Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/377 E. 2023/224 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/377
KARAR NO: 2023/224
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/10/2019
NUMARASI: 2018/883 Esas, 2019/1094 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı şirketen 6.12.2015 tarihli … seri nolu 12.502,10 TL, 25.12.2015 tarihli … seri nolu 14.517,54 TL, 09.11.2015 tarihli … seri nolu 15.000,16 TL bedelli 3 adet toplam 42.019,80 TL faturadan kaynaklı alacakları bulunduğunu, alacaklarının fazlaya ilişkin taleplerini saklı tutarak 15.000,80 TL asıl alacak üzerinden icra takibi yaptıklarını, davalının itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, davalının bakiye borcunu ödemediğini, tarafların ticari defterleri gereğince davacının alacaklı olduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafından davalı şirkete teslim edilen bir fatura bulunmadığını, faturalar üzerinden alınan bir hizmet olmamasına karşın takip içeriğindeki faturaların karşı yanca tek taraflı olarak düzenlendiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davacı defterlerinin lehe delil vasfında bulunduğu, 16.12.2015 tarihli cari hesap bakiyesinin davalının kabulünde olduğu, ancak 25.12.2015 tarih 14.517,54 TL tutarlı fatura ile 483,26 TL cari hesap bakiyesinin toplamından kaynaklanan uyuşmazlık konusunun oluştuğu, faturaların teslim hususunda imza bulunmadığından ispata muhtaç olduğu, taraflara ait BA-BS formaları itibariyle davalı şirketin 5 adet faturanın kayıt altına alınmış olması sebebiyle davalı tarafından teslim alındığının kabulü gerektiği, davalı tarafın cari hesap ve tebliğ edilen kesinleşen fatura bedeli toplamı olan 15.000,80 TL borçlu olduğunun anlaşıldığı, her ne kadar işlemiş faiz talebinde bulunulsa da tacirler arasındaki temerrütlerin TTK da belirtildiği gibi ihbar ile başlayacağından davacının davalıyı temerrüde düşürdüğü yönünde herhangi bir delil bulunmadığından takip tarihinden itibaren ticari avans faizi takdir edildiği, haksız itiraz nedeniyle likit alacak takipsiz bırakıldığından takdiren %20 icra inkar tazminatının tahsili gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, Küçükçekmece … İcra Dairesinin … sayılı dosyasında davalı tarafın 15.080,00TL borçlu olduğunun tespiti ile bu miktar üzerinden itirazın iptali ve takibin devamına, 15.080,00TL’sına takipten tahsile kadar ticari avans faizi uygulanmasına, 15.080,00TL’sına %20 icra inkar tazminatı uygulanmasına karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, dosya kapsamında delil olarak bildirilmeyen ve sonradan hukuka aykırı delil olarak dosyaya eklenen BA-BS formlarına göre yapılan bilirkişi ek raporunda belirlenen tespitlere ve değerlendirmelere göre hüküm kurulduğunu, bilirkişi ek raporunun gerçeklikten uzak taraflar arasındaki ilişkiyi ve borç miktarını tespit etmekten uzak bir şekilde düzenlendiğini, taraflar arasındaki sözleşmeler incelendiğinde 13. Maddesinde “fiyatlara KDV dahil olmadığını, KDV %9 olduğunu,” ve “KDV’nin %50’si alınacaktır.” şeklinde ibareler bulunduğunu, bilirkişi raporunda 2015 yılında davalı şirketin davacıdan 5 adet belge karşılığında KDV hariç 68.160,00 TL tutarında mal veya hizmet alımı yaptığının bildirildiğini, söz konusu tutara KDV ilave edildiğinde toplamda (68.160,00 + KDV) = 80.428,80 TL tutarında faturanın davalı tarafından vergi dairesine beyan edildiği görülmüştür.’ şeklinde bir tespitte bulunulduğunu, bilirkişinin taraflar arasındaki sözleşmeleri incelemeden KDV miktarını %18 olarak hesaplama yapmak suretiyle davalıyı fazla borçlu gösterdiğini, sözleşmede KDV’nin yarısının alınacağına yönelik düzenlemeye rağmen davacının haksız kazanç elde etmek amacında olduğunu, davacının icra takibinde 3.944,39 TL işlemiş faiz talebinde bulunduğunu, uyuşmazlık konusu fatura bedeli ödeneceği tarih belli olmamasına rağmen ve davacının fatura bedellerinin ödenmesi hususunda temerrüte düşülmemiş olmasına rağmen işlemiş faiz talebinde bulunmasının da kötü niyetli olduğunun göstergesi olduğunu, borca ve yetkiye yaptıkları itirazlar konusunda haklı olduklarını ancak mahkemenin gözardı ettiğini, mahkemenin %20 icra inkar tazminatı ödemeye mahkum ettiğini, haksız kararın kaldırılması gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Taraflar arasında davalıya ait inşaatta cephe kompozit kaplama işi yapılması konusunda sözleşme imzalanmıştır. Davada, davacı sözleşme gereğince edimini tamamlamak suretiyle 3 adet toplam 42.019,80 TL bedelli fatura düzenlenmesine rağmen davalının kısmi ödeme yaptığını, kalan iş bedeli alacağı için girişilen icra takibine itiraz edilmesi sebebiyle takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ve takibin devamı ile icra inkar tazminatının tahsilini talep etmiş; davalı, davacıdan alınan hizmet olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiş; mahkemece, bilirkişi raporu esas alarak tarafların BA ve BS kayıtları doğrultusunda davacının davalıdan 15.080,00 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle bu bedel üzerinden davanın kabulüne, faize ilişkin talebin reddine, %20 icra inkar tazminanın tahsiline karar verilmiştir. Eser sözleşmesi iki tarafa karşılıklı borç yükleyen bir tür iş görme sözleşmesi olup, “eser” ve “bedel” olmak üzere iki temel unsuru bulunmaktadır. Bu sözleşmelerde yüklenici, iş sahibine karşı yüklendiği özen borcu nedeniyle eseri yasa ve sözleşme hükümlerine, fen, teknik ve sanat kurallarına uygun olarak yaparak ve zamanında tamamlayarak iş sahibine teslim etmekle; iş sahibi de bu çalışma karşılığında ivaz ödemekle yükümlüdür. Türk Hukuk Lûgatında da “eser sözleşmesi” kısaca “Yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” şeklinde tanımlanmıştır (Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Cilt I, Ankara 2021, s. 353). Somut olayda, davacı tarafından dosyaya sunulan sözleşme gereğince taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi kurulmuştur. Davalı savunmasında, davacının iddia edilen işleri yapmadığını belirtmiş, ancak mahkemece taraf şirketlerin celp edilen BA+BS kayıtları gözetilerek ticari defterler üzerinde yapılan inceleme ile davanın kabulüne karar vermiştir. Oysa, davalı taraf işin yapıldığını kabul etmediğinden, mahkemece mahallinde keşif yapılmak suretiyle işin yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise taraflar arasındaki sözleşmede belirlenen birim fiyatlar üzerinden ve KDV’nin anlaşma gereği %9 olarak hesaplanması suretiyle, yüklenici tarafından yapılan işlerin bedeli tespit edilip, varsa ödemeler düşüldükten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmamıştır. Öte yandan, davada talep edilen asıl alacak miktarı 15.000,80 TL iken mahkemece 15.080,00 TL asıl alacak üzerinden itirazın iptaline karar verilmiştir. Taleple bağlılık ilkesi gereğince talepten fazlaya hükmedilmesi de kabule göre hatalı olmuştur. Yine, mahkemece yargılama yapılıp, bilirkişi raporu alınarak karar verildiğinden alacak likit olmadığı halde icra inkar tazminatına hükmedilmiş olması da doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/10/2019 tarih, 2018/883 Esas, 2019/1094 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23/02/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.