Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/802 E. 2020/772 K. 07.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/802
KARAR NO: 2020/772
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/01/2020
NUMARASI: 2018/387 Esas, 2020/75 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 07/09/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkili şirketin davalının iş yerine tabela yaparak fatura düzenlediğini, bakiye 10.495,24 TL iş bedelinin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden icra takibi yaptıklarını, davalının alacaklı tarafa 3.500,00 TL borcunun bulunduğunu belirterek takibe kısmen itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafından yapılan tabelanın bedeli ile ilgili daha önceden verilen fiyat üzerinden anlaştıklarını, fakat bu anlaşmayı takiben davacı tarafından ağır fiyat artışları ile kendisinden haksız talepte bulunulduğunu, kendisine herhangi bir fatura ulaşmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, faturanın reklam panosu bedeline ilişkin olduğu, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığı, davalı taraf fatura konusu işin yerine getirildiğini kabul etmekle beraber davacının anlaştıkları bedelin üzerinde bir tutarı kendisinden talep ettiğini savunduğu, davacı şirket faturaların tebliğine ilişkin belgeleri ve sevk irsaliyelerini dosyaya sunamadığı gibi faturanın da davalının defterinde kayıtlı olmadığı, davalının iş yerinin devredilmiş olması ve tabelanın kendi uhdesinde olmaması dolayısıyla tabela üzerinde değerinin tespiti için bilirkişi incelemesi yapılamadığı, davacının iddiasını müddeabihin miktarına göre 6100 sayılı HMK’nın 200. maddesi hükmü gereği, senetle ya da yemin deliliyle ispat etmek zorunda olduğu, davacının yazılı delil sunamadığı, dolayısıyla alacağını ispat yükü altında olan davacının iş bedelini ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; faturanın sevk irsaliyesine bağlandığını, davalı adına düzenlenen irsaliyede yapılan işle ilgili açıklamaların yer aldığını, irsaliyenin teslim eden ve teslim alan kısmında imza kaşe olmasa da davalı tarafın akdi ilişkiyi ve akdi ilişkiye konu mal ve hizmeti inkar etmediğini, yapılan işin belli olduğunu, ayrıca alacağın müvekkilinin kendi ticari defterlerinde kanıtlandığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasındaki sözleşme, TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen bir eser sözleşmesidir. Davacı yüklenici; davalı iş sahibidir. Taraflar arasında davalının iş yeri için davacı tarafından tabela yapılması konusunda sözleşme bulunduğu, davacının davalıya işi teslim ettiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı tarafından yapılan işin bedeli ve bakiye alacak bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.Türk Borçlar Kanunu’nun 470’nci maddesine göre; eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Buna göre iş sahibinin temel borcu eseri meydana getirip teslim etmek, iş sahibinin temel borcu bedel ödemektir. Eser sözleşmelerinde iş bedeli zorunlu bir unsurdur. Bu tip sözleşmelerde iş sahibi ya da yüklenici çoğu zaman iş bedelini kararlaştırmaktadır. Ancak, tarafların eser sözleşmesi kurulması konusunda mutabık kalmalarına rağmen, iş bedelini kararlaştırmamış olmaları da mümkündür. Bedelin kararlaştırılmamış olması sözleşmeyi bedelsiz hale getirmeyeceği gibi geçersiz sayılmasını da gerektirmez. Bedel açık olarak kararlaştırılmamış olsa dahi eser sözleşmesi ilişkisi geçerli olarak kurulmuş olacaktır. Bedelin sözleşmede kararlaştırılmış olması halinde iş bedelinin sözleşmedeki esaslara göre belirlenmesi gerekirken, sözleşmede bedelin açık olarak belirlenmemiş olması halinde TBK’nın 481’inci maddesi gereğince bedelin, işin yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine göre belirlenmesi gerekmektedir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin içtihatlarında da eser sözleşmesi ilişkisinin sabit olduğu, fakat sözleşmede bedelin yazılmamış olması veya tarafların bedelde anlaşamamaları halinde iş bedelinin bilirkişiye yapıldığı yıl piyasa rayiçleri ile hesaplattırılacağı kabul edilmektedir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 24/03/2016 tarih, 2015/2553 esas, 2016/1846 karar; 06/10/2016 tarih, 2016/157 esas, 2016/4159 karar sayılı kararları). Somut olayda, taraflar arasında akdi ilişki uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık yüklenici tarafından yapılan işin bedeline ilişkindir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Davacı tarafından düzenlenen fatura, davalının defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi, davacı tarafından yapılan işle ilgili düzenlenen sevk irsaliyesinde işin teslim alındığına dair imza bulunmadığından, davacının ticari defterlerinin, davacı tarafından düzenlenen fatura ve sevk irsaliyesinin, işin faturada yazılı tutar karşılığında yapıldığını ispata elverişli değildir. Bu nedenle iş bedelinin işi yapıldığı yer ve zamandaki serbest piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi gerekir. Dosya kapsamına göre sözleşme konusu tabelaların davalının uhdesinde bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece, tabelanın özellikleri ve ölçüleri taraflardan sorularak, gerektiğinde mahallinde keşif yapılarak tabelaların dükkanda asıldığı yer de görülmek suretiyle tabela konusunda uzman bir bilirkişiye işin yapıldığı yer ve zamandaki piyasa rayiç bedelinin tespit ettirilip, kabul edilen ödemeler varsa düşülmek, icra takip dosyasında itiraz edilmeyen kısım da dikkate alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6.bendi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve değerlendirme yapılıp, sonucuna uygun karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/01/2020 tarih, 2018/387 esas, 2020/75 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 07/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.