Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/717 E. 2020/505 K. 06.05.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/717
KARAR NO: 2020/505
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/12/2019
NUMARASI: 2019/965 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUS: Alacak
KARAR TARİHİ: 06/05/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili talebine ilişkin olup, mahkemece davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara karara karşı davacı tarafça istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkili şirketin, uzmanlık alanı olan altyapı rehabilitasyon işiyle ilgili davalı şirkete hizmet verdiğini, yurt dışından ithal edilen ve döviz ile alınan mal ve hizmetlerin bedelinin bir kısmının ticari ilişkinin başlarında döviz ile yapılmaktayken daha sonra ödemelerde temerrüde düşüldüğünü, müvekkilinin davalı şirketin talepleri ve yönlendirmesi ile davaya konu projeleri hayata geçirerek davalı şirkete teslim ettiğini, yaptıkları araştırmalarda davalının durumunun giderek bozulduğunu ve mal kaçırma girişimleri içinde bulunduğunu tespit ettiklerini, bu nedenle müvekkilinin alacağının teminat altına alınması için öncelikle ihtiyadi tedbir kararı verilerek, davalının gayrimenkul ve araç kayıtları üzerine ihtiyadi tedbir konulması ile 43.626,72USD iş bedelinin dava tarihinden tarihinden işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkil şirket tarafından son olarak hazırlanan 2019 yılı cari hesapları uyarınca davacı şirketin müvekkil şirkete olan borcunun 1.223.850,21TL, müvekkili şirketten olan alacağının ise 1.292.605,72TL olduğunu, bu kapsamda sundukları faturalar, mutabakat mektupları ve cari hesap ekstreleri ve müvekkili şirket kayıt ve defterleri incelendiğinde davacı şirketin müvekkili şirkete 68.755,51TL borçlu olduğunun ortaya çıkacağını, müvekkil şirketin yapmış olduğu ödemelerin düzenlenmiş faturalar ve mutabakat mektuplarıyla da sabit olduğundan davacının ihtiyati tedbir talebinin yersiz olduğunu, ödemelerini yapmış olan müvekkili şirketin mal kaçırma ihtimalinin varlığı iddiasının da dayanaktan yoksun olduğunu savunarak davanın ve ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece 23/12/2019 tarihli ara karar ile, mevcut delil durumu itibariyle telafisi imkansız zarar koşulunun oluşmadığı, ihtiyati tedbir istemine konu gayrimenkul ve araçların mülkiyetinin uyuşmazlık ve dava konusu olmadığı, dava konusu olmayan malvarlığı unsurları üzerine ihtiyati tedbir konulmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, tedbir kararı verilebilmesi için gayrimenkul ve araçların mülkiyetinin uyuşmazlık konusu olmasının şart olmadığını belirterek tedbir taleplerinin reddine dair mahkeme ara kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Uyuşmazlık taraflar arasında düzenlenen ve ihtilaf konusu olmayan eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Bu yasa hükmüne göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Davadaki talep, para alacağına ilişkin olup, tedbir talep edilen malvarlığı uyuşmazlık ve dava konusu olmadığından yerel mahkemece bu gerekçeyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi isabetli olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/12/2019 tarih ve 2019/965 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 06/05/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.