Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/709 E. 2020/1167 K. 02.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/709
KARAR NO: 2020/1167
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/07/2019
NUMARASI: 2017/276 Esas, 2019/614 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 02/11/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup; mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraflarca istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari iş ilişkisi kapsamında düzenlenen 08.06.2016 tarihli faturanın davalı şirkete gönderildiğini, davalı şirketin faturadan kaynaklanan borcunu ödememesi üzerine müvekkili tarafından davalı aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının yetki itirazı üzerine, icra takibinin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden devam ettiğini, yeni esaslı icra dosyasından çıkartılan ödeme emrine davalı tarafça itiraz edildiğini, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhinde %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflarca mutabakata varılan bir borç/alacak bakiyesi belirlenmemiş iken, davacı tarafça birtakım faturalar kesilerek doğrudan icra takibi başlatıldığını, cari hesap ve takibe konu edilen faturanın müvekkili şirkete usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediğini, müvekkili şirketin temerrüde düşürülmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davalı tarafça ticari defter ve kayıtların ibraz edilmediği, davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında yapılan incelemede davacının alacağının 08.06.2016 tarihli 17.582,00 TL tutarlı faturadan kaynaklandığı, davalı şirketin incelenen BA kayıtlarında fatura bildiriminin bulunulduğu, bu nedenle fatura konusu malların teslim edildiğinin anlaşıldığı, malların bedellerinin ödendiğine dair dosyada herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, ihtarnamenin davalıya usulüne uygun tebliğ edilmediğinin anlaşıldığı, bu nedenle davacının davasının kısmen kabulünün gerektiği, İİK.nın 67/2. maddesi uyarınca asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine dair karar vermek gerekse de, mahkemece kısa kararda bu hususta sehven hüküm kurulmadığı ve kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişkiye mahal vermemek adına değerlendirme yapılmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin 17.582,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, işlemiş faize ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, likit olan alacaklarına binaen lehlerine icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, mahkeme gerekçesinde kısa kararda icra inkar tazminatına hükmedilmesinin sehven unutulduğunun yazıldığını, kısa karar ile gerekçeli karar hüküm ve gerekçe bölümlerinin çelişkili olduğunu, işlemiş faize yönelik istemlerinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının bu yönlerden kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, takibe konu cari hesap kapatılmamış ve iddia edilen faturanın müvekkili şirkete usulüne uygun şekilde tebliğ edilmemiş iken, karşılıklı mutabakat bulunmaksızın ve müvekkili şirket temerrüde düşürülmeksizin likit ve muaccel olmayan bir alacak iddiasıyla başlatılan icra takibine itirazlarının haklı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında katalog basım işine ilişkin sözlü eser sözleşmesi düzenlendiği, katalog basım işi nedeniyle faturaya bağlanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibi hakkında,, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 17.582,00 TL asıl alacak ile 480,49 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 18.062,49 TL alacağın tahsili için 12.12.2016 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının yetkiye ve borca itirazı üzerine takibe İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından devam edildiği, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141/3. maddesinde “bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” hükmü düzenlenmiştir. HMK’nın 297. maddesine göre , hükmün tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi ve hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK’nın 298/2.maddede ise gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas ve 2010/108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; ” yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanalabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka ugyunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.” Yukarıda açıklanan kanun maddeleri ve Yargıtay kararları ışığında somut olay değerlendirildiğinde; istinafa konu mahkemenin gerekçeli kararında, dava konusu alacağın likit niteliği gözetilerek asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine dair karar vermek gerekmiş olsa da kısa kararda bu hususta sehven hüküm kurulmadığı ve kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişkiye mahal vermemek adına değerlendirme yapılmadığı belirtilmek suretiyle, gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulmuştur. O halde, mahkeme kararlarının gerekçesi ile hükmün birbirini destekler mahiyette olması gerektiği gözetilerek tarafların diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin, gerekçe ile hüküm arasındaki çelişkinin giderilmesi suretiyle yeniden hüküm kurulması için yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/07/2019 tarih, 2017/276 Esas, 2019/614 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde yatırana İADESİNE, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 02/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.