Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/319 E. 2023/239 K. 27.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/319
KARAR NO: 2023/239
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/10/2019
NUMARASI: 2017/38 Esas, 2019/1109 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 27/02/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap alacağı talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmuştur.Davacı vekili, davacı şirketin toptan kumaş ve tekstil ürünlerinin satışını yaptığını, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticaret ve cari hesap ilişkisinin bulunmadığını, davalının son dönemdeki fatura bedellerini ödemediğinden davalı borçlu aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibinin yapıldığını, davalı vekili marifetiyle takip konusu borca itiraz ettiği ve takibinin durduğunu, davalı şirketin icraya yaptığı itirazda faturalara herhangi bir itirazının olmadığını, müvekkili şirketin alacağının halen ödenmediğini belirterek, davalı borçlunun Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile yapılan takibe vaki itirazının iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacı şirketin, müvekkili şirketin dava dışı müşterilerine işlem görerek teslim etmek üzere kendisine sipariş verilen kumaşları ayıplı olarak teslim ettiğini, sözleşmeye konu kesim işlemi gerçekleştirilecek kumaşların minimum 700 kg kısmının sözleşmeye tamamen aykırı ve defolu olarak davacı şirket tarafından imal edildiğini, hal böyle iken müvekkili şirketin, davacı şirket tarafından kendisine temin tarihinden sonra teslim edilen defolu kumaşları ilk aşamada kesim işlemine almış ise de yapılmış olan kesim işleminin fireli bir şekilde gerçekleştirildiğini, bundan mütevellit müvekkilin siparişlerini zamanında yetiştirememiş olmasından kaynaklı olarak yüksek meblağda zarara ve itibar kaybına uğradığını ve bu durumun davacı şirkete defalarca kez açık bir şekilde bildirildiğini, yapılan bildirim üzerine davacı tarafından ikrar içerikli e-mail gönderildiğini, davacı tarafından mali yazışmaların kabul edildiğini ve itirazda bulunulmadığını, davacı şirketin müvekkili şirkete termin tarihi ve miktarı konusunda karşılıklı teyitleşmiş oldukları kumaşları ayıplı eksik ve termin tarihinden sonra teslim edildiğini, bu hususun davacı tarafça da ikrar edildiğini, müvekkili şirketin siparişe konu olan ürünlerin eksik ve hatalı olarak üretilmiş olduğunu davacı şirkete mail kanalı ile bildirildiğini, davacı tarafa yapılan bildirim üzerine her ne kadar uzlaşmak için görüşülmüş ise de hiçbir sonuç alınamadığını, davacı tarafın müvekkili şirket tarafından kendisine keşide edilmiş olan “fireli kesim bedeli faturasını” ticari defter ve kayıtlarına işlemediği gibi müvekkili şirketten haksız menfaat elde etme çabasına girdiğini, davacı şirketin kumaş siparişlerindeki ayıplar ve yaşanan gecikme sebebi ile defalarca uyarıldığını, davacı şirketçe ayıplı ve termin tarihinden sonra teslim edilen kumaşlardan kaynaklı müvekkili şirketin ticari ilişkileri sekteye uğramış kesim işlemlerindeki 800 kg bulan fireler sebebi ile siparişleri zamanında yetiştirememesinden dolayı zarara uğradığını, kumaşlardaki ayıplardan dolayı müvekkili şirketin uğradığı menfi ve msüpet zararların kumaş bedellerinden yüksek olmakla uğranılan zararın 700 kg’lik kısmının davacı şirkete reklamasyon olarak kesilebildiğini, oysa ki müvekkili şirketin fireli kesim işleminden doğan zarara konu kumaşların 800 kg kadar ulaşabilen miktarda olduğunu, bu miktarın tamanının dahi davacı şirkete yansıtılmadığını, davacı şirketin müvekkili şirketin uğramış olduğu zararı kabul ettiğini ve gelecek siparişlerden düşülmesi teklifinde dahi bulunduğunu belirterek, davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, uyuşmazlığın taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında davacının kumaşlarda yaptığı işlerin ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise gizli- açık ayıp mı olduğu, ayıp ihbarının süresinde ve usule uygun yapılıp yapılmadığı, bu kapsamda davacının davalıdan alacak talep edip edemeyeceği, edebilecekse miktarının ne kadar olduğu hususlarında olduğu, dosya kapsamı ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda davacının, davalı tarafça kendisine teslim edilen kumaşlardan imal ettiği ürünler karşılığı 29.399,87 TL cari hesap alacağının tahsili için icra takibi başlattığı, davalının takibe itiraz ederek ayıp iddiasında bulunduğu, tarafların beyanları takibe konu alacak ve ayıp iddiasının değerlendirilmesi için tekstil mühendisi ve SMM bilirkişi heyetinden rapor alındığı, bilirkişilerin kök ve ek raporuna göre davacının davalıya teslim etmiş olduğu 30/30 likralı 2 iplik kumaş gramajının 200 g/m2 olması gerekirken 220-230 g/m2 teslim edildiği, davalı tarafından davacıya ayıp ihbarının, işin olağan akışına göre kumaşlar kesilmeden önce bildirildiği, 200 g/m2 gramajda 6.322 kg kumaşla üretilebilecek konfeksiyon ürününün, ancak 225 g/m2 gramajdaki 7.112 kg kumaşla üretilebileceği, davalının teslim edilen kumaşların yüksek gramajlı olması nedeniyle 790 kg kumaş zararının oluştuğu, davalının 700 kg kumaş zararını 13.608,00 TL tutarındaki 01/11/2016 tarihli … numaralı reklamasyon faturasıyla davacıdan talep etmesinin uygun olduğu, davalının 13.608,00 TL tutarınındaki 01/11/2016 tarihli … numaralı reklamasyon faturasının davacı alacağından mahsubu sonrası davacının davalıdan 15.791,80 TL alacaklı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine davalının 15.791,80-TL’lik kısmına ilişkin itirazının iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, icra inkar tazminatı ve kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, tarafların ticari defterlerinin incelenmesinde müvekkilinin davalıdan 29.399,87 TL alacaklı olduğunu, mahkemenin davalının ayıplı mal iddiasını ispat edemediğini dikkate almadığını, davalının ayıplı olduğunu iddia ettiği ürünleri mahkemeye sunamadığını, davalının müvekkiline nasıl bir sipariş verdiğini ispatlayamadığını, davalının kumaş gramajını 200 gr olarak bildirdiğini ispatlayamadığını, ayıp iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davalı şirketin ürünün hali hazır durumunu bilerek alıp kabul ettiğini ve ürünleri kullandığını, ayıp olduğuna dair bir tespitte bulunmadığını ve ürünü iade etmeyip kullandığını, kaldı ki süresinde ve usulüne uygun bir ayıp bildirimi yapılmadığını, mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını, dinlenen tanık …’ın taraflar arasında malın ayıplı olduğuna dair bir anlaşmazlık yaşandığını hatırlamadığını belirtmesinin dikkate alınmadığını, müvekkili şirketin zararı kabul etmediğini, dosyaya sunulan e-mail yazışmalarını kabul etmediklerini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde, davacının sipariş verilen kumaşları ayıplı olarak teslim ettiğini, 01/11/2016 tarihli reklamasyon faturasına göre kumaşların minimum 700 kilogramlık kısmının sözleşmeye tamamen aykırı ve defolu olarak imal edildiğini, davacı çalışanı …’in 14/10/2016 tarihli mailinde “700kg çok zarar verir bize lütfen makul bir oranda zararı karşılayalım ya da sipariş oldukça düşelim rica ediyorum” şeklinde ki beyanından davacının ürünleri ayıplı ürettiğinin anlaşıldığını, bundan dolayı müvekkilinin zarara uğradığını, müvekkili tarafından davacıya ayıp ihbarında bulunulduğunu ve davacının yukarıda belirtilen beyanı ile ayıbı kabul ettiğini, ürünlerin ayıplı, eksik ve gecikmeli olarak teslim edildiğini, davacının ayıbı ikrar etmesine rağmen reklamasyon faturasını defterine işlemediğini, ayıp ihbarının süresinde yapıldığını, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında kumaş imali konusunda sözlü eser sözleşmesi düzenlendiği anlaşılmaktadır. Davacı yüklenici kumaşları üreterek davalıya teslim ettiğini belirterek, ödenmeyen iş bedelinin tahsili için giriştiği icra takibine itirazın iptalini talep etmiş; davalı ise işin ayıplı yapıldığını, bu nedenle zarara uğradığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiş; mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya kapsamına göre, davacı yüklenici 14/10/2016 tarihli e-mail ile 700 kg.lık zararı kabul ederek makul bir oranda zararın karşılanması ya da sipariş oldukça düşülmesini bildirmiştir. Bu durumda ayıp ihbarının davacı tarafça kabul edildiği sonucuna varılmaktadır. Bilirkişi tarafından davalı iş sahibince reklamasyon olarak düzenlenen 01/11/2016 tarihli faturadaki miktarın meydana gelen ayıba uygun olduğu belirlenmiştir. Bu durumda, mahkemece, davacı alacağından ayıplı işler bedeli düşülmek suretiyle 15.791,80TL alacak üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi yerinde olmuştur . Davacı her ne kadar icra inkar tazminatı talebinde bulunmuş ise de dava konusu alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden ve alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi; öte yandan yargılama sonucunda davacının alacağı kısmen hüküm altına alınmış olup, takipte kötüniyetli olduğu da ispatlanamadığından davalının kötüniyet tazminatı talebininde reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/10/2019 tarih ve 2017/38 Esas, 2019/1109 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Davacıdan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 135,5‬TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yatırılması gereken 1.078,74TL nisbi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 269,69TL harcın mahsubu ile bakiye 809,055‬ TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde BIRAKILMASINA,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 27/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.