Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/633
KARAR NO: 2023/473
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/12/2019
NUMARASI: 2017/548 Esas, 2019/894 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 12/04/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacak talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraflarca istinaf talebinde bulunulmuştur.Davacı vekili, davalı ile 24.05.2016 tarihli sekiz adet yürüyen merdiven satış ve kurulumunu içeren sözleşme yaptıklarını, ayrıca 14.11.2016 tarihli temel bakım sözleşmesi yapıldığını, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, alacaklarının kendilerine ödenmediğini, bunun üzerine Beyoğlu … Noterliğinin 21.12.2016 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile alacaklarının üç gün içinde ödenmesini talep ettiklerini, ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, takibe davalı tarafın itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacı şirketin işi geciktirdiğini, bu gecikme nedeniyle de yürüyen merdivenlerin yerleştirileceği üst geçitlerin geneline ilişkin geçici kabul işlerinin Mersin Büyük Şehir Belediyesi tarafından yapılmasının geciktiğini, sözleşmeye göre davacı tarafın merdivenleri belediyenin kontrol mühendisinin katılımı ile teslim etmesi gerekirken belediyenin kontrol mühendisinin teslim tutanağını imzalamadığını, merdivenlerde sorun bulunduğunu, gecikme nedeniyle Mersin Büyük Şehir Belediyesi tarafından kendilerine gecikme cezası kesildiğini, davacının işi teslimde toplam 64 gün geciktiğini, 64 günlük gecikme nedeniyle sözleşme hükümlerine göre davacıya 43.068,80 TL gecikme cezası kestiklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, 24.05.2016 tarihli sözleşme ile, 14.11.2016 tarihli temel bakım sözleşmesi, tarafların ticari defterleri incelenerek alınan bilirkişi raporları doğrultusunda taraflar arasındaki 24.05.2016 tarihli sözleşmeye göre davacı yüklenicinin sekiz adet yürüyen merdiveni davalı tarafa satma ve kurulumunu yapma yükümlülüğü altına girdiği, uyuşmazlığın dava konusu merdivenlerin sözleşmede belirtilen sürede kurulumunun yapılıp yapılmadığı noktasında olduğu davalı tarafın 64 gün işin geciktiği, davacı tarafın ise 11 günlük gecikme olduğunu ileri sürdüğü, her iki tarafında ticari defterlerini delil olarak gösterdikleri, yapılan inceleme ve alınan bilirkişi raporuna göre davacının icra takibine konu yaptığı 37.946,33 Euro ve 33.113,31 TL alacağının davacı defterlerinde de kayıtlı olduğu, davalı ticari defterlerinde ise de davacının 43.217,51 Euro karşılığı 167.826,56 TL alacaklı gözüktüğü, bakım bedeli olarak da 33.113,31 TL alacaklı gözüktüğü, sözleşmeye göre damga vergisini de tarafların yarı yarıya paylaşmalarının kararlaştırıldığı ve bu nedenle davacının 4.805,26 TL damga vergisinden de alacaklı olduğu, toplamda davacının davalıdan 205,745,13 TL alacaklı olduğu ve davacının teslimde 11 gün geciktiğinin raporlarla tespit edildiği, davacının 28.03.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile 18.02.2019 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen 4.805,26 TL’yi de talep ettiği, ayrıca 24.05.2016 tarihli sözleşmenin 4.3 maddesine göre 6.244,77 Euro alacak talebinde daha bulunduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 24/05/2016 tarihli olup, davalı tarafın dosyaya sunduğu 07.11.2016 ve 09.11.2016 tarihli “Yürüyen Merdiven/Band Geçici Kabul Tutanağı” incelendiğinde tutanak altında Mersin Büyük Şehir Belediyesi kontrol mühendisinin imzasının bulunmadığı, “Yapım İşleri Geçici Kabul Tutanağı”nın ise yürüyen merdivenlerle ilgili olmayıp üst geçit yapım işinin tamamı hakkında düzenlenmiş bir tutanak olup üst geçit yapım işinin tamamını kapsadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin konusu”Yürüyen Merdiven/Band Geçici Kabul Tutanağı” tarihlerinin ise 07.11.2016 ve 09.11.2016 olduğu, sözleşme tarihi ile tutanak tarihleri arasında beş ay 17 gün bir fark yani yaklaşık yirmi iki hafta bulunduğunun tespit edildiği, sözleşmenin “İşin Teslim Süresi” başlıklı 3’üncü maddesinde; “Yüklenici, teknik ve ticari hususlarda sözleşme imza tarihinden itibaren üç iş günü içinde karşılıklı mutabakat sağlanmasını ve teknik proje çizimlerinin onaylanmasını müteakip 4 adet tekli yürüyen merdiveni 13 hafta içinde kalan 4 adedi ise işveren tarafından sipariş emri verildikten sonra 13 hafta içerisinde işi bitirmeyi sözleşmeye uygun olarak mont etmeyi, işler vaziyette işverene teslim etmeyi kabul eder.” hükmünün getirildiği, buna göre işin sözleşmeye göre bitim süresinin13 hafta olduğu, yine sözleşmenin “İşveren Tarafından Yapılacak İşler” başlıklı 15’inci maddesinde de “Merdivenin montajı için gerekli askı deliklerinin/desteklerinin ve diğer yer/tavan deliklerinin onaylı projeye göre yapılması, askı noktaları yoksa çelik karkas yapılması” ve “Montaj için gerekli boyutlarda (onaylı projeye uygun) kuyu açılması, su yalıtımının yapılması ve kanalizasyon sisteminin oluşturulması” işverenin yani davalının sorumluluğuna bırakıldığı, davacı tarafın dosyaya sunduğu 08.09.2016 ve 09.09.2016 tarihli tutanaklarla sözleşmeye göre davalı tarafın sorumluluğunda olan kuyuların kendilerine geç teslim edildiğini kanıtladığı, “Yürüyen Merdiven/Band Geçici Kabul Tutanağı” tarihlerine göre kuyuların teslim tarihi olan 07.11.2016 ve 09.11.2016 tarihi ile kuyuların davacı tarafa teslim edildiği 08.09.2016 ve 09.09.2016 tarihleri arasında geçen zamanın sekiz hafta olup, kuyular teslim edilmeden davacının işe başlaması mümkün olmadığından davacı tarafın en erken kuyuların kendisine teslim edildiği 08.09.2016 ve 09.09.2016 tarihlerinde işe başladığının kabul edilmesi gerektiği, davacı tarafından dosyaya sunulan e-posta yazışmalarında 22.09.2016 tarihinde merdivenlerin kurulumunun yapılacağı yer için aks ve kot işaretlemelerine ihtiyaçlarının olduğu, bu işaretlemeler verilmediği için çalışmaların sonuçlandırılamadığını davalı tarafa bildirdiğinin görüldüğü, bu yazışmalardan davalı taraftan kaynaklanan gecikmeler olduğunun anlaşıldığı, davacının da kabulünde olan 11 günlük gecikme süresi üzerinden hesaplanan sözleşmedeki gecikme cezasının düşülmesi ile bilirkişi raporlarında tespit edilen davacı alacağının doğru olduğunun anlaşıldığı, her iki tarafın ticari defterleri arasındaki alacak farklılığının nedeninin tespiti için alınan 14.10.2019 tarihli bilirkişi raporunda farkın kur farkından kaynaklandığının tespit edildiği, davacı alacağının toplam 185.302,75 TL olarak hesaplandığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 185.302,75 TL karşılığı takip tarihi olan 09/05/2017 tarihindeki kur karşılığı Euro üzerinden devamına, asıl alacağın takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan 185.302,75 TL karşılığı takip tarihi olan 09/05/2017 tarihindeki kur karşılığı Euro üzerinden %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davanın reddedilen 654,00 TL karşılığı takip tarihi olan 09/05/2017 tarihindeki kur karşılığı Euro üzerinden üzerinden %20 kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, takip talebinde yabancı para üzerinden yapılan kur hesaplamasının hangi tarihli kur esas alınarak yapıldığının anlaşılamadığını, açık olmayan ödeme emri nedeniyle davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise taraflar arasında 24/05/2016 tarihli 8 adet yürüyen merdiven temini, montajı ve teslimine ilişkin sözleşme yapıldığını, sözleşme konusu asansör sisteminin düzgün çalışılmadığını, merdivenlerden sürekli gıcırtı çıktığını, merdiven basamaklarının kırık olduğunu, mahkemece alınan bilirkişi raporu ve yerinde inceleme sırasında da eser sözleşmesinin konusu yürüyen merdivenlerden üstgeçit merdivenlerinin çalışmadığının tespşt edildiğini, davacı şirket yetkililerine gerek mail gerekse sözlü olarak bu hususun ihbar edildiğini, davacının sözleşmedeki taahhütünü tam ve eksiksiz olarak yerine getirmediğini, dosyada alınan bilirkişi raporunda teslim tutanağının taraflarca imzalandığını bahisle gecikmeden davacının sorumlu tututlduğunu ve hesaplama yapıldığını, tutanaktaki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olmadığını, ileri sürmelerine rağmen mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını ve söz konusu belgeye dayanılarak alınan bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, hatalı değerlendirildiğini, ayrıca davacı şirket tarafından 33.113,31 TL bedelli iki adet faturanın davacı şirket tarafından sözleşme konusu yürüyen merdivenlerin tam ve eskiksiz montajının gerçekleştirilememesinden kaynaklı olarak yapılan parça değişimlerinden kaynaklandığını, mahkemece iki adet faturanın muhteviyatının hangi parçaların değişiminden kaynaklı olup olmadığının ve parça değişimlerinin eksik ve hatalı montajdan kaynaklanıp kaynaklanmadığının tespitinin yaptırılması gerekirken eksik inceleme ile ve davacı tarafça sebepsiz zenginleşmeye yol açacak şekilde yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu, ayrıca davacı tarafından yapılan ıslah ile dava dilekçesinde talep edilmeyen alacak kaleminin talep edilmesinin de doğru olmadığını reddi gerektiğini, dava konusu alacağın likit olmayıp ihtilaflı olduğunu ve ıslah ile artırıldığını, bu nedenle davacının icra inkar tazminatı talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verildiğini, hükümde “takibin iptali ile 185.302,75 TL karşılığı takip tarihi olan 09/05/2017 tarihindeki kur karşılığı EURO üzerinden devamına “karar verildiğini, ancak davacının dava dilekçesinde ve icra dosyasında 33.113,31 TL + 39.190,75 EURO talep ettiğini, mahkemenin tüm talepleri kur üzerinden talep edilmiş gibi hüküm kurmasının da hatalı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece verilen hükmün tereddüt doğurduğunu, takip talebinde hem EURO hem de TL olarak ayrı ayrı alacak talebinde bulunduklarını, mahkemenin EURO karşılığı TL ve TL alacağının tamamı üzerinden hatalı karar verdiğini, taraflar tacir olup temerrüt faizi yerine yasal faize hükmedildiğini, sözleşmeden doğan ve ıslah ile talep edilne 6244,77 EURO’luk alacağın reddine verilen kararın da hatalı olduğunu, reddedilen kısım üzerinden davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, hem Eruo hem TL üzerinden takip yapılmasında herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, sözleşme konusu asansörlerin eskiksiz ve çalışır vaziyette teslim edildiğini, ve davalının da idareye bu şekilde teslim ettiğini, dosyalardaki belgelerde sabit olduğunu, yürüyen merdivenlerde zaman zaman kullanıcı hatasından kaynaklanan arızalar oluştuğunu, taraflar arasındaki yazışmalarda bu hususun görülebileceğini, davalının ayıp iddiasını kabul etmediklerini, geçici kabul tutanağında imzası bulunan davalı şirketi temsilen atılan imzalara ilişkin itirazın dinlenemeyeceğini, davalı tarafın dava dilekçesi ekinde sunulu geçici kabul tutanaklarına itiraz etmediği gibi 2. cevap dilekçesinde de geçici kabulün 07/11/2016 tarihinde yapıldığını açıkça ikrara ettiğini, bu aşamada 07/11/2016 tarihindeki geçici kabul tutanağında imzası bulunan davalı şirket teslim alan imzasına itirazda bulunmayacağını, ayrıca itirazın iptali davalarında ıslah mümkün olup, ıslah talebine ilişkin davalı istinafının da reddi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın tümden kabulüne ve davalının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.Taraflar arasında 24/05/2016 tarihli asansör satış ve kurulumuna dair eser sözleşmesi ile 14/11/2016 tarihli asansör temel bakımı konulu eser sözleşmesi akdedilmiştir. Davacı 24/05/2016 tarihli asansör temini, montajı ve kurulumu sözleşmesi ve 14/11/2016 tarihli asansör temel bakım sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile; 37946,33 EURO asıl alacak 1244,42 EURO (26/12/2016 tarihinden itibaren işlemiş akdi yıllık yasal faizi) ile 33.113,31 TL alacağın %24 akdi faizi olmak üzere toplam 185.957,23 TL üzerinden icra takibi başlatmıştır.Davalı taraf icra dosyasına verdiği itiraz dilekçesi ile borca ve ferilerine itiraz etmiş ve takip durmuştur. Davacı taraf açtığı davada itirazın iptali ile % 20 icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Davalı taraf cevap dilekçesi ile takip talebindeki ödeme emrine usul yönünden itiraz etmiş, ayrıca esasa ilişkin olarak da işin geciktiğini, sözleşmede teslim tarihinin 14 hafta kararlaştırıldığını, işin eksiksiz ve tam teslim tarihinin 30/08/2016 tarihi olduğunu asıl iş sahibi Mersin Büyükşehir Belediyesinin geçici kabul tutanağında görüleceği üzere işin genelinin geçici kabulünün 02/11/2016 tarihi olduğunu, belediye kontrol mühendislerinin katılımıyla teslim yapılacağı kararlaştırılmasına rağmen belediye kontrol mühendislerinin eksikliklerden ötürü tutanağı imzalamadıklarını, davalı şirket çalışanı … tarafından 22/11/2016 tarihli davacıya gönderilen mailde merdivenlerin düzgün çalışmadığını, gıcırtı çıkardığının, nedensiz durduğunun, basamakların kırık olduğunun bildirildiğini, sözleşmede kararlaştırılan vadede ve eksiksiz olarak işin teslim edilmediğini, sözleşmenin 3. maddesine göre gecikme cezası uygulanması gerektiğini, taraflarca hazırlanan geçici kabul tutanağının 07/11/2016 tarihi olduğunu kur hesabının yanlış yapıldığını beyan etmiş olup, davacı 07/11/2016 tarihli tutanakla geçici kabulün yapıldığını ikrar etmiş ve cevap dilekçesinde itiraz etmemiştir.Davacı tarafça icra takibinde ve dava dilekçesinde TL ve EURO üzerinden talepte bulunmasına rağmen mahkemece hangi alacak için ne miktar kabul kararı verildiği belirtilmeksizin takibin 185.302,75 TL karşılığı takip tarihindeki kur karşılığı Euro üzerinden devamına şeklinde karar verilmesi hatalı olmuştur. Zira, her bir para birimi yönünden ne miktar üzerinden davanın kabul edildiği belirlenip o para birimine yönelik hüküm kurulması gerekmektedir. Öte yandan, kabule göre de alacak likit olmayıp yargılamayı gerektirdiği halde icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı gibi, davacının icra takibi yapmakta kötüniyetli olduğu kanıtlanmadığından şartları bulunmayan kötüniyet tazminatının kabulü de hatalı olmuştur. Ayrıca davalı iş sahibince ayıp ihbarında bulunulmasına rağmen, bu konuda herhangi bir değerlendirme yapmayan bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesi yerinde olmamıştır. Mahkemece bilirkişilerden bu hususta 33.113,31 TL tutarlı 2 adet fatura da değerlendirilerek ek rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Yine, dava dilekçesinde talep edilmeyen 6.244,77 Euro alacak kısmi ıslah dilekçesi ile talep edilemeyeceğinden, bu talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, esasa yönelik inceleme ve değerlendirme yapılarak davacının sözleşme gereğince doğmuş alacağı bulunmadığı gerekçesiyle bu talebin esas yönünden reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır. Bunun dışında, davacı tarafça dava dilekçesinde ve takip talebinde sözleşmede kararlaştırılan akdi faiz oranlarının uygulanması, takip tarihinden sonra ise TL ve Euro alacakları yönünden kanuni faiz oranlarının uygulanması gerekirken, ayrım yapılmaksızın tüm alacaklar için yasal faiz işletilmesi de hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/12/2019 tarih, 2017/548 Esas, 2019/894 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/04/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.