Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/397 E. 2023/161 K. 14.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/397
KARAR NO: 2023/161
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/07/2019
NUMARASI: 2014/737 Esas, 2019/747 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 14/02/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davacı vekilinin davasının reddine dair verilen karara karşı davacı yanca istinaf talebinde bulunulmuştur.Davacı vekili, davalı … Otomotiv ve Tic. Ltd. Şti. ile yapılan sözleşmeye göre davalının Türkmenistan Awaza Bölgesinde bulunan otel binasının elektrik işlerinin yapımını üstlendiklerini, anlaşmaya istinaden davacı şirketin davalının otel binasında kullanılacak malzemeleri davalı şirkete fatura ettiğini, faturalar ve faturalara konu malzemelerin davalı şirkete teslim edildiğini, sözleşmeye istinaden kesilen faturaların bedelinin toplam 2.862.743,97 USD olduğunu, dava dosyasına sundukları ödeme dekontlarından anlaşılacağı üzere bunun 2.000.000,00 USD’sinin davalı tarafından ödendiğini, ancak takip talebine konu edilen bakiye 862.743,97 USD’lik kısmının davalı tarafından ödenmediğini, takip öncesi bu tutarın ödenmesi için iyi niyetli olarak yapılan tüm girişimlerin sonuçsuz kalması üzerine davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibine başlanıldığını, davalının icra takibine itirazı sonucu takibin durduğunu belirterek, davalının İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takibine yaptığı itirazın iptaline, % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davaya konu faturaların davalı şirket adına düzenlenmediğini, öncelikle davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, ayrıca icra takibi her ne kadar faturaya dayalı açılmış ise de davacı yanın dosyaya delil olarak sunduğu yüklenici sözleşmesinin alım satım akdi niteliğinde olmayıp eser sözleşmesi olduğunu, davalı şirketin davacı yana ödemediği bakiye borcu bulunmadığını, davacının yüklenici sözleşmesi kapsamında bakiye alacakları olduğu yönündeki iddialarına göre 2.862.743,97 USD toplam alacaklarının 2.000.000,00 USD’sinin ödediğini, 862.743,97 USD’nin ise ödenmediğini iddia ve talep etmiş olsa da, davalı şirket ortağının Türkmenistan statülü ve orada mukim şirketinden anılan sözleşme kapsamında iş sahibi olarak edimlerine ilişkin tüm ödemeler toplandığında davalı şirketin tüm ödemeler toplamının 4.790.861,29 USD olduğunu, yapılmayan (eksik) işler bedeli 325.981,41 USD dahil edildiğinde davacıya toplam 5.116.842,70 USD’lik bir ödeme gerçekleştirildiğini, davacının takip ve dava dilekçesinde “2.862.743,97 USD toplam alacağının bulunduğunu, bunun 2.000.000,00 USD’lik kısmının ödendiğini” belirttiğini, dolayısıyla davalı şirketin dosyaya sunduğu kanıt ve belgelere göre davalı şirket ödemelerinin toplamından davacının iddia ettiği 2.862.743,97 USD toplam hakediş alacağı çıkarıldığında davacının davalıya 2.254.098,73 USD borçlu olduğunun anlaşılacağını belirterek, davanın reddine, takibin iptaline, ayrıca likit olmayan alacak için talep edilen icra inkar tazminatının her halükarda reddine, %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davalı tarafın öncelikle usul yönünden davanın husumetten reddini, olmadığı taktirde esastan reddinin davalı tarafça talep edildiği, dava konusunun davalının Türkmenistan’daki otel binasının elektrik işlerinin yapımı konusundaki anlaşmaya dayandığı, davacının, davalıya teslim edilen malzemelerin bedelinin eksik ödenmesi nedeniyle icra takibi yaptığı davacının bakiye alacağının tahsili için başlattığı icra takibine davalının itirazı üzerine durması sebebiyle itirazın iptali davası açmış olduğu, dosyadaki sunulu sözleşmeye göre davalının sözleşmenin tarafı olduğu, bu nedenle husumet itirazının yerinde olmadığı, esasa ilişkin olarak da her ne kadar davacı taraf takibe konu bakiye alacağın yapılan iş için davalıya teslim edilen malzeme alacağına ilişkin olduğu iddia edilmiş ise de yüklenici sözleşmesinde “Türkmenisan’ın Türkmenbaşı bölgesinde yapılacak otel inşaatının elektrik işlerinin götürü bedelli 3.250.000 USD + KDV bedelle yapılmasının taahhüt edildiği” taraflar arasındaki sözleşmenin 3.1 maddesinde malzeme miktarı kadar ödeme yapılıp işçilik ödemelerinin şantiyede yapılacak hakedişler ile ödeneceğinin kararlaştırıldığı, usulüne uygun hazırlanan içerik olarak gerekli, detaya sahip hakediş uygulaması bulunmadığı, davalı tarafından yapılan ödemelerde malzeme/işçilik ayrımı gözetilmediği, dolayısıyla davacının götürü bedelli yapımını taahhüt ettiği işte alacağının olup olmadığının topluca incelenerek değerlendirilmesi gerektiği, buna göre davalı tarafından 3.305.873,75 USD ödemede bulunulduğunun bilirkişi raporları ile tespit edildiği, sözleşmedeki iş bedelinin 3.250.000 USD+ KDV olarak kararlaştırıldığı, yurt dışında yapılacak müteahhitlik işlerinde her ne kadar sözleşmede KDV ilave edileceği kararlaştırılmış ise de KDV uygulaması olmadığından ve faturalarda da KDV ilavesi bulunmadığından talep edilebilir sözleşme bedelinin 3.250.000 USD olacağı, ayrıca eksik iş bedelinin de 128.395,41 USD olduğu, 3.250.000 – 128.395,41 USD = 3.121.604,59 USD hakedilen iş bedeli olup davalı tarafından yapılan 3.305.873,75 USD ödemenin davacı alacağından fazla olduğu, dolayısıyla davacının bakiye alacağının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden faturaların davalıya tebliğ edildiğini, davalının itiraz etmeyerek faturaları kabul ettiğini, davacının davalıya 2.862.743,97 USD tutarında malzeme ve buna ilişkin faturaları düzenleyip davalıya gönderdiğini, 2.000.000 USD’nin ödendiğini, bakiye 862.743,97 USD’nin ödenmediğini, bunun için icra takibi başlattıklarını davalıya 1.540.861,29 USD tutarında fazla iş yaptıklarını, davalının zaten KDV hariç 3.250.000 olarak kararlaştırılan sözleşme neeniyle 4.790.861,29 USD ödeme yapmış olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğunu, ve HMK madde 222 uyarınca davacı lehine kesin delil kabul edilmesi gerektiğini, davacının 2.862.743,97 USD tutarında mal gönderdiğinin, gümrük kayıtları ile de sabit olduğunu, ayrıca 128.395.41 USD bedelli eksik iş yapıldığının da ispat edilemediğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.Taraflar arasında Türkmenistan Awaza bölgesinde bulunan otel binasına özellikleri ve muhteviyatı sözleşmenin EK-1’i olarak belirtilen taahhüt edilen işlerde yer alan elektrik uygulama projesi ve metraj ile şartnamenin yüklenici firma tarafından zamanında, tam ve eksiksiz olarak teslim edilmesi konusunda yüklenici sözleşmesi imzalanmıştır.Sözleşmenin 3. maddesinde, sözleşme konusu işin toplam bedelinin 3.250,000 USD + KDV olduğu, malzeme bedelinin malzeme sevkiyatı yapıldığında gönderilen malzemenin miktarı kadar ödeneceği, kalan işçilik ödemelerinin ise şantiyede yapılacak hak edişlerle ödeneceği kararlaştırılmıştır. Yapılan sözleşmede garanti süresi, sözleşmeye konu projenin işveren ve idare tarafından onaylanarak teslim alınmasına kadar geçerli olacağı düzenlenmiştir. Davacı taraf davaya ve icra takibine konu ettiği alacağın malzeme bedeline ilişkin olduğunu, 2.000.000 USD malzeme bedelinin ödendiğini, 862.743,97 USD bakiye alacağın ödenmediğini iddia etmiştir. Davalı ise davacının Türkmenistan’daki otel binasının elektrik işlerini, projeye uygun ve eksiksiz olarak teslim etmeyi üstlendiğini, davalının davacıya fazla ödeme yaptığını, davacının aralarındaki ilişkiyi alım-satım ilişkisiymiş gibi göstermeye çalıştığını, 2.300.000 USD’nin havale ile gönderildiğini, davacının 2.000,000 USD almış gibi gösterdiğini, ayrıca davacı şirket yetkililerine makbuz karşılığında 785.481,87 USD ödeme yaptıklarını, yine 897.182,49 USD’lik ve 405.000 USD’lik müşteri çekleri verdiklerini, davacı şirket personelleri için 11.822 USD masraf yaptıklarını, davacı personelinin kamp ve yemek ücretlerinin 143.274,93 USD tuttuğunu, nakliye bedeli davacıya ait olmasına rağmen 32 tır için 248.100 USD nakliye bedeli ödediklerini, ödemelerinin 4.790.861,29 USD’ye ulaştığını, ayrıca davacının 325.981,41 USD’lik eksik iş bıraktığını, ödemeler ve eksik işler bedelinin toplam 5.116.842,70 USD olduğunu, davacının talep ettiği 2.862.743,97 USD tenzil edildiğinde davalının 2.254.098,73 TL alacağı bulunduğunu davanın reddiyle kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Hükme esas alınan 11/01/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporu, taraf delilleri ve dosya kapsamına göre, taraflar arasında davalının Türkmenistan’daki otel binasının elektrik işlerinin yapımına ilişkin toplam 3.250.000 USD iş bedeli karşılığında malzeme ve işçilik dahil sözleşme yapıldığı, sözleşmenin 3.1 maddesinde malzeme sevkiyatı yapıldığında gönderilen malzemenin miktarı kadar ödeme yapılacağı kalan işçilik ödemelerinin ise şantiyede yapılacak hakedişlerle ödeneceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmede KDV ilave edileceği yazılsa da yurt dışında yapılan müteahhit işlerinde davacı tarafından düzenlenen faturalara KDV yansıtılmayacağı, götürü bedel üstlenilen işin eksiksiz tesliminde davacının talep edeceği iş bedelinin sözleşmede kararlaştırılan 3.250.000 USD olacağı, davacının yapımını üstlendiği işte tarafların kabulünde olduğu üzere 128.395.41 USD tutarında eksik iş bulunduğu, buna göre davacının talep edebileceği alacak tutarının 3.250.000 USD – 128.395.41 USD = 3.121.604.59 USD olduğu, dosyada bulunan ödeme belgelerine göre davacıya yapılan ödeme toplamının ise 3.305.873,75 USD olduğunun hesaplandığı, bu tutarın davacının talep edebileceği 3.121.604.59 USD’den fazla olduğu davacının sözleşme kapsamında malzeme ve işçilik dahil kararlaştırılan bedel dışında ayrıca malzeme bedeli talep edemeyeceği, davalının sözleşme gereği üstlendiği ödemeyi fazlasıyla yaptığı, bu durumda davalıdan herhangi bir alacağının bulunmadığı anlaşıldığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Davacı taraf davada haksız çıkmış ise de icra takibi yapmakta davacının kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalı yararına talep edilen kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesi de doğru olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/07/2019 tarih ve 2014/737 Esas, 2019/747 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 135,5‬0 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 14/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.