Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/705 E. 2023/697 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/705
KARAR NO: 2023/697
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/02/2018
NUMARASI: 2016/1010 Esas, 2018/138 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 07/06/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı yanca istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, davalının 13/04/2015 tarihinde davacıya e-posta ile ” M3 Metro Hattı İkitelli Güney Sanayi İstasyonu İçine Yapılan İBB Arşiv Kısmı İle İlgili İlave Alçak Gerilim Panosunun M3 SCADA Sistemine Entegrasyonu İşi” için teklif talep ettiğini, müvekkili tarafından 22/04/2015 tarihinde KDV hariç 9.600,00 USD tutarında teklif verildiğini, bu teklifin davalı tarafından kabul edilerek imzalanıp 22/07/2015 tarihinde davacıya e-posta ile gönderildiğini, müvekkilinin yapılacak işe ilişkin projeyi hazırladıktan sonra imalata başlayabilmek için 04/08/2015 tarihinde davalıdan 3.840,00 USD avans ödemesi talep ettiğini, bu avansın 06/10/2015 tarihinde müvekkiline ödendiğini, ancak daha sonra davalıdan kaynaklı sebeplerle yerin müvekkiline geç teslim edildiğini, buna rağmen işin süresinde bitirilerek teslim edildiğini, yapılan iş karşılığı 01/04/2016 tarihli 11.328,00 USD bedelli fatura düzenlenerek gönderildiği, faturanın davalı çalışanına teslim edildiğini, davalının talebi üzerine 2016 Nisan dönemine ait BA/BS form mutabakatı yapıldığını ve tarafların KDV hariç 27.168,00 TL tutarındaki faturada mutabık kaldıklarını, buna rağmen borç bakiyesi 7.485,00 USD’nin ödenmediğini, bu sebeple İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının borca ve ferilerine haksız ve kötüniyetli itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, % 20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf davaya cevap vermemiş, davalı vekili 22/12/2017 havale tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, raporun eksik incelemeye dayandığından hukuki ve maddi gerçeğe uygun olmadığını, müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, vekaletnameyi yeni sundukları dikkate alınarak ticari defterlerini hazır etmeleri için taraflarına son kez ve kesin olmak üzere süre verilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir. Mahkemece, dosya kapsamı ve bilirkişi raporuna göre, davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davalı tarafın usulüne uygun tebligata rağmen ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine sunmadığı, defter ibrazından kaçındığı, davalıya yapılan dava konusu işe karşılık düzenlenen faturanın taraflar arasında yazılı olarak teyit edildiği, tarafların düzenlediği BA ve BS formlarının karşılıklı antant kalınarak teyit edildiği, dolayısıyla sunulan belgeler yönünden davalının davacı tarafından düzenlenen faturayı kayıtlarına aldığı kanaatine varıldığı, davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında davalıdan 01/04/2016 tarihi itibariyle aynı tarihli 11.328,00 USD olan faturadan kaynaklı kaydi 7.485,00 USD alacağının göründüğünün tespit edildiği, alacağın likit olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile, İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasında davacının davalıdan 7.485,00-USD alacaklı olduğunun tespitine, bu miktara vaki itirazın iptaline, bu miktara takipten itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre faiz yürütülmek suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan alacağın % 20’si oranındaki icra inkar tazminatı tutarı olan 4.414,20-TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, mahkemenin kabul gerekçesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraflar arasında iddia edildiği şekilde hukuki ilişki bulunmadığını, davacıya herhangi bir borçlarının olmadığını, davacının her ne kadar 01/04/2016 tarih … no’lu KDV dahil toplam 11.328,00 USD tutarlı fatura düzenlemiş ise de, hizmetin verildiğine delalet teşkil etmediğini, alacağı kanıtlamadığını, 8 gün içerisinde faturaya itiraz edilmemesinin faturaya konu iş veya hizmetin yapılmış olduğunu göstermeyeceğini, taraflar arasında yazılı cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, alacak ispata muhtaç olup mahkemenin icra inkar tazminatına hükmetmesinin de yanlış olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.Taraflar arasında 22/07/2015 tarihinde davalı tarafından metro hattına ilişkin verilen teklifin davacı tarafından imzalanması ve davalıya e-posta yoluyla gönderilmesi neticesinde eser sözleşmesi ilişkisi kurulmuştur. Davacı tarafça, sözleşmeye göre işi tamamladığını, toplam fatura bedeli 11.328 USD olup, buna ilişkin 01/04/2016 tarih … no’lu faturayı davalıya gönderdiğini, 05/04/2016 tarihinde faturanın davalı çalışanına tebliğ edildiğini, ayrıca davalının talebi üzerine 2016 yılı nisan dönemine ait BA-BS form mutabakatı yapıldığını, karşılıklı olarak imzalanan BA-BS formlarına göre KDV hariç 27.168,00 TL alacaklı olduklarını, toplam fatura bedelinden avans olarak ödenen 3840,00 USD’nin mahsup edildiğini, ancak bakiyesinin ödenmemesi nedeniyle yapılan icra takibine davalının haksız itiraz ettiğini beyan ederek icra takibine itirazın iptalini talep etmiş; davalı taraf cevap dilekçesi sunmamış, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde iddiaları kabul etmemiş, istinaf dilekçesinde de faturanın tebliğ edilmiş olmasının fatura içeriği işin yapıldığını kanıtlamadığını, işin yapılmadığını, bu nedenle borçlu olmadıklarını savunmuş; mahkemece davacının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan 06/12/2017 tarihli bilirkişi raporuna göre, işin bedelinin 9.600 USD olduğu, 3.840 USD avans ödemesi yapıldığı, davacının davalıdan 7.485 USD alacaklı olduğu belirtilmiş; mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında 22/04/2015 tarihli teklif formunun onaylanması suretiyle eser sözleşmesi kurulmuş; davacı tarafından 01/04/2016 tarihli 11.328 USD bedelli fatura ve ayrıca Nisan 2016 dönemine ait BA-BS formları düzenlenmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddeleri uyarınca taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Yine, gerek doktrinde gerekse Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere; ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kişiye düşer. Bu kabul, adi karine niteliğindedir ( bkz. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 17/02/2022 tarih, 2018/3698 Esas, 2018/3394 Karar sayılı kararı). Karşılıklı edimleri içeren eser sözleşmelerinde yüklenicinin görevi eseri sözleşmesine, amacına ve tekniğine uygun tamamlayarak teslim etmek; iş sahibinin görevi ise, sözleşmede kararlaştırılan yükümlülükler varsa bunların yerine getirilmesiyle eserin bedelini ödemekten ibarettir. Somut olayda, davacı yan, sözleşme konusu işin yapılıp teslim edildiğini ileri sürdüğünden, bu hususu ispat külfeti davacı taraftadır. Davacı tarafından fatura düzenlenmiş olması işin yapılıp teslim edildiğini kanıtlamaya yeterli değildir. Bu durumda mahallinde işin yapılıp yapılmadığının tespiti bakımından keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması gerekmektedir. Şu halde, dosya kapsamındaki iddia ve talepler doğrultusunda mahkemece mahallinde uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılarak, taraflar arasındaki teklifte belirtilen işlerin yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa yapılan işin miktarı ve bedeli belirlenip, avans ödemesi ve varsa başkaca ödemeler düşülerek, davacının bir alacağı bulunup bulunmadığı tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece bu husus üzerinde durulmaksızın, yalnızca davacı defterlerinin incelenmesi suretiyle alınan bilirkişi raporuna dayalı olarak davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/02/2018 tarih, 2016/1010 Esas, 2018/138 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 07/06/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.