Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/248 E. 2021/1449 K. 13.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/248
KARAR NO: 2021/1449
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/10/2019
NUMARASI: 2014/927 Esas, 2019/592 Karar
DAVANIN KONUSU: İstirdat
BİRLEŞEN İSTANBUL 27. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2013/61 ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA;
DAVANIN KONUSU: Alacak
BİRLEŞEN İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2014/224 ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA;
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
BİRLEŞEN İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2014/1581 ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA;
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 13/07/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi kapsamında verilen teminat mektubu nedeniyle menfi tespit, daha sonra ıslah yolu ile teminat mektubunun nakde çevrilmesi nedeniyle istirdat ve teminat mektubunun hükümsüzlüğünün tespiti, birleşen 2013/61 Esas sayılı dava; 402,920,00 USD ve 3.916,74TL iş bedeli alacağının TL değeri olan 729.495,08TL’ nin tahsili, birleşen 2014/224 Esas sayılı dava; ilave iş bedeli alacağının tahsili çin yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, birleşen 2014/1581 Esas sayılı dava ise; ayıplı ve eksik ifa nedeniyle uğranılan zararın tahsili talebine ilişkin olup; mahkemece, asıl davanın reddine, birleşen 2013/61 Esas sayalı davanın kabulüne, birleşen 2014/224 Esas sayılı davanın kısmen kabulüne ve birleşen 2014/1581 Esas sayılı davanın reddine dair verilen karara karşı, taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Asıl davada davacı vekili, taraflar arasında 10/10/2012 tarihli ve 120.400,00USD bedelli “Buz Pisti Ses Ve Işık Sistemleri Malzeme Alım Ve Montaj İşleri Taşeron Sözleşmesi” ( Vanovski Köşk Projesi) başlıklı ve bila tarihli, 800.000,00USD bedelli “Sanal Oyun Sistemleri Mal Alım Ve Montaj İşleri Taşeron Sözleşmesi (At Yatakları Kompleksi Projesi)” başlıklı 2 adet sözleşme akdedildiğini, akdedilen sanal oyun sistemleri mal alım ve montaj işleri taşeron sözleşmesi ile müvekkilinin proje kapsamındaki buz pisti ve ışık sistemleri malzeme tedariki, montaj ve devreye alma işlemlerini yapacağının, davalı … Şirketi’nin ise; karşılığında mal tesliminde; 96.320,00USD’yi ilgili fatura bedellerine uygun olarak 30-45-90 günlük periyotlarla kesilecek çeklerle, işin bitiminde ise; 24.080,00USD’ yi 30 günlük ileri tarihli çek ile ödeyeceğinin ve her hangi bir avans teminatının alınmayacağının kararlaştırıldığını, akdedilen ve davanın konusunu oluşturan sanal oyun sistemleri mal alım ve montaj işleri taşeron sözleşmesi ile, müvekkili şirketin proje kapsamındaki sanal oyun sistemleri malzeme tedariki, montaj ve devreye alma işlemlerini yapacağının, davalı … Şirketi’nin ise; karşılığında siparişte; 100.000,00USD, sözleşmenin imzalanması esnasında, teminatların teslimine istinaden nakit olarak 500.000,00USD’ yi ilgili fatura bedellerine uygun olarak 30-45-60 günlük periyotlarla kesilecek çeklerle, iş bitiminde ise, 200.000,00USD’yi 30 günlük ileri tarihli çek ile ödeyeceğinin ve avans teminatı alınacağının kararlaştırıldığını, davalı … Şirketi tarafından Sanal Oyun sistemleri Mal Alım ve Montaj İşleri Taşeron Sözleşmesi gereği avans ödemesi olarak müvekkili şirkete 100.000,00 USD nakit olarak ödendiğini, müvekkili şirketin de sözleşme gereği 100.000,00 USD nakit avansı karşılar mahiyette … Bankası’na ait 25/09/2012 tarihli, … seri numaralı banka teminat mektubunu davalı şirkete verdiğini, teminat mektubunun içeriğinin ‘” …at yatakları kompleksi-sanal oyun sistemleri malzeme alım ve montaj işleri îşînî taahhüt eden yüklenici … Ltd, Şti.’ne ilgili kanun sözleşme şartname hükümlerine göre avans olarak ödeyeceğiniz 100.000,00USD’ yi bankamız garanti ettiğinden…’ şeklinde olup, söz konusu banka teminat mektubunun davalı …’ Şirketi’ne, müvekkili şirkete verdiği nakit avansın teminatı olarak verildiğinin bu içerikten de açıkça anlaşıldığını, her iki sözleşmenin müvekkili aleyhine olan ağır şartlarının müvekkili tarafından gerçekleştirildiğini ve müvekkili şirketin sözleşmelerde yer alan işleri eksiksiz ve mükemmel bir biçimde teslim ettiğini, dolayısıyla sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülüklerini fazlası ile yerine getiren müvekkilinin nakit avansı karşılar mahiyette verilen banka teminat mektubundan kaynaklı her hangi bir borcunun kalmadığını, müvekkilinin sözleşme gereği üstlendiği edimleri yerine getirmek suretiyle yapmış olduğu bir kısım işlere ilişkin sözleşmede kararlaştırılan biçimde 18/10/2012 tarihli ve 123.849,00 USD bedelli, 22/10/2012 tarihli ve 90.000,00 USD bedelli ve 30/10/2012 tarihli ve 58.701,00 USD bedelli faturalar toplamı olan 272.550,00 USD tutarındaki faturaları davalı şirkete göndermek suretiyle hakedişinin kendisine ödenmesini talep ettiğini, buna mukabil davalı yanca, müvekkili tarafından gönderilen bu faturalardan daha önce müvekkiline ödediğini ve karşılığında banka teminat mektubu aldığı 100.000,00′ yi müvekkili şirketin hakedişinden keserek bakiye 172.550,00 USD karşılığına denk gelen 30-45-60 günlük periyotlarla kesilmiş ileri tarihli çekleri müvekkiline vererek ödediğini, davalı yanca sözleşmeye eklenen avans teminet mektubu örneğinin içeriğinde açıkça avans olarak ödenek tutarın karşılığının garanti edildiğinin belirtilmesi ile müvekkili şirket tarafından , davalı şirketin belirlediği içerik ile uyumlu olarak verilen banka teminat mektubu içeriğinde de avans olarak ödenen 100.000,00 USD’nin karşılığının garanti edilmesi sonucunda davalı şirket tarafından müvekkili şirkete 100.000,00 USD’nin nakit avans olarak ödendiğini, böylece müvekkili şirketin davalı şirkete verdiği dava konusu banka teminat mektubunun da artık bir fonksiyonunun kalmadığını ve müvekkiline iadesinin gerektiğinin ortada olduğunu ileri sürerek müvekkili şirket tarafından nakit avansın teminatı olarak davalı şirkete verilen … Bankasına ait, 25/09/2012 tarihli, … seri numaralı banka teminat mektubuna ilişkin borcunun bulunmadığının tespitine, banka teminat mektubunun hükümsüz olduğunun tespiti ile müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalı yanca banka teminat mektubunun nakde çevrilmesi üzerine dava 20/06/2013 tarihinde ıslah edilerek 175.460,00 TL tutarlı alacak davasına dönüştürülmüştür. Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan sözleşmeler gereğince davacı şirket tarafından müvekkiline verilen banka teminat mektubunun başlığı avans teminat mektubu olsa da işin, sözleşmesel ilişkilerin ve işlemlerin tamamı ile üstlenilen edimin yapısı bir bütünlük içinde tetkik edildiğinde, söz konusu teminat mektubunun sadece avansın teminatı olarak değil, aynı zamanda ve davacının da kabulü ile davacının sözleşmedeki yükümlülüklerinin ifasını teminen verildiğini, sözleşmenin ” özel şartlar avans teminatı” başlıklı 10.3.2.maddesine göre, davalı müvekkilinin, sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde teminat mektubunu paraya çevirme ve borçlarına mahsup etme yetkisine sahip olduğunu, bu bağlamda, dava konusu teminat mektubunun yalnızca avansın teminatı olmadığının, hem sözleşme hem de Yargıtay kararları uyarınca açık olduğunu, diğer yandan sözleşmenin ” özel şartlar, alt yüklenicinin teminat verme yükümlülüğü ” başlıklı 10.3.2. Maddesinde, dava konusu teminat mektubunun geçici kabule kadar geçerli olduğunun hüküm altına alındığını, diğer bir deyişle, teminat mektubunun en azından sözleşmede aktin bitimi tarihi olarak ön görülen 10/12/2012 tarihine kadar olan süreçte davacı yanca üstlenilen edimlerin de teminatı olacak şekilde fonksiyon icra etmek üzere tanzim olunup müvekkiline verildiğinin açık olduğunu, davacı yanca sözleşme gereği üstlenilen edimlerin zamanında ve gereği gibi yerine getirilmediğini, eserin ayıplı olarak inşa edildiğini ve üstelik taahhüt edilen sürede tamamlanmadığını, bu nedenlerle geçici kabul yapılamadığını, geçici kabul şartlarının oluşmadığını, müvekkilinin ayıplı ürünleri iyileştirmek ve hatta yeniden sipariş etmek zorunda kaldığından, birçok ek maliyete katlandığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili birleşen İstanbul 27. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/61 Esas sayılı dosyasına verdiği 06/03/2013 tarihli dilekçesi ile, taraflar arasında imzalanan iki adet sözleşmeye istinaden müvekkili tarafından yapılacak işlerle ilgili olarak davalıya 28/08/2012 tarihinde profarma fatura kesildiğini, faturada sanal oyun sistemleri malzeme tedariki, montaj ve devreye alma işlerinin tek tek sayıldığını ve USD karşılıklarının belirtilerek listelendiğini, sözleşmede yazılı işlerin müvekkili tarafından gereği gibi yapılıp Türkmenistan’daki proje adresine teslim edildiğini ve ekipmanların kurulumunu yaptığını, ancak davalı şirketin müvekkilinin hakedişlerini ödememek için sürekli haksız taleplerde bulunduğunu, işin kabulünü yapmadığını, ek taleplerde bulunduğunu, bu talepler kapsamında müvekkilinin rızasını almaksızın tek taraflı olarak sözleşme uyarınca sipariş ettiği 114.000,00USD bedelli uçak simülatörünün siparişini iptal ettiğini, müvekkili şirketin sözleşme gereği davalıya verdiği ve avans ödemesinin teminatı olan 100.000,00 USD bedelli banka teminat mektubunun bedelinin davalı yanca ilk hakedişinden mahsup edilmesine rağmen ve ortada hiç bir haklı sebep yokken ,iade edilmeyip müvekkili borçlu olmadığı halde teminatın paraya çevrildiğini, müvekkilinin teminatın süresini uzatıp, akabinde istinafa konu eldeki menfi tespit davasını açtığını, ancak davalı şirketin bu sırada banka teminat mektubunu tek taraflı ve haksız olarak nakte çevirdiğini, davalının müvekkiline gönderdiği Beyoğlu …Noterliği’ nin 11/01/2013 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamenin içeriğinin haksız olduğunu, ihtarnamede 800.000,00USD olan sözleşme bedeli için (ki bedeli iptal edilen uçak simülasyonu nedeniyle 686.000,00 USD’ye düşmüştür) 943.317,00 USD olarak iddia ettikleri zarar bedelinin müvekkilinden istendiğini, davalının gönderdiği ihtarname, müvekkilinin bundan sonra sözleşmeden beklediği yararı elde edemeyeceği yönündeki güçlü kanısı ve sözleşmelerin müvekkili açısından çekilemez ve sürdürülemez bir noktaya gelmiş olması nedeniyle, müvekkili tarafından sanal oyun sistemleri malzeme alım ve montaj işleri taşeron sözleşmesinin Kadıköy …Noterliği’ nin 08/02/2013 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle feshedildiğini, ancak davalı yanın müvekkili şirketin yaptığı işlere ilişkin faturalandırdığı tutarları sözleşmenin feshini bildirdikleri ihtarnamede verdikleri süre içinde müvekkili şirkete ödemediğini ileri sürerek dilekçe ekinde sundukları 19/11/2012 tarihli, … numaralı, 305.000,00USD bedelli ( bu faturadan kalan 175.920,00USD), 12/12/2012 tarihli, … numaralı, 105.000,00USD bedelli ve 28/12/2012 tarihli, … numaralı, 3.918,74TL bedelli faturalardan kaynaklı olmak üzere toplam 402.920,00UBSD ile 3.918,74TL iş bedeli alacağının TL üzerinden değeri olan 729.495,08TL’ nin temerrüt tarihinden itibaren ticari işlerde uygulanan temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının sözleşme kapsamında meydana getirdiğini ileri sürdüğü eseri ayıplı ayıplı meydana getirdiğini ve üstelik taahhüt etiği sürelere de uymadığını, davacının üstlendiği edimlerini sözleşmenin özel şartlar saşlıklı 14.2. Maddesi uyarınca 10/12/2012 tarihinde bitirmeyi taahhüt ettiğini, ancak bu tarihte edimlerini yerine getirmediğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. Davacı vekili birleşen İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/224 Esas sayılı dosyasına verdiği 01/07/2014 tarihli dilekçesi ile, taraflar arasında imzalanan sözleşmeler kapsamında müvekkilinin üstlendiği edimleri eksiksiz ve süresinde yerine getirdiğini, aktedilen sözleşmelerdeki iş bedellerinin davalı yanca ödenmemesi üzerine sözleşmelerin müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiğihi, bu nedenle müvekkilinin yüksek miktarda zarara uğradığını, zira proje bedelleri olan 402.920,00USD ve 3.916,74TL fatura bedellerinin ödenmediği gibi, davamıya teminat olarak verilen … Bankası’na ait 100.000,00 USD bedelli teminat mektubunun haksız olarak nakte çevrildiğini, davalının haksız ve hukuka aykırı olarak teminat mektubunu nakte çevirmesi ve 100.000,00USD haksız kazanç elde etmesi nedeniyle 100.000,00USD ‘ lik teminat mektubunun paraya çevrildiği tarih olan 176.538,42TL’ nin ticari avans faizi ile birlikte ödenmesi talepli İstanbul 37. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2013/33 Esas sayılı dosyası ile talep edildiğini, davalıya teslim edilen işler ile ilgili tanzim edelin fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine İstanbul 27. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2013/61 Esas sayılı dosyası ile alacak davası açıldığını, bu davaların İstanbul 37. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2013/33 Esas sayılı dosyası ile birleştiğini, müvekkili tarafından sözleşme gereğince yapılan işlerin eksiksiz tamamlanması akabinde davalı yanca bir takım ek talepleri olduğunu, müvekkili yanca bu ek işlerin de yapıldığını, yapılan bu işlere karşılık olarak müvekkili yanca 12/12/2012 tarihli, 029638 sıra numaralı,9.130,00TL bedelli fatura tanzim edilerek faturalarda yer alan ekipmanların davalıya teslim edildiğini, faturanın davalıya teslim edildiği ve davalının ticari defterinde bu faturaların kaydedildiğinin birleşen İstanbul 27. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2013/61 Esas sayılı dosyasından alınan 02/01/2014 tarihli bilirkişi raporunda tespit edildiğini, söz konusu fatura bedelinin davalı yanca ödenmemesi nedeniyle müvekkili tarafından davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasından toplam 9.406,12 TL’ nin tahsili amacıyla ilamsız takip yapıldığını, ancak davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, gerek sözleşme kapsamındaki işlere ilişkin faturalara, ne de davanın konusu olan sözleşme kapsamı dışındaki bazı alımlara ilişkin faturalara itiraz edilmemesinin davacının alacak hakkının varlığını göstermediği gibi, davacılının kendisine ait yükümlülüklerini yerine getirmemesinden dolayı sebep olduğu giderler ve zararlardan dolayı davalıya borçlarının bulunmadığını, savunarak davanı reddine karar verilmesini istemiştir. Davacı iş sahibi vekili birleşen İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2014/1581 Esas sayılı dosyasına verdiği 05/12/2014 tarihli dilekçesi ile, davacının sözleşme gereğince uçak simülatörü, ralli simülatörü, motorsiklet simülatörünün gereken özelliklerde ve gerektiği sürede tam ve eksiksiz olarak temin etme, montajını yapma ve sorunsuz çalıştığından emin olarak teslim etme yükümlülüklerine aykırı davranması sebebiyle, bu mallar ve eşyalar için davacıya düşen tüm yükümlülüklerin müvekkili tarafından, kısa sürede 943.317,33USD’ lik yüksek bir maliyete katlanılarak gerçekleştirilmek zorunda kalındığını ileri sürerek davalının ayıplı ve eksik ifası nedeniyle müvekkilinin ödeme yükümlülüğü doğmadığının tespitine, davalının ayıplı ifası sebebiyle tarafından müvekkili tarafından katlanılan 487.618,07 EURO ile 230.257,66 USD ve 141.170,39 TL zararın işlemiş yasal faiziyle beraber tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, asıl dava yönünden; taraflar arasında 10/10/2012 tarihli … Projesi olarak adlandırılan Buz Pisti Ses ve Işık Sistemleri Malzeme Alım ve Montaj İşleri Taşeron Sözleşmesi ve bila tarihli At Yatakları Kompleksi Projesi olarak adlandırılan Sanal Oyun Sistemleri Mal Alım Ve Montaj İşleri Taşeron Sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin akdi esnasında asıl davaya konu banka teminat mektubunun verildiği, her ne kadar avans teminat mektubu başlığı taşısa ve içerik olarak avans mahiyetinde verildiği anlaşılsa bile, davacı tarafın 28/12/2012 tarihinde banka teminat mektubunun süresini 28/12/2013 tarihine kadar uzattığı, bu uzatma nedeniyle teminat mektubunun sözleşmenin ” Özel Şartlar Alt Yüklenicinin Teminat Verme Yükümlülüğü” başlıklı 10.03.2.maddesinde yer alan edimlerin teminatı niteliğini taşıyan teminat mektubuna dönüştüğü, davalının teminat mektubunu elinde tutmaya ve borçlarına mahsup etme yetkisine sahip olduğu, bu nedenle davacı yanın teminat mektubu nedeniyle menfi tespit ve mektubun hükümsüzlüğünün tespiti talebinde haksız olduğu, Birleşen 2013/61 Esas sayılı dava yönünden; tarafların ticari defter kayıtları incelendiğinde; döviz cinsinden tutulan kayıtların 722,00USD farkla TL cinsinden tutulan kayıtların ise birebir örtüştüğü, 722,00USD’lik cari hesap farkının davacı adına yapılmış masraf kalemlerinden kaynaklandığı, tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olup sahipleri lehine delil teşkil ettiği, davacı tarafın alacağının her iki taraf defter kayıtlarında mevcut olduğu, proforma faturada listelenen sanal oyun malzemelerine gelince uçak smilatörüne ilişkin davacının herhangi bir alacak talebinin bulunmadığı, Ralli, motorsiklet ve F1 yarış arabası smilatörleri yönünden taraflar arasında niza bulunduğu, diğer malzemeler hususunda da uyuşmazlık bulunmadığı, buna göre dinlenen tanık beyanları da gözetildiğinde her ne kadar sözleşme farklı hükümler içermekte ise de, araçların sevkiyatının nakliyesinin ve gümrüklemesinin davalı tarafça yapılmış olması, davacının araçlar üzerinde fiili tasarrufunun bulunmadığı, araçların ithal edildiği ülkelerde davalı temsilcilerine teslim edildikten sonra davalı tarafın insiyatifinde kaldığı, davalının mal aldığı tüm tedarikçi firmalarla aynı usulle çalıştığı, araçların özellikle ralli ve motorsiklet smilatörünün ayıplı olduğu iddia edilmiş ise de, araç ve ekipmanları teslim aldıktan sonra faturaları kabul edip kayıtlara geçmeden davalı tarafın gerekli kontrolleri yapabileceği, fakat süresinde ve gereği gibi ayıp ihbarında bulunulmadığı, bu nedenle faturalardan kaynaklı alacağın davalı tarafından ödenmesi gerektiği, smilatörlerden kaynaklı fatura alacağının 449.450,00USD olduğu, ancak dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak davacının davalıdan 402.920 USD ve .916,74TL alacağının bulunduğu, Birleşen 2014/224 Esas sayılı dava yönünden; sözleşme harici ek işlere ilişkin 9.406,12TL toplam bedelli iki adet faturanın davalı tarafın kayıtlarına da işlendiği, süresi içinde itiraz edilmediği, temerrütün takip tarihi itibari ile oluştuğu ve dava konusu alacağın likit yani belirlenebilir olduğu, Birleşen 2014/1581 Esas sayılı dava yönünden; sanal oyun sistemleri sözleşmesine konu araç ve ekipmanların sevkiyat, nakliye ve gümrükleme işlemlerinin davacı iş sahibi tarafından yapıldığı, araçlar nakliye ve sevk edilmeden gerekli kontrollerin yapılıp basiretli bir tacir gibi TTK’ nın 23 mad.gereğince süresinde ve gereği gibi ayıp veya eksik ihbarında bulunulabilecek iken bu yönde her hangi bir ihbar yapılmadığı, araç ve ekipmanlara ilişkin faturaların kabul edilip kayda işlendiği, bu aşamadan sonra iş bu dosya davacısının ayıplı ve eksik ifa nedeniyle tazminat talebinde bulunma hakkının olmadığı gerekçeleriyle, asıl davanın reddine, birleşen 2013/61 Esas sayılı dava yönünden; davanın kabulüne, 729.495,08TL alacağın temerrüt tarihi olan 08/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, birleşen 2014/224 Esas sayılı dava yönünden; davanın kısmen kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında davalının yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 9.406,12 TL asıl alacak ve bu alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz yürütülmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, kabul edilen asıl alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, birleşen 2014/1581 Esas sayılı dava yönünden; davanın reddine karar verilmiştir. Asıl davada davacı vekili istinaf dilekçesiyle, mahkeme huzurunda görülen asıl davalarının konusunun Menfi Tespit olmadığını. dava, ilk başta menfi tespit davası olarak açılmış ise de, yargılama sırasında davalının teminat mektubunu nakde çevirmesi nedeniyle taleplerinin Alacak Davasına dönüştürüldüğünü, bu nedenle, yargılama süresince bu hususta hatalı tespit ve değerlendirmeler yapıldığını, mahkemenin de bu hatalı değerlendirmelere itibar ederek hüküm kurduğunu, bu nedenle, asıl davaya konu alacak taleplerine ilişkin teknik ve hukuki değerlendirmenin ıslah öncesi ilk dava dilekçelerindeki taleplerine göre yapılmasının hatalı olduğunu, mahkeme tarafından tüm alacak taleplerinin kabulünden ve davalının müvekkili aleyhine açtığı tazminat talepli davasının da reddinden sonra; gerekçesi ne olursa olsun davacı yanca nakde çevrilen teminat mektubundan ötürü davacının sebepsiz zenginleştiğini, davalının hiçbir haklı neden olmaksızın nakde çevirmiş olduğu ilgili tutarı bu dava dosyasında birleşen tüm davalar nazara alındığında müvekkiline iade etmesinin gerekliliğinin anlaşılacağını, banka teminat mektubu konusunda; mahkemece verilen kararın eksik incelemeye dayandığını, haksız ve hatalı olduğunu, nakde çevrilen mektup bedelinin müvekkiline iadesinin gerektiğini, davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin de hatalı ve fazla hesaplandığını, 20/06/2013 tarihinde taraflarınca ıslah edilerek 175.460,00TL (100.000,00USD) tutarlı alacak davasına dönüştürüldüğünü ve bu tutar üzerinden harcın ikmal edildiğini, dava esastan incelenerek, haklı taleplerinin bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiği halde, dava değerine göre karar tarihi itibariyle davada vekille temsil olunan davalı için nispi vekalet ücretinin hesabı ve tayininin gerektiğini, buna göre hesap yapıldığında, nispi vekalet ücretinin 16.477,60TL olarak çıktığını ,ancak gerekçeli kararda bu tutarın hatalı şekilde 43.129,80TL olarak belirlendiğini, birleşen 2013/61 Esas sayılı dosyası ile, ikame ettikleri alacak davasında dava dilekçelerinde müvekkilinin davalıdan, 402.920,00USD + 3.916,7 TL alacağı olduğunun ifade edildiğini, harca esas değerin belirlenmesi amacıyla ilgili tutarların dava tarihindeki “TL” karşılığının belirtildiğini, davadaki taleplerinin, esasen USD ve TL cinsinden ayrı ayrı olup USD cinsinden olan müvekkili şirket alacağının “TL” olarak hüküm altına alınmasının haksız ve hatalı olduğunu, gerek 2013/61 Esas sayılı davada, gerekse ıslah dilekçelerinde asıl davada netice-i talepte davadaki taleplerin USD cinsinden dile getirildiğini; belki ifade ediliş biçiminden ana paranın değil de faizinin TL üzerinden istendiğinin anlaşılabileceğini, birleşen 2014/224 Esas sayılı davada, müvekkilinin, davalı şirket ile akdedilen sözleşmeler kapsamında üstlendiği işleri eksiksiz şekilde yerine getirdiğini ve davalıya teslim ettiğini, ancak bununla birlikte davalı yanın bir takım ek taleplerinin olduğunu, müvekkilinin, iyi niyetli olarak işbu talepleri de yerine getirdiğini ve ekipmanları davalı yana teslim ettiğini ve karşılığında 12/12/2012 tarih, 029638 sıra numaralı 9.130,00TL bedelli fatura tanzim edildiğini, söz konusu faturaların davalı şirket teslim edildiğini ve defterlerine işlendiğini, bu husunun yapılan incelemeler ve düzenlenen bilirkişi raporları ile de sabit olduğunu, müvekkili şirket tarafından, Kadıköy … Noterliği’nden gönderilen 08/02/2013 tarih, … yevmiye sayılı ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğinin davalıya bildirildiğini ve işbu 2 adet faturalardan kaynaklı alacaklarının da ödenmesinin ayrıca ihtar edildiğini, dolayısıyla, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ve işbu davaya konu 12/12/2012 tarih, 029638 sıra numaralı 9.130,00TL bedelli fatura ile 26/12/2012 tarih, 029643 sıra numaralı 276,12 TL bedelli faturalar yönünden, davalı şirketin 08/02/2013 tarihinde taraflarınca temerrüde düşürüldüğünü , bu itibarla takip öncesi işlemiş faiz taleplerinin haklı ve hukuka uygun olduğunu, bu açıdan, mahkemenin itirazın iptali davasına konu alacaklarının temerrüt tarihine ilişkin tespitinin hatalı olup davanın tümüyle kabulünün gerektiğini, birleşen 2014/1581 Esas sayılı dava yönünden; davanın reddi nedeniyle müvekkili lehine hükmedilen vekalet ücretinin eksik ve hatalı hesaplandığını, davada; 487.618,07 Euro + 230.257,66 TL + 141.170,39 TL zararın tahsilinin talep edildiğini ve bu miktarın ilgili tarihteki TL karşılığı olan 2.002.354,89 TL üzerinde peşin harç ödenerek dava açıldığını, dava esastan incelenerek, davacının talep etmekte haklı alacaklarının bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiği halde, dava değerine göre karar tarihi itibariyle bu davada vekille temsil olunan müvekkili için nispi vekalet ücretinin hesabı ve tayini gerektiğini, buna göre; öncelikle, davacının reddedilen 487.618,07 EURO ve 230.257,66 USD zarar talebinin karar tarihindeki TL karşılığının tespiti, akabinde, tespit edilecek ilgili tutarın yine davacı tarafından aynı davada talep edilen 141.170,39 TL ile toplanması ve en nihayetinde, elde edilecek toplam tutara göre tayin edilecek vekalet ücretinin nispi hesaba göre belirlenmesi/hesaplanması gerektiğini, dilekçe tarihindeki kurlar esas alınarak kabaca bir hesaplama yapıldığında; 112.789,00TL olarak hesaplanan vekalet ücretlerinin , mahkeme ilamında 33.454,72 TL olarak hatalı bir şekilde yazıldığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Asıl davada davalı … Şirket vekili istinaf dilekçesiyle, davacı taşeron şirketin sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sözleşmenin Genel Şartlar bölümünün 10.7. Maddesinde, işi oluşturan malların ambalajlama, yükleme, sevkiyat, nakliye, boşaltım, 6 aya kadar uygun şartlarda depolama ve korunmasının taşeron şirketin sorumluluğunda olacağının düzenlendiğini, bu madde uyarınca nakliyenin davacı şirket tarafından gerçekleştirilmesinin gerekeceğnin aynı zamanda teslim ve muayenenin de Türkmenistan’ da yapılacağının açık olduğunu, ancak davacının eserlerin ihracatını gerçekleştiremeyecek derecede tecrübesiz olduğunun son anda ve somut olayın içinde ortaya çıktığını, nakliye işlemlerinin geciktiğini, davacı tarafından ihracatın yanlış yapıldığını, beyannamelerin yanlış doldurulduğunu ve bu sebeplerle gümrük işlemlerinin mecburen zaman baskısı altında müvekkili tarafından gerçekleştirilmek zorunda kalındığını, hem sözleşme uyarınca, hem de olayların gelişimi göz önüne alındığında, nakliyenin müvekkili tarafından yapılmış olmasından teslimin gerçekleştiği anlamını çıkarmaın mümkün olmadığını, kaldı ki, sözleşme gereğince gümrük işlemlerinin yapılmasından sonra da davacının sözleşmesel yükümlülüklerinin bitmediğini, sözleşme uyarınca davacının araçları Türkmenistan’da tam ve eksiksiz olarak devreye almak, kurulumunu gerçekleştirmek, teslim etmek zorunda olduğunu, dolayısıyla mahkemenin “eserlerin müvekkilinin inisiyatifine bırakıldığı gerekçesi” nin doğru olmadığını, sadece davacının yapması gereken nakliye işinin müvekkili tarafından gerçekleştirilmek zorunda kalındığını, nitekim bu araçların davacının da katılımıyla ilk kez Türkmenistan’da beraber muayene edildiğini, mahkemenin faturaların ticari defterlerde kayıtlı olduğu ve ayıp ihbarı yapılmadığı gerekçesinin de hatalı olduğunu, zira bu faturaların gümrük mevzuatı gereği malzemelerin Türkmenistan’a gönderilmesi için teslim kurulum, test etme, devreye alma işlemlerinden çok önce gümrük işlemlerinin temini için düzenlenmek zorunda olduğunu, aksi halde eseri meydana getirecek bu malzemelerin türkmenistan’a gönderilmesinin mümkün olamayacağını, dolasıyla bu faturaların taraf ticari defterlerinde bulunmasının ve bu faturalara itiraz edilememiş olmasının hiçbir anlam ve öneminin bulunmadığını, nitekim müvekkilinin eserlerin teslim alınamayacak durumda olduğu anlaşıldıktan sonra bunların ayıplı olduğunu ve kabul edilmediğini derhal karşı tarafa bildirdiğini, davacı tarafından ayıplı, kusurlu ve kabul edilemez bir şekilde kalitesiz malzemeden üretildiğini, kalitesiz işçilik kullanıldığını, paslı ve hasarlı ikinci el ürünlerin gecikmeli olarak tedarik edildiğini, sözleşmeye uygun şekilde tedarik montaj ve devreye alma işlemlerinin yerine getirilmediğini, müvekkilinin, davacının sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmemesi ve ayıplı eserler temin etmesi sebebiyle dava konusu 3 simülatörü 1 hafta gibi kısa bir süre içerisinde herşeye baştan başlayarak temin etmek zorunda kaldığını ve bu uğurda toplam 943.317,33 USD gidere katlandığını, uçak Simülatörünün 10/12/2012 tarihinde, yani çoktan teslim edilmiş, monte edilmiş, devreye alınmış ve işlerin bitmesi gereken tarihte- halen hazır olmaması, ürünün gövdesinin beklenen kalitede olmaması; kanat gibi demonte edilebilir parçaları takıldığında birleşmeyen detayların, yüzeyin pürüzlü ve kalitesiz oluşu; alt yüzeydeki parçalarının kırık oluşu; müvekkilimizin düzeltilmesi talebi üzerine düzeltme çabalarının olumlu sonuç vermemesi ve bu sırada uçağın daha da zarar görmesi, ürünün ilk halinden de kullanılamaz ve Çin’den dahi getirilemeyecek hale gelmesi sebebiyle kabul edilemediğini, bu surette uçak simülatörünün sözleşme tahtında yüklenilen tedarik, montaj ve devreye alma işlemlerini hiç ifa edilmediğini, bu yönden sözleşmenin eksik ifası söz konusu olduğunu, bu hususta davacının 14/12/2012 tarihli e-mail ile bilgilendirildiğini ve akabinde müvekkilinin alelacele başka bir uçak simülatörü temin etmek zorunda kaldığını, uçak simülatörüne ilişkin müvekkili tarafından çekilen fotoğraflar ve e-mail yazışmalarının dosyaya sunulduğunu, ralli ve motor simülatörünün ise, gecikmeli bir şekilde Türkmenistan’a getirildiğini ancak taahhüt edilen niteliklerde olmadığını ve şedit surette ayıpla malul olduğunun davacı firma temsilcisi ile şantiyede ilk defa beraber görüldüğünü ve eksikliklerin davacı temsilcisi huzurunda tespit edildiğini ve ayıpların bildirildiğini, müvekkilinin, muayene yapma imkânını, malzemeler eline geçtiğinde bulduğunu ve derhal muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiğini, bu hususta, davalıya 20/12/2012 tarihli bir e-mail gönderildiğini ve ayıplı kısımların listelendiğini, bu hususta davalı şirket yetkilisiyle toplantılar da yapıldığını, ancak davalı şirketin, araçlar çok kötü durumda olduğundan simülatörlerin kurulumu, işletmeye alınmasını, eğitimlerini gerçekleştiremediğini, motor ve ralli simülatörlerine ilişkin davalı tarafından çekilen fotoğraflar ve e-mail yazışmalarının dosyaya sunulduğunu, sözleşme gereğince türkmenistan’a nakliyesi davacının yükümü olan malzemelerin ihracatı ve nakliyesi sırasında yaşanan gecikmeler ve yanlışlıkların, gümrük işlemlerindeki hatalar nedeniyle kayak, golf ve bowling simülatörünün nakliyesinin de geciktiğini, yine zaman kısıtı nedeniyle bu nakliye bedellerine de müvekkilinin katlanmak zorunda kaldığını, sözleşme’nin Genel Şartları’nın “Garanti” başlıklı 17.5’inci maddesinin (1) no’lu fıkrasının müvekkilinin, davacının yapmadığı işleri onun hesabına, kendisinin tamamlama/tamamlatma yetkisini düzenlediğini, davacının ayıplı işleri düzeltemeyeceğinin anlaşılması üzerine sözleşme kapsamındaki bu işlerin Türkmenistan Cumhurbaşkanlığı’na teslim için yetiştirilmek zorunda olunduğundan alelacele ve kısıtlı zaman sebebiyle oldukça yüksek maliyetlere katlanılarak Sözleşme’nin 17.5’inci maddesinin 1 no’lu fıkrası uyarınca müvekkili tarafından tamamlandığını ve İdare’ye teslim edildiğini müvekkili tarafından katlanılmak zorunda kalınan ek maliyetlerin fatura bazında dökümü ve bunlara ilişkin faturaların dosyaya sunulduğunu, bu beyanlarına halel getirmemek kaydı şartıyla ve aleyhe kabul anlamına gelmemekle ihbara ilişkin sürelerde TTK madde 23 gerekçe gösterilerek kendileri tarafından açılan davanın reddine karar verilmesinin de hatalı olduğunu, söz konusu simülatörlerin kurulumu yapılmadan test edilmesinin mümkün olmadığını, davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğinin eseri tamamlamadığının sabit olduğunu, muayene için kurulum ve devreye alma işlemlerinin şart olduğunu, mahkemece karar verilirken garanti süresinin göz ardı edildiğini, sözleşmede 1 yıl süreyle garanti süresinin ön görüldüğünü, bu halde iş bitimi sağlandığını aleyhe kabul anlamına gelmemekle beraber her halükarda yapılan ihbarların süresinde olduğunu, faturaların gümrük mevzuatı gereği malzemelerin Türkmenistan’ a gönderilmesi için gümrük evrakı ile birlikte gönderilen belgeler olduğunu, hiç bir şekilde malın kabul edildiği anlamına gelmediğini, işin tam ve eksiksiz yapıldığına dair bir delil teşkil etmediğini, bu halde davacının sözleşmeye uygun şekilde ve zamanında ifalarda bulunduğunu ispatla yükümlü olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Asıl davada davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında 10/10/2012 tarihli ve 120.400,00USD bedelli ” Buz Pisti Ses Ve Işık Sistemleri Malzeme Alım Ve Montaj İşleri Taşeron Sözleşmesi” ( … Projesi) başlıklı ve bila tarihli, 800.000,00USD bedelli ” Sanal Oyun Sistemleri Mal Alım Ve Montaj İşleri Taşeron Sözleşmesi “(At Yatakları Kompleksi Projesi) başlıklı 2 adet sözleşme imzalanmıştır. Yanlar arasındaki uyuşmazlık; 800.000,00USD bedelli ” Sanal Oyun Sistemleri Mal Alım Ve Montaj İşleri Taşeron Sözleşmesi “(At Yatakları Kompleksi Projesi) başlıklı sözleşme kapsamında asıl davada davacı taşeron tarafından İngiltere’den temin edilmesi kararlaştırılan ve davalı yükleniciye teslim edilen ralli ve motor simülasyonunun ayıplı olup olmadığından kaynaklanmaktadır. Aynı sözleşme kapsamında yapımı ve montajı kararlaştırılan uçak simülasyonu ayıplı olduğu için davalı yanca baştan iptal edilmiştir. Yine aynı sözleşme kapsamında temin edilmesi kararlaştırılan F1 simulatörü de dava konusu edilmemiştir. Mahkemece hükme esas alınan ve mali müşavir …, makine mühendisi öğretim üyesi Doç.Dr. … ve hukukçu Prof.Dr. … tarafından hazırlanan 06/11//2018 tarihli bilirkişi kurul 3. ek raporunda; asıl davada; davacının nakit avans karşılığında verdiği … Bankası’na ait, 25/09/2012 tarih, … seri numaralı banka teminat mektubuna ilişkin borcunun bulunmadığının tespiti yönündeki talebinin yerinde olmadığı, birleşen 2014/224 Esas sayılı itirazın iptali davasında, davacı tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibinde, davacı şirketin alacağının, davalı şirketin merkez kayıtlarında teyit edildiği, doJaysıyla icra takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 9.406,12 TL alacaklı olduğu, birleşen 2013/61 Esas sayılı tazminat davasında; davaya konu ralli motorsikletin dava dışı F1 aracı ile birlikte boya işleminden sonra sevkiyatının davalı yanın … Gümrükleme tarafından yapıldığı, araçların sevkiyat için tesliminden sonra, gümrük işlemleri ve depolarda beklemesi aşamasında davacı tarafın araçlar üzerinde fiili hakimiyetinin kalmadığı, davacı yanca dosyaya sunulan sevkiyat öncesi, boya sınrası ralli ve motorsiklet resimleri ile boya snrası sevkiyat öncesi resimlerde farklılıklar bulunduğu, davacı yanca sunulan sevkiyat önçesi, boya sonrası ralli ve motorsiklet resimleri ile davalı şyanın sunduğuresimlerin berzer olması, davacı tarafın boya sonrası davalı taraf temsilcilerine teslim ettiği ve davalı tarafça sevkiyet ve gümrüklemesi yapılan boyanmış aynı aracın Türkmenistan’a sevk edildiğinin anlaşıldığı, teslim sonrası araçların sevkiyatını, nakliyesini ve gümrüklemesine davalının yapması nedeniyle bu tarihten sonra araçlar üzerinde davacı yanın fiili hakimiyetinin olmadığınını tespit edildiği, davacı yanca İngiltere’den temin edilen ralli, motorsiklet ve F1 araçlarının davalı yanın talebi ile boyama işleminden sonra davalı yan … Gümrükleme tarafından Türkmenisten’ a sevkiyatlarının yapıldığı, fakat teslim alma işleminin İngiltere’ de yapılmadığıkonusunda davalı tarafın itirazları olduğundan kökve ek raporlarında araçların/ekipmenlerin teslim durumuna ilişkin olarak İngiltere ‘ da davalı tarafından görülüp görülmediğinin açıklığa kavuşmadığı, bu noktada teslim alma ve sevkiyatlara ilişkin 2013/33 Esas sayılı dosyanın 01/07/2014 tarihli 5. celse zaptında bulunan davalı şirket yetkilileri … ile …’ ın ifadelerinden bahsedilerek, araçların ilgili ülkelerde davalı temsilcilerine teslim edilmesinden sonra davalı yanın insiyatifinde kaldığı, davacı yanın bu aşamaları dışarından izlediğinin anlaşıldığı, nakliye ve gümrük işlemleri aşamasında araçların depolarda beklemiş olması göz önünde bulundurulduğunda, teslim aşamasında muayene edilerek tespit edilmemiş araçlardaki ayıpların, nakliye sırasında veya depolarda bekleme süresinde meydana gelmiş olmasının mümkün görüldüğü, söz konusu ayıplardan dolayı da vacı yanın sorumlu tutulmasının fiili duruma uygun düşmeyeceği belirtilmiş, bu belirlemeler doğrultusunda,17/11/2015 tarihli kök raporun 30.sayfasında “sonuç olarak” başlığı altında; toplam 432.000,00 USD olarak hesaplanan davacı hakedişlerine 85.000,00 USD olarak davalı yana fatura edilen “motor similatörü bedeli” nin de ilavesi ile davacı yanın toplam hakediş tutarının (432,000,00 + 85.000,00=) 617.000,00 USD olması gerektiği, bu tutardan yaprlan toplam 172.550,00 USD ödeme düşüldüğünde, davacı alacağının (517.000,00 – 172.550,00=) 344.460,00 USD olması gerektiğinin bildirildiği, taraflarınca düzenlenen 2. ek raporda; ralli aracı ile motor simülasyonundaki eksiklik ve kusurların giderilmesi suretiyle kullanımının mümkün olduğu, oyun aksamlarında hata veya kusur ile ilgili olarak her hangi bir belge sunulmadığı, dolayısıyla motorların başka bir araçta çalıştırılabileceği , önceki raporlarında ralli aracı ile motorsiklet simulatörlerinin oyun aksamlarıyla bilrikte talep edildiğinden araçlardan bağımsız olarak sadece oyun aksamlarının kabul edilmesinin sözleşmeye uygun olmayacağı yönünde görüş bildirildiği, bahse konu ralli ve motorsikletin fonksiyonel olarak kullanılmayıp, simülatör olarak kullanılmak üzere düşünüldüğünden, araçların mevcut hali ile değil, bakım ve modifikasyon yapılmak suretiyle ancak görselliğin son derece önemli olduğu projede kullanılmalarının uygun olacağı, böylece davacı yanın ralli araca ve motorsiklete ait hakedişlerinin davalı yanca ödenmesi gerektiği, bu suretle toplam 432.000,00 USD olarak hesaplanan davacı hakedişlerine motorsiklet simülatörü motor bedeli olarak 85.000,00 USD ve e ralli simülatörü motor bedeli olarak 105.000,00 USD’nin de ilavesi ile davacı yanın toplam hakediş tutarının (432.000,00 + 85.000,00 +105.000,00 =) 622.000,00 USD olduğu, bu tutardan yapfıan toplam 172.550,00 USD ödeme düşüldüğünde, davacının alacağının (622.000,00 – 172.550,00=) 449.450,00 USD olması gerektiği, ancak taleple bağlılık ilkesi kapsamında alacağın 402.920,00 USD ve 3.916,74 TL olarak değerlendirilmesi gerektiği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiş, mahkemece bu ek rapor dayanak alınmak suretiyle istinafa konu karar tesis edilmiştir. İstinaf kanun yoluna başvuran yanların istinaf itirazları doğrultusunda yapılan inceleme doğrultusunda öncelikle asıl davada davacı taşeron vekilinin usülü yöndeki itirazının incelenmesi gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141/3. Maddesine göre “bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” hükmü düzenlenmiştir. HMK’nın 297. Maddesine göre ise, hükmün tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi ve hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.04.2016 tarih ve 2014/11-638 esas, 2016/501 karar sayılı kararında da mahkeme kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği vurgulanmıştır. Anayasadaki hakların etkili bir biçimde korunması için, davaya bakan mahkemelerin Anayasa‟nın 36. maddesine göre “tarafların dayanaklarını, iddialarını ve delillerini etkili bir biçimde inceleme görevi” vardır (benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Dulaurans/Fransa, B. No: 34553/97, 21/3/2000, § 33). AİHM içtihatlarına göre bir mahkemenin davaya yaklaşımı, başvurucuların iddialarına yanıt vermekten ve başvurucuların temel şikayetlerini incelemekten kaçınmalarına neden olması halinde Sözleşme‟nin 6. maddesi davanın düzgün bir biçimde incelenmesi hakkı bakımından ihlal edilmiş olur (bkz. Kuznetsov/Rusya, B. No: 184/02, 11/4/2007, §§ 84-85). Öte yandan mahkemelerin, başvurucuların önemli bazı iddialarına yanıt vermemiş olması, kişinin iddialarının incelenmesi hakkının yanında, adil yargılanma hakkının önemli gerekliliklerinden biri olan mahkemelerin kararı gerekçelendirme yükümlülüğü ile de ilişkilidir. Zira bir muhakemede usule ilişkin koruma sağlayan adil yargılanma hakkının önemli unsurlarından biri olan gerekçeli karar hakkı da kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Makul gerekçe, davaya konu olay ve olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, olay ve olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı gösterecek nitelikte olmalıdır (bkz. B. No: 2013/1235, 13/6/2013, § 24). Gerekçelendirme, davanın sonucuna etkili olay, olgu ve argümanları açıklamak yükümlülüğü olmakla birlikte, bu şekildeki gerekçelendirmenin mutlaka detaylı olması şart değildir. Ancak gerekçelendirmenin, iddia ve savunmadan birinin diğerine üstün tutulma sebebinin ve bu kapsamda davanın taraflarınca gösterilen delillerden karara dayanak olarak alınanların mahkemelerce kabul edilme ve diğerlerinin reddedilmesi hususunda, makul dayanakları olan bir bilgilendirmeyi sağlayacak ölçü ve özene sahip olması gerekmektedir. Tüm bu kanun maddeleri ışığında somut olay değerlendirildiğinde; asıl davada davacı vekilince taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi kapsamında verilen teminat mektubu nedeniyle menfi tespit talep edilmiş ise de, 20/06/2013 tarihinde talep ıslah edilerek 175.460,00TL (100.000,00USD) tutarlı alacak davasına dönüştürüldüğü ve bu tutar üzerinden harç ikmal edildiği halde , mahkemece asıl davada davacı tarafın istirdat talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi isabetsiz olduğu gibi, asıl davada teminat mektubu yönünden menfi tespit talebinin reddine karar verildiği halde, birleşen 2013/61 Esas sayılı davada; motorsiklet simülatörü motor bedeli olan 85.000,00USD ile ralli simülatörü motor bedeli olan 105.000,00USD’nin toplam iş bedeli alacağı olan 402.920,00USD’ ye eklenmesi akabinde de asıl davanın konusu olan ve rededilen 100.000,00USD teminat bedelinin toplam alacağa eklenmesi suretiyle bulunan 622.000,00USD alacaktan, davalı yanca ödendiği ihtilafsız olan 172.550,00USD düşülerek taleple bağlılık ilkesi gereği 402.920,00USD + 3.916,74TL iş bedeli alacağına hükmedilmesi hatalı ve kendi içinde çelişkili olmuştur. Tarafların esasa ilişkin istinaf itirazları yönünden yapılan incelemede; birleşen 2014/1581 Esas sayılı davada, davacı yüklenici yanca dava konusu olan ralli ve motor simülasyonunun ayıplı olduğu iddia edilmiş ve mahkeme ve hükme esas alınan bilirkişi kurul ek raporunda ayıp ihbarının süresinde olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılmış ise de; gerek mahkeme gerekse bilirkişilerce yapılan incelemede, Sanal Oyun Sistemleri Mal Alım Ve Montaj İşleri Taşeron Sözleşmesi ‘nin Genel Şartlar bölümünün ” Garanti” başlıklı 17.5’inci maddesinin (1) no’lu bendinde düzenlenen 1 yıllık garanti süresinin değerlendirilmediği, bilirkişi kurulunca tespit edilen ayıpların belirlenen 1 yıllık garanti süresi kapsamında kalıp kalmadığı yönünden her hangi bir tespit yaptırılmadığı, bu hali ile mahkemece verilen hükmün eksik olduğu, bu madde gereğince yapılacak incelemenin ve değerlendirmenin sonuca etkili olacağı anlaşılmaktadır. O halde yukarıda yapılan tüm açıklamalar ve tespitler ışığında mahkemece yapılacak iş, öncelikle asıl dava ve birleşen 2013/61 Esas sayılı davada tarafların tüm talepleri açısından kabul veya ret nedenleri yönünden gerekçeli ve talepleri tek tek karşılar nitelikte denetime elverişli, kendi içinde tutarlı hüküm kurulması ile birleşen 2014/1581 Esas sayılı davada, sözleşmenin” Garanti” başlıklı 17.5’inci maddesinde düzenlenen 1 yıllık garanti süresinin değerlendirilmesi suretiyle sonucuna uygun karar vermekten ibarettir. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının Kısmen KABULÜNE, 2-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/10/2019 tarih, 2014/927 Esas, 2019/592 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 13/07/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.