Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/573 E. 2023/398 K. 04.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/573
KARAR NO: 2023/398
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2019
NUMARASI: 2018/61 Esas, 2019/1121 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 04/04/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı borçludan ticari ilişki nedeniyle oluşan bakiye alacağının ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü … E sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yaptıklarını, davalının süresi içerisinde borca ve tüm ferilere itiraz ederek, takibin durduğunu, davalı ile Çamlıca Cami nanteknolojik renklendirme yapılması işinde çalıştıklarını ve … ile … seri numaralı faturaları davalıya tanzim ettiklerini, davalının fatura bedellerini ödemediği ve Bakırköy … Noterinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile fiyat farkı faturası düzenleyerek kendilerine iade faturası düzenlediklerini, söz konusu fiyat farkı faturalarına 8 günlük süre içerisinde noter kanalı ile itiraz ettiklerini, yapılan icra takibine itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, bir takım metallerin boyanması işini davalı firmaya yaptırdıklarını, taraflar arasında işin devamı sırasında itilaf oluşması nedeniyle davacı tarafından icra takibine konu olan faturaların düzenlendiğini ancak bu faturaların usulüne uygun tebliğ edilmediğini, faturaların firmanın iç muhasebecisi olan … tarafından yetkili olmadığı halde tebliğ alındığını, faturaların usulsüz bir şekilde tebliğ alındığını, iade faturası kestiklerini, davacı şirketin takibe dayanak faturalarının mükerrer faturalar olduğu ve kendilerine böyle bir borcunun bulunmadığını, fatura içerikleri kontrol edildiğinde esmaül hüsna harflerinin üzerine renklendirme yapılarak davalıya 03.11.2017 – 01.12.2017 tarihlerinde irsaliyeli fatura ile teslim edildiği belirtilse de bu işlemlerin daha önce alındığı ve bedellerinin ödenmiş olduğunu, davacının aynı mallara ilişkin bedelinde oynama yaparak ikinci kez fatura kestiğini, davacının taraflar arasındaki ticari ilişkide önceki faturalarda gelişen ticari teamüle aykırı olarak “adet” üzerinden yapılan ücretlendirmeyi “şarj” üzerinden yaptığı ve bedel üzerinden de herhangi bir dayanak ve anlaşma olmaksızın 880,00 TL yazarak gerçeği yansıtmayan fatura keşide ettiğini belirterek, davanın reddi ile %20’tan aşağı olmamak üzere tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacı tarafından davalı şirket adına düzenlenen 03.11.2017 tarih … sıra no.lu KDV dahil toplam 87.225,00 TL tutarındaki fatura ile 01.12.2017 tarih … sıra no lu KDV dahil 86.187,20 TL tutarındaki fatura içeriği işlerin halk arasında nano teknolojik kaplama veya gold rengi renklendirme adı verilen PVD yöntemi ile Titanyum Nitrir Kaplama işi olduğu, PVD kaplama işlerinde adet üzerinden veya şarj başına fiyat verilebileceği, dava konusu olayda; adet başına verilen 136,00 TL birim fiyat ile şarj başına verilen 880,00 TL birim fiyatın mukayese edilmesi durumunda, her şarj sırasında en az 7 adet harfin kaplamasının yapılmış olması gerektiği, davacı firma ile davalı arasında sözlü eser sözleşmesi olduğu, davacı tarafından davalıya paslanmaz çelikten mamül dua harfleri ve pencere yazılarının birim fiyatının 136 TL, 880 TL şarj birimi olarak ücretlendirildiği, davalı tarafından davacıya kesilen 16/12/2017 tarihli 146.612,64 TL bedelli iade faturasının ise gelir idaresi başkanlığına bildirilmediğinden mali açıdan yok hükmünde olduğu, düzenlenen 03/11/2017 tarihli 87.225 TL ve 01/12/017 tarihli 86.187,20 TL lik faturaları adet başına ve şarj başına verilen birim fiyatlarının davalı firma lehine daha ekonomik bir fiyat olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu itirazın iptali davasının kısmen kabulü ile, davalı borçlunun Bakırköy …İcra Dairesi … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin 87.225,65 TL ve 86.187,20 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacaklar üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, davacının davasını 199.183,95 TL üzerinden açtığını, davanın ise 174.741,93 TL’den karara bağlandığını, aradaki fark alacağın likit olmadığını ve kötüniyetli itiraz etmediklerini ispat ettiğini, harca esas değer ve yatırılan harç miktarı göz önüne alındığında ve davanın kabul miktarı da göz önüne alındığında davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin de hatalı olduğunu, sözleşmenin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağını, uyuşmazlıkta taraflar arasındaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olduğunu, bu sebeple işbu uyuşmazlığın cari hesap ilişkisi üzerinden değil takibe konu iki fatura üzerinden incelenmesinin gerektiğini, bilirkişi raporunda da yer alan 35.000,00 TL ödemeyi davacı cevaba cevap dilekçesinde “kısmı ödeme” olarak kabul ettiğini, ancak mahkemenin kısmi ödemeyi dikkate almadığını, dava konusu iki fatura toplamı (174.741,93 TL) – kısmi ödeme (35.000,00 TL) = 139.741,93 TL olduğunu, dava konusu faturalar, firmanın iç muhasebecisi … tarafından yetkisi olmadığı halde tebliğ alındığını, faturaların açıklamalarına bakıldığında esmaül hüsna harflerinin üzerine renklendirme yapılarak davalıya 03.11.2017 ve 01.12.2017 tarihlerinde irsaliyeli fatura ile teslim edildiği anlaşılsa da belirtilen tarihte davalının malları alındığını, bu mallar daha önce alınmış ve gereken ödeme de yapıldığını, davalı firma Çamlıca Camii’nin esmaül hüsna harflerinin kubbenin etrafını çevreleyen ayetlerin montajının ve sair metal işlerinin yüklenicisi olduğunu, esmaül hüsna harflerini davalıdan daha önce teslim alarak bu malların montajını Çamlıca Camii’sine yaptığını, davalı şirketin montajını yaptığı basın yayın organlarından da rahatlıkla ortaya çıkacağını, Ekim 2017 tarihli haberler olduğu görülse de esmaül hüsna ve fetih suresi montajının Ağustos 2017’de yapıldığını, Çamlıca Camii’ni yapan dernek olan İstanbul Cami ve Eğitim Kültür Hizmetleri Yaptırma ve Yaşatma Derneği’ne müzekkere ile ilgili parçaların ne zaman montajının yapıldığının sorulmasının uyuşmazlığı çözüme kavuşturacakken bu müzekkerenin yazılmadığını, mahkemece yüzeysel değerlendirme yapıldığını, takibe konu mallar, davalıya çok önceden teslim edildiğini ve bu mallara ilişkin ödemeler de yapıldığını, ancak davacı firma haksız bir şekilde aynı mallara ilişkin bedelinde oynama yaparak ikinci defa fatura keşide ettiğini, taraflar arasında sözlü anlaşma bulunduğunu, davacı firma önceki faturalarla gelişen ticari teamüle aykırı bir şekilde “adet” üzerinden yapılan ücretlendirmeyi “şarj” üzerinden yaptığını, bedel noktasında da herhangi bir dayanak ve anlaşma olmaksızın “880,00 TL” yazarak gerçeği yansıtmayan fatura keşide ettiğini, davalı şirket 2015 tarihlerinde şarj başı fiyatı kötü niyetli olarak kullanıldığından parça başı olarak anlaşma yaptığını, şarj başı fiyatı kullanılmadıklarını, adet fiyatlandırması kullanıldığını, faturalardan da anlaşılacağı üzere davacı firmanın davalı şirkete kestiği faturaların yüzde 90’ının adet fiyatlandırması üzerinden kesildiğini, dava konusu faturalar haricinde hep adet üzeri fiyatlandırma yapıldığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafında, taraflar arasındaki ticari ilişki her iki tarafça defterlerinde kayıt altına alındığını, Mahkeme dosyasına sundukları diğer fatura örnekleri ve ticari defter kayıtların incelenmesi sonucu davacı firmanın davalı firmaya kesmiş olduğu faturaların hiçbirine itiraz etmediğini, tüm ürünleri ayıpsız bir şekilde teslim aldığı ve kullandığını, aradaki ticari ilişkinin davalının haksız olarak ödeme yapmak istemediği ve icra takibi başlatıldığı zamana kadar sağlıklı bir şekilde devam ettiği tespit edildiğini, taraflar arasında bedel ve ürünler üzerinde anlaşıldığını, bedelin piyasa fiyatlarına göre belirlendiğini, davalının kötüniyetli itirazlarının reddi ile tüm talepleri yönünden davanın kısmen değil tamamen kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Taraflar arasında Çamlıca Cami nano teknolojik renklendirme işi yapılması konusunda sözlü eser sözleşmesi bulunmaktadır. Davacı taraf 2 adet fatura bedelinin tahsili için icra takibi yapmış, davalının itirazı üzerine takip durmuştur. Taraflar arasındaki ihtilaf, faturalar konusu işlerin fiyatlandırma yönteminden ve bedelin ödenip ödenmediği hususlarından kaynaklanmaktadır. Dosya kapsamına göre davacı tarafça daha önce düzenlenen faturalar adet üzerinden hesaplama yapılarak düzenlenirken icra takiben konu 2 adet faturada şarj yöntemine göre hesaplama yapılmıştır. Davalı taraf ise şarj yönteminin benimsenmediğini, ayrıca 35.000,00 TL ödemenin dikkate alınmadığını belirtmektedir. Taraflar arasında işin bedeli ve hesaplama yöntemi konusunda yazılı sözleşme bulunmamakla birlikte daha önce düzenlenip itiraz edilmeyen faturalarda adet esası alınarak hesaplama yapıldığı ve ilk 5 faturada her bir adetin 136,00 TL’den hesaplandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, tarafların ortak kabulünde olan bu yönteme göre, her bir şarjda kaç adet ürün üzerinde işlem yapıldığı tespit ettirilerek toplam işlem yapılan ürün adeti belirlenip, üzerinde mutabık kalındığı anlaşılan 136,00 TL birim fiyat üzerinden hesaplama yapılması, bu şekilde takip konusu faturalar için ödenmesi gereken iş bedelinin belirlenmesi, sonrasında davacının yaptığı tüm işlerin bedeli ile davalının yaptığı tüm ödemelerin bedelinin mahsuplaştırılarak davacı alacağının tespiti için bu konuda, bir sektör bilirkişi de eklenerek ek bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.Öte yandan, icra takibinde işlemiş faiz talebinde bulunulduğu ve takibe itiraz edildiği anlaşıldığından, davalının temerrüde düşürülüp düşürülmediği ve işlemiş faize hükmedilmesi gerekip gerekmediği konusunda bir karar verilmemesi hatalı olmuştur. Kabule göre de bilirkişi incelemesi ve yargılama yapılarak sonuca gidildiği halde, alacak likit olmamasına rağmen, icra inkar tazminatına hükmedilmiş olması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KISMEN KABULÜNE,2-Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/12/2019 tarih, 2018/61 Esas, 2019/1121 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 04/04/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.