Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/550 E. 2023/565 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/550
KARAR NO: 2023/565
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/11/2018
NUMARASI: 2014/662 Esas, 2018/1136 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 11/05/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat talebine ilişkin olup; mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkili idare tarafından yapılan ihale ile “Avrupa Yakası 2006 yılı 2.Kısım …, … ve …” işi kapsamında … Karayolu ile Marmara Denizi arasında prefabrik betonarme bloklarla dere ıslahı inşaatı, atıksu ve yağmursuyu kanalları bunlara ait bağlantılar yapılması işinin davalı şirkete ihale edilerek verildiğini, müvekkili ile yüklenici firma arasında akdedilen sözleşmenin ilgili maddeleri gereği, taahhüdün yerine getirilişinde, işin başlangıcından sonuna kadar her ne sebeple olursa olsun kazı, taşıma, yükleme, boşaltma, istif, inşa, imal, montaj vb. tüm işlerin yapılması sırasında meydana gelebilecek kaza, hasar ve kayıp ve zararların mali, hukuki ve cezai bütün mesuliyet ve neticelerininyükleniciye ait olduğu, Yapı İşleri Genel Şartnamesi’nin 9. maddesinde “İşin devamı sırasında işyerinde yapılacak çalışmalar nedeniyle, işçilerle çevre halkının kazaya uğramalarını, zarar görmelerini ve işlerde zarar ve hasar meydana gelmesini önleyici tedbirlerin alınmasından da yüklenici sorumlu olup, alınan bütün tedbirlere rağmen, yüklenicinin yaptığı işlerden dolayı üçüncü kişilerin kendilerine veya mallarına zarar verilmesi ihtimaline karşı mali mesuliyet sigortası yaptırmakla da yükümlü olduğu, mali mesuliyet sigorta bedeli olarak, bu konuda sigorta şirketlerinin uygulamalarında kullanıldığı bedeller esas alınır.” hükmünün düzenlendiğini, bu sebeple eser sözleşmesi gereğince çalışma yapan davalı şirketin meydana gelen hasar bedelinin tümünden sorumlu olduğu, … Sigorta A.Ş. tarafından maksimum kasko poliçesi ile sigorta yapılan … ait … plakalı aracın, 13/10/2007 tarihinde meydana gelen şiddetli yağış sonrası taşan sel suları ile hasar görmesi sebebiyle sigortalısına ödedikleri hasar bedelinin tahsili amacıyla, müvekkili aleyhine İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nde 2008/844 Esas sayılı dava açıldığını, yapılan yargılama sonucunda mahkemesince 30/12/2009 tarih ve 2009/2220 Karar sayılı kararı ile müvekkili aleyhine davaın kabulüne karar verildiğini, Danıştay 8.Dairesi’nin 2010/4900 Esas, 2013/4054 Karar sayılı kararı ile temyiz taleplerinin reddedildiğini, mahkeme ilamının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icraya konulduğunu ve davacı müvekkiline düşen miktarın 21/11/2011 ve 01/02/2011 tarihlerinde icra dosyasına ödendiğini ileri sürerek fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile ödenen 14.374,57 TL’nin ödeme tarihinden itibaren (10.632.80 TL’sinin 30/12/2013 tarihinden, 3.741.77 TL’sinin ise 17/12/2013 tarihinden itibaren) işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, söz konusu işte gerek çalışanların gerekse de çevre halkının her türlü can ve mal güvenliğini sağlayacak şekilde emniyet ve tedbirlerin alındığını, yapılan imalatların fen ve sanat kurullarına uygun olarak yapıldığını, ayrıca Dr. … Köprüsü ve … Sokak Köprüsü ana caddelerde yer aldığından bu köprülerin yapılması için gerekli izin alma işlemlerinin davacının sorumluluğunda olduğunu, Bakırköy 1. AHM’nin 2007/245 D.İş sayılı dosyasından delil tespiti talebinde bulunulduğu, müteahhitin bir kusurunun olmadığının belirlendiğini, başta İTÜ olmak üzere bir çok değişik bilirkişi kurullarınca söz konusu olayda müvekkilinin kusursuzluğu ve sorumluluğu bulunmadığı hususunun saptandığını, hem mevcut dere kesiti hem de köprü geçişlerinin yetersiz olmasından dolayı söz konusu yağışın oluşturduğu akışı taşıyamayacağı ve taşkına sebebiyet vereceğinin hesaplamalarla ortaya konduğunu, müvekkilinin herhangi bir kusur veya sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında imzalanan sözleşme ve genel şartname hükümleri gereğince dava konusu zarardan davalı yüklenicinin tam kusurlu olduğu, bu nedenle hasar tazminatı ödemelerinden davalı tarafın sorumlu olduğu, bu suretle davacı iş sahibinin İdare mahkemesi kararı gereğince dava dışı sigorta şirketine yaptığı hasar tazminatını davalı yükleniciye rücu edebileceği gerekçesiyle davanın kabulü ile, 10.632,80 TL’nin ödeme tarihi olan 30/12/2013 tarihinden itibaren, 3.741,77 TL’nin ödeme tarihi olan 17/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizleri ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, taraflar arasında imzalanan 14/09/2006 tarihli sözleşmenin … Deresinin E-5 ile Marmara Denizi arasındaki yaklaşık 2250 metrelik kısmın dere ıslahı, Ø300-2000 mm çapları arasında yaklaşık 15095 metre atıksu ve yağmursuyu kanal inşaatı ve bunlara ait bağlantılar, bacalar ve yol üst yapısı işleri ile çevre düzenleme işleri olduğunu, dava konusu yaşanan sel-seylap sonucu yıkılarak zarara sebebiyet veren köprülerin; yıkılıp yerine kazık, kirişli köprüler yapılması işinin bu sözleşme kapsamında olmadığını, taşkın olayının yaşandığı tarih dahil söz konusu köprüler ile ilgili müvekkili şirketin bu sözleşme ile üstlendiği bir akdi yükümlülüğü bulunmadığını, mahkemenin bu hususu hiç değerlendirmeden hasarın dere ıslah çalışmaları sırasında gereken önlemlerin alınmaması sonucu oluştuğu ve dere ıslah çalışmasını müvekkili şirketin ihale ile üstlenmesi nedeniyle oluşan zarardan kusurunun olduğundan bahsettiğini, söz konusu taşkın olayı yaşandığı tarihte müvekkilinin yükümlülüğü altında olmayan bir işten dolayı sorumlu bulunmaması ve zorunlu olmamasına rağmen ihbar mükellefiyetini yerine getirmesi göz ardı edilerek haksız olarak sorumlu tutulmasının TMK’nın 2.maddesi anlamında “iyiniyet ve dürüstlük” kuralı ile de bağdaşmayacağını, kaldı ki, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kayıt ve koşulu ile, sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı BK’nın; 357/III. ve 361. maddesinde yapılan düzenlemeler karşısında yüklenicinin işin devamı sırasında eserin ve yapılacak imalâtın kusursuz bir şekilde çalışmasına veya yapılmasına engel olabilecek bir durumla karşılaşması halinde bu durumu genel ihbar mükellefiyeti gereğince iş sahibine bildirmek zorunda olup, iş sahibinin buna rağmen işin mevcut haliyle yapılmasını istemesi halinde yüklenicinin eserdeki ayıp sebebiyle sorumluluğu olmayacağını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Davacı iş sahibi/idare İSKİ tarafından ihaleye çıkarılmış bulunulan “Avrupa Yakası 2006 Yılı 2.Kısım Atık Su Kanalı, Yağmur Suyu Kanalı ve Dere Islahı İnşaatı” işi 14/09/2006 tarihli sözleşme gereğince davalı yüklenici şirkete ihale edilmiştir. İstinafa konu eldeki dava, davalı yüklenici şirketin taahhüdü altında bulunan “Avrupa Yakası 2006 Yılı 2. Kısım Atıksu Kanal, Yağmursuyu Kanalı ve dere Islah İnşaat işi kapsamında 13/10/2007 tarihinde meydana gelen su baskınından dolayı çevrede oluşan hasar nedeniyle davacı iş sahibi tarafından dava dışı sigorta şirketine ödenen zarar bedelinin davalı yüklenici şirkete rücu edilmesinden kaynaklanmakta olup, somut olayda çözümlenmesi gereken ihtilaf; davacının taleplerinin sözleşme ve eklerine uygun olup olmadığı ve oluşan hasar bedelinder davalının sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece alınan ve hukukçu Prof.Dr. … ve Prof.Dr. … ve mali müşavir Mehmet Efendi tarafından hazırlanan 22/10/2015 tarihli bilirkişi kurul raporunda; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile toplam 24.378,65 TL’nin tahsili için başlatılan ilama dayalı icra takibine; davacı İSKİ tarafından kendi payına düşen 1/2 tutara karşılık, 17/12/2013 tarihinde 3.741.77 TL ve 30/12/2013 tarihinde de 10.632.80 TL olmak üzere toplam 14.374,57 TL’nin ödendiği, dava konusu ıslah çalışması sonrası … genişletilen yatağından gelen suların dar kesitli kısımdan ve Köprülerden geçemediğinden taşkının gerçekleştiği, taraflar arasındaki sözleşmeye göre, tasarım yükümlülüğünün davalı yüklenicide, yıkım izni ile proje denetim ve onaylama sorumluluğunun ise davacı iş sahibinde olduğu, bu durumda davacı iş sahibinin %80 oranında, davalı yüklenicinin ise % 20 oranında kusurlu olduğu, davacı İSKİ tarafından icra dosyasına ödenen 14.374,57 TL’nin %20’si olan 2.874,91 TL’nin davalıdan rücuen talep edilebileceği belirtilmiştir. Eser sözleşmelerinde kural olarak yüklenici işinin ehli ve basiretli bir iş adamı olarak yükümlendiği imalâtı fen ve sanat kurallarına, sözleşmeye, amacına uygun tamamlayarak teslim etmek zorundadır. Bu sorumluluğu işin uzmanı sayılan yüklenicinin özen borcunun sonucudur. Yüklenici işi yaparken iş sahibi ve üçüncü şahısa verdiği zarardan sorumludur. İşin devamı sırasında iş sahibinin verdiği malzemenin veya gösterdiği arsanın kusurlu olması durumunda imalâtın noktası noktasına muntazaman icrasını tehlikeye koyacak bir durumun ortaya çıkması halinde yüklenici bundan iş sahibini haberdar etmediği takdirde sonucuna katlanmakla mükelleftir. Davalı vekili tarafından sunulan aynı olay nedeniyle açılan başka davalarda alınan bilirkişi raporlarında deredeki taşkının ve bunun meydana getirdiği zarar oluşumunun menfez, köprü ve üst geçitlerin projeyi yapan ve işin kontrollüğünü üstlenen iş sahibi İSKİ’nin sorumluluğunda olduğu, zararın kendi hizmet kusuruna dayalı olarak ödenmesinden davalı yüklenicinin sorumlu olmayacağı görüşüne yer verilmiştir. Oysa taraflar arasındaki sözleşmenin eklerine ilişkin 9. maddesinde, bu eklerin sözleşmenin ayrılmaz parçası olduğu, İdareyi ve yükleniciyi bağlayacağı kabul edilmiş; YİGŞ., İdari Şartname vb. ekler sayılmıştır. Sözleşme ekleri 1086 sayılı Yasa’nın 297. ve 6100 sayılı Yasa’nın 193/1. maddesi hükmünce delil sözleşmesi niteliğinde olup, araflarca ileri sürülmese dahi mahkemece re’sen göz önüne alınmalıdır. İdari Şartname’nin 18. maddesinde işin yapılacağı yerin görüldüğü, işin gerçekleştirilebilmesi için yüklenicinin teklifini etkileyebilecek risklerin, olağanüstü durumlar vb. diğer unsurlara ilişkin gerekli her türlü bilginin alındığı kabul edilmiş sayılacağı belirtilmiştir. Anılan Şartname’nin 72. maddesinde yüklenicinin all risk sigortası yaptırmak zorunda olduğu, herhangi bir zarar ve ziyan olması durumunda yüklenici tarafından karşılanacağı; Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 9. maddesinde de sözleşme konusu yapım işinin kesin kabul tarihine kadar korunmasından yüklenicin sorumlu olacağı, kesin kabul tarihine kadar geçen süre içinde su baskını vs. gibi risklere karşı sigorta yapmak zorunda olduğu gibi ayrıca işin devamı sırasında çevre halkının zarar görmesi durumunda da 3. kişilere karşı mali mesuliyet sigortası yaptırmak zorunda olduğu hükümlerine yer verilmiştir. Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 15. maddesi uyarınca da; yüklenicinin fen ve sanat kurallarına uygun olarak işi yapmayı, projelerin iş yerinin gereklerine fen ve sanat kurallarına uygun olduğunu kabul ettiği ve böylece işin teknik sorumluluğunu da üstlenmiş bulunduğu, kendisine verilen proje ve şartnamelere, fen ve sanat kurallarına uymadığı hususundaki karşı görüşlerini teslim ediliş tarihinden itibaren 15 gün içinde bir yazı ile bildirmek zorunda olduğu, bu sürenin aşılması halinde yüklenicinin itiraz hakkının kalmayacağı açıklanmıştır. O halde, anılan bu hükümler karşısında idarenin zararın meydana gelmesinde kusurlu olduğundan söz edilmesi mümkün değildir. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olayda mahkemece, davalı yüklenicinin yanlar arasında ihtilaf konusu olmayan sözleşmenin 33.8 maddesine göre, iş ve iş yerinin korunması ve sigortalanmasından sorumlu olduğu, sözleşmenin 9.maddesi ile 4735 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 9.maddesi hükmü dahilinde, iş yerlerindeki her türlü araç, malzeme ihzarat, iş ve hizmet makineleri, taşıtlar, tesisler ile yapılan işin biten kısımları için, özelik ve niteliklerine göre işe başlama tarihinden kesin kabul tarihine kadar geçen süre içerisinde oluşabilecek deprem, su baskını, toprak kayması, fırtına, yangın gibi doğal afetler ile hırsızlık, sabotaj gibi risklere karşı ihale dokümanında belirtilen şekilde (all risk) sigortası yaptırmak zorunda olduğu, ancak dava konusu iş yerinin 13/10/2007 tarihindeki sel baskınında sigortalı olmadığı, davalı yüklenicinin basiretli bir tacir gibi davranarak işe başlamadan şantiye sahasını inceleyerek bir plan dahilinde imalata kullanılacak malzeme ve şantiye dışına çıkacak hafriyat, moloz inşaat artıklarını, herhangi bir şiddetli yağmurda dere yataklarından uzak yol geçiş menfezleri tıkamayacak şekilde yerleştirmesi ve dizayn etmesi gerekirken, bu hususta gerekli tedbirleri almadığı, 13-14/10/2007 tarihinde meydana gelen sel taşkınının da davalı yüklenici tarafından dere içinde bırakılan inşaat artıkları ve büzlerin su baskınına sebep olduğu, iş devam ederken … ıslah ve kolektör inşaatı çalışması esnasında dere yatağına bırakılan toprak hafriyatı, moloz ve büzlerin dere yatağını ve yol geçiş menfezleri tıkadığı ve buna bağlı olarak taşkın (su basması) ve taşkın nedeniyle bir çok hasar meydana geldiği, bu süreçte davalı yüklenicinin davacı iş sahibi İdareyi süresinde uyarmadığı ve fen ve sanat kurallarına uygun, özen borcu gereği imalâtı gerçekleştirmekle yükümlü olan davalı yüklenicinin bu yükümlülüğünü yerine getirmediği, bu suretle oluşan hasardan % 100 oranında kusurlu olduğu, davacının taleplerinin sözleşmenin 73.maddesine ve Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 13. ve 9. maddelerine uygun olduğunun tespit edildiği, menfezlerin tıkanması ile 13/10/2007 tarihinde meydana gelen şiddetli yağış sonrası taşan sel sularının dava dışı Nesrin Arıcıya ait …. plakalı araca zarar verdiği, dolayısıyla davacının araç hasarı için ödemiş olduğu bedelin de davalı yüklenicinin sorumluluğunda olduğu gerekçesiyle davacının rücuen tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun olmuştur (emsal Dairemizin 30/09/2020 tarih, 2020/1219 Esas, 2020/978 Karar sayılı, 14/09/2020 tarih, 2018/921 Esas, 2020/795 Karar sayılı, 22/02/2022 tarih, 2019/824 Esas, 2022/349 Karar sayılı kararları). Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin aynı nitelikte ve aynı taraflar arasında görülen davalardaki ilamları (T.27/01/2016, E.2015/2373, K.2016/458; T.27/01/2016, E.2015/2408, K.2016/457; T.27/01/2016, E.2015/5200, K.2016/459) da göz önüne alınarak, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/11/2018 tarih ve 2014/662 Esas, 2018/1136 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 726,33 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 181,59 TL harcın mahsubu ile bakiye 544,74 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 11/05/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.