Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/491
KARAR NO: 2023/386
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/11/2019
NUMARASI: 2017/515 Esas, 2019/869 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 29/03/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 23/06/2005 Deniz Suyundan İçme Suyu Üretme Sistemi Yapım İşi Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme bedelinin 300.000 Euro olarak kararlaştırıldığını, davacının davalıya 90.000 Euro avans ödemesi yapıldığını, karşılığında teminat olarak 90.000 Euro bedelli çekin davalıdan alındığını, davalının edimlerini sözleşme ile belirlenen süre içerisinde ifa etmediğini, bu sebeple davacı tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, davalı şirket tarafından 90.000 Euro bedelli çeke ilişkin olarak menfi tespit ve yoksun kalınan kar ve diğer masraflar olmak üzere toplam 210.000 Euro karşılığı tazminat talep edildiğini, davalı tarafından açılan dava ile davacı tarafından açılan sözleşmenin feshine ilişkin dava birleştirildiğini, mahkeme tarafından davalının açmış olduğu 90.000 Euro bedelli çeke ilişkin açılan menfi tespit davasının reddedildiğini, birleşen İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/147-332 E-K sayılı davasında ise …’in 19.000 Euro alacağı olduğu kabul edilerek fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verildiğini, yargılama yapan İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/365 Esas 2017/22 Karar sayılı 10/01/2017 tarihli ilamı ile …’in 90.000 Euro avanstan dolayı borçlu olduğunun tespit edilmiş olduğunu ancak kararın henüz temyiz aşamasında olması sebebiyle kesinleşmediğini, davalı lehine karar verilen 19.000 Euro alacak ve ferileri yönünden davalı … tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlatıldığını, davacının da 90.000 Euro çeke ilişkin olarak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası kapsamında icra takibi başlattıklarını, davalı tarafından başlatılan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından olan alacağı takas mahsup edilerek icra takibi başlatıldığını, davacının davalıdan 90.000 Euro alacaklı olduğunun İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/365 Esas 2017/22 Karar numaralı kararı doğrultusunda tespit edilmiş olması, buna ek olarak davacı elindeki çekin İİK madde 33 anlamında belge kabul edilmesi gereğinden ötürü ilama ve çeke dayalı bu alacağın takas mahsubu neticesinde davacı İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına konu borç yönünden borçlu olmadığının tespitine, davalının, davacı borçlu olmasına rağmen takip başlatarak kötü niyetli davarandığından dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafın İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında 24.718 Euro borcun olmadığının tespitine ilişkin dava açtıklarını, takip konusu İstanbul Andolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiğini, mahkeme ihtiyati tedbir talebi yargılamayı gerektiğinden tedbir talebinin reddine karar verdiğini, bu karara karşı davacı vekilinin istinaf yoluna başvurduğunu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 2018/286-251 sayılı ve 06/03/2018 tarihli kararıyla davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddedildiğini, İstanbul Andolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı icra dosyasının takip sebebinin İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/365-2017/122 karar sayılı kararına dayanmakta olduğunu, davacı borçluya icra emri gönderildiğini, davacı borçlunun bu takip dosyasına karşı İstanbul Anadolu 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/589 sayılı dosyasıyla şikayet yoluyla dava açtığını ve davasının 19/09/2017 tarihinde red edildiğini, davacı talebinin yersiz olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davacının takas talebi ile dava açtığı, bilirkişi heyeti raporu ve dosya kapsamına ve borçlar hukukuna göre takas yetkisinin olumlu şartları; takas edilecek alacakların karşılıklı olması, tarafların edimlerinin konusunun aynı cinsten olması, takas alacağının muaccel, esas alacağın ifa edilebilir olması, takas alacağının dava edilebilir bir alacak olması; takasın olumsuz şartları ise; takasın sözleşme ile engellenmemiş olması ve kanunun takas yetkisini ortadan kaldırmış olmaması olduğu, davacı tarafça açılan menfi tespit davasında, taraflar arasındaki ihtilafta avans olarak verilen paranın karşılığı teminat çeki olduğu, İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/01/2017 tarih 2016/365 esas 2017/22 karar sayılı kararı da dikkate alındığında, alınan avans ile tespit edilen tazminat tutarının mahsup edilmiş olduğu, davalı … Ltd. Şti’nin borcu bulunmadığının anlaşılmış olması ve davalının yürüttüğü takipte mahkeme kararına dayalı takip talebi ve ödeme emrine karşılık teminat çeki ile takas mahsup talebinde bulunmanın mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, mahkemenin hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı ve eksik inceleme neticesinde tanzim edildiğini, bilirkişi raporuna yapılan itirazlar dikkate alınmadan karar verildiğini, İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/365 esas ve 2017/22 karar sayılı kararının Yargıtay temyiz incelemesi neticesinde onandığını, mahkeme kararında davalının talep edebileceği tazminat miktarının 19.000,00 Euro olarak belirlendiğini ve davacının alacağı olan 90.000,00 Euro alacağından mahsup edilmediğini, mahsup talepleri doğrultusunda davanın açıldığını, bilirkişi heyetinin hatalı değerlendirmesi ile davanın reddine karar verildiğini, davacı şirketin alacağının Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleşmiş olduğundan mahkemenin davanın reddine yönelik kararının hatalı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/365 esas 2017/22 karar sayılı dosyasında, davalı yüklenici tarafından açılan davada, davalı tarafından davacıya verilen teminat senedinden dolayı borçlu olmadığına yönelik menfi tespit davasının reddine, aynı dava dosyası ile birleşen kâr kaybı ve zararların karşılanmasına yönelik davada, sözleşmede iş bedelinin %30 oranında peşin verileceğinin kararlaştırıldığı, davacı iş sahibinin 3 taksit halinde ödediği avans bedelinin son taksidini 01.08.2015 tarihinde ödemesi, işin avans ödemesi ile başlayacağından 10 hafta ifa süresi eklendiğinde 15.10.2015 tarihinin teslim tarihi olduğu, davacının süresinden önce sözleşmeyi feshettiği, tarafların eşit kusur ile sözleşmenin fesholunduğu, yüklenici tarafından satın alınan malzemelerin iadesi nedeniyle fiyat farkından oluşan 38.000,00 euro zararın yarısından iş sahibinin sorumlu olacağı gerekçesiyle, 19.000,00 Euro bedelin iş sahibinden tahsiline karar verilmiştir.Somut olayda, İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/365 esas ve 2017/22 karar sayılı ilamı ile mahkemenin lehlerine hükmettiği 19.000,00 Euro bedelin tahsili için İstanbul Andolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında icra takibi başlatmıştır. Davalı ise sözleşme gereğince davalıya ödenen avans bedeli karşılığı alınan 90.000 Euro teminat senedinin tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası kapsamında icra takibi başlatmıştır. Davacı kendileri tarafından başlatılan icra takibi nedeniyle, davalının başlattığı icra takibine yönelik takas mahsup talebinde bulunmuştur. Davalı tarafın başlattığı icra takibinin mahkeme ilamına dayalı olduğu, davacının icra takibinin ise teminat olarak alınan senede dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafça açılan menfi tespit davasında, taraflar arasındaki ihtilafta avans olarak verilen paranın karşılığı teminat çeki olduğu, İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/01/2017 tarih 2016/365 esas 2017/22 karar sayılı kararı da dikkate alındığında, alınan avans ile tespit edilen tazminat tutarının mahsup edilmiş olduğu, davalı … Ltd. Şti’nin borcu bulunmadığının anlaşılmış olması ve davalının yürüttüğü takipte mahkeme kararına dayalı takip talebi ve ödeme emrine karşılık teminat çeki ile takas mahsup talebinde bulunmanın mümkün olmadığı gerekçesiyle mahkemece davanın reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/11/2019 tarih ve 2017/515 Esas, 2019/869 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 29/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.