Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/395 E. 2020/346 K. 10.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/395
KARAR NO: 2020/346
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/07/2019
NUMARASI: 2018/859 Esas, 2019/777 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ : 10/03/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, HMK m. 353 hükmü gereğince duruşmasız olarak dosya üzerinde HMK m. 355 hükmü gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, sair taleplerinin reddi ile;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Açılan dava ile davacı önce davalı tarafından kurulan sistemde ortaya çıkan gizli ayıbın tesbiti ile gizli ayıp nedeniyle davacı şirket tarafından yapılan ödemenin iadesine veya mümkün olmaması halinde ayıp oranında indirim ile 1.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunmuş, sonrasında verdiği 23.02.2017 tarihli dilekçesi ile gizli ayıp nedeniyle davalı şirkete ödenen 1.327.161,58 TL’nin iadesi veya mümkün olmaması halinde ayıp oranında indirim ile 10.000,00 TL manevi ve 1.000,00 TL maddi tazminatın gizli ayıbın ortaya çıktığı tarihten itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş ve talep ettiği toplam bedel üzerinden harcını tamamlamıştır. Davacı aşamada maddi ve manevi tazminat taleplerinden feragat etmiştir. Mahkemece verilen 29/03/2017 tarih ve 2016/676 esas, 2017/361 karar sayılı ilk kararda, kurulan sistem taşınır olarak kabul edilip, davanın iki yıllık sürede açılmadığı belirtilerek, zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, istinaf incelemesi sonucunda Dairemiz’ce verilen 03/07/2018 tarih ve 2017/988 esas, 2018/919 karar sayılı karar ile, sistemin niteliğine göre bir bütün olarak taşınmaz niteliğinde olduğu kabul edilerek, davanın süresinde açıldığından bahisle yerel mahkeme kararı kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemiz’in kaldırma-gönderme kararı üzerine mahkemece işin esası incelenmiş, 18/07/2019 tarih ve 2018/859 esas, 2019/777 karar sayılı kararı ile, alınan bilirkişi heyet raporuna itibar edilerek sistemin kabul edilemeyecek seviyede ayıplı olarak yapıldığı belirtilerek, sözleşmenin feshi ve ödenen bedelin iadesi talebinin kabulü ile, taraflar arasında düzenlenen davalının 20/12/2013 tarihli teklif mektubunun davacı tarafından kabulü ile kurulan davaya konu sözleşmenin feshine, davacı tarafından ödenen 1.327.161,58 TL’nin birlikte ifa kuralı doğrultusunda teslim tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek değişen oranlarda 3095 sayılı Yasa’nın 2/2 maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından yapılan imalattan sökülüp götürülebilecek malzemelerin davalıya iadesine, davacının yaptığı masraflara ilişkin 1.000,00 TL’lik maddi tazminat davasının ve manevi tazminat davasının HMK’nın 307. Maddesi gereğince feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf talebinde özetle; 23.02.2017 tarihli dilekçenin mahkemenin talebi üzerine verilen açıklama niteliğinde bir dilekçe olduğunu ve esasen 472.000,00 Euroya hükmedilmesi gerektiği halde hatalı olarak belirtilen açıklama dilekçesindeki bedele hükmedildiğini, ayrıca bu bedele gizli ayıbın ortaya çıktığı tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerektiği halde mahkemece birlikte ifa kuralı gereği sökülecek malzemenin davalıya teslim tarihinden itibaren faize hükmedildiğini belirterek kararın bu yönüyle kaldırılmasını talep etmiştir. İstinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleriyle sınırlı yapılan inceleme sonucunda, davacının harcını da tamamlayarak 23.02.2017 tarihli dilekçesi ile talep ettiği bedele hükmedilmiş olduğu anlaşılmakla, Türk Lirası yerine 472.000,00 Euro’ya karar verilmesine yönelik istinaf talebi yerinde değildir. Davacının, iadesini istediği bedele birlikte ifa kuralı gereği sistemden sökülerek davalıya iade edilecek malzemelerin teslim (iade) tarihinde hak kazanacağından faiz başlangıcı olarak teslim tarihinin esas alınmasında da bir yanlışlık yoktur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, istinaf edenin sıfatına, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/07/2019 tarih ve 2018/859 Esas, 2019/777 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40-TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 10,00-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 10/03/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.