Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/576 E. 2020/606 K. 16.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/576
KARAR NO : 2020/606
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/10/2019
NUMARASI : 2018/1226 Esas, 2019/975 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 16/06/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olup, mahkemece; sözleşmedeki tahkim şartı gereğince görevsizlik nedeniyle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur.Davacı vekili, taraflar arasında 18/01/2016 tarihinde… Projesi Lot 3 Alt Yüklenici Sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin sözleşmede yazılı edimini yerine getirdiğini, davalı şirket ile sözleşme dışı ek iş yapılması konusunda sözlü anlaşmaya varıldığını, bu ek sözleşme gereğince Compas Sıte–X C-3005/3 model ve OF2/01 seri numaralı paletli aracın (crawler cihazı) Tanap Projesi kapsamında Türkiye’ye getirildiğini, davalı şirketin cihazın müvekkili şirket çalışanları tarafından inşaat sahasında kullanılmasının talep edildiğini, cihazın Türkiye’de ticari olarak kullanılabilmesi için gerekli lisans başvurularının davalı şirketin talebi üzerine müvekkili şirket tarafından yapıldığını ve lisans belgelerinin müvekkili şirket adına alındığını, … cihazına ilişkin cihaz bedelinin sahada gerçekleştirilen günlük çalışmaları içeren bir rapor olan günlük ilerleme raporlarına yansıtıldığını, 18/02/2016 tarihli DPR’a taraflarca işlenen … cihazı bedelinin, davalı şirket tarafından müvekkili şirketin bilgisi ve rızası dışında ilgili DPR’lardan çıkarıldığını, … cihazının davalı şirketten kaynaklanan nedenlerle kullanılamadığını ve davalının işvereni Tekfen’in crawler cihazına ilişkin bedeli ödemediğini, davalı şirketin ödenmeyen cihaz bedelini müvekkili şirket alacağından kestiğini ileri sürerek, şimdilik 5.000ABD Doları alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, sözleşmeyi imza eden her iki şirketin %100 yabancı ortalı olup, davacı şirketin paylarının tamamının Tüv Süd Aktıengesellschaft adlı Alman menşeili şirkete, müvekkili şirketin paylarının tamamının ise Hollanda menşeili ….adlı şirkete ait olduğunu, sözleşmenin müvekkili şirket adına … tarafından, davacı şirket adına ise Peter Reiter-Machoi tarafından imza edildiğini, sözleşmenin 11.6 hükmünde taraflar arasında sözleşme ve sözleşmeyle bağlantılı olarak ortaya çıkacak uyuşmazlıklarda öncelikle tahkime başvurulacağının kararlaştırıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında yapılan ve uygulanmakta olan sözleşmenin İngilizce olduğununun ve bu nedenle sözleşmede yer alan tahkim şartının geçersiz sayılması gerektiğinin yargılama aşamasında ileri sürülmesinin Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği, sözleşmenin 11.6.maddesinde bu sözleşme ile bağlantılı olarak ortaya çıkan bütün uyuşmazlıklar için takim şartı kararlaştırıldığı ve sözleşmenin kapsamının belirlendiği 2.1 maddesi dikkate alındığında tahkim şartının dava konusu uyuşmazlığı kapsadığı gerekçesiyle görevsizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Türk hukukunun kamu düzenine ilişkin ve doğrudan uygulanabilir nitelikteki emredici hükümlerine aykırı şekilde düzenlenen tahkim itirazına konu tahkim anlaşmasının geçersiz olduğunu, 805 Sayılı Kanun’un 1. maddesinde Türk şirketlerinin kendi aralarında ve yurt içinde akdedecekleri her türlü sözleşmeyi Türkçe olarak akdetmeye mecbur olduğunu, olaya 805 Sayılı Kanun’un uygulanması gerektiğini, bu kapsamda İngilizce olarak düzenlenen tahkim şartının 805 Sayılı Kanunun 27.maddesi uyarınca kesin hükümsüz olduğunu, tahkim anlaşmasının geçersiz olduğunun ileri sürülebilecek ilk aşamanın bu davanın açılması olduğundan dürüstlük kuralına aykırı hareketin söz konusu olamayacağını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına göre kamu düzenine aykırı sözleşme hükümlerine dayalı bir uyuşmazlıkta hakkın kötüye kullanılması durumunun söz konusu olamayacağının belirtildiğini, ayrıca davaya konu alacağın tahkim şartının yer aldığı 18.01.2016 tarihli sözleşmeye dayanmadığını, taraflar arasında 18.01.2016 tarihli sözleşme kapsamında bulunmayan bir cihazın kullanımına ilişkin başka bir sözleşme bulunduğunu, ortada iki farklı ve birbirinden bağımsız sözleşme bulunduğunu, mahkemece bu hususun araştırılmadığını belirterek usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.Taraflar arasındaki sözleşme, niteliğince TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen bir eser sözleşmesidir. Davacı şirket taşeron; davalı şirket ise yüklenicidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 407. maddesine göre, Milletlerarası Tahkim Kanununun tanımladığı anlamda yabancılık unsuru içermeyen ve tahkim yeri Türkiye olarak belirlenen uyuşmazlıklarda, kural olarak HMK’nın tahkime ilişkin 407-444 maddeleri arasındaki hükümleri uygulanır.4686 sayılı MTK’nın 5. maddesinde, tahkim anlaşmasının konusunu oluşturan bir uyuşmazlıkta dava mahkemede açılmışsa karşı tarafın tahkim itirazında bulunabileceği, tahkim itirazının ileri sürülmesi ve tahkim anlaşmasının geçerliliğine ilikin uyuşmazlıkların çözülmesinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun ilk itirazlara ilişkin hükümlerine tabi olduğu, tahkim itirazının kabulü halinde mahkemenin davayı usulden reddedeceği düzenlenmiş; HMK’nın 413. maddesinde de benzer düzenleme yer almıştır.805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkındaki Kanun’un 1.maddesi gereğince Türk tabiiyetindeki her nevi şirket ve müesseselerin her nevi işlem, sözleşme, yazışma, hesap ve defterlerinin Türkçe tutulması zorunluluğu bulunmaktadır. Aynı yasanın 4. maddesinde sözleşmelerin Türkçe düzenlenmesi konusundaki gerekliliğe uyulmamasının müeyyidesi yer almaktadır.Somut olayda, Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun (MTK) 2. maddesinde belirtildiği şekilde, uyuşmazlığın yabancılık unsuru içermediği, davanın her iki yanının da Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan şirketler olduğu, aralarındaki varlığı ihtilafsız sözleşmelerin ifa yerlerinin Türkiye dahilinde olduğu, sözleşme ile tahkim şartının 805 sayılı Yasa’nın 1. maddesi uyarınca Türkçe olması zorunlu iken İngilizce düzenlendiği anlaşılmaktadır. Söz konusu yasa hükümleri nazara alındığında ve taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin her iki tarafça uygulandığı ve geçersizliğinin ileri sürülmediği gözetildiğinde, 805 Sayılı Yasa’nın 4.maddesinde belirtilen müeyyidenin mutlak geçersizlik sonucu doğuran maddi bir hukuk kuralı niteliğinde olmayıp, ispat hukukuna ilişkin bir kural mahiyetinde bulunduğu, dolayısıyla davacının sözleşmenin uygulanmasına karşı çıkmamasına rağmen, sözleşmenin İngilizce olduğununun ve bu nedenle sözleşmede yer alan tahkim şartının geçersiz sayılması gerektiğinin yargılama aşamasında ileri sürülmesinin Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği sonucuna varılmaktadır. O halde, mahkemece taraflar arasındaki sözleşmenin tahkim ile ilgili hükümlerine değer izafe olunarak davalının tahkim itirazının kabulüne karar verilmesi isabetli olmuştur.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/10/2019 trih ve 2018/1226 Esas, 2019/975 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 16/06/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.