Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/333 E. 2020/613 K. 17.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/333
KARAR NO : 2020/613
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/09/2018
NUMARASI : 2009/1139 Esas, 2018/679 Karar,
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil
KARAR TARİHİ : 17/06/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait … Projesi kapsamındaki konutların Kara Sıva imalatı ve Seramik işçiliğini yaptığını, taraflar arasındaki sözleşme gereğince bu iş için davalının müvekkiline toplam 206.618,00 TL ödemesi gerektiğini, söz konusu bu paranın 120.000,00 TL’sinin barter karşılığı daire vermek sureti ile ödeneceği, bakiye kısmın ise nakden ödeneceğini, müvekkilinin sözleşme gereği taahhüt etmiş olduğu işleri tam ve eksiksiz olarak yapıp davalıya teslim ettiğini, işin devamı sırasında önceden öngörülmeyen ilave imalatlar da yapıldığından toplam hakediş bedelinin 221.200,72-TL’ye yükseldiğini, buna göre fazladan 14.382,00-TL’lik daha imalat yapıldığını, davalının müvekkiline bir kısım nakit ödemeler yaptığını, ancak nakit olarak ödenmesi gereken 101.200,00-TL’yı tamamen ödemediğini, sözleşme gereğince müvekkiline verilmesi gereken 120.000,00-TL değerinde olduğu taraflarca kabul edilen dairenin devrini yapmadığını, müvekkilinin davalıya gönderdiği Kadıköy …. Noterliği’nin 01.09.2009 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamenin tebliğine rağmen edimlerini yerine getirmediğini, davalının Kartal …. Noterliği vasıtası ile gönderdiği cevabi ihtarnamede sözleşme konusu işin yapılıp teslim edildiğini, sözleşme bedelini ve dairenin müvekkiline teslim edilmediği hususlarını kabul ettiğini, davalının edimlerini yerine getirmemek için ileri sürdüğü savunmaların hukuka ve taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olduğunu, sözleşmenin 111. maddesi gereğince davalıya sözleşme bedelinin %10’u tutarında bir de senet verildiğini, davalının, iş kazası sebebiyle oluşabilecek muhtemel zararını tazmin etmek için bu senedi ve hakedişlerin % 5’lik kısmını elinde tutabileceğini, bu hakkını kullandığını, sözleşme ile tanınan teminattan daha fazlasını keyfi olarak elinde tutmasının sözleşmeye, kanuna ve hakkaniyete aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle Kadıköy Kayışdağı Hacıhan Apartmanı 1 numaralı dairenin müvekkili adına tesciline, dairenin geç teslim edilmesi sebebi ile müvekkilinin uğradığı kira, değer artışı v.s yoksun kalınan haklarının tespiti ile bu haklarının (şimdilik 1.000,00 TL’.sinin) davalıdan tahsil edilerek müvekkiline verilmesine, dairenin müvekkili adına tescilinin mümkün olmaması halinde daire bedelinin (şimdilik 8.000,00 TL’sinin) ihtarnamelerinin davalıya tebliğinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile beraber müvekkiline verilmesine, tüm hakediş bedeli üzerinden müvekkiline ödenmesi gereken nakit paranın bakiye kısmının (şimdilik 1.000,00 TL’sinin) ihtarnamelerinin davalıya tebliğinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile beraber davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile; davacının müvekkiline teslim etmesi gerekirken, teslimi gerçekleştirmediği dairenin bedeli olan 120.000,00-TL’nin ihtarnamelerinin tebliğ tarihi olan 04.09.2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, tüm hakediş bedelleri üzerinden müvekkiline ödenmesi gereken 14.382,00-TL’nin 1.000,00-TL’sinin ihtar tarihi olan 04.09.2009 tarihinden 13.382,00-TL’sinin ise ıslah tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle, davacının sözleşme ile yükümlendiği işin imalatı sırasında kendisine bağlı işçisinin inşaattan düşerek öldüğünü, ölenin yakınları tarafından müteselsilen ve müştereken sorumlu olmak kaydı ile davacı ve davalı şirket aleyhine Kartal 1. İş Mahkemesinin 2008/442 E. sayılı dosyası ile 270.000,00 TL’lik tazminat davası açıldığını, bu davanın 45.000,00 TL’lik kısmının davacının da onayı ile kendileri tarafından kabul edildiğini, dosyanın Yargıtay aşamasındaki ceza dosyasını beklediğini, davacı tarafından üstlenilen işin sözleşme hükümleri uyarınca bitilerek davalı şirkete teslim iddiasının doğru olmadığını, fazla yapılan imalatın ve işin tesliminin belge ile ispatı gerektiğini, taraflar arasında işin teslim edildiğine dair bir ek sözleşme veya protokol olmadığını, davacının sözleşme dışı alacaklı olduğu iddialarını kabul etmediklerini, Kartal… Noterliğinin 17,09.2009 tarih ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamelerinden kesin veya geçici teslim anlamının çıkarılamayacağını, davalının ölümlü kazada hayatını kaybeden işçinin kendi işçileri olduğunu kabul etmesine, yukarıda zikredilen mahkeme dosyalarına rağmen henüz bir zarardan bahsedilmeyeceğini söylemesinin hukuki gerçeği ifade etmediğini, davacının, kazalı tarafla kazalının dava hakkından feragatine karşılık 45.000,00 TL ödemesi hususunda anlaştığını, bu hususun Kartal 1. İş Mahkemesinin 2008/442 Esas sayılı dosyada kendileri tarafından beyan edildiğini, dolayısıyla kısmi de olsa zarar meydana çıktığını, kazalının maddi desteğinden yararlandığı iddia edilen iki kardeşi ve annesinin hayatta olduğunu, SGK’nun uygulamadan bilindiği üzere özellikle anne için peşin sermaye ödemesine dayalı tazminat davası açacağının mutlak olduğunu savunmuş ve karşı davasında, davacının müvekkili şirkete zarar verdiğini, açılan Kartal 1. İş Mahkemesi’nin 2008/442 Esas sayılı dosyası ile Kartal 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2008/523 Esas sayılı davaların sonuçlanmasının beklenmesini talep ettiklerini, davalı – karşı davacının uğrayacağı zararın davacı/karşı davalının alacağından mahsup edilerek, eğer kalırsa fazlasının o şekilde kendisine iadesine karar verilmesini talep etmek için iş bu karşı davanın açılması zorunluluğunun doğduğunu belirterek, davacı yanın hukuka uygun olmayan davasının reddine, aksi takdirde Kartal 1. İş Mahkemesi’nin 2008/442 Esas sayılı dosyası ile Kartal 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2008/523 Esas sayılı dosyasının iş bu uyuşmazlık için ön mesele yapılmasına, karşı davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak, Kartal 1. İş Mahkemesinin 2008/442 Esas sayılı dosyası ile açılan ve 45.000,00-TL kısmının davacı -karşı davalı ve davalı – karşı davacı tarafından kabul edilen tazminat davası sonucu hükmedilecek tazminat nedeni ile müvekkili davalı – karşı davacının uğrayacağı maddi, zararın şimdilik 10.000,00 TL’sinin avans faizi ile birlikte dava tarihinden tahsiline kadar davacı/karşı davalıdan alınarak davalı/karşı davacı müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı/karşı davacı tarafından bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ile karşı dava ıslah edilerek; fazla yapılan 3.344,04-TL ödeme, iki ayrı iş mahkemesinde aleyhlerine açılan davalar nedeni ile uğradıkları zararın 17.500,00-TL’si, kazalıya ödenen 153.000,00-TL’nin faizinin şimdilik 12.914,00-TL’si, ödenen tazminatın yarısı olan 76.500,00-TL ve cezai şart olarak 50.000,00-TL olmak üzere toplam 160.258,04-TL’den davacı/karşı davalının alacağı olan 121.656,00-TL’nin mahsup edilerek kalan bakiye 38.602,04-TL’nin dava tarihi itibari ile işleyecek ticari faizi ile birlikte davacı/karşı davalıdan tahsili ile davalı/karşı davacıya ödenmesi talep edilmiştir. Mahkemece yapılan 28/01/2014 tarihli duruşmada davalı/karşı davacının dava dilekçesi ile sadece ölen işçinin zararları için ödenecek tazminatlar nedeniyle müvekkilinin yapacağı ödemeler için kısmi talepte bulunulduğu, dava dilekçesi ile talep edilmeyen cezai şartın ıslaha konu edilemeyeceği gerekçesi ile 50.000,00-TL cezai şart istemli ıslah talebinin reddine karar verilmiş ve yapılan yargılama sonucunda; asıl davada alınan bilirkişi raporlarıyla davacının davalıya ait projede sözleşme harici yapmış olduğu işlemler için belirlenen meblağ yönünden yapılan incelemede, birinci bilirkişi kurulundan alınan raporda 14.582,72-TL olarak belirlenmiş, davacı/karşı davalı bu alacak kalemine ilişkin talebini 14.382,00-TL olarak yani dava dilekçesinde beyan ettiği şekilde ıslah etmiş, ikinci bilirkişi kurulundan alınan raporda belirlenen miktar daha fazla olmasına rağmen bu hususta davacı tarafın bir talebi olmaması nedeniyle davacının 14.382,00-TL yönünden talebinin kabulü yönünde kanaat oluştuğu, davacının dava konusu dairenin geç tesliminden doğan zarar talebi ile ilgili taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre, davacı/karşı davalının sözleşmede belirtilen işçilere ait SGK ödeme belgeleri teslim etmemiş olması nedeniyle davalı/karşı davacının temerrüde düşmekte kusurlu olmaması nedeniyle davacının geç teslim nedeni ile zarar tazmini talep etme hakkının olmadığı kanaatine varıldığı, davacının anlaşma konusu gayrimenkulün adına tescili, tescil mümkün değilse bedelinin tahsili talebi yönünden yapılan incelemede, dava konusu gayrimenkulün değeri her iki heyet raporunda da 125.000,00-TL olarak tespit edilmiş olduğundan, davacı/karşı davalının anlaşma konusu dairenin tescilinin mümkün olmaması halinde bedeli olan 120.000,00-TL’nin tahsili yönündeki talebinin 120.000,00-TL olarak kabulü gerektiği; karşı dava yönünden yapılan incelemede ise, davalı/karşı davacının Kartal 1. İş Mahkemesi’nin 2008/442 E. sayılı dosyası ile projede çalışan ve vefat eden işçinin yakınları tarafından kendisi aleyhine dava açıldığını beyan ederek bu dava sonunda aleyhine hükmedilecek tutarın mahsubunu ve tahsilini istediği, dava tarihinde yürürlükte olan 818 Sayılı Borçlar Kanunu madde 118’de düzenlenen, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren aynı şekilde 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 139. Maddesinde; “İki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir. Alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebilir. Zamanaşımına uğramış bir alacağın takası, ancak takas edilebileceği anda henüz zamanaşımına uğramamış olması koşuluyla ileri sürülebilir.” şeklinde yer verilen takastan söz edilebilmesi ve bu hakkın kullanılabilmesi için öncelikli şartın tarafların karşılıklı borçlarının muaccel olması olduğu, dava konusu olayda davalı/karşı davacı tarafından karşı dava ile Kartal 1. İş Mahkemesi’nin 2008/442 Esas sayılı dosyası ile projede çalışan ve vefat eden işçinin yakınları tarafından kendisi aleyhine açılan ve devam eden davada aleyhine hükmedilmesi muhtemel bir alacağın tahsilinin talep edildiği, kanundaki düzenlemeden de anlaşılacağı üzere takasa konu olabilecek alacağın muaccel olması gerektiği, bir an için ikinci fıkradaki düzenleme çerçevesinde alacağın çekişmeli olduğu düşünülebilecekse de İş Mahkemesinde açılan dava taraflar arasında görülen bir dava değildir ve bu dava sonucunda verilecek hükümle davalı/karşı davacının, davacı/karşı davalıdan talep edebileceği muaccel hale gelmiş bir alacağı olduğuna hükmedilmeyecek, dava dışı şahısların davalı/karşı davacıdan olan alacağına hükmedilecek ve ancak bu hüküm gereği davalı/karşı davacı tarafından dava dışı şahıslara bir ödeme yapılması durumunda ve davalı/karşı davacı tarafından bu ödemenin davacı/karşı davalıdan talep edilmesi halinde taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği kendi iç ilişkilerinde maddede belirtilen çekişmeli bir alacaktan bahsedilebileceği, bu nedenlerle, karşı dava tarihi itibariyle, davalı/karşı davacı tarafından dava dışı şahıslara davacı/karşı davalıdan talep edebileceği herhangi bir ödeme yapılmamış olduğu, mahkemede açılan karşı davada, karşı dava tarihi itibari davalı/karşı davacının alacağının var olup olmadığının araştırılacağı ve verilecek hükmün dava tarihi itibariyle alacağın var olup olmadığı hususunda olacağı göz önünde bulundurulduğunda, karşı dava tarihi itibariyle davalı/karşı davacının, davacı/karşı davalıdan talep edebileceği muaccel hale gelmiş bir alacağı bulunmadığından, karşı davanın dava tarihi itibariyle hukuki yarar yokluğu nedeni ile HMK. m. 114/1-h ve 115/2 maddeleri gereği dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiği, buna bağlı yapılan kısmi ıslah taleplerinin de bu kapsamda değerlendirildiği, davacı/karşı davalı tarafından gönderilen ihtarnamenin davalı/karşı davacıya 04/09/2009 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamede 7 gün süre tanındığı göz önünde bulundurularak, dava dilekçesinde talep edilen alacak bakımından işleyecek faizin başlangıç tarihi olarak 11/09/2009, ıslahla arttırılan talep bakımından ıslah tarihi olan 23/07/2013 kabul edilerek asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile, asıl davanın kısmen kabulüne, toplam 134.382,00-TL’nin, 121.000,00-TL’sine 11/09/2009 tarihinden itibaren, 13.382,00-TL’sine 23/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek 3095 Sayılı Kanun’un 2/2 maddesi uyarınca ticari avans faizi ile birlikte, davalı/karşı davacıdan tahsili ile davacı/karşı davalıya ödenmesine, fazlaya dair talebin reddine, karşı davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkemece yalnızca usul ve yasaya aykırılık teşkil eden ve yanlış hukuki yorumlar içeren 02.06.2017 tarihli bilirkişi raporunun birebir sureti şeklinde bir gerekçeli karar oluşturduğunu ve hatalı hüküm kurduğunu; davacı tarafından 20.10.2009 tarihinde açılan davaya cevap verildiği ve talepler yönünden karşı dava açıldığını, yerel mahkemece yapılan yargılama sürecinin HMK’nın 30. maddesinde yer alan usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil ettiğini; HMK’nın 266. maddesi gereği dosyanın hukuk bilirkişisine tevdi edilmesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 3.2. maddesi ve davacının da kabulü olduğu üzere davacı yanın sigorta primlerini eksiksiz olarak yatırmamış olduğundan davacı yanın edimlerini eksiksiz olarak ifa etmediğini, sözleşme gereği müvekkilinin davacının alacaklarını ödemekten imtina etme hakkı bulunduğunu; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 4. maddesi gereği sözleşme kapsamında yer almayan ek işlemler için müvekkilinden ek ücret talep edemeyeceğini; karşı dava dilekçesinin sunulduğu tarihte müvekkili şirketin ticari teamüller ve içtihatlar gereği tazminat ve sair ödemelerde bulunacağının ortada olduğunu, kabul manasına gelmemekle birlikte bir an için bu ödemenin tutarının belirlenmemiş olması sebebiyle hukuki menfaatin olmadığı iddiasında ise HMK m. 115/3 gereği karşı davanın 9 yılın sonunda dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini; ölümlü iş kazası sonucu müteveffanın murislerine tazminat ödeneceğinin davanın başında belli olduğunu; sözleşme gereği iş kazası sonucu davacı/karşı davalı tarafından ödenmesi gereken tüm meblağların müvekkili tarafından ödendiğinden davacıya rücu hakkını kullanacağını, usul ekonomisi gereği tarafların birbirlerine olan alacak-borçlarının hesaplanarak birbirinden alacaklı/borçlu olan tarafların alacak/borçlarına takas usulünün uygulanması ve son olarak hangi tarafın bakiye alacağının kaldığının bulunması gerektiğini; alacağın muaccel olduğu kabul edilmiyorsa dahi TBK m. 139/2 gereği alacağın çekişmeli kabul edilmesi gerektiğini; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 15. maddesi gereği karşı davaya konu iş kazası sonucu müvekkilinin yapmış olduğu tüm ödemelerden davacı yanın tek başına sorumlu olduğunu ve müvekkilinin uğradığı tüm zararı davacı/karşı gidermek zorunda olduğunu; yerel mahkemenin … San. ve Tic. Ltd. Şti. ile müvekkili arasında görülmekte olan İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1123 esas sayılı dosyası ile işbu istinafa konu dava dosyalarının birleştirilmesine karar verdiğini, daha sonra hukukçu bilirkişinin hukuki değerlendirme ve yorumları neticesinde davaların ayrılmasına karar verdiğini, …. San. ve Tic. Ltd. Şti ile davacı/karşı davalının bağlantısının yeterince araştırılmadığını; yerel mahkemenin karşı davayı ıslahını kısmen kabul etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına, davacı tarafından açılan davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sırasında bilirkişi heyetinden 01/07/2013 tarihli rapor ve 08/10/2014 tarihli ek rapor alınarak, ek rapora olan itirazlar üzerine SGK ve işçinin yakınlarına yapılan ödemeler hesaplanarak rapor tanzim edilmek üzere mali müşavir bilirkişiden 2. ek rapor alınmasına karar verilmiş ve mali müşavir, inşaat mühendisi ve borçlar hukuku konusunda uzman bilirkişi heyetinden 02/06/2017 tarihli rapor alınmıştır. İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/742 Esas sayılı dosyası ile …San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından davalı/karşı davacı aleyhine açılan davada davalar arasında bağlantı olduğu gerekçesi ile mahkeme dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesinden sonra birleşen dosyanın davacısının mahkeme dosyasının davacısı ile isim benzerliği dışında bir bağlantısının olmadığı, farklı kişiler olduğu gerekçesi ile birleşen dosyanın tefrikine karar verilmiştir. Davacı yüklenici tarafından açılan asıl davada, davacının davalı ile yapmış oldukları anlaşma gereği kendisine devredilmesi hususunda taahhütte bulunduğunu iddia ettiği taşınmazın kendisi adına tescili, bunun mümkün olmaması durumunda yaptıkları anlaşma ile belirlenen bedelinin tahsili, davacının fazladan yaptığını iddia ettiği işlerin bedelinin tahsili ve geç teslim nedeniyle uğradığı zararların tazmininin talep edildiği; karşı davada ise ölümlü iş kazası sonucu müteveffanın murislerine ödenen ve taraflar aleyhine Kartal 1. İş Mahkemesi’nin 2008/442 Esas sayılı dosyası ile açılan dava nedeni ile davalının dava dışı üçüncü kişilere ödemek durumunda kalacağı bedelin tahsili talep edilmiş, mahkemece davacının talepleri değerlendirilerek, karşı davacının dava tarihi itibarıyla davacı/karşı davalıdan talep edebileceği muaccel hale gelmiş bir alacağı bulunmadığı gerekçesi ile karşı davanın hukuki yarar yokluğu nedeni ile HMK. m. 114/1-h ve 115/2 maddeleri gereği dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, dava şartlarını inceleyen 114/1 maddesinde dava şartları belirleyerek, Kanun’un 115/2 maddesinde “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmü düzenlenmiştir. Karşı davacı tarafından açılan karşı dava tarihinde, ölümlü iş kazası sonucu müteveffanın murislerine ödenen bedel olduğu gibi, yargılama sürecinde İş Mahkemesi dosyalarında verilen karar nedeniyle dosya alacaklılarına yapılan ödemelerin de olduğu, bu miktarlar konusunda bilirkişi incelemesinde belirlemeler yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, yargılama sırasında dava şartı gerçekleştiğinden, karşı davanın açılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu nedenle, mahkemece karşı davacının bir alacağı bulunup bulunmadığının gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılarak belirlenip, asıl ve karşı dava yönünden alacak miktarı tespit edildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, alacağın karşı dava tarihinde muaccel olmadığı gerekçesi ile karşı davanın dava şartı yokluğundan reddine karar vermesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı ve karşı davacı vekilinin diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin istinaf talebinin usul yönünden kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6.bendi gereğince kaldırılarak, belirtilen şekilde araştırma yapılıp, asıl ve karşı davadaki talepler konusunda sonucuna uygun bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;1-Davalı ve karşı davacı vekilinin diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin istinaf başvurusunun usul yönünden KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/09/2018 tarih, 2009/1139 esas, 2018/679 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 17/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.