Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/797 E. 2023/721 K. 12.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/797
KARAR NO: 2023/721
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2019
NUMARASI: 2014/1258 Esas, 2019/1090 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 12/06/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili talebine ilişkin olup; mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmuştur.Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen davalı şirketin grup şirketlerinden İsdemir’in yaptığı ve yapacak olduğu muhtelif tesis inşaatları için gerekli etüt, proje ve mühendislik hizmetlerinin hazırlanması kapsamındaki sözleşme doğrultusunda müvekkilinin üzerine düşen edimlerini yerine getirmesine rağmen davalı tarafın ödemelerini yerine getirmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.014.917,04 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava dilekçesinde belirtilen yapıların İsdemir’in özelleşmesinden önceki döneme ait olduğunu, anılı yapılara ilişkin olarak Payas Belediyesi’nce ruhsata tabi olduklarının bildirilmesi üzerine davacı tarafla ruhsatın kendilerince alınması hususunda anlaşmaya varıldığını, her bir projenin ayrı bir paket şeklinde kabul edildiğini ve karşılıklı müzakere edilerek protokole bağlandığını, ana sözleşmeye göre ruhsat alındıktan sonra ve belediye paftaları onaylandıktan sonra ayrı bir protokolle yapılacak müzakere sonrası paketin özelliklerinin belirlenmesi gerekirken dava dilekçesi ekinde sunulan 38 yapıya ait bir protokol sunulamadığını, davacı tarafın ruhsatı temin etme edimini yerine getirmediğini, ruhsatı alınamamasının nedeninin ise; davacının yükümlülüklerini yerine getirmemesi olduğunu, yaşanan süreçte bilahare müvekkilinin yaptığı başvurular üzerine bir kısım yapıların ruhsata tabi olmadığı yönünde encümen kararları alındığını ve davacı tarafından 8 nolu tutanak ile teslim aldığı ikinci kök kırma ve kok kuru söndürme toz toplama ruhsatının, ayrıca 9 nolu tutanak ile teslim edilen 56 adet yapının 17 adedinin ruhsatını alarak müvekkiline teslim ettiğini, müvekkilinin de bunların bedelini eksiksiz ve tam olarak ödediğini, davacı tarafın ruhsatını aldığı işlerden dolayı hakedişlerini almasına rağmen bunlardan bahsetmediğini, ruhsatını alamadığı işlerden bahsettiğini, davacı tarafın haksız ve kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, yanlar arasındaki sözleşmeye 64 adet binanın konu edildiği, davacı yanın 64 bina yönünden hizmet gereğini yerine getirip projelerini ilgili Belediye’ye sunduğu, Belediye ile davacı arasında meydana gelen bazı binaların ruhsata tabi olup olmadığı yönündeki hukuki tartışmanın davacıya karşı ileri sürelemeyeceği, nitekim para cezaları ödenen 17 adet bina yönünden Belediye tarafından ruhsatların verildiği, diğer binalar yönünden ise; Belediye tarafından tahakkuk ettirilen para cezaları davalı tarafça dava konusu edildiğinden konuya ilişkin Belediye cevabi yazısından da anlaşılacağı üzere ruhsatlarının verilmesi hususunun bu yöndeki idari davaların neticesine bağlandığı, anılı davaların ruhsatlara ilişkin olmayıp tahakkuk ettirilen para cezalarının iptali istemine ilişkin olduğu, davacının; eser ve vekalet sözleşmesi hükümlerinden oluşan yanlar arasındaki karma sözleşme de üstlendiği edimlerini yerine getirdiği,ruhsatların davacının sözleşmeye aykırı eylemi nedeniyle alınamadığı hususlarının davalı tarafça kanıtlanamadığı,para cezalarının ödenip ödenmemesi veya dava konusu yapılması hususunun davalıya ait bir tercih olduğu,bu hususun neticesinin davacıya yüklenemeyeceği, davacının ücrete hak kazandığı, hükme esas alınan son ek raporda hesaplanan bedellerin projelere ilişkin olduğu, ücrette hak ve nesafete göre indirime gidilmesini gerektirir haklı bir sebep bulunmadığı, davacının bu miktarı talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 764.464,85 TL’nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, mahkemece esas alınan bilirkişi raporunda alacak miktarının eksik hesaplandığını, hesaplanan bedelden ayrıca %7 eksiltme/hakkaniyet bedeli düşüldüğünü belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, İskenderun’da kurulu fabrika binalarının 2007 yılında Payas Belediyesi tarafından “yapı ruhsatı olmadığı gerekçesiyle” mühürlendiğini ve idari para cezaları tahakkuk ettirildiğini, fabrika sahasının çok büyük yapı komplekslerinden oluşması nedeniyle aceleyle yapıların geçmiş hukuki statüsü gözetilmeksizin yapı ruhsatı alınmaya çalışıldığını, bu amaçla davacı … Mühendislik firması ile 06/04/2007 tarihinde … Fabrika Sahalarındaki Tesis İnşaatlarına Ait 2. Kısım Muhtelif Ruhsat Proje Hizmetlerinin Yaptırılması İşine ait Sözleşme imzalandığını, bu sözleşme ile davacı tarafın iş sahibinin hali hazırda İskenderun’da mevcut bina ve tesislerinin yapı ruhsatını almakla yükümlendiğini, bu kapsamda davacıya muhtelif tesislerin ruhsatlandırılması konusunda ayrı ayrı 30 adet hakediş yapıldığını, toplamda 7.326.804,26 TL ödeme yapıldığını, işin devamı esnasında bir kısım taşınmazların kanun gereği yapı ruhsatına tabi olmadığının anlaşıldığını, davacıyla müvekkili şirket arasındaki hukuki ihtilafın bu nedenle ortaya çıktığını, davacıya onaylı mimari projenin zaten teslim edildiğini, davacının gördüğü işin hazır paftalar için meslek odalarından onay alıp sunmaktan ibaret olduğunu, dava konusu hizmetin içeriğinin hazır paftaları onaylatmaktan ibaret olup bilirkişilerce çizim dahil olacak şekilde ücret hesaplaması yoluna gidildiğini, davacının olaydaki fonksiyonunun hazır çizilmiş projeleri ve sicil durum belgelerini ilgili belediyeye teslim ederek ruhsat alınması olduğunu, teknik resim çizme ile hazır çizilmiş evraklarının sicil durum belgelerini alma açısından orantısız bir emek ve mesai farkı bulunduğunu, dolayısıyla verilen kararın hakkaniyete de aykırı olduğunu, davacı şirket ile yapılan protokolle mülkiyeti … A.Ş’ye (…) ait bir kısım taşınmazların yapı ruhsatı alınması için anlaşma yapıldığını, dava konusu İsdemir şirketinin mülkiyetinde olan taşınmazların daha önce kamuya ait olup 1970’li yıllarda kamu tarafından inşa edildiğini, kamu kurumlarınca kendi taşınmazları inşa edilirken belediyelerden yapı ruhsatı alınmadığını, …’in 2002 yılında özelleşmesi üzerine müvekkili şirketin hisselerinin tamamen özel sektöre devrolunduğunu, … Özelleştirildikten sonra Payas Belediyesince hatalı bir karar alınarak …’e ait taşınmazların yapı ruhsatı olmadığı gerekçesiyle mühürlendiğini, durumun aciliyeti nedeniyle davacı ile sözleşme imzalandığını, daha sonra sözleşme konusu yapılar için yapı kullanma izin belgesine ihtiyaç olmadığının anlaşıldığını, bu nedenle yapılan sözleşmenin en başından itibaren ölü doğması yani “butlanı”nın söz konusu olduğunu müvekkilinin “Yapı Kullanma İzni Alınmış Sayılan Yapılar” için davacı ile yapı ruhsatı alınması konusunda sözleşme imzalamış olması hatta sözleşme kapsamındaki bir kısım yapılar için imar para cezasının ödenmesi sonucu yapı ruhsatı alınmasının davacıya müktesep hak bahşetmediğini, zira sözleşmenin esaslı unsurunun yapı ruhsatı almak olup, sözleşmenin esaslı unsurunda kurulduğu esnada hali hazırda var olan bir imkansızlık veya esaslı yanılma söz konusu olduğunu, kaldı ki davacı tarafın yüklenici olup bu konuda ehil olması gereken ve müvekkili uyarması gereken taraf olduğunu, müvekkilinin zaten ruhsata tabi olmayan bir yapı için ruhsat alım sözleşmesi düzenlemesinin esaslı bir yanılma olduğunu, ruhsata tabi olmayan bir yapı için ruhsat alım sözleşmesi düzenlenmesinin beklenemeyeceğini, dosyaya sunulan ve taraflarınca itiraz edilen son bilirkişi raporunun sonuç ve kanaat kısmında davacının alacağının 647.851,57 TL ve %18 KDV 116.613,28 TL eklendiğinde toplam 764.464,85 TL olarak hesaplandığını, davacının dava dilekçesinde alacak kalemi olarak KDV talep etmediğini, HMK’nın 26. Maddesinde belirtilen taleple bağlılık ilkesi gereği, davacının talep etmediği bir alacak için hüküm verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bununla birlikte davacının talep ettiği alacaklar için fatura kesmediğini fatura kestiği ve KDV alacağının doğduğuna dair delil dermeyan etmediği gibi böyle bir iddiada da bulunmadığını, bu nedenle bilirkişinin KDV dahil hüküm verilmesinin hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında “İsdemir Fabrikalar Sahasındaki Tesis inşaatlarına ait 2. Kısım Muhtelif Ruhsat Proje Hizmetlerinin Yaptırılmasına İşine Ait” sözleşme imzalanmıştır. Bu sözleşme ile davalı yüklenici sıfatıyla, mülkiyeti … A.Ş.’ye ait olan fabrikalar sahasında yapılacak muhtelif tesis inşaatları için gerekli etüt, proje, mühendislik ve ruhsat alma hizmetlerinin alınması işini üstlenmiştir. Yanlar arasında 64 adet binaya ait ilgili projelerin hazırlanarak Payas Belediyesi’ne sunulduğu, 17 adet binaya ait para cezalarının ödenerek ruhsatlarının alındığı, diğer binaların para cezalarının ödenmediği bu nedenle bu binalara ruhsat alınamadığı hususlarında bir ihtilaf bulunmamaktadır.Yanlar arasındaki uyuşmazlık; “Yapı Kullanma İzni Alınmış Sayılan Yapılar” için yapı ruhsatı alınması konusundaki sözleşmenin geçerli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 6.1 maddesi uyarınca, davacı yüklenicinin yükümlülüğü sözleşmeye konu tesislere ilişkin projeleri hazırlayarak ilgili meslek kuruluşlarına onaylatıp alacağı inşaat ruhsatını davalı iş sahibine teslim etmektir. Sözleşmenin 13.2 maddesine göre de davacı şirketin projeleri kadrolu mühendis, mimar ve ressamları tarafından projeleri hazırlayacağı kabul edilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan 30/04/2019 tarihli bilirkişi kurul 3.ek raporunda; davacı yüklenicinin ruhsat alımı için sözleşme gereği gerekli proje, belge ve bilgileri belediyesine sunmak üzere davalı iş sahibi ile sözleşme yaptığı, Payas Belediyesi’nin mahkemeye sunduğu yazılardan davacı yüklenicinin dilekçe ekinde tüm bilgi, belge, projelerle belediyeye sunduğu, sunulan projelerden 17 adetine imar para cezası ödenmesi nedeniyle ruhsat verildiğinin belirtildiği, yanlar arasında yapılan sözleşme gereği ruhsat alımıyla ilgili ödemelerin iş sahibi tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığı, önceki hakediş ödemelerinde bedel hesaplarının 2011 yılı mühendis odalarının proje bedellerine göre yapıldığı, dosya eki bedel hesaplarının dikkate alındığı, belgelerin inceleme sonucunda maddi hatalardan oluşan düzeltmeler yapılarak söz konusu bina bedellerinin 2011 proje bedellerine göre yeniden hesaplandığı, bedellerin toplamının 696.614,59 TL olduğu, bu bedelden %7 eksiltme tenzilatı olan 48.763,02 TL düşüldüğünde 647.851,57 TL bulunduğu, bu bedele %18 KDV tutarı 116.613,28 TL eklendiğinde davacı yüklenicinin alacağının 764.464,85 TL olduğu hesaplanmıştır. Her ne kadar dosya kapsamında bulunan Payas Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nce gönderilen yazıda toplam 64 adet yapı için ilgili dökümanların Belediye’ye teslim edildiği belirtildiğinden davacı yüklenicinin sözleşmeden doğan iş görme borcunu yerine getirmiş olduğu düşünülebilir ise de, dosyaya sunulu 12/10/2012 ve 18/10/2012 tarihli Payas Belediyesi’nin Encümen Kararlarından da görüleceği üzere dava konusu taşınmazların 2981 Sayılı İmar Kanunu’nun Geçici 2. Maddesi ve Tip İmar yönetmeliği’nin 58. maddesi uyarınca kamu döneminde yapılmış olmaları nedeniyle “Yapı Kullanma İzni Alınmış Sayılan Yapılardan” ve/veya “Ruhsata Tabi Yapılar Olmadığına” ilişkin kararlar verilmiş olup, sözleşme konusu yapılar için yapı kullanma izin belgesine ihtiyaç olmadığı anlaşılmaktadır. Borçlar Kanunu’nun “Müteahhidin borçları” başlıklı 356. maddesi ile bu maddenin TBK’daki karşılığı olan 471. maddesinde düzenlenen hüküm uyarınca yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır. Uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) “Tacir olmanın hükümleri”ni düzenleyen 20/2. maddesine göre yüklenici, basiretli bir tacir, iş adamı ve işinin ehli bir teknik adam gibi davranıp, eser sözleşmesi ilişkisine girerek bir işi üstlenirken ekonomik gücünü, ekipmanını ve uzmanlığını en iyi biçimde değerlendirip, yeterli görmemesi durumunda o işi üstlenmekten kaçınmak zorundadır. Aksi hâlde, bunun sonuçlarına katlanır ve meydana gelen zarardan sorumlu tutulur. Yüklenicinin özen ve sadakat borcunun gereği olarak BK’ nın 357/3. maddesinde genel ihbar yükümlülüğü düzenlenmiştir. BK’ nın 357/3. maddesi ve aynı Kanun’un iş sahibinin sorumluluğunu düzenleyen 361/1. maddesi uyarınca; yüklenici işinin ehli olup bedelin tamamına hak kazanabilmesi için, eseri, sözleşme ve eklerine, fen ve sanat kuralları ile tekniğine ve iş sahibinin ondan beklediği amaca uygun olarak tamamlayıp teslim ettiğini kanıtlaması zorunludur. Yüklenici eseri teslim etmediği veya sözleşmeye uygun olarak teslim ettiğini kanıtlamadığı sürece iş bedeline hak kazanamaz. Yüklenicinin borçları TBK’ nın 471. maddesinde düzenlenmiş olup, “Yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.” denilmiş olup, yüklenici olan davacının da bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere edimini sadakat ve özenle ifa etmek yükümlülüğü bulunmaktadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunda benzer alanlardaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kuralların esas alınacağı da açıklanmıştır. Yine eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmiş sayılmalıdır. ( bkz. Yargıtay (Kapatılan) 15 HD; 09.11.2020 gün, 2020/1808 Esas, 2020/2925 Karar sayılı kararı). Nitekim Yargıtay HGK; 10.06.2021 gün, 2017/15-2331 Esas, 2021/739 Karar sayılı kararı da bu yöndedir. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece davacı yüklenicinin basiretli bir tacir gibi hareket etmek zorunluluğunun bulunduğu, bu itibarla sözleşme konusu taşınmazların 2981 Sayılı İmar Kanunu’nun Geçici 2. Maddesi ve Tip İmar yönetmeliği’nin 58. maddesi uyarınca kamu döneminde yapılmış olmaları nedeniyle “Yapı Kullanma İzni Alınmış Sayılan Yapılardan” olduğunu bilmesi ve bu doğrultuda davalı iş sahibini bu konuda bilgilendirmesi gerektiği gözetilerek davacının bu yükümlülüğünü yerine getirmediği gözönünde tutularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bu hususlar düşünülmeksizin hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin reddine, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak davanın reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davacı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/12/2019 tarih ve 2014/1258 Esas, 2019/1090 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın REDDİNE,
B) İLK DERECE YARGILAMASI YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 17.332,25 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 17.152,35 TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı tarafından yapılan 50,00 TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 129.193,36 TL nispi vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa İADESİNE, 2-Davacıdan alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 97,70 TL tehir-i icra karar harcı olmak üzere toplam 246,30 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 6-Gerek ilk derece gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 12/06/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.