Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/390 E. 2020/309 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/390
KARAR NO: 2020/309
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2019
NUMARASI: 2019/499 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 26/02/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı iş bedelinin tahsili talebine ilişkin olup, mahkemece; davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediği gerekçesiyle reddine dair verilen ara karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, davalı …ltd. Şti. İle müvekkili davacı şirket arasında 11/11/2013 tarihli … mekanik işler sözleşmesi ile 21/08/2014 tarihli işe ara verme protokolü ve 20/02/2015 tarihli işe ara verme protokolü zeyilname imzalandığını, buna göre davacının yüklenici sıfatıyla davalı şirketin … için mekanik işleri imalatını gerçekleştirmeyi yükümlendiğini, müvekkilinin yükümlülüklerinin tamamını gereği gibi yerine getirdiğini ancak davalının sözleşme gereğince yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi iş bedelini de ödemediğini, taraflarca imzalanan işe ara verme protokollerinde belirlenen sürelerin geçmesine rağmen iş sahibi tarafından müvekkili şirketin işe başlatılmadığını,bu nedenle sözleşmenin kendiliğinden fesholunduğunu, davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kısmi dava olarak şimdilik 10.000TL tazminatın davalılardan tahsiline ve davalılar hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, müvekkili şirketlerden …’ne husumet yöneltilemeyeceğini, açılan davanın dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ve ihtiyati haczin şartlarının oluşmadığını savunarak davanın ve talebin reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece 19/12/2019 tarihli ara karar ile; dava konusu alacağın varlığının yargılamayı gerektirdiği ve bu aşamada muaccel bir alacaktan bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili 03/01/2020 tarihli istinaf dilekçesinde; dosyada ihtiyati haciz kararı verilmesi şartlarının mevcut olduğunu, yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın mevcudiyetinin ve muacceliyetinin tam olarak ispatının gerekmediğini, taraflar arasındaki borç ilişkisinin doğumunu belgeleyen sözleşmenin mahkemeye sunulduğunu, sözleşmenin sıhhati konusunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığını, mahkemenin ihtiyati haciz taleplerinin red gerekçesinin hem hukuki dayanaktan yoksun hem de ihtiyati haciz kurumunun ruhuna ve amacına aykırı olduğunu, davalının konumu ve dava konusu sözleşmeden doğan yükümlülüklere yaklaşımı ile bozuk ticari itibarı göz önünde tutulduğunda müvekkilinden ve diğer alacaklılardan mal kaçırma olasılığının bulunduğunun kabul edilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davacı şirket ile davalı …ltd. Şti. arasında 11/11/2013 tarihli yazılı anahtar teslim götürü bedel mekanik işler sözleşmesi imzalanmıştır. Davacı yüklenici, davalı şirket iş sahibidir. Eser sözleşmelerinde işin yapılıp teslim edildiğini yüklenici; iş bedelinin ödendiğini ise iş sahibi ispat etmek zorundadır. Somut olayda, dosyanın geldiği aşama itibariyle davacı yüklenici tarafından işin ne kadarının tamamlandığı ve tamamlanan işin götürü bedele uyarlanması suretiyle davacı yüklenicinin ne kadarlık iş bedeline hak kazandığı ve alacağın muaccel olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Bu nedenlerle, yerel mahkemece alacağın muaccel olmadığı ve yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediği gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi isabetli olmuştur. 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, tarafların iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamına göre, İ.İ.K.’nın 257. maddesi koşulları ile yaklaşık ispat kriterleri sağlanamadığından, davacı vekilinin ara karara itirazlarının reddine dair mahkeme kararında, ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, yaklaşık ispat kriterleri ile yargılama sırasında sunulacak delillere göre talep halinde ihtiyati haciz şartlarının her zaman yeniden değerlendirilebileceği göz önüne alındığında, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/12/2019 tarih ve 2019/499 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 26/02/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.