Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/489 E. 2023/303 K. 20.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/489
KARAR NO: 2023/303
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2019
NUMARASI: 2017/607 Esas, 2019/1191 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 20/03/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı-karşı davalı vekili, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, davacının davalıya hidrolik güç ünitesi sattığını, faturaların davalıya tebliğ edildiğini, davalı tarfafından iş bedelinin ödenmediğini, alacağın tahsili için girişilen İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının takibe itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamı ve %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı-karşı davacı vekili, davaya konu hidrolik güç ünitesinin ayıplı olduğunu, ayıp nedeniyle makinanın çalıştırılmasının tehlike oluşturduğunu, ürünün ayıplı olduğunun İstanbul Anadolu 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/53 D.iş sayılı dosyası ile tespit edildiğini, ayıplı malı iadeye hazır olduklarını, sözleşmeyi feshettiklerini bir ihtarla karşı tarafa bildirdiklerini, davacının yaptığı ürünün kullanılamaması sebebiyle başka bir şirketten hidrolik güç ünitesi satın alarak kullandıklarını, fazladan 24.797,50 TL ödediklerini, ayırca tespit ve dava masrafı yaptıklarını belirterek, asıl davanın reddine karar verilmesini istemiş; karşı davasında ise, ayıplı ürün sebebiyle yurt dışı şirketine karşı edimini zamanında yerine getiremediklerini belirterek, uğradıkları zararların tespiti ile tahsiline ve %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalı aynı anda hem küresel vana presini üretmeye başlayıp hem de hidrolik güç ünitesini davacıya sipariş verdiğinden, parametrelerin henüz ortada olmayan bir prese göre belirlendiği, pres üretilmeden hidrolik güç ünitesinin hazırlanarak davalıya teslim edildiği, bilirkişi buradan hareketle davalının ürünün ayıplı olup olmadığını pres henüz üretilmediği için deneyemediğini, ayıp ihtarının süresinde olduğunu mütalaa etmişse de, buradaki ayıbın istenen parametrelere uygun güç ünitesi üretilip üretilmediği olduğuna göre, ayıbın varlığı net olarak ortaya konmadıkça süresinde ihtar edilip edilmediğinin bir anlamı bulunmadığı, D.iş (tespit) dosyasında Cezayir’e gönderilen pres ile yapılan bilirkişi incelemesinde tespit edilen hususun güç ünitesinin o presin ihtiyacını karşılamadığından ibaret olduğu, davalı tarafın bildirdiği veya onayladığı parametrelere göre siparişlerine aykırı güç ünitesi üretildiğini iddia ve ispat edemediği, davalının parametre belirleme gibi teknik donanıma sahip olmamasının onu bu sorumluluktan kurtarmayacağı, bu nedenle de teknik olarak bilirkişinin yaptığı tespitlere itibar edilmişse de, sonuç kısmında bildirilen görüşe itibar etmenin mümkün olmadığı, her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olan faturaya göre davalının davacıya borçlu olduğu kanaatine varıldığı, karşı davadaki iddiaların da ispatlanamadığı gerekçesiyle, asıl davanın kabulüne, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında davalı tarafça yapılan itirazın iptali ile 16.250 Euro üzerinden aynen devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar 3095 sayılı yasanın 4/A maddesi uyarınca faiz uygulanmasına, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine; karşı davanın reddine karar verilmiştir. Davalı-karşı davacı vekili istinafında, davacı şirketin makine üretimi yapan bir şirket olduğunu, müşterilerinden aldığı siparişler doğrultusunda makine ürettiklerini, Cezayir ülkesinden aldıkları sipariş üzerine makine üretimi yapmaya başladıklarını, makinede kullanılmak üzere davacı şirketten dava konusu üniteyi satın aldıklarını, davalı tarafından ürünün teslim edildiğini, teslim edilen ürünün yaptıkları makine ile çalıştırılmak istendiğinde çalışmadığını ve makinede gizli ayıplar ortaya çıktığını davacı tarafa bildirdiklerini, ayıplı ürün nedeniyle 87.360,00 TL bedelli yeni bir hidrolik güç ünitesi satın aldıklarını, fazladan 24.797,50 TL ödediklerini, davacı tarafından ilamsız icra takibi başlatıldığını, takibe itiraz ettiklerini, Anadolu 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/53 değişik iş dava dosyası ile tespit yaptırdıklarını, yapılan tespitte ürün ayıplı olduğu tespit edildiğini, mahkeme tarafından bilirkişi raporları alındığını, mahkemenin bilirkişi raporlarına aykırı ve hatalı karar verdiğini, mahkemenin kabulünde olan sipariş formunda sadece taslim süresi, teslim yeri, ödeme şekli ve toplam bedel dışında hiçbir bilgi bulunmadığını, dava dışı Cezayir merkezli şirket tarafından kendileri aleyhine İstanbul Anadolu 13.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/175 esas sayılı dosyası ile gecikme sebebiyle uğradıkları zararlar için tazminat davası açtıklarını ve yargılamanın devam ettiğini, bilirkişi raporlarına göre uyuşmazlık konusu ünitenin ayıplı olduğuna kanaat getirildiğini, dosya kapsamı ile ispat edildiğini, dosya kapsamında üretilecek makineye ilişkin çizim, şartname vb belge ve evrak bulunmadığını, makinenin özelliklerinin davacı tarafça belirlendiğini, davalının tek amacı ve isteğinin üreteceği makinenin göreceği işe uygun bir ünite almak olduğunu, ayıplı üretilen ürünün siparişe aykırı olduğunu, davalı sadece sipariş formuna onay verdiğini, sipariş formunda hiçbir teknik veri yer almadığını, basiretli tacir gibi davranma sorumluluğunun ancak tacirin faaliyet alanı için geçerli olduğunu, davalı şirket hidrolik alanıyla ilgili işi olmaması sebebiyle uzman olan davacı taraftan ürünü talep ettiklerini, bu durumun basiretli tacirin yapması gereken hareket olduğunu, parametrelerin davalı tarafından verilmediğini, bilirkişi raporunda da bu hususun açıklandığını, parametrelerin belirlenmesi sorumluluğu davacı şirkete ait olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı-karşı davalı yüklenici, davalı-karşı davacı ise iş sahibidir. Mahkemece alınan 08.04.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda, dava konusu hidrolik güç ünitesi tasarım ve üretimden kaynaklı gizli ayıplı olduğu için, davalı şirketin ürünü iade edebileceği, ürünün davacı tarafından geri alınması ve bedelini talep edemiyeceği, karşı dava itibariyle ise davalının davacı tarafından teslim edilen ürünün gizli ayıplı olması sebebiyle yerine Doğru hidrolik şirketinden satın alınan daha pahalı ünite ile fiyat farkı talep edemiyeceği ve davalının Cezayir’deki müşterilerinin kendisine uygulayacağı herhangi bir cezayı rücu edemeyeceği belirtilmiştir. Bilirkişi heyeti, hidrolik güç ünitesi atıl durumda beklediğinden mahkemece yapılan keşif sırasında çalıştırılamadığını, davalı tarafından dava konusu güç ünitesi yerine başka bir güç ünitesinin küresel vana üretim presine takılmak suretiyle Cezayir ülkesine makinenin gönderildiğini, İstanbul Anadolu 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/53 D.iş dosyasında dava konusu güç ünitesi ürüne makineye bağlanarak test edilerek yapılan tespit itibariyle hidrolik güç ünitesi paket olarak ayıplı olduğu belirtilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından mahallinde keşif yapılmak suretiyle rapor tanzim edilmiştir. Ancak, bilirkişi heyetince imal edilen güç ünitesinin iş sahibi tarafından kabul edilemeyecek derecede ayıplı olup olmadığı, kabul edilebilecek derecede ise ayıbın bedelinin tespit edilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece, ek bilirkişi raporu alınarak, asıl davada davacı tarafından yapılan güç ünitesinin iş sahibince kabul edilemeyecek derecede ayıplı olup olmadığı ve davalının sözleşmeyi fesihte haklı olup olmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre asıl ve karşı davadaki talepler de gözetilerek karar verilmesi gerekirken, bu husus üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı-karşı davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/11/2019 tarih, 2017/607 Esas, 2019/1191 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı-karşı davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı-karşı davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 20/03/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.