Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/375 E. 2023/352 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/375
KARAR NO: 2023/352
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/11/2019
NUMARASI: 2018/836 Esas, 2019/1010 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 28/03/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı yanca istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı şirkete 03.01.2018-11.08.2018 tarihleri arasında irsaliyeli fatura ile aksesuar ürünleri teslim ettiğini, davalının faturaları ticari defterlerine itirazsız olarak kayıt ettiğini, davalının davacı şirkete 8.283,95-TL cari hesap borcu bulunduğunu, davalı şirketin müvekkili şirketten aldığı mallarla ilgili 8.292,90-TL değerindeki 11.08.2018 tarihli 326342 seri numaralı faturayı ödemediğini belirterek, 8.282,90 TL’lik alacağın dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının taahhüt ettiği ürünlerin, müvekkili şirketin beklediği kalitede olmaması ve piyasa şartlarının çok üstünde fahiş bedelle faturalandırılmak istenmesinden kaynaklandığını, teslimi yapılan ürünlerde kalıp hatası, kabarcık oluşumu, bozuk yüzey, gözeneklilik ve kararma bulunması nedeniyle ürünleri davacı yana iade ederek iade faturası düzenlediğini, ürünlerin davacıda olduğunu, müvekkilinin 27/08/2018 tarihinde davacı tarafa mail göndererek ürünlerin kalitesiz olmasından dolayı kabulünün imkansız olduğunu bildirdiğini, ayıplı ürünlerden dolayı zarara ve müşteri kaybına uğradıklarını ve sipariş iptallerinin bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacı tanıkları dinlenmiş olup, davacı yüklenicinin yaptığı ürünlerin davalıya gönderildiği, herhangi bir ayıp ihbarında bulunulmadığı yönünde beyanda bulunulduğu, ayıp ihbarını ispat yükünün davalı iş sahibine ait olduğu, davalının ayıp ihbarını ispat edemediği, tarafların ticari defterlerinin birbiri ile uyumlu olduğu, davacının davalıdan 8.282,90 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 8.282,90 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 8.282,90-TL’ye 17/09/2018 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, dava tarihinin 17/09/2018 tarihi olduğu, dava dosyasına sunulan mail kaydına göre 27/08/2018 ve 31/08/2018 tarihlerinde ayıplı ürünlere ilişkin iki ayrı mailin davacı şirketin mail adresine gönderildiği, ayrıca davacı tanığının ikrarıyla da teslimin ispatlandığı, ayıp ihbarının yapıldığı, ayıplı malların davacıya iade edildiği, satış bedelinin ödenmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında davacının” … ” baskılı aksesuar üretimi konusunda anlaşma yapılmıştır. Mahkemece alınan 06/09/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporuna göre, taraflar arasında 2018 yılı içerisinde mal satışından kaynaklanan 1 adet 8.282,90 TL tutarında fatura tanzim edildiği, davalıya tebliğ edilen faturanın davacı ve davalı kayıtlarına usulüne uygun olarak kayıt edildiği, bu faturadan kaynaklı davacının 8.282,90 TL alacaklı olduğu, tarafların sundukları 3 poşet halinde aksesuar malzemesinin incelenmesinde, (1) numaralı poşette; imalatçı firmanın (davacının) verdiği numune poşeti siyah renkli, içinde 7+2 (küçükler) çeşit malzeme bulunduğu, 7 tane büyük malzeme mıknatıstan etkilenmezken, 2 adet küçük malzemenin mıknatıstan etkilendiği, ancak bu poşetteki malzemelerin gözle yapılan muayenesinde, davalı firma tarafından belirtilen hatalara rastlanılmadığı, bu poşetin içindekilere ayıplı malzeme denilemeyeceği (2) numaralı poşette; davacı vekilinin “Bizim ürettiğimiz malzemeler değil” dediği, ancak davalı vekilinin “davacı şirketin ürettiği malzemelerdir.” dediği iki ayrı iddia olduğu, malzemelerin manyetik özelliklerinin olduğu ve mıknatıstan etkilenidikleri, aralarında deforme olmuş parçalar da mevcut olup, bu malzemelerin ayıplı malzeme sınıfına gireceği, (3) numaralı poşette; davalı firma tarafından, başka bir firmaya imal ettirilen malzemelerin mevcut olduğu, manyetik özellikleri olmadığı, mıknatıstan etkilendikleri, bu nedenle ayıplı malzeme denilemeyeceği şeklinde görüş bildirilmiştir. Dosya kapsamına göre, davacı yüklenici tarafından yapılan işlerin karşılığında 8.292,90-TL değerindeki 11.08.2018 tarihli … seri numaralı fatura düzenlendiği, fatura bedelinin ödenmediğini belirterek tahsiline karar verilmesi istenmiş; davalı iş sahibi ise, ürünlerin ayıplı olduğunu ve faturalandırmanın piyasa rayicinin üzerinde olduğunu, ayıp ihbarının 27/08/2018 ve 31/08/2018 tarihli e-mail ile davacıya bildirildiğini, ayıplı ürünlerin iade edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf ürünlerin ayıplı olduğunu ve davalıya teslim edildiğini ileri sürmüş ise de tarafların ticari defterlerine göre davacı yüklenicinin davalıdan 8.282,90 TL alacaklı olduğu, tarafların ticari defterlerinin birbiri ile uyumlu olduğu, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı, ayıplı olduğu iddia olunan ürünlerin davacıya iadesinin kanıtlanamadığı, yapılan bilirkişi incelemesinde tespit edilen hususların ayıp mahiyetinde bulunmadığı, davacının davasını ispatladığı anlaşılmakla, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/11/2019 tarih ve 2018/836 Esas, 2019/1010 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 565,80 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 141,45‬ TL harcın mahsubu ile bakiye 424,35‬ TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 28/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.