Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/358 E. 2020/603 K. 16.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/358
KARAR NO : 2020/603
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2018
NUMARASI : 2016/988 Esas, 2018/1022 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 16/06/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava; asıl yüklenici …Tic A.Ş. ile temlik veren taşeron … Adi Ortaklığı arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili ve teminatların iadesi talebine ilişkin olup, mahkemece; davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine dair verilen karara karşı davacı-temlik alan … vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, temlik eden ….Ltd.Şti. ile… Tic.Ltd.Şti’nin .. Adi Ortaklığı ünvanı altında 06/07/2011 tarihinde adi ortaklık kurduklarını, …Adi Ortaklığı ile asıl yüklenici…Tic. A.Ş. arasında 04/07/2013 tarihinde “Birim Fiyat” esasına dayalı birim fiyat analizli 6.768.192,00 TL bedelli “… Projesi SW1 Blok Kaba Yapı İşleri” konulu bir eser sözleşmesi imzalandığını, sözleşme kurulduktan sonra kararlaştırılan teminatların davalı tarafa verildiğini, sözleşme uyarınca gerekli imalatların yapıldığını, davalı tarafın yaptığı proje değişiklikleri nedeni ile imalatlarda artış meydana geldiğini, işverenden kaynaklı aksamalardan ve süre uzamasından kaynaklı fazla imalat bedelinin davalı taraftan talep edilmesine rağmen ödenmediğini ileri sürerek, asıl yüklenici …A.Ş’nin sözleşmeye aykırı iş ve işlemlerinden dolayı müvekkilinin uğradığı tüm müspet ve menfi zararlar ve ilk imalatların tespiti ile bu aşamada fazla imalat ve işçilik bedeli 4.012.023,60 TL’nin temerrüt tarihi 01/04/2015 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ve yapılan haksız kesintiler nedeni ile 1.596.498,59 TL’nin kesinti tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte ve enflasyon farkı, performans primi, gecikmeden kaynaklanan tazminat kalemleri ve fazlaya ilişkin talepler için bu aşamada 100.000,00 TL’nin davalılar asıl yüklenici … Tic. A.Ş. ile iş sahibi …’den müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkili …. ile davalı …..Tic. A.Ş. arasında 01/02/2013 tarihinde “.. Projesi, Güney-Paket 2” işlerinin yapımı ve tamamlanmasına yönelik sözleşme kurulduğunu, yapılan bu sözleşmede müvekkili … iş sahibi, davalı … asıl yüklenici konumunda bulunduğunu, … A.Ş ile davacılar… ortaklığı arasında 04/07/2013 tarihli ve 13/01/2014 tarihli Betonarme İnşaat işleri yapım sözleşmesi kurulduğunu, sabit birim fiyat üzerinden sözleşmelerin 6.768.192,00 TL ve 4.975.234,00 TL bedelli olduğunu, asıl yüklenici olan … ile … arasında yapılan sözleşmeye müvekkili şirketin taraf olmadığını, bu nedenle alt yüklenici … şirketi ile … adi ortaklığı arasında kurulan sözleşmede yer alan Ankara mahkemelerinin yetkili olacağına ilişkin yetki şartının yetki yönünden herhangi bir geçerliliğinin bulunmadığını, müvekkili …’ın şirket merkezinin İstanbul Anadolu yakasında bulunduğunu, bu nedenle yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, esasa ilişkin olarak da açılan davanın sıfat yokluğu nedeni ile reddinin gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, taraflar arasında her hangi bir akdi ilişki olmadığı, nispilik ilkesi gereği sözleşmenin ancak akidleri için hak ve borç doğuracağı, davacıların akdi ilişki içinde olup, aktedilen yazılı sözleşmeye dayanarak talepte bulunduğu şirket, … şirketi olup, bu şirket yönünden de yargılamanın Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkeme’sinin 2015/328 Esas sayılı dava dosyası üzerinden devam ettiği, davacının davalıdan akdi ilişkiye dayalı olarak talep edebileceği bir hakkı olmadığı gerekçesiyle pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı şirketin işin sahibi ve yüklenici ile … Adi Ortaklığı arasındaki sözleşmenin onay veren ve kabul edeni olduğunu, bu sebeple sözleşme tarafı diğer davalı … ile birlikte müşterek ve müteselsil sorumluluğunun bulunduğunu, davalılar … ile … arasındaki sözleşmenin, … ile … arasında imzalanan sözleşmenin eki olup, bu durumun sözleşmede de açıkça yazılı olduğunu, taşeron sözleşmesinin iş sahibinin kabul ve onayına bağlanmış olması da dikkate alındığında, dava konusu taleplerden … ve …’nın birlikte müşterek ve müteselsil sorumlu olduğunun sabit olduğunu, davalı …’ın mülk sahibi olmasının da hem sözleşmesel hem de sebepsiz zenginleşme kuralları bağlamında davanın konusu olan ihtilafın tarafı olduğunu açıkça gösterdiğini, ayrıca kararda davacılar sıfatıyla hem müvekkili temlik alan …, hem de temlik edenler … Ltd. Şti. Ve … Tic. Ltd. Şti.’nin gösterildiğini, oysa huzurdaki davada davacının … olduğunu, temlik edenler …. Ltd. Şti. Ve … Tic. Ltd. Şti. tarafından dosyanın temlik edilmiş olması sebebiyle taraf sıfatı kalmamış olmasına rağmen kararda davacı olarak yazılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin gerekçeli kararının hüküm kısmında; “Alınması gerekli 35,90-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 105.709,73-TL peşin harcın mahsubu ile kalan 105.673,83-TL’nin talep halinde davacıya iadesine” şeklinde yazılmış olup, davada dosyanın müvekkili tarafından temlik alınmış olması sebebiyle tek davacısı müvekkili … olduğundan mahsup sonucu kalan harcın davacı …’e iadesine karar verilmesi gerekirken temlik edenlerin de davacı gösterilmek suretiyle davacıya iadesine şeklinde karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı … AŞ ile dava dışı …Tic A.Ş. arasında 01.02.2013 tarihli “… Projesi, Güney-paket 2 İşleri”nin yapımı ve tamamlanmasına ilişkin sözleşme imzalanmıştır. Bu sözleşme gereğince davalı …. iş sahibi; …. Tic. A.Ş. ise yüklenicidir. …Tic.Ltd.Şti ile …’nin 06.07.2011 tarihinde…. Adi Ortaklığı ünvanı altında bir adi ortaklık kurdukları anlaşılmaktadır.İş sahibi davalı …’nin yüklenicisi olan …Tic. A.Ş. ile taşeron … Adi Ortaklığı arasında da 04/07/2013 tarihli birim fiyat esaslı, 6.768,192,00 TL bedelli, Güney Bölgesi Kaba Yapı Betonerme İnşaat İşleri’nin yapımına ilişkin Kaba Yapı İşleri Taşeron Sözleşmesi ile 13.01.2014 tarihli birim fiyat esaslı, 4.975.234,00 TL bedelli “SW1 Blok Betonerme İnşaat İşleri”nin yapımına ilişkin taşeron sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmelerin konusu, … Projesi İşlerinin Yapımı’dır.Temlik eden …Adi Ortaklığı ile davacı … arasında imzalanan Beşiktaş ….Noterliği’nin 09/11/2015 tarih ve … yevmiye sayılı temlik sözleşmesi ile sözleşme konusu alacaklar davacı …’e temlik edilmiştir.Temlik eden … Tic.Ltd.Şti ile … tarafından davalılar … ile … Şirketi aleyhinde, sözleşmedeki yetki şartı maddesi gereğince Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2015/328 Esas sayılı dosyası ile dava açılmış, davalı ….’nin yetki itirazı üzerine mahkemece davalı … Yapı Şirketi hakkındaki yargılamanın 2015/328 Esas sayılı dosyadan devamına ancak davalı …. yönünden dava dosyasının tefrikine karar verilmiş, tefrik edilen dosya aynı mahkemenin 2016/220 Esasına kaydedilmiştir. Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/220 Esas sayılı dosyasından 27.06.2016 tarih, 2016/482 Karar sayılı karar ile mahkemenin yetkisizliğine, yetkili mahkemelerin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğuna karar verilmiş, kararın 13/07/2016 tarihinde kesinleşmesi ile dava dosyası istinafa konu İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/988 Esasına gönderilmiş, mahkemece davalı şirketin 04/07/2013 ve 13/01/2014 tarihli Kaba Yapı İşleri Taşeron Sözleşmesinde taraf olmadığı gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.Mahkemece 05.02.2002 tarihli tashih kararı ile 2016/988 Esas, 2018/1022 Karar sayılı dosyasında sehven temlik eden “…” ve “…” ile temlik alan davacı …’in birlikte yazıldığı anlaşılmakla, dosyada taraf sıfatı kalmayan … İle …’nin karar başlığından çıkarılmasına, karar başlığının “temlik alan davacı …” olarak tashihine karar verilmiştir. Davacı, … ile … arasındaki 01.02.2013 tarihli eser sözleşmesinin … arasında imzalanan sözleşmenin eki olduğunu, yüklenici … ile taşeron … arasındaki hukuki ilişkinin …’ın onayına tabi bulunduğunu ve … uyuşmazlığa konu inşaatta mülk sahibi olmasının … dava konusu uyuşmazlığın tarafı haline getirdiğini ileri sürmüş, davalı … ise, …. ile ….. arasındaki inşaat sözleşmesi ile … ve … arasındaki taşeronluk sözleşmesinin birbirinden bağımsız hukuki ilişkileri düzenlediğini, … ile … kendi aralarındaki taşeronluk sözleşmesine … ile … arasındaki inşaat sözleşmesini ek yapmalarının … … ile … arasındaki sözleşmeye taraf yapmadığını gibi bu durumun … kontrolü dışında olduğunu,işin taşerona verilmesi onayının TBK’nun 471/3.maddesi kapsamında işin alt taşerona yaptırılmasına ilişkin muvafakatten ibaret olduğunu,04.07.2013 ve 13.01.2014 tarihli sözleşmelerin “Ana sözleşme Hükümleri” başlıklı 8.maddesinde alt yüklenicinin muhatabının sadece asıl yüklenici olacağının düzenlendiğini savunarak husumet itirazında bulunmuştur.Temlik eden … Adi Ortaklığı ile dava dışı … Tic A.Ş. arasında imzalanan 04/07/2013 tarihli birim fiyat esaslı kaba yapı işleri taşeron sözleşmesi’nin, giriş bölümünde; “Yüklenici, iş sahibi ….AŞ. ile inşaat sözleşmesi (ana sözleşme) imzalayarak aşağıda tariflenen projenin yapımı, tamamlanması ve hataların giderilmesi işini taahhüt etmiştir.” şeklinde düzenleme getirilmiş, 2. maddesinde, ana sözleşmesinin bu taşeron sözleşmesinin eki ve parçası olduğu belirtilmiştir.04.07.2013 ve 13.01.2014 tarihli taşeron sözleşmelerinin 8. maddelerinde, taşeronun işlerin ifası ile ilgili olarak yüklenicinin ana sözleşme ile iş sahibine karşı üstlendiği tüm yükümlülüklerini, varsa iş bu taşeron anlaşmasında hariç tutulan hususlar dışında tam olarak üzerine aldığı, bu nedenle taşeronun kendi mukavelesel yükümlülükleri yanında işler ile ilgili olan ana sözleşmenin içeriğinden de haberdar olduğunun kabul edildiği, iş sahibinin ana sözleşme çerçevesinde yükleniciye karşı olan hak ve yetkilerine işler ile ilgili olan ölçüde, yüklenicinin de taşerona karşı sahip olduğunu taşeronun kabul ettiği, yüklenicinin taşeronun yaptığı işlerden kullandığı tesis, malzeme ve işçilikten, üstlenilen işi zamanında bitirememesinden, işletme sırasında meydana gelebilecek arızalardan hata ve eksikliklerden dolayı iş sahibince yükleniciye verilecek her türlü ceza ve yaptırımların taşerona rücu edileceği, bu taşeron anlaşması yürürlükte olduğu süre zarfında taşeronun muhatabının sadece yüklenici ve yüklenicinin kadrosu olduğu düzenlenmiştir. Yukarıda belirtildiği üzere, davalı iş sahibi, taşeron sözleşmelerinin tarafı olmadığından ve taşeron sözleşmelerinin 8. maddelerinde, taşeron davacının muhatabının yüklenici …Tic A.Ş. olduğu kararlaştırıldığından, istinafa konu eldeki davada yerel mahkemece bu maddeler gereğince dava konusu uyuşmazlıkta davacının muhatabının iş sahibi olmayıp, yüklenici olduğu ve davalı iş sahibi … AŞ.’nin taşeron sözleşmelerinde imzasının bulunmadığı gerekçeleriyle davanın pasif husumet yokluğunu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi isabetli olmuştur. Mahkemenin 05.02.2002 tarihli tashih kararı gereğince, davacı vekilinin, temlik sözleşmesi gereğince davada taraf sıfatı kalmadığı halde, temlik veren adi ortaklığın gerekçeli kararda davacı olarak gösterilmesine ve bakiye harcın talep halinde davacıya iadesi yönündeki hükmün usul ve yasaya aykırı olduğuna yönelik istinaf başvuruları yönünden her hangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/12/2018 tarih ve 2016/988 Esas, 2018/1022 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40TL’nin mahsubu ile bakiye 10TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 16/06/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.