Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/387 E. 2020/297 K. 25.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/387
KARAR NO : 2020/297
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/10/2019
NUMARASI : 2019/539 Esas, Derdest
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 25/02/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece ara kararı ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, ara kararına karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında hafriyat işlerinin yapımına ilişkin 21.02.2018 tarihli sözleşme düzenlendiğini, davacının belirtilen sürede sözleşme gereği üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirmesine rağmen davalı tarafça borcun ödenmediğini, davalı aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takibe girişildiğini, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınmaz malları ve alacaklarıyla diğer haklarına ihtiyati haciz konulmasına, itirazın iptaline, takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, davacının sözleşmesel yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmediğini, davacının sözleşme ve ekinde yer alan keşif özetine aykırı olarak yapılan işin bedelini kamyon/ton hesabı üzerinden talep etmesi üzerine taraflar arasında anlaşmazlık çıktığını, davacı şirketin, sözleşmenin 7.2’nci maddesi uyarınca sunması gereken belgeleri sunmadığını, bu nedenle, hakediş ödemelerinin yapılmasında müvekkili şirketin temerrüdünden bahsedilemeyeceğini, davacının ihtiyati haciz talebinin hukuki mesnetten yoksun olduğunu belirterek, davanın reddi ile icra takibinin iptaline, davanın kabulü halinde ise ödeme emri tebliğ edilmeden önce yapılan 120.000-TL’lık ödemenin takip miktarından mahsubuna, fahiş oranda faiz taleplerinin reddine, likit bir alacağın varlığından bahsedilemeyeceğinden icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece 18/10/2019 tarihli ara kararı ile, İİK 257 vd maddeleri koşulları değerlendirilerek “davanın alacak davası olması, tarafların sözleşme yükümlülüklerini karşılıklı olarak yerine getirip getirmedikleri, hakedişlere ilişkin faturaların muaccel alacağın varlığına delil teşkil edip etmediği yapılacak yargılama neticesinde açığa kavuşacak olup, henüz muaccel bir alacağın varlığından söz edilemeyeceği” gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde, işin yapılmasına ilişkin hakediş tutanakları, faturalar, muavin defter kayıtları, cari hesap mutabakatarının taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisini teyit eder mahiyette olduğunu, 31/01/2019 tarihli cari hesap mutabakatına bağlı 587.774,55 TL’lik alacak konusunda davalının da mutabık olduğunu, sözleşmede fatura bedellerinin ödeme tarihlerinin belirlendiğini, alacağın muaccel omadığı gerekçesinin yerinde olmadığını, ihtiyati haciz talebinin reddinin hatalı olduğunu, yasal şartlarının oluştuğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. İİK’nın 257. maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. Bu açıklamalar kapsamında somut olay incelendiğinde, davacı vekilinin ihtiyati haciz talebi karşısında, davacı iddiası ve dosyaya sunulan deliller göz önüne alındığında, İİK’nın 257. Maddesindeki şartların yaklaşık olarak ispat edilemediği ve bu aşamada mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davanın her aşamasında talep halinde mahkemece ihtiyati haczin şartları değerlendirilip yeniden bir karar verilebileceğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/10/2019 tarih ve 2019/539 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40-TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 10,00-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 25/02/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.