunun ana sözleşmede belirlenen bir yan edim olmanın ötesine geçemediğini, asli yükümlülüğünü yerine getirmiş olan davacı firmanın açtığı davanın tali yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir.Taraflar arasında düzenlenen 22.10.2012 tarihli sözleşme 6.4 maddesinde “sözleşme konusu ürünün uygulanacağı yer için, Bayındırlık, Belediye Site yönetimi ve diğer idari yada kazai makamlardan alınacak bütün izin ve yükümlükler alıcıya aittir. Bu izinlerin hiçbir şekilde bu gerekçelerle edimlerini yerine getirmekten kaçınamaz” ve sözleşmenin 6.5 maddesinde ” iş bu sözleşmenin imzalanmasından sonra yeni vergi resim ve harçların konması veya mevut olanlarda artış yapılması fiyatlara yansıtılacaktır.” düzenlemesi bulunmaktadır.Somut olayda, davalı yüklenici 22.10.2012 tarihli sözleşme gereğince kullanılacak ürünlerin imalatı hazırlanmış ve sözleşme gereğince edimin ifasına başlanmıştır. Sözleşmenin 6.4 maddesi gereğince imalatlar için alınması gereken ruhsatlar davacı tarafından alınmadığından inşaatın ruhsatsız olması sebebiyle belediye tarafından durdurulmuş olduğu anlaşılmaktadır. Davacı taraf, sözleşmeden yaklaşık 2 yıl sonra belediyeden gerekli ruhsat ve izinleri aldıklarını belirterek davalıdan sözleşme gereğince edimlerini tamamlamasını istemiştir. Davalı tarafın sözleşmenin 6.5 maddesi gereğince gerek artan fiyat farkları ve gerekse bir kısım imal edilen ürünlerin yerinde bulunamaması sebebiyle bedel talebi, davacı tarafından kabul edilmemiştir. Oysa, sözleşmenin 6.5 maddesine göre bu durumda davalının fiyat farkı talep edebileceği açıktır. Davacı, TBK’nın 97 vd. maddeleri gereğince kendi edimini yerine getirmeden talepte bulunamayacaktır. İnşaat ruhsatları tamamlandıktan sonra taraflar arasındaki sözleşme gereğince davalının edimi tamamlamak için gerek fiyat farkı talepleri ve gerekse eksik malzeme bedeli talep etmesinin sözleşmeye uygun olduğu anlaşılmaktadır.Mahkemece bu hususlar gözetilerek davanın reddine karar verilmesi yerinde olmuştur.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/12/2018 tarih ve 2015/325 Esas, 2018/1212 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 15/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.