Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/316 E. 2020/261 K. 18.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/316
KARAR NO : 2020/261
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/12/2019
NUMARASI : 2017/312 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ : 18/02/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasında imzalanan satış, satın alma ve montaj sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup mahkemece 23/12/2019 tarihli davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararına karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında müvekkilinin Gebze adresinde bulunan fabrikanın üretim tesislerinin üretim ekipmanlarının temini ve montajı ile üretim tesislerinin çalışır vaziyette teslim edilmesi hususunda davalı şirket ile anlaşma yapıldığını, Sözleşmenin ifa edilmesi için Alman kredi kuruluşu ile müvekkili firmanın işlerini takip eden aracı … firması ve borçlu davalı şirket ile ayrı bir sözleşme imzalandığını, bu sözleşmelere göre alman kredi kuruluşundan gelen kredi ödemelerinin davalı şirket hesabına geldiğini, alman kredi kuruluşundan kredi finansmanı gelene kadar işlerin organizesi ve finansmanı için müvekkili şirket tarafından davalı şirkete 13.279.417,47TL miktarlı 69 adet çek verildiğini ve 1.479.517,50TL nakit para havale edildiğini, tarafların KDV iadeleri olduğunda bu bedelin davalı şirketten müvekkili şirkete geri ödenmesi konusunda anlaştığını, müvekkiline ait fabrika işlemlerinin tamamlandığını, davalı şirkete ödemelerin tamamının yapıldığı gibi fazla ödeme yapıldığını, şirket cari hesap kayıtlarına göre müvekkili firmanın davalı borçlu firmadan toplamda 3.440.479,17TL alacaklı konumunda olup, bu bedelin tahsili için İstanbul …. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek haksız itirazın iptaline takibin devamına ve davalı aleyhinde %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili şirketin sözleşmeden kaynaklanan tüm sorumluluklarını eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davacı şirkete ait fabrika işlemlerini zamanında tamamladığını, davacıya ait fabrikanın 31/12/2014 tarihinde çalışmaya başladığını, davacı tarafın müteahhitlik ücretini reddederek hakkı olmayan KDV iadesinin de kendisine ait olduğunu iddia ederek icra takibi başlattığını, toplam 4.000.000TL’nin müvekkili şirket tarafından faktoring aracılığıyla davacı şirket hesabına aktarıldığını ayrıca 247.698,20TL faktoring faizi ödendiğini, proje kapsamında yer alan firmaların çalışanlarının yemek ihtiyaçlarının müvekkili şirket sorumluluğunda olmadığını, davacının projenin muhasebeleştirme işlemleri tamamlanmadan hesap hareketlerine göre takip başladığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili 31/07/2019 tarihli dilekçesi ile, bu dosya davalısı tarafından müvekkili aleyhinde İstanbul 11. Asliye Ticaret mahkemesinin 2017/978 Esas sayılı dosyasından taraflar arasındaki sözleşme gereğince Gebze’deki üretim tesisinin maliyetinin %20’si oranında müteahhitlik karı ödenmesi konusunda taraflar arasında sözlü anlaşma olduğu iddiası ile bu maliyetin hesaplanarak %20’si oranındaki müteahhitlik karının avans faiziyle birlikte tahsili için belirsiz alacak davası açıldığını, mahkemece 21/03/2019 tarihli celsede davanın reddine karar verildiğini, gerek mahkeme kararı gerekse dosyadan alınan bilirkişi raporu ile müvekkili şirketin davalı şirketten alacaklı olduğunu, davalı şirketin müvekkili şirketten her hangi bir alacağının bulunmadığının tespit edildiğini, bu aşamada davalı şirketin borçlarını ödeyemediklerini ve mal kaçırma işlemlerine başladıkları duyumlarını aldıklarını belirterek davalı borçlu şirketin kaçma ihtimaline binaen menkul, gayrimenkul malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece duruşma sonrası verilen 23/12/2019 tarihli ara karar ile yaklaşık ispat ölçüsünün sağlanamadığı gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, dosya kapsamında hazırlanan her iki bilirkişi raporu ile müvekkili şirketin davalı şirketten alacaklı olduğunun ispatlandığını, davalı şirketin ticari defter ve belgelerini ibraz etmekten kötü niyetli olarak kaçındığını belirterek yerel mahkemenin 23/12/2019 tarihli ara kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı şirket ile dava dışı ….San. ve Tic. A.Ş. Ve davacı şirketin aracısı olan … arasında sözleşmede belirtilen kalemlerin davacıya ait Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan tıbbi üretim tesisine teslimi, kurulması ve işletmeye alınması konulu 2 adet sözleşme imzalanmıştır. Kadıköy …. Noterliğinin 19/12/2013 tarih, … yevmiye numaralı evrakı ile, … San. ve Tic. A.Ş.’nin tüm aktif ve pasifiyle birlikte davacı şirketle birleştirilmesinin onaylandığı görülmüştür. Bu belgeye göre davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Dosya kapsamından davalı şirkete ait 2016-2017 yıllarına ait ticari defter ve belgelerin bilirkişi tarafından incelenemediği anlaşılmaktadır. Nitekim mahkemece en son celsede davalı şirketin 2016-2017 yıllarına ait ticari defter ve belgelerin davalı şirketin ticaret merkezinde 05/02/2020 tarihinde incelenmesi yönünde ara karar tesis edilmiştir. Bu durumda, mahkemece ihtiyati haczin değerlendirilebilmesine yeter derecede yaklaşık ispat sağlanamadığı gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi isabetli olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, yaklaşık ispat koşuluna, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/12/2019 tarih ve 2017/312 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 18/02/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.